CIFIT ÇARŞISI
Her fırsatta kollektif çalışmanın önemine vurgu yapan ve mutlaka Erzurum’da ortaklık kültürünü geliştirmek gerektiğini savunan Salık eski Bakanı, Erzurum Milletvekili Recep Akdağ’ın bu konudaki daha ilk girişimde hevesi kursağında kaldı. Akdağ, süt ve süt ürünleri konusunda ortak tesis yapımı için arazisi son derece elverişli Dutçu bölgesindeki 3 ayrı köyün ileri gelenleri ile biraraya geldi. Akdağ, kollektif çalışma sayesinde yörenin ekonomik olarak kalkınma sağlanacağı gibi istihdam da oluşturulacağını ifade ederekköylülerden birlik olmasını istedi. Ancak bakanın bu isteği havada kaldı. Zira, toplantıda yeralan o 3 köyün ileri gelenlerinden birisi ona direkt, ‘’Sayın bakanım, iyi hoş diyorsunuz ama bu dediğiniz zor olur. Biz bu birleşin dediğiniz köylüler ile bırak birarada çalışmayı, biz aynı dolmuşa bile binmiyoruz. Bundan haberiniz var mı?’’ dedi. Bakan, aldığı bu cevap karşısında adeta şok oldu. Ne kadar çaba sarfettiyse de bu köylüleri ortaklığa razı edemedi, başka birlikteliklere yöneldi. Geçen hafta görüşmemizde bu olayı anlatan Recep Akdağ, herşeye rağmen illa ki bu anlamda kolektif çalışma ruhunun oluşturulmasına gayret sarfedeceğini belirtti..
İspir’in jönleri!
Özellikle Yakutiye ve Palandöken niye yoktu, sebebini çok da anlamadım ama Kocaeli’nde ki Erzurum Tanıtım Günleri’ne damgasını vuran tek ilçe İspir’di. İspir, diğer ilçelerin standının aksine Kaymakam ve Belediye Başkanlarının katılımları ile fuarda öne çıkmayı başardı. Kaymakam Faruk Erdem ile 31 Mart’ta MHP’den seçilen Belediye Başkanı Ahmet Coşkun, 4 gün süren tanıtım günleri boyunca fuardan ayrılmadı, Kocaeli’de ki İspirlilerle hasret giderdi, hemen hemen bütün etkinliklerde yeraldılar. Yakışıklılıkları ile de dikkat çeken kaymakam ve belediye başkanı, tanıtım günlerindeki performansları ile önümüzdeki günlerde İspir’in adını bayağı bir duyuracaklarını gösterdiler..
Maranki’nin bu çayı bizi bozar!
Erzurum Tanıtım Günleri için geldiğimiz Kocaeli’nde merkeze 15 kilometre uzaklıktaki SPA merkezi ve termal kaplıcası ile ünlü THE NESS Otel’de konakladık. İranlı zengin turistlerin ağırlıklı olarak konakladıkları bu otel, bizim kaldığımız süre içerisinde aynı zamanda bir etkinliğe de ev sahipliği yapıyordu. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen çok sayıda kişi burada Ruhsal ve Bedensel Detoks proğramı için kampa girmişti. Kampı organize eden de çoğu kişinin TV proğramlarından tanıdığı ‘bitkilerin de efendisi’’ olarak tanınan ünlü hekim Ahmet Maranki hoca idi. DAGC Başkanı Feridun Fazıl Özsoy ile burada Maranki hocaya takıldık, fırsattan istifade bir seansını takip ettik. Tüketilen gıdalar ve sıvılar ile ilgili katılımcılara eğitim semineri veren Ahmet Maranki, burada ayrıca özel olarak kendisinin ürettiği bitki çaylarının methini yaptı. Çayı çok tüketen ve günde en az ortalama 20 bardak çat tüketen bizler de Maranki’nin ücretsiz olarak dağıttığı çaylardan tattık. Ama ne yalan söyleyeyim, iki bardak o çayı içtikten sonra yine biz o bildiğimiz siyah çayları aradık! Zaten Maranki hocaya da söyledik, bizi o bitki çayı bozar, her daim içemeyiz diye. Sanırım onca adamı toplayıp ikna ettiği, çayları kapış kapış edildiği halde bir bizi ikna edemedi Maranki hoca. Ve sonunda anladık ki aslına en doğrusu elbette ki Maranki’nin çayı. Bir defa çok sağlıklı. Ama alışkanlık mıdır nedir, biz gene bildiğimizi okuduk. Siyah çay gibisi yok!
