DAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Adnan Demir’in adını duyardım ama hiç nasip olmamıştı yüzyüze tanışmak. İşadamı arkadaşım Sinan Başkaya ile olan muhabbetini de bildiğimden onunla beraber randevu aldık, geçenlerde gittik yanına.
İhsan Doğramacı Bulvarı’nda 12 trilyon liralık yeni binalarında ki mütevazi odasında tanışıp sohbet ettiğim Adnan Demir’den şu ana kadar DAP adına bölgeye yaptıklarını hem de kısa süre içerisindeki o başarı hikayesinin bir özetini yapmasını istedim. Sağolsun, o da nezaket göstererek bana görev süresince yaptıklarını anlattı, bir bir. Aslen Batmanlı olan ve daha ilk dakikadan itibaren karşısındaki insana güven veren duruşuyla pozitif elektrik veren Demir, kısıtlı bütçelerine rağmen trilyonluk ne gibi hizmetlerde bulunduklarını anlattı. Bağlı bulundukları ve Sivas’ı da içine alan illere yaptıkları hizmetlerle ilgili sizlerin çok da başını ağırtmak istemem ama şunu söyleyebilirim ki gerçekten giden valimiz Ahmet Altıparmak’ın da dediği gibi anlıyorusun ki gerçekten ‘bir adam çok adam’mış!
3 yıl içinde sadece 950 bin dönüm arazinin sulanması, 2 bin köye kanalizasyon yapılması ve yine ne başınızı ağırtayım 1 kişi ile başlanan ama bugün 56 personel ile faaliyet gösteren bir başarı hikayesine değindi Adnan Demir. Çay yerine rutinin dışına çıkıp pekmezlik nefis Batman üzümüyle bizi makamında ağırlayan Adnan Demir, bir ara, ‘3 yıl önce Erzurum’a Ankara’dan sadece bir çanta ile geldim. Ne bir bina ne de personelim vardı’’ deyince, bir anda ‘’O çanta burada mı, görebilir miyim?’’ dedim. Dolaba saklamış o çantayı. Onu gösterdi. Belli ki ne zamandır da o çantayla işi hiç olmamış, dokundukça tozlar kalkıyordu! Duygulandı tabiî ki de.
Aslında ben bu Adnan Demir’i niye merak ettim, tanışmak istedim, biliyor musunuz? Bu Adnan Demir gözünü budaktan esirgemen, özü sözü bir adammış da o yüzden. Bir çantayla gelip yılmadan, yıkılmadan büyük özveriyle Erzurum’a gelip kısa sürede trilyonları yöneten duruma gelen biri olduğu için ayakta alkışlanacak bir adam da o yüzden. Özellikle en çok dikkatimi de bir önceki Kalkınma Bakanı ve Vali’nin de olduğu Erzurum’da ki bir toplantıda Doğu’nun niye kalkınmadığını kıvırmadan, net bir şekilde anlatması ve adı bende saklı bir STK yöneticisi için, hem de eliyle onu işaret ederek ‘’Biraz da bunun yüzünden’’ demesi, diyebilmiş olması! Valla alam yok, verem yok! Bilmiyorum ama ben böyle adamları seviyorum ve illa ki de tanışmak istiyorum.. Ben tanışıyorsam, siz de bir şekilde laf değil iş üreten bu tür insanlarla tanışasınız da istiyorum elbette ki..
Spor onları ayrı düşürdü gayri!
Allah sayılarını artırsın. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in futbol, Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar’ın voleybol, Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan’ın da bünyelerinde hentbol takımları var. Bu takımlar hem de profesyonel liglerde mücadele ediyor ve her biri de gruplarında şampiyonluk kovalıyor. Yerel yönetimlerin bu tür işlerde olmasını ben öteden beri taktir ediyorum, ama bir şey var ki, bu takımlar şehirle bütünleşmiyor. Bunun da tek sebebi yönetimsel! Yönetimler eğer kendi iç dinamiklerinden değil de tabana yayılsa, inanıyorum ki hem taraftar anlamında güçlenir hem de ekonomik olarak zenginleşir. Her neyse, bir başka konu da bu 3 belediye başkanın da birbirlerinin maçlarına gitmemesi, yalnız kalmaları. Şu ana kadar görüyoruz ki her başkan sadece kendi branşının maçlarına gidiyor, diğerlerine gitmiyor. Mesela birine soruyorsun,’niye gitmiyorsun’, öbürü ‘o da bana, benim maçıma gelmiyor’ diyor. Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’u soruyorsanız o zaten hiç birinin maçında yok. Özellikle Ali Korkut’un BB Erzurumspor’u en son ne zaman izlemiş, merak da etmiyor değilim! Göreve gediklerinde ‘Ayrımız, gayrımız yok’ diyen bu başkanlar, bu spor işleri çıktıktan sonra gördüğünüz gibi bayağı bir ayrı gayrılar!
O ameliyatın o gün Erzurum’da yapılması şart mıydı?
