Ne zamandır gündeme getirmek istiyordum, bu güne nasip oldu….
İstedim ki okuyucuya bir nefes aldıralım ve yoğun gündemin dışında biraz düşündürelim…
***
Televizyonlarda dizi salgınıdır gidiyor…
Hangi TV kanalını açarsanız açın uydurma, basmakalıp, harcıalem, emek istemeyen, daha çok uzatmak için çaba harcanan diziler ve programlar yayında…
Prime time denilen TV’nin 20.00 ila 22.00 saatleri arasında en çok izlenen dizilerden oluşan bir kuşaktan söz ediyoruz…
Programlar da gündüz kuşağının en çok seyredilenleri arasında…
Bir çoğunun senaryosu üç aşağı, beş yukarı aynı…
Bir dönem güneydoğunun aşiret kültürü ve geleneksel yapısı üzerine oturtulan diziler, şimdilerde köşk ve saray yavrusu evlerde çekiliyor.
Ailelere baktığınızda ya çiftliklerde, ya yalılarda ya da köşklerde oturuyor.
Sanırsınız ki, Türkiye’de aile yapısı bu...
Apartmanda, ya da sıradan bir mahallede oturan aile hiç yok…
Dizilere konu olan aileler mutlaka holding sahibi… Ancak bu holdinglerin ne iş yaptıklarını ya da ülke ekonomisine nasıl bir katkı sunduklarını dizinin sonuna kadar öğrenme şansınız yok…
Tek bilinen kazanılan paranın sınırsız olduğu…
Hemen bütün dizilerde bir yanda sınırsız para kazanan, nereden kazandığı pek de bilinmeyen bu parayı yine sınırsızca harcayan, emirleri altında onlarca hizmetçi bulunan ve ne iş yaptıkları pek bilinmeyen mirasyedi , aristokrat ya da bohem yaşamı süren insanlar, diğer yanda onlara özenen toplum veya hizmetçilik yapanların hayatı…
Öte tarafta neye ve hangi amaca hizmet etiği bilinmeyen mafya içerikli ve baştan sona şiddet içeren diziler…
Gizli oluşumlar, silahlar, kimseye baş eğmeme ve kılıçlarının arkası da önü de kesen kağıttan kahramanlar…
Ha bire vurup kırıyorlar…
Toplumu germekten başka amaçları yok…
Ellerinde son derece profesyonel silahlar ve önüne geleni öldürüyorlar…
Şiddeti ve kanunsuzluğu pompalayan bu dizelerde güvenlik güçleri hemen hemen yok ve hukuk ayaklar altında…
Güya bütün bunları vatanın selameti için yapıyorlar?!..
*
Bu dizilerin isimlerine baktığınızda öyle çok iddialı ve üzerinde düşünülmüş değil…
Düşünmeye gerek de yok…
Nasıl olsa insanlar afyon yutmuşçasına televizyonların önünden ayrılmıyorlar, dizinin ismi, konusu, mekanı çok da önemli değil…
*
Konularına gelince, durum daha da vahim hale geliyor.
Bir çatı altında oturan ailenin yaşamına baktığınızda kimin ne yaptığını anlamakta zorlanıyorsunuz. Dahası o yaşamı anlatmak bile zor geliyor.
Çünkü öylesi çirkin ilişkiler yumağı var ki…
Kim kime aşık, kim kiminle evli idi, yarın kiminle evlenecek, ya da kime aşık olacak…
Kimden bir çocuk sahibi olacak, kimi nasıl aldatacak…
Bunu entrika kelimesiyle tanımlamak doğru değil..
Bu kelimenin tam anlamıyla iğrençlik…
*
Yaşanan ilişkiler aşk değil…
Çünkü ‘aşk’ bir insanın diğerine duyduğu kuvvetli sevgidir ve içinde asla ihanet yoktur…
Aşk durudur ve riyasızdır…
Bu yaşananları tanımlamak oldukça zordur.
