
Efendimiz (sav) kurban kesen Müslümandan söz ederken Âdemoğlu ifadesini kullanması, bize insanlık tarihinde ilk kurban ibadetini yerine getiren Hz. Âdem’in iki oğlunu hatırlatmaktadır. Her ikisi de birer kurban sunmuşlardı da Allah (cc) kendisine karşı gelmekten sakınan oğulun kurbanını kabul etmiş ve onun dilinden, "Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder." buyurmuştu.(Maide.27)
Sahabe efendilerimiz (Allah onlardan razı olsun) Efendimiz (sav)’e sordular. “Ey Allah'ın Resulü! Bu kurbanlar nedir?" Efendimiz (sav), "Babanız İbrahim'in sünnetidir." diye cevapladı. Sahabe, "Peki, bu kurbanlardan dolayı bize ne kadar sevap var?" diye sorunca Resül-i Ekrem, "Her kıla karşılık bir sevap." buyurdu. Sahabe, "Ya yünlü (koyun-keçi) olursa?" deyince Resülullah (sav), "Yünden de her bir kıla karşılık bir sevap vardır." cevabını verdi. (İbn Mace,Edahi)
Yine Peygamberimiz (sav) kurbanı 'Hz. İbrahim'in sünneti' olarak nitelemesi de, Hz İbrahim (as) oğlu İsmail'i kurban etmekle sınanmasına bir atıf olarak, Allah, en sevdiği varlığını, biricik oğlunu feda etmekten çekinmeyen Hz. İbrahim'i büyük bir kurban göndererek mükâfatlandırmış. (Saffat,101-108) Böylece kurban ibadeti sonraki nesillerde Hz İbrahim’in bir sünnetti olarak kalmıştır. Kur'an' da yer alan bu örnekler, tarih boyunca hemen hemen her toplumda kurban ibadetinin var olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kur'an-ı Kerim bu gerçeği, "Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. "(Hac,34) ayetiyle dile getirmektedir.
İslam öncesi Arap toplumunda da çeşitli amaçlarla putlar adına kurban kesme âdeti yaygındı. Cahiliye Arapları, belli zamanlarda Kâbe' deki ve diğer bölgelerdeki putlara olan bağlılıklarını göstermek için kestikleri kurbanların kanlarını putların üzerine döker, etlerini yırtıcı hayvanlar yesin diye dikili taşların üzerine bırakırlardı. Onların yarar sağlayacağı düşüncesiyle ölen kimsenin kabri başında da kurban kestikleri bilinmektedir. İslam döneminde bu adet, tevhid inancına aykırı öğelerden temizlenerek Hz. İbrahim'in sünnetine uygun biçimde ihya ve ıslah edilmiş, sosyal işlevler de yüklenerek zenginleştirilmiştir. Putlar için hayvan kurban etmek şirk, bu şekilde kesilen hayvanlar da murdar sayılmıştır.Kur'an-ı Kerim'de, kurbanlık hayvanların Allah'ın nişaneleri olması, Allah adı anılarak kesilmesi, onlardan yararlanılması, hem yenilmesi hem de yoksullara yedirilmesi, etlerinin veya kanlarının değil takvanın esas olduğu anlatılır.
Mekke döneminde inen, "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. "(Kevser,2) ayetine rağmen, Resül-i Ekrem'in Mekke'de kurban kestiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Kurban uygulamalarını bizler daha çok Hz. Peygamber (sav)'in Medine' de hicretin ikinci yılından sonraki kestiği kurban uygulamalarından öğrenmekteyiz.Kurbanın; Allah’a yakınlaşmaya vesile olması niyetiyle Hz. Ayşe’nin yeğeni Urve b. Zübeyr (ra) çocuklarına şöyle demesi çok anlamlıdır. "Yavrularım! Hiçbiriniz şerefli dostlarınıza layık görmediğiniz hayvanları, hac (veya umre) kurbanı olarak kesmesin. Çünkü Allah(cc) şereflilerin en şereflisidir ve her şeyin en iyisine layıktır."(Muvatta,Hac,46)
Kurbanın ibadet boyutu kadar, toplumsal fonksiyonu da önem arz eder. Allah için kesilen kurban ibadetinde, tüketimi itibariyle muhtaç insanların doyurulması gibi pratik bir amaç gözetilir. Böylece kurban, Müslüman toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma haz ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Neticede fakirleri de bayram günlerindeki sevince ortak ederek, birlik ve kardeşlik içinde huzurlu bir bayram geçirmelerini sağlar.
Kurban, Yüce Yaratıcı‘ya yakınlaşmaktır; kurbanlarımız, "kurb" anlarımızdır, yani O'na en yakın olma zamanlarımızdır. Kurban, mukarrebündan olma çabasıdır, yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Yaratıcı'ya yaklaşanlar arasına girebilme gayretidir. Kurban, takvaya; takva da Allah'a ulaştırır. Nitekim Yüce Kitabımızda "(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Fakat O'na sizin takvanız ulaşacaktır. (Hac,37) Bu vesileyle Rabbim keseceğimiz kurbanlarımızı kendi rızasına uygun eylesin. Bayramımızı da İslam ümmetinin birlik ve diriliğine vesile kılsın. Bayramınız Mübarek olsun.
