
Elli dört farzdan ellinci farz yetim malını haksız bir şekilde yiyip içmek ve kullanmamaktır.
Allahu Teâla şöyle buyurdu:
“İnnellezine ye'kulune emvalel yetama zulmen innema ye'kulune fi butunihim nara. Ve se yaslevne seira. / Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa 10)
Yani bir kimse ki yetimin malını haksız bir şekilde yerse zulmetmiş, karnına ateş doldurmuş olur; o ateş o insanı yakmaya, gizli açık, kâfi bir azab ateşidir.
Resulullah (sav) ise şu açıklamayı yapmıştır:
“Yetim malını yemek günah-ı kebairdendir. (Büyük günahlardandır.)”
Ebu Emâme’den gelen bir rivayette ise, Efendimiz (sav) şu ikazda bulunmuştur:
“Allah azımüşşana şirk koşmak ve mümini alaya almak, istihza etmek ve yetimin malını yemek günahı kebairdir.”
Ebu Darda (ra) ise şöyle demiştir:
“Yetimin gözyaşından, mazlumun bedduasından kaçınınız; zira halk uyurken onlar seyrederler. (Yani kederden, üzüntüden uyuyamazlar)”
Enes hazretlerinden gelen bir rivayette ise, Efendimiz, “Bir yetim yeryüzünde ağlasa Alla teâla meleklerine buyurur ki bu yetim kulumu kim ağlattı? Hâlbuki ben onun babasını toprakta gizledim! Melekler derler ki, ‘Ya Rab! Seni noksanlıktan tenzih ederiz, biz ancak senin bildirdiklerini biliriz, mutlak alim ve hakim sensin. Allahu teâla buyurur: Ey meleklerim! Ben sizi şahit tutuyorum: Bir kimse ağlayan o yetimi benim rızam için sustursa ben de cennette, onun rızasına uygun olarak, dilediklerinin ona veririm.”
Denilmiş ki:
“Yetime baba gibi ol; unutma ki ektiğin gibi biçersin.”
“Kendi evlatları yetim olduğunda onlara cevr ve ihanet edilmesinden korkan kimseler yetimlere cevr ve ihanetten korksunlar; zira onlar yetime cevir ve ihanet ederlerse onların yetimlerine de başkaları cevir ve ihanet eder. Bu yüzden herkes yetimler konusunda, Allahu teladan korkmalı, yetimlerin hakkını hukukunu korumalı, yetimin malını gizlemeden gerçeği söylemelidir.”
“Yetimlerin malıyla ilgili bir vasiyet varsa, o vasiyet gerek bir yakının elinde olsun gerek bir yabancının elinde olsun, vasiyetin gereğini yapmakla yükümlüdürler. Bu kimseler, vasi tayin edildiklerinden, yetimin malını kendi malları gibi korumaya mecburdurlar. Eğer vasi nafakasını kendi malından karşılayamıyorsa, fakir bir kimse ise, yetimin malını korumakla sorumlu olduğundan, yeter miktar yetim malından istifade etmesi caizdir.”
“Yetimin halk üzerinde dört hakkı vardır: Birincisi, halk, kendi çoluk çocuğuna nasıl merhametli davranıyorsa, yetimlere karşı da aynı hislerle muamele eder. İkincisi: Kendi çocuklarını terbiye ettikleri gibi yetim çocuklarını da terbiye eder. Üçüncüsü: Kendi çocuklarını nasıl giydirip yediriyorlarsa yetim çocuklarını da aynı şekilde giydirip yedirirler. Dördüncüsü: Kontrollerindeki yetim mallarının artması için, kendi ticaretlerine cehdettikleri gibi, yetim malının çoğalması için de ceht ederler.”
Allahu Teâla şöyle buyurdu:
“İnnellezine ye'kulune emvalel yetama zulmen innema ye'kulune fi butunihim nara. Ve se yaslevne seira. / Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak karınlarında ateş yemiş olurlar. Yakında onlar alevli bir ateşe gireceklerdir.” (Nisa 10)
Yani bir kimse ki yetimin malını haksız bir şekilde yerse zulmetmiş, karnına ateş doldurmuş olur; o ateş o insanı yakmaya, gizli açık, kâfi bir azab ateşidir.
Resulullah (sav) ise şu açıklamayı yapmıştır:
“Yetim malını yemek günah-ı kebairdendir. (Büyük günahlardandır.)”
Ebu Emâme’den gelen bir rivayette ise, Efendimiz (sav) şu ikazda bulunmuştur:
“Allah azımüşşana şirk koşmak ve mümini alaya almak, istihza etmek ve yetimin malını yemek günahı kebairdir.”
Ebu Darda (ra) ise şöyle demiştir:
“Yetimin gözyaşından, mazlumun bedduasından kaçınınız; zira halk uyurken onlar seyrederler. (Yani kederden, üzüntüden uyuyamazlar)”
Enes hazretlerinden gelen bir rivayette ise, Efendimiz, “Bir yetim yeryüzünde ağlasa Alla teâla meleklerine buyurur ki bu yetim kulumu kim ağlattı? Hâlbuki ben onun babasını toprakta gizledim! Melekler derler ki, ‘Ya Rab! Seni noksanlıktan tenzih ederiz, biz ancak senin bildirdiklerini biliriz, mutlak alim ve hakim sensin. Allahu teâla buyurur: Ey meleklerim! Ben sizi şahit tutuyorum: Bir kimse ağlayan o yetimi benim rızam için sustursa ben de cennette, onun rızasına uygun olarak, dilediklerinin ona veririm.”
Denilmiş ki:
“Yetime baba gibi ol; unutma ki ektiğin gibi biçersin.”
“Kendi evlatları yetim olduğunda onlara cevr ve ihanet edilmesinden korkan kimseler yetimlere cevr ve ihanetten korksunlar; zira onlar yetime cevir ve ihanet ederlerse onların yetimlerine de başkaları cevir ve ihanet eder. Bu yüzden herkes yetimler konusunda, Allahu teladan korkmalı, yetimlerin hakkını hukukunu korumalı, yetimin malını gizlemeden gerçeği söylemelidir.”
“Yetimlerin malıyla ilgili bir vasiyet varsa, o vasiyet gerek bir yakının elinde olsun gerek bir yabancının elinde olsun, vasiyetin gereğini yapmakla yükümlüdürler. Bu kimseler, vasi tayin edildiklerinden, yetimin malını kendi malları gibi korumaya mecburdurlar. Eğer vasi nafakasını kendi malından karşılayamıyorsa, fakir bir kimse ise, yetimin malını korumakla sorumlu olduğundan, yeter miktar yetim malından istifade etmesi caizdir.”
“Yetimin halk üzerinde dört hakkı vardır: Birincisi, halk, kendi çoluk çocuğuna nasıl merhametli davranıyorsa, yetimlere karşı da aynı hislerle muamele eder. İkincisi: Kendi çocuklarını terbiye ettikleri gibi yetim çocuklarını da terbiye eder. Üçüncüsü: Kendi çocuklarını nasıl giydirip yediriyorlarsa yetim çocuklarını da aynı şekilde giydirip yedirirler. Dördüncüsü: Kontrollerindeki yetim mallarının artması için, kendi ticaretlerine cehdettikleri gibi, yetim malının çoğalması için de ceht ederler.”