Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, dün akşam sürpriz bir kararla asgari ücretin 1 Ocak 2025 itibariyle 22 bin 104 TL olarak açıkladı. Açıklamanın ardından vatandaşları piyasalarda fahiş zam oranlarının uygulanacağı korkusu sardı.
İşveren ve çalışanların dışındaki bazı sektörler ise zam yapmak için pusuya yatmış durumda. Emlak sitelerinde ilanlarını geri çekerek asgari ücretin açıklanmasını bekleyen fırsatçıların, fiyatlara yüzde 20-30 civarında zam yapacakları öngörülüyor. Bu durum, hem ev arayan kiracıları hem de ev satın almayı düşünenleri zor durumda bırakıyor.
Yeni asgari ücretin belirlenmesinin genel olarak tüm sektörlerde fiyat artışlarını tetiklediğini belirten emlak uzmanları, “Ancak ev sahiplerinin bu süreci bahane ederek, astronomik zamlar yapması kabul edilemez. Bu, hem fırsatçılık hem de piyasanın dengesini bozma anlamına geliyor” görüşünü savunuyor.
Sadece emlak sektörü değil, beyaz eşya, mobilya, temel gıda ve hizmet sektörlerinde de asgari ücretin yükselmesiyle fiyat artışlarının kaçınılmaz olduğu konuşuluyor. Tüketiciler, maaş artışının bir anlam ifade etmediğini, zammın diğer harcama kalemlerine yansıyan etkileri nedeniyle satın alma güçlerini kaybettiklerini dile getiriyor.
Fırsatçılıkla mücadele için denetim şart
Bu tür durumların önüne geçebilmek için hükümetin fiyat denetimlerini artırması gerektiğini savunan emlak uzmanları, “Emlak piyasasında ilanların düzenli takip edilmesi, fırsatçı fiyat artışlarının önlenmesi açısından önemli. Aynı şekilde gıda ve hizmet sektöründe de aşırı fiyat artışlarına yönelik caydırıcı cezaların uygulanması gerekir” şeklinde görüş bildiriyor.
Ekonomik belirsizlik ve sosyal eşitsizlik
Asgari ücret artışına yönelik beklentiler bir yandan işçilerin alım gücünü artırmayı amaçlarken, diğer yandan fırsatçıların ekonomik belirsizliklerden yararlanmasıyla sosyal eşitsizliği daha da derinleştiriyor. Bu süreçte hem işverenlerin hem de hükümetin adil bir denge kurması büyük önem taşıyor.
Manolya Bulut