Ağrı’da, köpek saldırısından sonra enfeksiyon kaparak hayatını kaybeden Ali Asaf Aktekin’in ailesi, çocuklarının belediye ve hastanenin ihmali yüzünden öldüğünü iddia ederek, suç duyurusunda bulundu.
Ağrı'nın Patnos ilçesine bağlı Akdilek köyünde, kardeşiyle beraber evlerinin önünde otururken köpek saldırısına uğrayan Ali Asaf Aktekin hayatını kaybetmişti. Günlerce yaşam mücadelesi veren çocuğun, hastane çalışanlarının durumu kötüye gitmesine rağmen müdahale etmemesi nedeniyle enfeksiyon ve oksijen yetersizliğinden hayatını kaybettiği iddia edildi. Yaşananları gözyaşları içinde anlatan anne ve baba, çocuklarının ölümünden sorumlu tuttuğu hastane ve belediyeden şikayetçi oldu.
“Çocuğum nefes alamıyordu ama eve gönderdiler”
Başıboş köpeklerin yakalanması için defalarca Patnos Belediyesine başvurduklarını ancak herhangi bir önlem alınmadığı için çocukların sürekli köpek saldırısına uğradığını söyleyen anne Sibel Aktekin, çocuğunun hastanede tedavi altına alınmadığı ve ihmalden dolayı enfeksiyon kapması sonucu hayatını kaybettiğini gözyaşları içinde anlattı.
Aktekin, “Ben kızımla balkonda otururken Ali Asaf içerde uyuyordu. Daha sonra uyanıp bizim yanımıza geldi. Ben çay demlemek için içeriye girdim. Adım atar atmaz kızımın çığlığını duydum. Birbirleriyle kavga ettiklerinin düşündüm. Yanlarına koştum. Bir baktım köpek var. Kızım kardeşini korumak için kendisini üzerine atmıştı ama küçük oğlumun kafası dışarda kalmıştı. Köpekte kafasını tutmaya çalışıyordu. Onları o halde görüp çığlık atınca köpek kaçtı. Çocuğu kanlar içinde görünce eşarbımı kafasına bastırıp direkt hastaneye gittik. Doktor çocuğumu muayene etmeye geldi ama tek gördüğüm yaranın üzerine bir ilaç sürdükleri. Çocuğumun kafasını yıkamadılar bile. Zımba dikişler vurup pansuman yapıp kapattılar yaranın üzerini. Ne serum verdiler ne de hastaneye yatışı yapıldı. Direkt eve gönderdiler. Olaydan birkaç gün sonra çocuğumu hastaneye götürdüm, gözlerine bakan doktor gözünün enfeksiyon kaptığını ve acilen ameliyata alınması gerektiğini söyledi. Ameliyattan sonra çocuğumun gözü iyileşti. Bir süre sonra çocuğum yavaş yavaş rahatsızlanmaya başladı. Halsizdi, bitkindi. Sürekli kusuyordu. Kayınbiraderimi aradım ve durumu anlattım. Geldi hastaneye gittik. Doktor çocuğumu muayene etti. Serum taktılar. Çocuğum nefes alamıyordu. Meyve suyu verdim ama nefes alamadığı için boğazında kaldı. Ben de serumla birlikte alıp doktorun yanına gittim. Doktor muayene etti, bir şeyinin olmadığını ve serum bittikten sonra gidebileceğimizi söyledi. Bizde eve geldik, çocuğumu uyutmaya çalıştım ama çok halsizdi. Dayanamadım kayınbiraderimle beraber yine hastaneye geldik. Çocuğumu elimden alıp bana geri vermediler. Çocuğun kalbi durmuş dediler. Vana gittik. Çocuk nefes alamadığı için kalbi durmuş ve başındaki yara enfeksiyon kapmış” dedi.
