
Ne devlet işinde bir şey becerirler,
Ne de Divan’da bir söz deyiverirler,
Sırtlarında yük çekemezler pazarlarda,
Artık süremezler de tarlayı,
Belki türlü şekilde para kazanırlardı;
Görmeseydiler bir eğitim,
Ne var ki eğitimleri yüzünden kendilerini büsbütün kaybettiler.
Hintli Şair Hâlî
Bugün fen ve edebiyat fakültelerinin öğretmen olmak için almış oldukları formasyon eğitimi, daha önceleri tezsiz yüksek lisans adı altında uygulanmakta ve öğrenciler toplamda üç dönem süren bir eğitime tabi tutulmaktaydı. O dönem adaylar Eylül ayındaki atamalara yetişmek için eğitimlerinin son dönemini yaz aylarında almaktaydılar. Yaz döneminde bu eğitimi alan bazı öğrenciler karpuz satmak için yardımcı eleman arayan birine iş başvurusunda bulunmuşlardı. Karpuz satan adam, öğrencilere ne mezunu olduklarını sorduğunda onlar da kendilerinin tezsiz yüksek lisans yaptığını ve boş vakitlerinde karpuz satmak istediklerini söylemişlerdi. Adam ise, - ben sizi işe alamam, siz şimdi yüksek lisans yapıyorum diye havalara girecek benim sözümü bile dinlemeyeceksiniz, siz başka iş araştırın, demişti. Öğrenciler hocam adam bize karpuz bile sattırtmadı diye dert yanmışlardı.
11 Temmuz itibarı ile LYS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte milyonlarca lise öğrencisi herhangi bir üniversiteye yerleşip yerleşemeyeceğini görmüş oldu. 16 Temmuz’da ise yine milyonlarca üniversite mezunu KPSS’ye girerek aldıkları eğitim üzerinden memur olma şansını arayacaklar.
Ne hazindir ki aynı hafta içinde milyonlarca öğrenci üniversite kazanma sevincini yaşarken yine dört yıl önce LYS sınavında üniversite sınavını kazanma sevincini yaşayan milyonlarca öğrenci de iş bulma hayali ile KPSS denen bir illete umut bağlamaktadır. Öğrencilerin eğitim seviyesi arttıkça geçmişten güç alma oranları düşmekte geçen her gün gelecek adına onlara fazla bir şey vadetmemektedir.
Türkiye’de gençlere verdiğimiz üniversite eğitimi maalesef onların ekmek parası kazanmalarına yeterli olmadığı gibi bazılarına da ayak bağı olmaktadır. Gençlerin birçoğu üniversiteye giderek birçok açıdan kendilerini köreltmektedirler. Bu durum çok ciddi şekilde irdelenmesi gereken bir sorundur.
Yeni nesil iki sınav arasında ip üzerindeki canbaz gibi hayata tutunma umutlarını sürdürürken, bir neslin dramının bir haftalık serüvenini yansıtmaktadırlar.
11 Temmuz’da LYS sonuçlarının açıklandığı, 16 Temmuz’da KPSS’nin yapıldığı iki sorunlu sınav arasında 15 Temmuz gibi İslam âleminin Fransız ihtilali olacak bir şahlanışının yıldönümünü yaşıyoruz. 15 Temmuz’un hainleri üzerinde Hero (Kahraman) tişörtünü giyerek mahkemeye gelmektedirler. Aslında bu durum bizim eğitim sistemimizin ipuçlarını bize vermektedir.
Sınav tahribatlarını şu veya bu şekilde atlatmak kolay olsa da bu hainlerin “hero”luğunu sineye çekmek çok ağır gelmektedir.
Hukukçuların ve psikologların iş yükünün; yüzsüz ve hainlerin sayısının arttığı bir ülkede gelecek adına çok daha fazla endişe duymamız ve çözüm üretmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini unutmamamız gerekir.
Ne de Divan’da bir söz deyiverirler,
Sırtlarında yük çekemezler pazarlarda,
Artık süremezler de tarlayı,
Belki türlü şekilde para kazanırlardı;
Görmeseydiler bir eğitim,
Ne var ki eğitimleri yüzünden kendilerini büsbütün kaybettiler.
Hintli Şair Hâlî
Bugün fen ve edebiyat fakültelerinin öğretmen olmak için almış oldukları formasyon eğitimi, daha önceleri tezsiz yüksek lisans adı altında uygulanmakta ve öğrenciler toplamda üç dönem süren bir eğitime tabi tutulmaktaydı. O dönem adaylar Eylül ayındaki atamalara yetişmek için eğitimlerinin son dönemini yaz aylarında almaktaydılar. Yaz döneminde bu eğitimi alan bazı öğrenciler karpuz satmak için yardımcı eleman arayan birine iş başvurusunda bulunmuşlardı. Karpuz satan adam, öğrencilere ne mezunu olduklarını sorduğunda onlar da kendilerinin tezsiz yüksek lisans yaptığını ve boş vakitlerinde karpuz satmak istediklerini söylemişlerdi. Adam ise, - ben sizi işe alamam, siz şimdi yüksek lisans yapıyorum diye havalara girecek benim sözümü bile dinlemeyeceksiniz, siz başka iş araştırın, demişti. Öğrenciler hocam adam bize karpuz bile sattırtmadı diye dert yanmışlardı.
11 Temmuz itibarı ile LYS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte milyonlarca lise öğrencisi herhangi bir üniversiteye yerleşip yerleşemeyeceğini görmüş oldu. 16 Temmuz’da ise yine milyonlarca üniversite mezunu KPSS’ye girerek aldıkları eğitim üzerinden memur olma şansını arayacaklar.
Ne hazindir ki aynı hafta içinde milyonlarca öğrenci üniversite kazanma sevincini yaşarken yine dört yıl önce LYS sınavında üniversite sınavını kazanma sevincini yaşayan milyonlarca öğrenci de iş bulma hayali ile KPSS denen bir illete umut bağlamaktadır. Öğrencilerin eğitim seviyesi arttıkça geçmişten güç alma oranları düşmekte geçen her gün gelecek adına onlara fazla bir şey vadetmemektedir.
Türkiye’de gençlere verdiğimiz üniversite eğitimi maalesef onların ekmek parası kazanmalarına yeterli olmadığı gibi bazılarına da ayak bağı olmaktadır. Gençlerin birçoğu üniversiteye giderek birçok açıdan kendilerini köreltmektedirler. Bu durum çok ciddi şekilde irdelenmesi gereken bir sorundur.
Yeni nesil iki sınav arasında ip üzerindeki canbaz gibi hayata tutunma umutlarını sürdürürken, bir neslin dramının bir haftalık serüvenini yansıtmaktadırlar.
11 Temmuz’da LYS sonuçlarının açıklandığı, 16 Temmuz’da KPSS’nin yapıldığı iki sorunlu sınav arasında 15 Temmuz gibi İslam âleminin Fransız ihtilali olacak bir şahlanışının yıldönümünü yaşıyoruz. 15 Temmuz’un hainleri üzerinde Hero (Kahraman) tişörtünü giyerek mahkemeye gelmektedirler. Aslında bu durum bizim eğitim sistemimizin ipuçlarını bize vermektedir.
Sınav tahribatlarını şu veya bu şekilde atlatmak kolay olsa da bu hainlerin “hero”luğunu sineye çekmek çok ağır gelmektedir.
Hukukçuların ve psikologların iş yükünün; yüzsüz ve hainlerin sayısının arttığı bir ülkede gelecek adına çok daha fazla endişe duymamız ve çözüm üretmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini unutmamamız gerekir.