“İman edip güzel ve yararlı işler yapanlara gelince, şu bir gerçek ki Biz güzel iş yapanların işlerini asla zayi etmeyiz.”(Kehf 30)
‘Ben de Müminim’ ikrarının kuru bir dava olmaması için kişi, imanının emrettiği hususları yapmalıdır. Ayetlerde, iman ettikten sonra yararlı işler yapılması gerektiği bildirilmiştir. Helali haramı bilmek, hayır-hasenat yapmak, haksızlığa uğradığında hakkını savunmak, musibetlere sabretmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek vb. ibadetler, iman varlığının bir göstergesidir.
Müminin, hayatı boyunca yaptığı işler, onun için bir amel-i salih değeri kazanmaktadır. Niçin? Çünkü sırf Allah emrettiği için yapılmış ve Yaradan’a gönülden boyun eğilmiştir. Haramlardan sakınılmış ve helal dairesinde kalınarak yaşanmış her bir hayat, amel-i sâlihle geçmiş bir hayattır. Böylesi güzel bir hayatın takdirini Rabbimiz şu şekilde yapmaktadır: “Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.” (5/9) Nedir o büyük mükâfat? Eşsiz cennetler. “İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.” (7/42)
Amel-i sâlihin karşısında şunlar var: Bağışlanma ve mükâfat! Amel-i salih sahibi olmadan ‘salih’ kimse olunamaz. Salih sıfatına sahip olmadan da cennete girilemez! “Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız?” (38/28); “İman edip iyi işler yapanları, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katarız.” (29/9); “İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.” (29/7); “İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.” (30/15)
Sonuç: Bütün kasalar boştur; sadece amel-i salih kasası doludur! Demek hayırlı kasa, amel-i sâlihle dolu kasadır. Kuran’da Rabbimiz şu ikazları yapmaktadır: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.” (98/7); “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (103/1-3)
‘Ben de Müminim’ ikrarının kuru bir dava olmaması için kişi, imanının emrettiği hususları yapmalıdır. Ayetlerde, iman ettikten sonra yararlı işler yapılması gerektiği bildirilmiştir. Helali haramı bilmek, hayır-hasenat yapmak, haksızlığa uğradığında hakkını savunmak, musibetlere sabretmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek vb. ibadetler, iman varlığının bir göstergesidir.
Müminin, hayatı boyunca yaptığı işler, onun için bir amel-i salih değeri kazanmaktadır. Niçin? Çünkü sırf Allah emrettiği için yapılmış ve Yaradan’a gönülden boyun eğilmiştir. Haramlardan sakınılmış ve helal dairesinde kalınarak yaşanmış her bir hayat, amel-i sâlihle geçmiş bir hayattır. Böylesi güzel bir hayatın takdirini Rabbimiz şu şekilde yapmaktadır: “Allah, iman eden ve iyi şeyler yapanlara söz vermiştir; onlara bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.” (5/9) Nedir o büyük mükâfat? Eşsiz cennetler. “İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.” (7/42)
Amel-i sâlihin karşısında şunlar var: Bağışlanma ve mükâfat! Amel-i salih sahibi olmadan ‘salih’ kimse olunamaz. Salih sıfatına sahip olmadan da cennete girilemez! “Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız?” (38/28); “İman edip iyi işler yapanları, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katarız.” (29/9); “İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.” (29/7); “İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.” (30/15)
Sonuç: Bütün kasalar boştur; sadece amel-i salih kasası doludur! Demek hayırlı kasa, amel-i sâlihle dolu kasadır. Kuran’da Rabbimiz şu ikazları yapmaktadır: “İman edip salih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.” (98/7); “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (103/1-3)