“Tedavisi yapılsaydı kaderinde var derdik ama bu ihmal”
Muğla'da inşaat işçisi olarak çalışan baba Yıldırım Aktekin, hastanenin çocuklarını sevk bile edemediklerini ve kendi imkanlarıyla Van’da yer ayarlayıp götürdüklerini dile getirerek, “Kuduz aşısının son dozundan sonra eşim beni arayıp çocuğun hasta olduğunu söyledi. Ben de hastaneye gitmelerini söyledim. 1 saat sonra tekrar aradığımda doktorun bir şey olmadığını ve serum verdiğini ama çocuğun hala aynı olduğunu söylediler. Onları eve göndermişler. Eve geldikten sonra beni tekrar aradılar ve çocuğun nefes almadığını ölü gibi yattığını söylediler. Abimle beraber çocuğu hastaneye yetiştiriyorlar. Orada kalbimin yarım saattir durduğunu, yapılan müdahalenin ardından yeniden hayata döndürüldüğünü söylüyorlar. Çevre illere sevk etmek için yer arıyorlar ama bulamıyorlar. Biz birkaç akrabayı arayıp hastanede yer ayarladık. Hastane yer bile bulamadı bize. Biz kendi imkanlarımızla bulduk. Çocuğu alıp oraya götürdüler. Ben sonraki gün aradığımda doktorun çocuğun durumunun çok ağır olduğunu, yaşarsa bile felçli kalacağını söylediklerini söylediler. Abimi aradım bana Ali Asaf’ın vefat ettiğini söylediler. Çok ihmal var. Adli tıpta köpeğin dişinin çocuğun kafasına girdiğini söylemişler. Bu nasıl hastane. En az 15-20 gün hastanede tutmaları gerekirdi. Tüm tedavilerini yaptıktan sonra ölseydi kaderinde var derdik ama bu ihmal. Bizi bu öldürüyor. Belediyeye kışın şikayette bulunduk köpekler çocuklara saldırıyor diye. Ben çocuğuma zaten yetişemedim. 3 aya yakındır çalışıyordum. Doktorlar hiçbir detaya girmeden nasıl sıyrık deyip gönderiyorlar. Adli tıp köpeğin dişinin 2-3 santimetre çocuğun kafasına girdiğini söylüyor. Üzerini de kapatıyorlar iltihap içeriye giriyor” ifadelerine yer verdi.iha
Ağrı'nın Patnos ilçesine bağlı Akdilek köyünde, kardeşiyle beraber evlerinin önünde otururken köpek saldırısına uğrayan Ali Asaf Aktekin hayatını kaybetmişti. Günlerce yaşam mücadelesi veren çocuğun, hastane çalışanlarının durumu kötüye gitmesine rağmen müdahale etmemesi nedeniyle enfeksiyon ve oksijen yetersizliğinden hayatını kaybettiği iddia edildi. Yaşananları gözyaşları içinde anlatan anne ve baba, çocuklarının ölümünden sorumlu tuttuğu hastane ve belediyeden şikayetçi oldu.
“Çocuğum nefes alamıyordu ama eve gönderdiler”
Başıboş köpeklerin yakalanması için defalarca Patnos Belediyesine başvurduklarını ancak herhangi bir önlem alınmadığı için çocukların sürekli köpek saldırısına uğradığını söyleyen anne Sibel Aktekin, çocuğunun hastanede tedavi altına alınmadığı ve ihmalden dolayı enfeksiyon kapması sonucu hayatını kaybettiğini gözyaşları içinde anlattı.
Aktekin, “Ben kızımla balkonda otururken Ali Asaf içerde uyuyordu. Daha sonra uyanıp bizim yanımıza geldi. Ben çay demlemek için içeriye girdim. Adım atar atmaz kızımın çığlığını duydum. Birbirleriyle kavga ettiklerinin düşündüm. Yanlarına koştum. Bir baktım köpek var. Kızım kardeşini korumak için kendisini üzerine atmıştı ama küçük oğlumun kafası dışarda kalmıştı. Köpekte kafasını tutmaya çalışıyordu. Onları o halde görüp çığlık atınca köpek kaçtı. Çocuğu kanlar içinde görünce eşarbımı kafasına bastırıp direkt hastaneye gittik. Doktor çocuğumu muayene etmeye geldi ama tek gördüğüm yaranın üzerine bir ilaç sürdükleri. Çocuğumun kafasını yıkamadılar bile. Zımba dikişler vurup pansuman yapıp kapattılar yaranın üzerini. Ne serum verdiler ne de hastaneye yatışı yapıldı. Direkt eve gönderdiler. Olaydan birkaç gün sonra çocuğumu hastaneye götürdüm, gözlerine bakan doktor gözünün enfeksiyon kaptığını ve acilen ameliyata alınması gerektiğini söyledi. Ameliyattan sonra çocuğumun gözü iyileşti. Bir süre sonra çocuğum yavaş yavaş rahatsızlanmaya başladı. Halsizdi, bitkindi. Sürekli kusuyordu. Kayınbiraderimi aradım ve durumu anlattım. Geldi hastaneye gittik. Doktor çocuğumu muayene etti. Serum taktılar. Çocuğum nefes alamıyordu. Meyve suyu verdim ama nefes alamadığı için boğazında kaldı. Ben de serumla birlikte alıp doktorun yanına gittim. Doktor muayene etti, bir şeyinin olmadığını ve serum bittikten sonra gidebileceğimizi söyledi. Bizde eve geldik, çocuğumu uyutmaya çalıştım ama çok halsizdi. Dayanamadım kayınbiraderimle beraber yine hastaneye geldik. Çocuğumu elimden alıp bana geri vermediler. Çocuğun kalbi durmuş dediler. Vana gittik. Çocuk nefes alamadığı için kalbi durmuş ve başındaki yara enfeksiyon kapmış” dedi.
