Birkaç yıl oluyor İstanbul’un farklı semtlerinde fakir semtleri gezerek yoksul ailelere zarf içerisinde para dağıtan, bakkallardaki veresiye defterlerini satın alan güzel yürekli bir insanın haberlerini okuyor ve izliyoruz. Gizemli hayırsever, çok sayıda insanı sevindirirken güzel bir geleneğin yeniden hatırlanmasına da vesile oldu.
Geçmişi Selçuklu ’ya dayanan Sadaka Taşı ve daha çok Osmanlı dönemi, Cumhuriyet döneminin 60-70 yılına kadar görülebilen veresiye defterlerinin satın alınması veya tesadüfi seçilen bir sayfanın borcunun ödenmesi gibi insanlığa iftihar vesikası olarak geçen bir davranıştı. Aynı mahallede yaşayanların birbirini, zenginin yoksulu koruyup kollaması ve dahası birliğin nişanesi bu uygulama vahşi kapitalizme teslim olduğumuz, teknolojinin esiri, kalabalık içerisinde yalnızlaştığımız son 30 yıl içerisinde giderek azaldı ve yok oldu!
Bu davranışın aramızdan ayrılıp gitmesinde veresiye defteri bulunan bakkalların birer birer kapanarak marketlere yenilmesiyle paralellik var. Marketler de veresiye defteri bulunmuyor, bakkallar ise aramızdan çoktan çekip gittiler defterleriyle birlikte.
Robin Hood mu? Köroğlu mu?
İstanbul’da ortaya çıkan gizemli hayırsever iddia odur ki, ‘Bana Robin Hood diyin yeter’ demiş kimliğini soranlara. Batıdan gelen öğeler kültürümüzü yorup, bizi bizden biraz uzaklaştırıyor. Ben, güzel yürek insanın “Bana Köroğlu deyin yeter” demesini tercih ederdim.
Çünkü Robin Hood, bizim ellerden, kültürümüzden türeyen bir figür değil. Hakkında değişik tarihi iddialar olsa da daha fazla kabul gören P.V. Harris tarafından yazılan "The Truth About Robin Hood" adlı kitabına göre, Robin'in, 1327 yıllarında Yorkshire, Barnsdale'da yaşayan Robert Hood isminde bir hırsız olduğu, bir hırsız olmasına rağmen Robin, hürmetkar, eli açık ve okçulukta oldukça yetenekli biri olarak anılıyor.
Köroğlu ise Türkiye Türklerinin yanı sıra Kafkaslar, Balkanlar, Kırım, Özbekistan, Türkmenistan ve dahası Türk coğrafyasında yaygın ve çok sayıda varyantı olan bir masal kahramanıdır. Yani bizden biridir. Göroğlu, Köroğlu namıyla anılır.
Bu hafta yeniden İstanbul Üsküdar’da ortaya çıkan ve medyanın yerli Robin Hood dedikleri güzel yürekli insan davranışıyla Robin Hood’dan öte değerlere sahip görünüyor. Örneğin gittiği mahallelerde bakkallara girip veresiye defterinde ödenemeyen borçları sildirmiş. Çocuklara para dağıtmış, bakkaldan aldığı bilgiyle evlere giderek zarf içerisinde hediyesini vermiş. Öğrencilere burs sağlamış.
Haberden anlıyoruz ki, ismini merak eden insanlara “Allah rızası için yapıyorum" demiş. Yani bu güzel yürekli insan Müslümanlığın gereğini, Türk kültürünün rengini sergiliyor. İşte bu yüzden sağ elin verdiğini sol el görmesin düsturu, yoksulu koruyup gözeten davranışı sergileyen güzel insana illa bir isim konulacaksa tercihin Köroğlu olmasını tercih ederim. Elbette bu bir kültür kodu, inanç sistemi ve değişik isimler, unvanlar da verilebilir. Bir Robin Hood ismi verilmemelidir diye düşünüyorum.
Sadaka taşı, yaklaşık iki metre boyunda, silindir veya dikdörtgenler prizması şeklinde olan taşlardır. Sadaka taşı, genellikle cami, çarşı, hastane vb. yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para, altın vb. bırakılan özel yerdir. Osmanlı döneminde yaygın olarak görülen bu yardım şeklinin kökeni Selçuklulara kadar uzanır.
Osmanlı’da, ramazan ayı gelince zenginler esnafları dolaşır, ‘zimem defteri’ denilen borç defterinin bir kısmını veya tamamını satın alırlardı. Ne zengin kime yardım ettiğini, ne de fakir kimin yardım ettiğini bilirdi.