Birinci sınıf ikinci adam!
Sanırım eski, rahmetli Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarını okurken ilk defa karşılaşmıştım bu taımla. Birinci sınıf ikinci adam! İkinci adamlığın önemine vurgu yapan enteresan, gizemli bir tanım bu. Galiba bu tanıma günümüzde en iyi uyan bir isimdir Zafer Aynalı. O’nu hep ikinci adam olarak gördüm ve tanıdım. İller Bankası’ndan beri tanıdığım Zafer Aynalı bende etliye sütlüye karışmasa bile görev sorumluluğu taşıyan, üstlendiği misyonu layıkı şekilde temsil eden ve de yapıcı, olumlu yönde müdahil yapısıyla adam gibi adamdır. 31 Mart seçimleri sonrasında Büyükşehir Belediyesi’nin idari kadrosunda gerçekleşen değişimde onun da ismi var ve galiba ben en çok da onun atamasına çok sevindim. Ali Rıza Kiremitçi’nin yerine Genel Sekreterlik görevine getirilen Zafer Aynalı, artık Sekmen’den sonra o belediyede ikinci adam oldu.
***
Beyefendi kişiliği ile de tanıdığım Zafer Aynalı başkanım ile geçtiğimiz hafta uçakla Ankara yolculuğu yaptık. Telefonu bu yeni görev değişikliğinden dolayı sürekli meşguldü. Ne kadar da çok arayanı, soranı, seveni varmış. Uçak havalanınca o telefonlardan kurtuldu, sohbet imkanı bulduk. Böyle bir görevi bekliyor muydu? Zaten Mehmet Sekmen başkanın onu sevdiğini ve tuttuğunu biliyorduk. Bir çok belediye idarecisinin rüyalarını süsleyen başkandan sonraki en üst makam olan böyle bir göreve getirileceğini o biliyor muydu? Şunları anlattı Zafer başkan: Açıkçası benim için sürpriz oldu. Mehmet Sekmen başkanım bana güzel bir sürpriz yaptı. Sanırım geçen hafta Pazartesi günüydü. İç hat telefonum aldı. Başkanın makamında beni beklediğini söylediler. Gittim, Ali Rıza beyin emekli olacağını, Genel Sekreterlik görevi için beni düşündüğünü söyledi. Ben de tabi çok sevindim, hemen kabul ettim.
Aysun Gültekin’in dili çözüldü!
Türk Halk Müziği’nin en iyi kadın seslerinden birisidir Aysun Gültekin. TRT Erzurum Radyosu’ndan mezun bu hemşehri sanatçımızın sesinin güzelliği, herkes tarafından da kabul edilir. Aynı yılda da doğduğum için akranım da olan Aysun Gültekin’in bende iz bırakan bir özelliği, ‘ağır’ oluşudur. Onca yıldır devam eden sanatçılığa rağmen adı bir gün olsun ne bir polemiğe ne de spekülasyona karışmamıştır. Hep sanatı ile anılan bir isim olmuştur. Sadece işini yapan, sadece türkü okuyan biri olarak hafızalarda yeralmıştır. Açıkçası defalarca sahnede seyrettiğim, bir kaç kez de sohbet ettiğim Aysun Gültekin’in konuşkanlığını hiç bilmezdim. Galiba ilk defa oldu. Kocaeli’de düzenlenen Erzurum Tanıtım Günleri’ne katılan ve hemşehrilerine bir konser veren Aysun Gültekin, sadece türkü söylemekle kalmadı, bu defa bol bol da konuştu, dinleyicileri ile sohbet etti. Aysun Gültekin’i bu kadar çok konuşkan görünce, Feridun Fazıl Özsoy ağabeye de dedim. O da TRT’ci olduğu için Gültekin’i tanıyor ve ilk defa bu kadar çok konuştuğunu gözlemlediğini anlattı. Hatta Feridun ağabey, bir ‘tık’ daha ileri gitti, ‘Emekli olduktan sonra Aysun Gültekin’in dili çözülmüş’ dedi.
