Evet, belki zamane çocuklarımız çok iyi matematik sorusu çözebilir ve iyi bir fen bilimleri uzmanı olabilirdi ama acaba duygu ve düşüncelerini ifade edebiliyor muydular? İşte bizim aradığımız tek soru bu idi. Çocuk akademisi dersi ve çalışmalarımız, koyduğumuz hedefler bu soruya cevap olabilmeliydi. Yoksa sadece dersi koymak yeterli gelmeyecekti. Dersin içeriğinde sadece yazı etkinlikleri ise tek başına hiçbir anlam ifade etmeyecekti. Dersin içeriğini doldurma sürecinin temeli tam 1,5 yıl sürdü. Ülkemizde ve dünyadaki tüm uygulamalar benzer uygulamalar tek tek irdelendi. Ders programları gözden geçirildi. Çok büyük bir işe kalkıştığımızı aslında o araştırma sırasında anlamıştık. Sonunda bizzat kendimizin oluşturduğu bir yıllık plan yazıldı. Bu plan yine esnek bırakıldı ve her sınıf düzeyine hatta her çocuğa göre yeniden planlanması kararlaştırıldı. Çocuk akademisi ve yazarlık dersinin içerisinde okuma, yazma, düşünme, anlatma, dinleme de vardı, geleneksel çocuk oyunları da vardı. Ya geziler, tarihi ve turistlik yerleri çocuklarımız öğrenmesin mi! Tabii ki bu soruya cevap olarak hayır diyecektik. Her birine geçmişte oynadığımızı çocuk oyunları öğretilmeliydi. Peki, hangi oyunlar oynatılacaktı? Onların yaş gruplarına uygun olan oyunlar hangisiydi? Bir taraftan ise ben bu dönemin çocuklarını aslında çok şansız gören bir eğitimciyim. Neden mi? 2000 ve sonrası doğan çocuklar doğdukları günden beri hep dünyanın farklı yüzüyle tanıştılar. Bizler küçükken sokaktan eve adımımızı zor atardık. Günümüzün büyük bir bölümü dışarıda yani sokakta geçerdi. Orada yer, orada içer, orada tabiri caizse ömrümüzü geçirirdik. Kendi evimize gitmeden tüm ihtiyaçlarımız sokakta veyahut mahalle de karşılanır hayatımızın mutluluk anına ara vermeden devam ederdik. Ya şimdiki çocuklarımız! İşte onlar sokağın o havasından hep mahrum kaldılar. Bizde Erzurum ve yöresinde söylenen çok güzel bir söz vardır: “ Evde terbiye olmayan çocuk sokakta terbiye olur.” Ne kadar doğru bir sözdü ama bu gün için mi söylenmiştir? Hayır cevabını hemen vereyim. Bu gün bu sokak o eski sokak değil, sokak sahipleri de eski sokak sahipleri değil. O yüzden çocuklarımız ilk başta işte bu terbiye anlayışından yoksun kaldılar. Mahallede yaşayan her büyüğe saygı duyulur, küçüklere ise sevgi beslenirdi. Mahallede ki her büyük sanki bizim hanenin büyüğü sayılır, saygıda kusur edilmezdi. İşte bu günün çocukları bu akil insanlardan bir defa yoksun büyüyorlar. Dört duvar ve çelik kapılı modern hapishane de büyümeye mahkûm edilen şanslı çocuklar! Ben bu yüzden bu yavrularımıza hep üzülmüşümdür. İşte tamda burada yapabileceklerimiz düşünmüş geleneksel Erzurum çocuklarını neden öğretmeyelim demiştik. Evet, bu oyunlar yani itti bitti, cüz, elim elim epenek, fırfırık çevirme, holla çelik ve daha nice oyunlar çocuklarımıza öğretilmeliydi. Dersimiz buna uygundu ve bize sadece çocukları motive etmek kalıyordu. Yakan top, fırfırık çevirme, aşık eneke, koza leppik, gındıllık sürme dahi olmak üzere birçok Erzurum çocuk oyunu çocuklarımıza öğretilmeye başladığında bizler yine hedeflerimizde bir bölümüne ulaşmanın hazzını yaşıyorduk. Birde çocuklar yüzlerinde neşe, heyecan, mutluluk ve daha nice duyguyu gördüğümüzde bizimde keyfimize diyecek yoktu.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 18 Temmuz 2022 - 08:19
AMELLER NİYETLERE GÖREDİR-2
Evet, belki zamane çocuklarımız çok iyi matematik sorusu çözebilir ve iyi bir fen bilimleri uzmanı olabilirdi ama acaba duygu ve düşüncelerini ifade edebiliyor muydular? İşte bizim aradığımız tek soru
Köşe Yazıları
18 Temmuz 2022 - 08:19