“Tedavisi yapılsaydı kaderinde var derdik ama bu ihmal”
Muğla'da inşaat işçisi olarak çalışan baba Yıldırım Aktekin, hastanenin çocuklarını sevk bile edemediklerini ve kendi imkanlarıyla Van’da yer ayarlayıp götürdüklerini dile getirerek, “Kuduz aşısının son dozundan sonra eşim beni arayıp çocuğun hasta olduğunu söyledi. Ben de hastaneye gitmelerini söyledim. 1 saat sonra tekrar aradığımda doktorun bir şey olmadığını ve serum verdiğini ama çocuğun hala aynı olduğunu söylediler. Onları eve göndermişler. Eve geldikten sonra beni tekrar aradılar ve çocuğun nefes almadığını ölü gibi yattığını söylediler. Abimle beraber çocuğu hastaneye yetiştiriyorlar. Orada kalbimin yarım saattir durduğunu, yapılan müdahalenin ardından yeniden hayata döndürüldüğünü söylüyorlar. Çevre illere sevk etmek için yer arıyorlar ama bulamıyorlar. Biz birkaç akrabayı arayıp hastanede yer ayarladık. Hastane yer bile bulamadı bize. Biz kendi imkanlarımızla bulduk. Çocuğu alıp oraya götürdüler. Ben sonraki gün aradığımda doktorun çocuğun durumunun çok ağır olduğunu, yaşarsa bile felçli kalacağını söylediklerini söylediler. Abimi aradım bana Ali Asaf’ın vefat ettiğini söylediler. Çok ihmal var. Adli tıpta köpeğin dişinin çocuğun kafasına girdiğini söylemişler. Bu nasıl hastane. En az 15-20 gün hastanede tutmaları gerekirdi. Tüm tedavilerini yaptıktan sonra ölseydi kaderinde var derdik ama bu ihmal. Bizi bu öldürüyor. Belediyeye kışın şikayette bulunduk köpekler çocuklara saldırıyor diye. Ben çocuğuma zaten yetişemedim. 3 aya yakındır çalışıyordum. Doktorlar hiçbir detaya girmeden nasıl sıyrık deyip gönderiyorlar. Adli tıp köpeğin dişinin 2-3 santimetre çocuğun kafasına girdiğini söylüyor. Üzerini de kapatıyorlar iltihap içeriye giriyor” ifadelerine yer verdi.iha
BELEDİYELERİN SOKAK KÖPEKLERİNİ TOPLAMAMASININ SONUCU BUDUR İŞTE!! Türkiye kuduz için ‘en riskli ülkeler’ kategorisine alındı. Eskişehir’de ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) Türkiye’yi kuduz için ‘en riskli ülkeler’ kategorisine aldığı belirtildi. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) resmi internet sitesinde Türkiye’yi ziyaret edecek turistler için şu ifadelere yer verildi: “Kuduz köpekler Türkiye'de yaygın olarak bulunmaktadır. Türkiye'deyken bir köpek veya başka bir memeli tarafından ısırılırsanız veya tırmalanırsanız, kuduz tedavisi sınırlı olabilir veya hiç olmayabilir. Seyahatinizden önce kuduz aşısını yaptırmayı düşünün.”Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı haritaya göre Türkiye en yüksek kuduz riskli ülkelerden birisi. Bu listede Türkiye, haritadaki en kırmızı ve en tehlikeli kategori olan ‘Endemik insan kuduzu’ sınıfında yer aldı. BELEDİYELER DAHA NEYİ BEKLİYOR? BİNLERCE TÜRK VATANDAŞININ KUDUZDAN ÖLMESİNİ Mİ BEKLİYORSUNUZ??