İşte konser sorasında kuliste de sohbet etme imkanı bulduğum Aysun Gültekin’in söylediği türküler dışında geride kalan sözlerinden satırbaşları: Son zamanlarda bayağı bir kötülüyorlar ama hiç de öyle değil. Babam da Köy Enstitüsü mezunlarındandı. Cümbüş ve bağlama çalardı. Zaten o zamanlar o okullarda okuyanlar illa ki bir enstrüman çalardı, el becerileri vardı. Babamdan dolayı bende temel sağlam. Ben alaylıyım, eğitimini görmedim ama kendimi hep TRT Erzurum Radyosu Okulu mezun sayarım. Köyüme eskiden sıklıkla giderdim. Ama artık gitmiyorum, çünkü o günleri arıyor, sürekli gittiğimde ağlıyorum. Çok kötü oluyorum. Bu meslek artık giderek sıradanlaşıyor, buna çok üzülüyorum. Hele sanatçı diye ortalıkta dolaşanlar, paraya para demeyenler var, onlara tümden uyuz oluyorum. Bir çok sanatçının gelişimde birilerini desteği oldu. Ama benim elimden yaradan tuttu’’.
Öterse elbette ki iyi düdük!
Gerek Vali Okay Memiş ve gerekse Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in sıklıkla güdeme getirdiği teksilkent ile ilgili kaygılarım var. Tamam, daha proje aşamasında olan bir güzel yatırım için benimkisi de iş değil şimdi ama korkum, o ortakların ne şekilde bulunacağı, o kadar kişiye gerçekten istihdam sağlanıp sağlanmayacağı ve de ve de herşeyden önemlisi zaten krizin estiği sektörün gerçekten doğru bir sektör mü olduğu konusunda çekincelerim var. Dilerim boşa yazılmış bir yazı olur bu yazı ve o Tekstilkent projesi bir milat ben de utanmış olur!
TUTTUĞUM BABA LAFLAR : Hak yemek, sol elle yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede (İsmet Özel)
DUVARIN DİLİ : Artık şifresiz wifi olsan bile bağlanmam sana!
Her fırsatta kollektif çalışmanın önemine vurgu yapan ve mutlaka Erzurum’da ortaklık kültürünü geliştirmek gerektiğini savunan Salık eski Bakanı, Erzurum Milletvekili Recep Akdağ’ın bu konudaki daha ilk girişimde hevesi kursağında kaldı. Akdağ, süt ve süt ürünleri konusunda ortak tesis yapımı için arazisi son derece elverişli Dutçu bölgesindeki 3 ayrı köyün ileri gelenleri ile biraraya geldi. Akdağ, kollektif çalışma sayesinde yörenin ekonomik olarak kalkınma sağlanacağı gibi istihdam da oluşturulacağını ifade ederekköylülerden birlik olmasını istedi. Ancak bakanın bu isteği havada kaldı. Zira, toplantıda yeralan o 3 köyün ileri gelenlerinden birisi ona direkt, ‘’Sayın bakanım, iyi hoş diyorsunuz ama bu dediğiniz zor olur. Biz bu birleşin dediğiniz köylüler ile bırak birarada çalışmayı, biz aynı dolmuşa bile binmiyoruz. Bundan haberiniz var mı?’’ dedi. Bakan, aldığı bu cevap karşısında adeta şok oldu. Ne kadar çaba sarfettiyse de bu köylüleri ortaklığa razı edemedi, başka birlikteliklere yöneldi. Geçen hafta görüşmemizde bu olayı anlatan Recep Akdağ, herşeye rağmen illa ki bu anlamda kolektif çalışma ruhunun oluşturulmasına gayret sarfedeceğini belirtti..
İspir’in jönleri!
Özellikle Yakutiye ve Palandöken niye yoktu, sebebini çok da anlamadım ama Kocaeli’nde ki Erzurum Tanıtım Günleri’ne damgasını vuran tek ilçe İspir’di. İspir, diğer ilçelerin standının aksine Kaymakam ve Belediye Başkanlarının katılımları ile fuarda öne çıkmayı başardı. Kaymakam Faruk Erdem ile 31 Mart’ta MHP’den seçilen Belediye Başkanı Ahmet Coşkun, 4 gün süren tanıtım günleri boyunca fuardan ayrılmadı, Kocaeli’de ki İspirlilerle hasret giderdi, hemen hemen bütün etkinliklerde yeraldılar. Yakışıklılıkları ile de dikkat çeken kaymakam ve belediye başkanı, tanıtım günlerindeki performansları ile önümüzdeki günlerde İspir’in adını bayağı bir duyuracaklarını gösterdiler..
