Hiçbir şeyden çekmedi dünyada, nasırından çektiği kadar.
Orhan Veli
Bir bireyin ya da bir grubun kendini koruyamayacak birine karşı uyguladığı uzun süreli fiziksel ya da psikolojik şiddet, akran istismarı olarak tanımlanmaktadır. Akran istismarı, Batılıların çok eskiden beri ülke gündemlerini meşgul etmesine rağmen bizim milli eğitimimiz birçok sorunla uğraştığı için bu durumla ilgilenecek fazla vakitleri olmamaktadır.
Bazı çocukların okullarda maruz kaldığı bu istismar fiziksel şiddet şeklinde olacağı gibi psikolojik de olabilmektedir. Bir öğrencinin bir grup veya birey tarafından dışlanması, oyuna alınmaması, onu küçük düşürücü söylemlerde bulunulması, ad takılması gibi eylemler de akran istismarı tanımına girmektedir.
Dünyadaki tüm araştırmalar genel olarak her yedi öğrenciden en az birisinin akran istismarına maruz kaldığını göstermektedir. Bizim okullarımızda kıyafet giyiminin serbest hale getirilmesi, özellikle psikolojik istismar oranında daha fazla bir artışın önünü açmıştır. Markaların yarıştığı, son model telefonların dolaştığı okullarda bazı öğrencilerin bu durumda çok daha mağdur olduğu apaçık bir gerçektir. Kız öğrencilerin psikolojik baskıya bu şartlarda daha fazla maruz kaldığı görülmektedir.
Erkeklerde yaşıtlarına göre fiziksel güç sahibi olma, akran istismarını tetiklemektedir. Yatılı bölge okullarında özellik yatılı imam hatip liselerinde istismar oranı daha da artmaktadır.
Bazı bireyler ilköğretimin ilk kademesinden sonra okul eğitimine ara vererek hafızlık eğitimine başlamakta ve iki üç yıl içinde hafızlıklarını tamamladıktan sonra imam hatip liselerine kaydolarak eğitimlerine devam etmektedirler. Bu durumda onlar sınıftaki yaşıtlarına göre hem yaş olarak, hem fizik olarak hem de akademik olarak avantajlı duruma geçmekteler. Yatılı bölge okullarında uzak yerlerden (köylerden, kasabalardan)gelen bu gençler sınıftaki öğrencilere abilik yapacak konumda olmaktadırlar. Aynı sınıfta okuyan kişilerin birbirlerine abilik yapacak konumda olması otomatik olarak akran baskısını beraberinde getirmektedir. Yaşıtları ile mücadele edip, hayatı öğrenmeye çalışan bireylerin; aynı sınıfta okuyan, kendilerinden yaşça daha büyük birisinin abilik yapması eğitimin özünde olan kazanımların elde edilmesine de mani olmaktadır. Aynı sınıfta okuyan birilerinin diğerlerine abilik yapması da akademik olarak hoş bir durum değildir.
Akran istismarına uğrayan bireylerin okullarını duyuşsal olarak kabullenmeleri zor olduğu için, onların akademik başarıları düşük olmakta, kendilerini gerçekleştirmede zorluk çekmektedirler. Bu kişiler zamanla okulu terk etmekte, içine kapanık, sessiz, öz güvenleri düşük bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler.
Araştırmalar akran istismarına uğrayan kişilerin ruhsal rahatsızlıklarının olduğu, sosyal uyum sorunu yaşadıkları ve streslerinin fazla olduğunu göstermektedir. Hatta kekemelik sorunu yaşayan kişilerin yüzde sekseninden fazlasında ilköğretim dönemlerinde akran istismarına maruz kaldığı görülmüştür.
Akran istismarını önlemek için okul yönetimi, öğretmenler, aileler ortak hareket etmeli, özellikle öğretmenler sınıflarda çok iyi bir gözlemci olmalıdırlar. İstismara uğrayan öğrenciye daha fazla yakınlık göstermeli, yanında olduğunu, onu sevdiğini belli etmelidir. Öğrencilerin arkadaşları tarafından yalnızlaştırılmasına müsaade etmemelidir. Hatta öğretmenler aile statüsü yüksek olan öğrencilere özel muamele yaparak ayrımcı bir davranış içine girmemelidir.
Aileler çocuklarını takip etmeli, onlarla arkadaş gibi konuşarak böyle durumun var olup olmadığından haberdar olmalı eğer böyle bir durum var ise bu durumu okul yönetimi ve öğretmenlerle paylaşmalıdır.
Bazı öğrenciler hayatlarında en büyük baskıyı okulda akranlarından görmektedir. Bazen aleni, bazen üstü örtülü olan bu durum şu anda okullarımızın dikkate alınmayan en büyük sorunlarından biridir. İl milli eğitim müdürlükleri bu duruma dikkat çekecek seminerler yapmalı, okul müdürlerini, öğretmenleri bu konuda bilgilendirmelidir.