Biz gençtik; dindarlar, dinciler, ülkücüler, cemaatçiler, tarikatçılar, komünistler, sosyalistler, solcular, sağcılar, birçok farklı siyasi partiyi, yapıyı destekleyenler vardı ama içlerinde vatan hainleri yoktu.
Biz gençtik; bu kadar farklı grup, düşünce vardı ama mesele vatan, millet olunca ne parti kalırdı, ne cemaat, ne tarikat, ne lider kalırdı, ne hoca, ne şeyh. Hiç kimse, hiç kimseyi, hiçbir oluşumu vatanından, milletinden, ülkesinden, imanından daha üstün tutmazdı.
Bizde bir taraftan olma; cahilce, bilgisizce, okumadan, anlamadan çıkarcı, günübirlik güce dayalı bir tarafgirlik, körü körüne bağlılık değil okunan kitaplardan, yazılardan, dinlenen konferanslardan sentezlenen, yorumlanan ve sindirilen bilgilerin ışığında ideal sahibi olmaktı.
Bu şekilde okuyarak, anlayarak, dinleyerek bilgiye ve sağlam bir temele dayalı fikir sahibi olmamızın bizlere faydası ise Allah, vatan, millet aşkıyla geldiğimiz nokta olmuştur ki bizler için vatanın, milletin ve inancımızın üstünde hiçbir değer, kişi ve yapı olmamıştır.
Ama şimdilerde canım ülkemde hainler kol geziyor, bu aziz millete kendi insanları savaş açıyor, düşmanlarımızla ortak hareket ediliyor, birileri haçlılara methiye diziyor, birileri Kurtuluş Savaşını keşke Türkler yerine Yunanlılar, düşmanlar kazansaydı diyor, birileri İstanbul’u Türkler fethetmemiş olsaydı daha iyi olurdu diyor. Üstelik bütün bunlar gözümüzün önünde ve hatta gözümüzün içine baka baka yapılıyor.
Ve ne yazık ki bu toplum kendini kör eden taassuplarına mahkûm olmuş, aklını başkalarına teslim etmiş bir vaziyette bu hainlere, bu vicdansızlara, Türk ve İslam düşmanlarına ses çıkarmıyor, karşı çıkmıyor, susuyor, umursamıyor.
Biz gençtik; bu kadar farklı grup, düşünce vardı ama mesele vatan, millet olunca ne parti kalırdı, ne cemaat, ne tarikat, ne lider kalırdı, ne hoca, ne şeyh. Hiç kimse, hiç kimseyi, hiçbir oluşumu vatanından, milletinden, ülkesinden, imanından daha üstün tutmazdı.
Bizde bir taraftan olma; cahilce, bilgisizce, okumadan, anlamadan çıkarcı, günübirlik güce dayalı bir tarafgirlik, körü körüne bağlılık değil okunan kitaplardan, yazılardan, dinlenen konferanslardan sentezlenen, yorumlanan ve sindirilen bilgilerin ışığında ideal sahibi olmaktı.
Bu şekilde okuyarak, anlayarak, dinleyerek bilgiye ve sağlam bir temele dayalı fikir sahibi olmamızın bizlere faydası ise Allah, vatan, millet aşkıyla geldiğimiz nokta olmuştur ki bizler için vatanın, milletin ve inancımızın üstünde hiçbir değer, kişi ve yapı olmamıştır.
Ama şimdilerde canım ülkemde hainler kol geziyor, bu aziz millete kendi insanları savaş açıyor, düşmanlarımızla ortak hareket ediliyor, birileri haçlılara methiye diziyor, birileri Kurtuluş Savaşını keşke Türkler yerine Yunanlılar, düşmanlar kazansaydı diyor, birileri İstanbul’u Türkler fethetmemiş olsaydı daha iyi olurdu diyor. Üstelik bütün bunlar gözümüzün önünde ve hatta gözümüzün içine baka baka yapılıyor.
Ve ne yazık ki bu toplum kendini kör eden taassuplarına mahkûm olmuş, aklını başkalarına teslim etmiş bir vaziyette bu hainlere, bu vicdansızlara, Türk ve İslam düşmanlarına ses çıkarmıyor, karşı çıkmıyor, susuyor, umursamıyor.