Ne güzelde Fransa zaferinin moraliyle geçmiştik ekran başına…
Şenol Güneş ile içimizde yeninden uyanan ‘milli diriliş ruhu’ saatler öncesinde bizi kilitledi, TRT 1’e…
Rakip İzlanda’ydı.
***
Bugüne kadar sadece iki kez mağlup ettiğimiz, Nüfusu Erzurum’un nüfusu kadar olmayan bir ülkenin takımıyla karşılaşıyorduk, 2020 Avrupa Şampiyonası elemelerinde…
***
En son Selçuk İnan’ın son saniye bazuka gibi frikiği ile devirdiğimiz İzlanda karşısında bu kez tam anlamıyla favoriydik.
Nasıl favori olmayalım ki, koskoca son Dünya şampiyonunu tokatlayarak gitmişiz küçük bir Avrupa ülkesine…
***
Fransa galibiyetiyle aslında bizim için her zaman kabus olan İzlanda’yı yenemezsek bile yenilmeyeceğimiz ümidini taşıyanlardan birisiydim, maç öncesinde…
***
Bir spor sever olarak o tür kasaba sahalarını andıran statta işimizin zor olduğunu da biliyorum.
Çünkü rakip bir Fransa değildi.
***
Yıllardır bir kadro jenerasyonu oluşturmuşlar, o jenerasyonla da Avrupa ve Dünya şampiyonalarına katılıyorlar.
Güçleri de belli, kapasiteleri de…
***
İki duran top kullandılar, yüksek boy avantajlarıyla da işi bitirdiler.
Dorukhan’ın golü ise bize yetmedi.
Diyeceksiniz ki, “Bizimde Merih gibi kulemiz var.”
Ama işte sizin dediğiniz gibi olmuyor bazen.
Adamlar çıktıkları her kafa topunu aldılar ve her zamanda kalemizde tehlikeli oldular.
***
Evet!...Yenilebiliriz, yenildik de…
Bu dünyanın sonu değil.
Gruptan çıkarız, gideriz Avrupa şampiyonasına Evvel Allah…
Bu takıma ve teknik heyete inancımızda güvenimizde tam..
***
Ama ben şahsen Şenol Hoca’ya şunu soruyorum.
Hocam, Fransa maçındaki 11’den niçin bu kadar değişiklik yaptın.
Madem Cengiz sakattı, madem Mahmut Sakattı o zaman sen Oğuzhan Özyakup’u ve Emre Belözoğlu’nu ‘iş olsun’ diye mi aldın kadroya?...
Vallah, hocam kusura bakma ama, Emre’nin ölüsü, Ozan Tufan’ın dirisinden daha fazla faydalı olurdu Milli takım için…
Ya! Fenerbahçe’nin U21 takımında bile forma giyemeyen Ozan, Alanya’da iki maç çıkarttı diye milli takıma koyup oynatıyorsun.
Oynattın da ne oldu.
Hem kendini hem de milli takımı yaktın.
Bak Ozan sayesinde eleştirilerin hedefi oldun, değer miydi?...
Şenol Hocam, Trabzon’da formayı söke söke kapan Abdulkadir Parmak’ı nasıl görmedin.
Parmak, şu an on tane Tufan eder hocam…
***
İzlanda’nın belalısı Selçuk İnan’ı neden düşünmedin, Şenol Hocam.
Selçuk’un son maçlardaki performansı, Cimbom’un şampiyonluğuna da katkı sağladı.
Bu isimler dururken, neden Ozan Tufan hocam.
***
Bir çift sözümde Hakan Çalhanoğlu’na…
Ya! Allah aşkına sen Milan’da top koşturuyorsun, seninle çıktığımız maçlarda kaç tane galibiyet aldık, doğrusu çok fazla hatırlamıyorum.
İzlanda maçında yediğimiz ilk golde resmen ceza yayı çizgisinden topu izledi. Koşsa kaleye belki de topu uzaklaştıracaktı.
Hakan’ın bir Cengiz olması için daha çok ekmek yemesi lazım çok…
***
Evet…Milli hezimeti yaşadığımız dakikalarda, Yıldızlar Türkiye Şampiyonu eski güreşçi Fahrettin Ertürk’ün ölüm haberini alınca, acım ikiye katlandı.
Erzurum ve Türk güreşine günlünü veren, mesaisi harcayan Fahrettin Ertürk, 38 yaşında göçtü bu yalan dünyadan, bizleri yasa boğarak…
Geride hem çocuklarını yetim bıraktı, hem de geç yaşta güreş minderlerini öksüz bıraktı Fahrettin Ertürk…
Hedefleri ve hayalleri vardı.
Babası Necmettin Ertürk vardı, ama o iki milli güreşçi olan kardeşleri Murat ve Ahmet için ağabeylik değil babalık yapıyordu.
En son antrenör olarak Atatürk Üniversitesi güreş takımını kürsüye taşımıştı.
Ama yakalandığı amansız hastalığa yenildi. Üç yıl mücadele edebildi kanserle.
Yaktın bizi minderin naif adamı.
Mekanın cennet olsun.
Bir gecede iki acı yaşadık, inanın Salı gecesi nasıl gündüz oldu, anlayamadım.
Ertürk ailesine ve tüm Güreş Camiasına baş sağlığı diliyorum.