Bu güzel adetle zenginin mağrur olmadan vermesi, fakirin mahcup olmadan alması sağlanırdı…”
Ne güzel bir düstur değil mi?
Geçmişi Selçuklu ’ya dayanan Sadaka Taşı ve daha çok Osmanlı dönemi, Cumhuriyet döneminin 60-70 yılına kadar görülebilen veresiye defterlerinin satın alınması veya tesadüfi seçilen bir sayfanın borcunun ödenmesi gibi insanlığa iftihar vesikası olarak geçen bir davranıştı. Aynı mahallede yaşayanların birbirini, zenginin yoksulu koruyup kollaması ve dahası birliğin nişanesi bu uygulama vahşi kapitalizme teslim olduğumuz, teknolojinin esiri, kalabalık içerisinde yalnızlaştığımız son 30 yıl içerisinde giderek azaldı ve yok oldu!
Bu davranışın aramızdan ayrılıp gitmesinde veresiye defteri bulunan bakkalların birer birer kapanarak marketlere yenilmesiyle paralellik var. Marketler de veresiye defteri bulunmuyor, bakkallar ise aramızdan çoktan çekip gittiler defterleriyle birlikte.
Robin Hood mu? Köroğlu mu?
İstanbul’da ortaya çıkan gizemli hayırsever iddia odur ki, ‘Bana Robin Hood diyin yeter’ demiş kimliğini soranlara. Batıdan gelen öğeler kültürümüzü yorup, bizi bizden biraz uzaklaştırıyor. Ben, güzel yürek insanın “Bana Köroğlu deyin yeter” demesini tercih ederdim.
Çünkü Robin Hood, bizim ellerden, kültürümüzden türeyen bir figür değil. Hakkında değişik tarihi iddialar olsa da daha fazla kabul gören P.V. Harris tarafından yazılan "The Truth About Robin Hood" adlı kitabına göre, Robin'in, 1327 yıllarında Yorkshire, Barnsdale'da yaşayan Robert Hood isminde bir hırsız olduğu, bir hırsız olmasına rağmen Robin, hürmetkar, eli açık ve okçulukta oldukça yetenekli biri olarak anılıyor.
Köroğlu ise Türkiye Türklerinin yanı sıra Kafkaslar, Balkanlar, Kırım, Özbekistan, Türkmenistan ve dahası Türk coğrafyasında yaygın ve çok sayıda varyantı olan bir masal kahramanıdır. Yani bizden biridir. Göroğlu, Köroğlu namıyla anılır.
Bu hafta yeniden İstanbul Üsküdar’da ortaya çıkan ve medyanın yerli Robin Hood dedikleri güzel yürekli insan davranışıyla Robin Hood’dan öte değerlere sahip görünüyor. Örneğin gittiği mahallelerde bakkallara girip veresiye defterinde ödenemeyen borçları sildirmiş. Çocuklara para dağıtmış, bakkaldan aldığı bilgiyle evlere giderek zarf içerisinde hediyesini vermiş. Öğrencilere burs sağlamış.
Haberden anlıyoruz ki, ismini merak eden insanlara “Allah rızası için yapıyorum" demiş. Yani bu güzel yürekli insan Müslümanlığın gereğini, Türk kültürünün rengini sergiliyor. İşte bu yüzden sağ elin verdiğini sol el görmesin düsturu, yoksulu koruyup gözeten davranışı sergileyen güzel insana illa bir isim konulacaksa tercihin Köroğlu olmasını tercih ederim. Elbette bu bir kültür kodu, inanç sistemi ve değişik isimler, unvanlar da verilebilir. Bir Robin Hood ismi verilmemelidir diye düşünüyorum.
Sadaka taşı, yaklaşık iki metre boyunda, silindir veya dikdörtgenler prizması şeklinde olan taşlardır. Sadaka taşı, genellikle cami, çarşı, hastane vb. yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para, altın vb. bırakılan özel yerdir. Osmanlı döneminde yaygın olarak görülen bu yardım şeklinin kökeni Selçuklulara kadar uzanır.
Osmanlı’da, ramazan ayı gelince zenginler esnafları dolaşır, ‘zimem defteri’ denilen borç defterinin bir kısmını veya tamamını satın alırlardı. Ne zengin kime yardım ettiğini, ne de fakir kimin yardım ettiğini bilirdi.
Bu güzel adetle zenginin mağrur olmadan vermesi, fakirin mahcup olmadan alması sağlanırdı…”
Ne güzel bir düstur değil mi?