Hafızalarda acı dolu günler olarak kaldı. Ancak soğuk savaşın ardından Balkan Türkleri için de hayat yeniden başladı. Bulgaristan, Makedonya ve Kosova'da yaşayan Türkler bir dönem yaşadıkları kendi topraklarında iktidara bile dâhil oldu. Bu tüm sorunların bittiği anlamına da gelmiyordu. Hala da bitmiş değil, dinmiş değil gözyaşı. Bugün itibariyle Bulgaristan'da 800 bin dolayında Türk ve Müslüman azınlık yaşıyor. Bu nüfus diğer Balkan ülkelerinde de büyük oranda arttı. Bugün Yunanistan'da Batı Trakya bölgesinde, Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe illerinde yaklaşık 150 bin dolayında Türk azınlığı yaşıyor. Lozan Antlaşması ile karşılıklı olarak Türkiye'de yaşayan İstanbul Rumları, Yunanistan’da da Batı Trakya Türkleri azınlık statüsünde bırakıldı. Antlaşması ile bu azınlıkların hukuki statüsü güvence altına alındı. Osmanlı Devleti döneminden bu yana bu topraklarda yaşayan Türkler kendi seçtikleri müftünün Yunan Devleti tarafından tanınmaması, Yunan Devleti'nin azınlığı "Türk" olarak tanımlamaması gibi birçok sorunla karşı karşıya. Ancak son yıllarda Batı Trakya Türkeri’nin en çok canını yakan sonuçlar işsizlik ve ekonomik krizdir. Batı Trakya Türkleri tarih içerisinde birçok sorunla karşılaşmış fakat azınlık halk her şeye rağmen cesaret ve kararlılıkla bu sorunların üstesinden gelmeye çalışmış, çözümler aramaya devam etmiş ve yaşam şartlarını daha iyi yapmak için birçok girişimde bulunmuşlardır.
Batı Trakya’nın kaderini değiştirmeyi amaçlayan kişilerin başında Dr. Sadık Ahmet gelir. Batı Trakya Türkleri için birçok kez özveride bulunmuş, Batı Trakya’nın lideri unvanını almıştır. Sadık Ahmet 7 Ocak 1947 yılında dünyaya gelmiş, ilköğrenimi ve orta öğrenimini doğduğu yer olan Gümülcine'de, yükseköğrenimini Selanik Üniversitesi'nde tamamlamış, 1974 yılında hekim olarak mezun olmuştur. Üniversite mezuniyetini, Yunan ordusunda 34 ay süren piyade erliği izlemiştir. Hemen ardından Orta Yunanistan’da bir yıl mecburi hekimlik hizmetinde bulunarak, 1978 yılında Batı Trakya’ya dönmüştür. Batı Trakya’ya gelişi ile birlikte bir yandan cerrahi ihtisasını yapmış, diğer yandan da toplumun sorunlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Sorunları çözmek için birçok girişimde bulunmuştur. 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlatmıştır. Amacı Batı Trakya Türklerinin sorunlarını kamuoyuna duyurmaktı. Bu girişimi birçok farkındalık yaratmış, 15.000 imza topladığı bir sırada tutuklanmıştır. 25 Eylül 1987 tarihinde Selanik'e giderek orada toplantı halinde bulunan Demokrasi İnsan Hakları üyelerine toplumun sorunlarını ileten bir broşür dağıtmıştır. 1988 yılında kampanyasından ötürü ve Batı Trakya Türkleri ’ne "Türk" diye hitap ettiği için hapis cezasına çarptırılmıştır. Batı Trakya Türklerinin ilk siyasi partisi olan "Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi" 'ni kurmuştur. Batı Trakya Türklerinin haklarını dünya platformunda ararken bir yandan da Batı Trakya Türklerini iktisaden kalkındırma projeleri üzerinde çalışmıştır. Birçok fedakârlık yapmış olan Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk azınlığının haklarının imza altına alındığı Lozan Barış Antlaşması'nın yıldönümü olan 24 Temmuz 1995 günü şüpheli bir trafik kazasında hayata veda etti. Batı Trakya Türklerinin lideri, kahramanı oldu, gönüllerinde önemli bir yer tuttu ve unutulmayacak izler bıraktı.
Bu sayısız uğraştan sonra Yunanistan, Lozan ile hakları güvence altına alınan Batı Trakya Türklerini asimile etmek için akıl almaz baskılar uygulamaya aralıksız devam etmiştir. Batı Trakya Türk Toplumu’nun karşı karşıya olduğu sorunlar; toprak ve arazi gasplarından seyahat hürriyetinin kısıtlanmasına, tedhiş ve saldırı olaylarına kadar uzamıştır. Türkiye olarak Lozan hükümlerine göre bu soydaşlarımız üzerinde haklarımız vardır. Hukuken gerçekleştirebileceğimiz yaptırımlarımız vardır. Batı Trakya Türk Toplumu’nun sorunları bizim sorunlarımızdır. Onlar bizim hiç durmadan kanayan yaramız, dinmeyen gözyaşımızdır. Türkiye Batı Trakya’daki azınlık halkın refahı için birçok girişimde bulunmuş, Yunanistan ile iyi ilişkiler kurmayı amaçlamıştır. Ne kadar çabalasa da Yunanistan azınlık halka baskılar uygulamaya devam etmiş, Türkiye ile ilişkileri bozuk olduğu zamanlarda daha çok yüklenmiştir. Türkiye'nin kendi ülkesinde bulunan azınlık halka tanımış olduğu haklar, Yunanistan tarafından ülkesinde bulunan azınlıklara hiçbir zaman tam anlamıyla tanınmamıştır. Türkiye, Batı Trakya konusunda birçok adım atmış, uzun bir aradan sonra 2004 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan somut bir adım atmış, 51 yıl aradan sonra Batı Trakya’yı ziyaret eden ilk Türk Başbakanı olmuştur. Her daim yanlarında olduğumuzu bir kez daha göstermiştir. Türkiye, Balkanlar'daki Türk varlığının devamını istiyorsa işe başlanılacak yer hiç şüphesiz Batı Trakya olmalıdır. 80 milyonluk Türkiye'nin 10 milyonluk Yunanistan'a karşı uygulayabileceği pek çok strateji olduğu unutulmamalıdır.