Şenol Güneş ile içimizde yeninden uyanan ‘milli diriliş ruhu’ saatler öncesinde bizi kilitledi, TRT 1’e…
Rakip İzlanda’ydı.
***
Bugüne kadar sadece iki kez mağlup ettiğimiz, Nüfusu Erzurum’un nüfusu kadar olmayan bir ülkenin takımıyla karşılaşıyorduk, 2020 Avrupa Şampiyonası elemelerinde…
***
En son Selçuk İnan’ın son saniye bazuka gibi frikiği ile devirdiğimiz İzlanda karşısında bu kez tam anlamıyla favoriydik.
Nasıl favori olmayalım ki, koskoca son Dünya şampiyonunu tokatlayarak gitmişiz küçük bir Avrupa ülkesine…
***
Fransa galibiyetiyle aslında bizim için her zaman kabus olan İzlanda’yı yenemezsek bile yenilmeyeceğimiz ümidini taşıyanlardan birisiydim, maç öncesinde…
***
Bir spor sever olarak o tür kasaba sahalarını andıran statta işimizin zor olduğunu da biliyorum.
Çünkü rakip bir Fransa değildi.
***
Yıllardır bir kadro jenerasyonu oluşturmuşlar, o jenerasyonla da Avrupa ve Dünya şampiyonalarına katılıyorlar.
Güçleri de belli, kapasiteleri de…
***
İki duran top kullandılar, yüksek boy avantajlarıyla da işi bitirdiler.
Dorukhan’ın golü ise bize yetmedi.
Diyeceksiniz ki, “Bizimde Merih gibi kulemiz var.”
Ama işte sizin dediğiniz gibi olmuyor bazen.
Adamlar çıktıkları her kafa topunu aldılar ve her zamanda kalemizde tehlikeli oldular.
***
Evet!...Yenilebiliriz, yenildik de…
Bu dünyanın sonu değil.
Gruptan çıkarız, gideriz Avrupa şampiyonasına Evvel Allah…
Bu takıma ve teknik heyete inancımızda güvenimizde tam..
***
Ama ben şahsen Şenol Hoca’ya şunu soruyorum.
Hocam, Fransa maçındaki 11’den niçin bu kadar değişiklik yaptın.
Madem Cengiz sakattı, madem Mahmut Sakattı o zaman sen Oğuzhan Özyakup’u ve Emre Belözoğlu’nu ‘iş olsun’ diye mi aldın kadroya?...
Vallah, hocam kusura bakma ama, Emre’nin ölüsü, Ozan Tufan’ın dirisinden daha fazla faydalı olurdu Milli takım için…
Ya! Fenerbahçe’nin U21 takımında bile forma giyemeyen Ozan, Alanya’da iki maç çıkarttı diye milli takıma koyup oynatıyorsun.
Oynattın da ne oldu.
Hem kendini hem de milli takımı yaktın.
Bak Ozan sayesinde eleştirilerin hedefi oldun, değer miydi?...
Şenol Hocam, Trabzon’da formayı söke söke kapan Abdulkadir Parmak’ı nasıl görmedin.
Parmak, şu an on tane Tufan eder hocam…
***
İzlanda’nın belalısı Selçuk İnan’ı neden düşünmedin, Şenol Hocam.
Selçuk’un son maçlardaki performansı, Cimbom’un şampiyonluğuna da katkı sağladı.
Bu isimler dururken, neden Ozan Tufan hocam.
***
Bir çift sözümde Hakan Çalhanoğlu’na…
Ya! Allah aşkına sen Milan’da top koşturuyorsun, seninle çıktığımız maçlarda kaç tane galibiyet aldık, doğrusu çok fazla hatırlamıyorum.
İzlanda maçında yediğimiz ilk golde resmen ceza yayı çizgisinden topu izledi. Koşsa kaleye belki de topu uzaklaştıracaktı.
Hakan’ın bir Cengiz olması için daha çok ekmek yemesi lazım çok…
***
Evet…Milli hezimeti yaşadığımız dakikalarda, Yıldızlar Türkiye Şampiyonu eski güreşçi Fahrettin Ertürk’ün ölüm haberini alınca, acım ikiye katlandı.
Erzurum ve Türk güreşine günlünü veren, mesaisi harcayan Fahrettin Ertürk, 38 yaşında göçtü bu yalan dünyadan, bizleri yasa boğarak…
Geride hem çocuklarını yetim bıraktı, hem de geç yaşta güreş minderlerini öksüz bıraktı Fahrettin Ertürk…
Hedefleri ve hayalleri vardı.
Babası Necmettin Ertürk vardı, ama o iki milli güreşçi olan kardeşleri Murat ve Ahmet için ağabeylik değil babalık yapıyordu.
En son antrenör olarak Atatürk Üniversitesi güreş takımını kürsüye taşımıştı.
Ama yakalandığı amansız hastalığa yenildi. Üç yıl mücadele edebildi kanserle.
Yaktın bizi minderin naif adamı.
Mekanın cennet olsun.
Bir gecede iki acı yaşadık, inanın Salı gecesi nasıl gündüz oldu, anlayamadım.
Ertürk ailesine ve tüm Güreş Camiasına baş sağlığı diliyorum.