Maranki’nin bu çayı bizi bozar!
Erzurum Tanıtım Günleri için geldiğimiz Kocaeli’nde merkeze 15 kilometre uzaklıktaki SPA merkezi ve termal kaplıcası ile ünlü THE NESS Otel’de konakladık. İranlı zengin turistlerin ağırlıklı olarak konakladıkları bu otel, bizim kaldığımız süre içerisinde aynı zamanda bir etkinliğe de ev sahipliği yapıyordu. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen çok sayıda kişi burada Ruhsal ve Bedensel Detoks proğramı için kampa girmişti. Kampı organize eden de çoğu kişinin TV proğramlarından tanıdığı ‘bitkilerin de efendisi’’ olarak tanınan ünlü hekim Ahmet Maranki hoca idi. DAGC Başkanı Feridun Fazıl Özsoy ile burada Maranki hocaya takıldık, fırsattan istifade bir seansını takip ettik. Tüketilen gıdalar ve sıvılar ile ilgili katılımcılara eğitim semineri veren Ahmet Maranki, burada ayrıca özel olarak kendisinin ürettiği bitki çaylarının methini yaptı. Çayı çok tüketen ve günde en az ortalama 20 bardak çat tüketen bizler de Maranki’nin ücretsiz olarak dağıttığı çaylardan tattık. Ama ne yalan söyleyeyim, iki bardak o çayı içtikten sonra yine biz o bildiğimiz siyah çayları aradık! Zaten Maranki hocaya da söyledik, bizi o bitki çayı bozar, her daim içemeyiz diye. Sanırım onca adamı toplayıp ikna ettiği, çayları kapış kapış edildiği halde bir bizi ikna edemedi Maranki hoca. Ve sonunda anladık ki aslına en doğrusu elbette ki Maranki’nin çayı. Bir defa çok sağlıklı. Ama alışkanlık mıdır nedir, biz gene bildiğimizi okuduk. Siyah çay gibisi yok!
Birinci sınıf ikinci adam!
Sanırım eski, rahmetli Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarını okurken ilk defa karşılaşmıştım bu taımla. Birinci sınıf ikinci adam! İkinci adamlığın önemine vurgu yapan enteresan, gizemli bir tanım bu. Galiba bu tanıma günümüzde en iyi uyan bir isimdir Zafer Aynalı. O’nu hep ikinci adam olarak gördüm ve tanıdım. İller Bankası’ndan beri tanıdığım Zafer Aynalı bende etliye sütlüye karışmasa bile görev sorumluluğu taşıyan, üstlendiği misyonu layıkı şekilde temsil eden ve de yapıcı, olumlu yönde müdahil yapısıyla adam gibi adamdır. 31 Mart seçimleri sonrasında Büyükşehir Belediyesi’nin idari kadrosunda gerçekleşen değişimde onun da ismi var ve galiba ben en çok da onun atamasına çok sevindim. Ali Rıza Kiremitçi’nin yerine Genel Sekreterlik görevine getirilen Zafer Aynalı, artık Sekmen’den sonra o belediyede ikinci adam oldu.
***
Beyefendi kişiliği ile de tanıdığım Zafer Aynalı başkanım ile geçtiğimiz hafta uçakla Ankara yolculuğu yaptık. Telefonu bu yeni görev değişikliğinden dolayı sürekli meşguldü. Ne kadar da çok arayanı, soranı, seveni varmış. Uçak havalanınca o telefonlardan kurtuldu, sohbet imkanı bulduk. Böyle bir görevi bekliyor muydu? Zaten Mehmet Sekmen başkanın onu sevdiğini ve tuttuğunu biliyorduk. Bir çok belediye idarecisinin rüyalarını süsleyen başkandan sonraki en üst makam olan böyle bir göreve getirileceğini o biliyor muydu? Şunları anlattı Zafer başkan: Açıkçası benim için sürpriz oldu. Mehmet Sekmen başkanım bana güzel bir sürpriz yaptı. Sanırım geçen hafta Pazartesi günüydü. İç hat telefonum aldı. Başkanın makamında beni beklediğini söylediler. Gittim, Ali Rıza beyin emekli olacağını, Genel Sekreterlik görevi için beni düşündüğünü söyledi. Ben de tabi çok sevindim, hemen kabul ettim.