Evet, unutulmamalıdır ki; Türkiye kan ve gözyaşına sürüklenmiş coğrafyalarda ümmetin son kalesidir.
Batı Trakya’nın kaderini değiştirmeyi amaçlayan kişilerin başında Dr. Sadık Ahmet gelir. Batı Trakya Türkleri için birçok kez özveride bulunmuş, Batı Trakya’nın lideri unvanını almıştır. Sadık Ahmet 7 Ocak 1947 yılında dünyaya gelmiş, ilköğrenimi ve orta öğrenimini doğduğu yer olan Gümülcine'de, yükseköğrenimini Selanik Üniversitesi'nde tamamlamış, 1974 yılında hekim olarak mezun olmuştur. Üniversite mezuniyetini, Yunan ordusunda 34 ay süren piyade erliği izlemiştir. Hemen ardından Orta Yunanistan’da bir yıl mecburi hekimlik hizmetinde bulunarak, 1978 yılında Batı Trakya’ya dönmüştür. Batı Trakya’ya gelişi ile birlikte bir yandan cerrahi ihtisasını yapmış, diğer yandan da toplumun sorunlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Sorunları çözmek için birçok girişimde bulunmuştur. 1985 yılında Batı Trakya çapında bir imza kampanyası başlatmıştır. Amacı Batı Trakya Türklerinin sorunlarını kamuoyuna duyurmaktı. Bu girişimi birçok farkındalık yaratmış, 15.000 imza topladığı bir sırada tutuklanmıştır. 25 Eylül 1987 tarihinde Selanik'e giderek orada toplantı halinde bulunan Demokrasi İnsan Hakları üyelerine toplumun sorunlarını ileten bir broşür dağıtmıştır. 1988 yılında kampanyasından ötürü ve Batı Trakya Türkleri ’ne "Türk" diye hitap ettiği için hapis cezasına çarptırılmıştır. Batı Trakya Türklerinin ilk siyasi partisi olan "Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi" 'ni kurmuştur. Batı Trakya Türklerinin haklarını dünya platformunda ararken bir yandan da Batı Trakya Türklerini iktisaden kalkındırma projeleri üzerinde çalışmıştır. Birçok fedakârlık yapmış olan Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk azınlığının haklarının imza altına alındığı Lozan Barış Antlaşması'nın yıldönümü olan 24 Temmuz 1995 günü şüpheli bir trafik kazasında hayata veda etti. Batı Trakya Türklerinin lideri, kahramanı oldu, gönüllerinde önemli bir yer tuttu ve unutulmayacak izler bıraktı.
Bu sayısız uğraştan sonra Yunanistan, Lozan ile hakları güvence altına alınan Batı Trakya Türklerini asimile etmek için akıl almaz baskılar uygulamaya aralıksız devam etmiştir. Batı Trakya Türk Toplumu’nun karşı karşıya olduğu sorunlar; toprak ve arazi gasplarından seyahat hürriyetinin kısıtlanmasına, tedhiş ve saldırı olaylarına kadar uzamıştır. Türkiye olarak Lozan hükümlerine göre bu soydaşlarımız üzerinde haklarımız vardır. Hukuken gerçekleştirebileceğimiz yaptırımlarımız vardır. Batı Trakya Türk Toplumu’nun sorunları bizim sorunlarımızdır. Onlar bizim hiç durmadan kanayan yaramız, dinmeyen gözyaşımızdır. Türkiye Batı Trakya’daki azınlık halkın refahı için birçok girişimde bulunmuş, Yunanistan ile iyi ilişkiler kurmayı amaçlamıştır. Ne kadar çabalasa da Yunanistan azınlık halka baskılar uygulamaya devam etmiş, Türkiye ile ilişkileri bozuk olduğu zamanlarda daha çok yüklenmiştir. Türkiye'nin kendi ülkesinde bulunan azınlık halka tanımış olduğu haklar, Yunanistan tarafından ülkesinde bulunan azınlıklara hiçbir zaman tam anlamıyla tanınmamıştır. Türkiye, Batı Trakya konusunda birçok adım atmış, uzun bir aradan sonra 2004 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan somut bir adım atmış, 51 yıl aradan sonra Batı Trakya’yı ziyaret eden ilk Türk Başbakanı olmuştur. Her daim yanlarında olduğumuzu bir kez daha göstermiştir. Türkiye, Balkanlar'daki Türk varlığının devamını istiyorsa işe başlanılacak yer hiç şüphesiz Batı Trakya olmalıdır. 80 milyonluk Türkiye'nin 10 milyonluk Yunanistan'a karşı uygulayabileceği pek çok strateji olduğu unutulmamalıdır.
Evet, unutulmamalıdır ki; Türkiye kan ve gözyaşına sürüklenmiş coğrafyalarda ümmetin son kalesidir.