Yalnızca bir açılaması vardır; ‘aile yapımızı dinamitlemek…’
Başka da bir tanım yoktur…
*
Bir de tarihimizi anlatan ve genç nesillere tarih bilinci vermek isteyen(!) diziler var…
Ecdadın vücuda getirdiği, Türk sanatının ve mimarisinin en ince özelliklerini yansıtan eserler gösterilmiyor.
Ya da çok az değiniliyor…
Olay örgüsü aynı mekanlarda geçiyor…
*
Bir de çok az da olsa, Türk Edebiyatının klasikleri arasında sayılan eserlerin dizi uyarlamaları ya da gündüz tekrarları var…
Öyle zannediyorum ki bu eserleri yazan üstatlar eserlerinin ne hale getirildiğini görseydiler, hücceten sekte-i kalpten ölürlerdi…
İlk başlarda eserin orijinali ile ilintisi olduğu için dikkatinizi çekiyor, ancak sonraları uzatıldıkça uzatılan bu diziler , edebiyatımızın entelektüellerine saç baş yoldurtuyorlar…
*
Sözüm ona adına ne diyebileceğimiz- aktüel mi, haber program mı, magazin mi, araştırma-inceleme mi- ; kimin kiminle sözde aşka yaşadığı, kim kimi ne için öldürdüğü, programlar var.
*
Bir de yemek programları var ki sormayın gitsin…
Şimdi siz diyeceksiniz ki ‘sen de her şeyi eleştiriyorsun…’
Onun için onlara yorumu da siz getirin…
*
Televizyonlarda yayınlanan ve toplumu olumsuz yönde etkileyen bu dizilere ve ne olduğu belirsiz programlara karşı önlem alınması gerekiyor.
Türk aile yapısında fevkalade önemliyken, televizyon dizilerinin bir çoğunda kadın ya şiddet mağduru ya da meta olarak görülüyor…
Cinsellik ve şiddet içeren ,geleneksel yapımızı bozan ve dahası aile yapımızı olumsuz etkileyen, tarihi yanlış anlatan dizilerin denetlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
İsterseniz, dizileri ve programları bir de bu gözle seyredin…
İstedim ki okuyucuya bir nefes aldıralım ve yoğun gündemin dışında biraz düşündürelim…
***
Televizyonlarda dizi salgınıdır gidiyor…
Hangi TV kanalını açarsanız açın uydurma, basmakalıp, harcıalem, emek istemeyen, daha çok uzatmak için çaba harcanan diziler ve programlar yayında…
Prime time denilen TV’nin 20.00 ila 22.00 saatleri arasında en çok izlenen dizilerden oluşan bir kuşaktan söz ediyoruz…
Programlar da gündüz kuşağının en çok seyredilenleri arasında…
Bir çoğunun senaryosu üç aşağı, beş yukarı aynı…
Bir dönem güneydoğunun aşiret kültürü ve geleneksel yapısı üzerine oturtulan diziler, şimdilerde köşk ve saray yavrusu evlerde çekiliyor.
Ailelere baktığınızda ya çiftliklerde, ya yalılarda ya da köşklerde oturuyor.
Sanırsınız ki, Türkiye’de aile yapısı bu...
Apartmanda, ya da sıradan bir mahallede oturan aile hiç yok…
Dizilere konu olan aileler mutlaka holding sahibi… Ancak bu holdinglerin ne iş yaptıklarını ya da ülke ekonomisine nasıl bir katkı sunduklarını dizinin sonuna kadar öğrenme şansınız yok…
Tek bilinen kazanılan paranın sınırsız olduğu…
Hemen bütün dizilerde bir yanda sınırsız para kazanan, nereden kazandığı pek de bilinmeyen bu parayı yine sınırsızca harcayan, emirleri altında onlarca hizmetçi bulunan ve ne iş yaptıkları pek bilinmeyen mirasyedi , aristokrat ya da bohem yaşamı süren insanlar, diğer yanda onlara özenen toplum veya hizmetçilik yapanların hayatı…
Öte tarafta neye ve hangi amaca hizmet etiği bilinmeyen mafya içerikli ve baştan sona şiddet içeren diziler…
Gizli oluşumlar, silahlar, kimseye baş eğmeme ve kılıçlarının arkası da önü de kesen kağıttan kahramanlar…
Ha bire vurup kırıyorlar…
Toplumu germekten başka amaçları yok…
Ellerinde son derece profesyonel silahlar ve önüne geleni öldürüyorlar…
Şiddeti ve kanunsuzluğu pompalayan bu dizelerde güvenlik güçleri hemen hemen yok ve hukuk ayaklar altında…
Güya bütün bunları vatanın selameti için yapıyorlar?!..