Aysun Gültekin’in dili çözüldü!
Türk Halk Müziği’nin en iyi kadın seslerinden birisidir Aysun Gültekin. TRT Erzurum Radyosu’ndan mezun bu hemşehri sanatçımızın sesinin güzelliği, herkes tarafından da kabul edilir. Aynı yılda da doğduğum için akranım da olan Aysun Gültekin’in bende iz bırakan bir özelliği, ‘ağır’ oluşudur. Onca yıldır devam eden sanatçılığa rağmen adı bir gün olsun ne bir polemiğe ne de spekülasyona karışmamıştır. Hep sanatı ile anılan bir isim olmuştur. Sadece işini yapan, sadece türkü okuyan biri olarak hafızalarda yeralmıştır. Açıkçası defalarca sahnede seyrettiğim, bir kaç kez de sohbet ettiğim Aysun Gültekin’in konuşkanlığını hiç bilmezdim. Galiba ilk defa oldu. Kocaeli’de düzenlenen Erzurum Tanıtım Günleri’ne katılan ve hemşehrilerine bir konser veren Aysun Gültekin, sadece türkü söylemekle kalmadı, bu defa bol bol da konuştu, dinleyicileri ile sohbet etti. Aysun Gültekin’i bu kadar çok konuşkan görünce, Feridun Fazıl Özsoy ağabeye de dedim. O da TRT’ci olduğu için Gültekin’i tanıyor ve ilk defa bu kadar çok konuştuğunu gözlemlediğini anlattı. Hatta Feridun ağabey, bir ‘tık’ daha ileri gitti, ‘Emekli olduktan sonra Aysun Gültekin’in dili çözülmüş’ dedi.
İşte konser sorasında kuliste de sohbet etme imkanı bulduğum Aysun Gültekin’in söylediği türküler dışında geride kalan sözlerinden satırbaşları: Son zamanlarda bayağı bir kötülüyorlar ama hiç de öyle değil. Babam da Köy Enstitüsü mezunlarındandı. Cümbüş ve bağlama çalardı. Zaten o zamanlar o okullarda okuyanlar illa ki bir enstrüman çalardı, el becerileri vardı. Babamdan dolayı bende temel sağlam. Ben alaylıyım, eğitimini görmedim ama kendimi hep TRT Erzurum Radyosu Okulu mezun sayarım. Köyüme eskiden sıklıkla giderdim. Ama artık gitmiyorum, çünkü o günleri arıyor, sürekli gittiğimde ağlıyorum. Çok kötü oluyorum. Bu meslek artık giderek sıradanlaşıyor, buna çok üzülüyorum. Hele sanatçı diye ortalıkta dolaşanlar, paraya para demeyenler var, onlara tümden uyuz oluyorum. Bir çok sanatçının gelişimde birilerini desteği oldu. Ama benim elimden yaradan tuttu’’.
Öterse elbette ki iyi düdük!
Gerek Vali Okay Memiş ve gerekse Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in sıklıkla güdeme getirdiği teksilkent ile ilgili kaygılarım var. Tamam, daha proje aşamasında olan bir güzel yatırım için benimkisi de iş değil şimdi ama korkum, o ortakların ne şekilde bulunacağı, o kadar kişiye gerçekten istihdam sağlanıp sağlanmayacağı ve de ve de herşeyden önemlisi zaten krizin estiği sektörün gerçekten doğru bir sektör mü olduğu konusunda çekincelerim var. Dilerim boşa yazılmış bir yazı olur bu yazı ve o Tekstilkent projesi bir milat ben de utanmış olur!
TUTTUĞUM BABA LAFLAR : Hak yemek, sol elle yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede (İsmet Özel)
DUVARIN DİLİ : Artık şifresiz wifi olsan bile bağlanmam sana!