Sahabe efendilerimiz (Allah onlardan razı olsun) Efendimiz (sav)’e sordular. “Ey Allah'ın Resulü! Bu kurbanlar nedir?" Efendimiz (sav), "Babanız İbrahim'in sünnetidir." diye cevapladı. Sahabe, "Peki, bu kurbanlardan dolayı bize ne kadar sevap var?" diye sorunca Resül-i Ekrem, "Her kıla karşılık bir sevap." buyurdu. Sahabe, "Ya yünlü (koyun-keçi) olursa?" deyince Resülullah (sav), "Yünden de her bir kıla karşılık bir sevap vardır." cevabını verdi. (İbn Mace,Edahi)
Yine Peygamberimiz (sav) kurbanı 'Hz. İbrahim'in sünneti' olarak nitelemesi de, Hz İbrahim (as) oğlu İsmail'i kurban etmekle sınanmasına bir atıf olarak, Allah, en sevdiği varlığını, biricik oğlunu feda etmekten çekinmeyen Hz. İbrahim'i büyük bir kurban göndererek mükâfatlandırmış. (Saffat,101-108) Böylece kurban ibadeti sonraki nesillerde Hz İbrahim’in bir sünnetti olarak kalmıştır. Kur'an' da yer alan bu örnekler, tarih boyunca hemen hemen her toplumda kurban ibadetinin var olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kur'an-ı Kerim bu gerçeği, "Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. "(Hac,34) ayetiyle dile getirmektedir.
İslam öncesi Arap toplumunda da çeşitli amaçlarla putlar adına kurban kesme âdeti yaygındı. Cahiliye Arapları, belli zamanlarda Kâbe' deki ve diğer bölgelerdeki putlara olan bağlılıklarını göstermek için kestikleri kurbanların kanlarını putların üzerine döker, etlerini yırtıcı hayvanlar yesin diye dikili taşların üzerine bırakırlardı. Onların yarar sağlayacağı düşüncesiyle ölen kimsenin kabri başında da kurban kestikleri bilinmektedir. İslam döneminde bu adet, tevhid inancına aykırı öğelerden temizlenerek Hz. İbrahim'in sünnetine uygun biçimde ihya ve ıslah edilmiş, sosyal işlevler de yüklenerek zenginleştirilmiştir. Putlar için hayvan kurban etmek şirk, bu şekilde kesilen hayvanlar da murdar sayılmıştır.Kur'an-ı Kerim'de, kurbanlık hayvanların Allah'ın nişaneleri olması, Allah adı anılarak kesilmesi, onlardan yararlanılması, hem yenilmesi hem de yoksullara yedirilmesi, etlerinin veya kanlarının değil takvanın esas olduğu anlatılır.
Mekke döneminde inen, "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. "(Kevser,2) ayetine rağmen, Resül-i Ekrem'in Mekke'de kurban kestiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Kurban uygulamalarını bizler daha çok Hz. Peygamber (sav)'in Medine' de hicretin ikinci yılından sonraki kestiği kurban uygulamalarından öğrenmekteyiz.Kurbanın; Allah’a yakınlaşmaya vesile olması niyetiyle Hz. Ayşe’nin yeğeni Urve b. Zübeyr (ra) çocuklarına şöyle demesi çok anlamlıdır. "Yavrularım! Hiçbiriniz şerefli dostlarınıza layık görmediğiniz hayvanları, hac (veya umre) kurbanı olarak kesmesin. Çünkü Allah(cc) şereflilerin en şereflisidir ve her şeyin en iyisine layıktır."(Muvatta,Hac,46)
Kurbanın ibadet boyutu kadar, toplumsal fonksiyonu da önem arz eder. Allah için kesilen kurban ibadetinde, tüketimi itibariyle muhtaç insanların doyurulması gibi pratik bir amaç gözetilir. Böylece kurban, Müslüman toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma haz ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Neticede fakirleri de bayram günlerindeki sevince ortak ederek, birlik ve kardeşlik içinde huzurlu bir bayram geçirmelerini sağlar.
Kurban, Yüce Yaratıcı‘ya yakınlaşmaktır; kurbanlarımız, "kurb" anlarımızdır, yani O'na en yakın olma zamanlarımızdır. Kurban, mukarrebündan olma çabasıdır, yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Yaratıcı'ya yaklaşanlar arasına girebilme gayretidir. Kurban, takvaya; takva da Allah'a ulaştırır. Nitekim Yüce Kitabımızda "(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Fakat O'na sizin takvanız ulaşacaktır. (Hac,37) Bu vesileyle Rabbim keseceğimiz kurbanlarımızı kendi rızasına uygun eylesin. Bayramımızı da İslam ümmetinin birlik ve diriliğine vesile kılsın. Bayramınız Mübarek olsun.