*
Bu dizilerin isimlerine baktığınızda öyle çok iddialı ve üzerinde düşünülmüş değil…
Düşünmeye gerek de yok…
Nasıl olsa insanlar afyon yutmuşçasına televizyonların önünden ayrılmıyorlar, dizinin ismi, konusu, mekanı çok da önemli değil…
*
Konularına gelince, durum daha da vahim hale geliyor.
Bir çatı altında oturan ailenin yaşamına baktığınızda kimin ne yaptığını anlamakta zorlanıyorsunuz. Dahası o yaşamı anlatmak bile zor geliyor.
Çünkü öylesi çirkin ilişkiler yumağı var ki…
Kim kime aşık, kim kiminle evli idi, yarın kiminle evlenecek, ya da kime aşık olacak…
Kimden bir çocuk sahibi olacak, kimi nasıl aldatacak…
Bunu entrika kelimesiyle tanımlamak doğru değil..
Bu kelimenin tam anlamıyla iğrençlik…
*
Yaşanan ilişkiler aşk değil…
Çünkü ‘aşk’ bir insanın diğerine duyduğu kuvvetli sevgidir ve içinde asla ihanet yoktur…
Aşk durudur ve riyasızdır…
Bu yaşananları tanımlamak oldukça zordur.
Yalnızca bir açılaması vardır; ‘aile yapımızı dinamitlemek…’
Başka da bir tanım yoktur…
*
Bir de tarihimizi anlatan ve genç nesillere tarih bilinci vermek isteyen(!) diziler var…
Ecdadın vücuda getirdiği, Türk sanatının ve mimarisinin en ince özelliklerini yansıtan eserler gösterilmiyor.
Ya da çok az değiniliyor…
Olay örgüsü aynı mekanlarda geçiyor…
*
Bir de çok az da olsa, Türk Edebiyatının klasikleri arasında sayılan eserlerin dizi uyarlamaları ya da gündüz tekrarları var…
Öyle zannediyorum ki bu eserleri yazan üstatlar eserlerinin ne hale getirildiğini görseydiler, hücceten sekte-i kalpten ölürlerdi…
İlk başlarda eserin orijinali ile ilintisi olduğu için dikkatinizi çekiyor, ancak sonraları uzatıldıkça uzatılan bu diziler , edebiyatımızın entelektüellerine saç baş yoldurtuyorlar…
*
Sözüm ona adına ne diyebileceğimiz- aktüel mi, haber program mı, magazin mi, araştırma-inceleme mi- ; kimin kiminle sözde aşka yaşadığı, kim kimi ne için öldürdüğü, programlar var.
*
Bir de yemek programları var ki sormayın gitsin…
Şimdi siz diyeceksiniz ki ‘sen de her şeyi eleştiriyorsun…’
Onun için onlara yorumu da siz getirin…
*
Televizyonlarda yayınlanan ve toplumu olumsuz yönde etkileyen bu dizilere ve ne olduğu belirsiz programlara karşı önlem alınması gerekiyor.
Türk aile yapısında fevkalade önemliyken, televizyon dizilerinin bir çoğunda kadın ya şiddet mağduru ya da meta olarak görülüyor…
Cinsellik ve şiddet içeren ,geleneksel yapımızı bozan ve dahası aile yapımızı olumsuz etkileyen, tarihi yanlış anlatan dizilerin denetlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
İsterseniz, dizileri ve programları bir de bu gözle seyredin…