Önceki gün ki Hürriyet Gazetesi’nde bir haber vardı. ABD’de başlarından yapışık ikizler, 25 saat süren ameliyat sonrasında ayrıldılar. Sağlık durumları iyi. Başlarından yapışık bir başka ikizlerin ameliyatı da 29 Haziran 2016 yılında Şanlıurfa’da olmuş. Devlet Hastanesinde 2,5 saat süren bir operasyonla Mehmet ve Nebi ismi verilen siyam ikizleri birbirinden ayrılmışlar. Durumları gayet iyi şu anda. Bunun dışında bir çok ülkede buna benzer operasyonlar olmuş ve çift başlı bebekler birbirlerinden ayrılmış. Hepsi de sağ ve yaşıyorlar. Tüm bunları niye anlatıyorum, biliyor musunuz? Şunun için. Aynı ameliyatın biri de yıllar önce Erzurum’da olmuştu ve Ahmet ile Mehmet adını verdiğimiz o ikizleri 6 saat bile yaşatamamıştık! Türkiye Gazetesi’nde İrfan Tarakçıoğlu ile 2 gün boyunca izlediğimiz ve TRT’ye de haber atlattığımız o ameliyatın tarihi de hiç unutmam, 21 Temmuz 1988’di. Dr.Zafer Kurnuç’un başhekimlik yaptığı o dönem, uyarılara rağmen o ameliyat Numune Hastanesi’nde yapılmıştı. Birhan Buharalı, Ali Gürcan, Şeref Etker, Çağlar Dikmener gibi hekimler ile 3 narkoz görevlisin katıldığı ameliyatta Emrullah Uzer adlı Pasinlerli bir çiftçinin kafadan yapışık ikizleri üçer saatlik aradan sonra hayatlarını kaybetmiş ve ertesi gün de toprağa verilmişlerdi. Şimdi diyorum, o gün o ameliyat sırf o günki başhekimlik yönetiminin biraz da reklam maksatlı işgüzarlığıydı. O gün tomografi gibi benzeri cihazların yetersizliği yüzünden İstanbul’da yapılsaydı da belki de o çocuklar bugün birer delikanlı olarak aramızda olacaklardı!
Şiirle konuşan adam!
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır der eskiler.. El hak, doğru! Mesala Sebahattin Toraman. Bayındırlık eski İl Müdürlerinden, inşaat mühendisi. Sosyal medya kullanıcılarından ve ülke meselelerine bayağı bir kafa yoran bu ağabeyimizin özelliği günlük hadiselere şiirsel bakması Şiirle konuşup şiirle yazması! Meramını ancak dizelerle dile getiren bu ağabeyimiz, geçen İstanbul’da zabıtalar tarafından dayak yiyen seyyar satıcıyı da şiirle facebook sayfasından paylaşmış ve tepkisini bu şekilde dile getirmiş. İşte bir çok konuda diyeceğini bu şekilde diyen S.T imzalı Toraman’ın zabıtadan dayak yiyen Ali Kitmir ile ilgili yazdıkları..
BEKLEYİN...!
unutsanız da farketmez ya
yine de unutmayın
bu gariban
sizi affetse dahi bir gün
herşeyin Sahibi
affetmeyecek sizi bekleyin
göreceksiniz
bir gün
ama
nerden nasıl geldiğini
bilmeyeceksiniz
şaşmaz ıskalamaz asla
imhal eder ihmal etmez kat'a
bekleyin titreyerek
ki
göreceksiniz
S.T
Short Track’da yeni bir yıldız doğuyor!
Bir aya yakın süre Erzurum’da kamp yapan Hindistan Sürat Pateni Yıldızlar Milli takımı, geçtiğimiz hafta sonu Erzurumlu sporcular ile dostluk maçı yaptı. Buzu yenilenen Palandöken’deki 2 binlik Buz Paten Salonu’ndaki yarışlar bir hayli de zevkli ve çekişmeli geçti. 12 ile 17 yaş sürat patencilerininin iştirak ettiği yarışma, önümüzdeki yıl Şubat ayında Erzurum’da yapılacak olan EYOF öncesi de iyi bir prova oldu. Tabi ilk 3’e giren sporcuların kupa ve madalya aldığı yarışlarda bir sporcu var ki başarılı yarışıyla milli takıma göz kırptı. O’un adı Barışcan Deniz. Bizim meslektaşlarımızdan Nihat Kılıçoğulları’nın yeğeni olan Barışcan, 500 metre yarışında Hindistanlı yarışcıyı geride bırakıp birinci olmakla kalmadı, hem de rekor sayılacak bir dereceye imza attı. 48 derecesiyle geleceğin yıldız adayı olduğunu gösteren ve ‘’milli takıma beni de alın’’ mesajı veren Barışcan, Dostluk kupasının aslında tek kazananı oldu, onu alnından öpüyor, aynı başarıyı bundan sonra da sürdürmesini diliyorum.
--
İhsan Doğramacı Bulvarı’nda 12 trilyon liralık yeni binalarında ki mütevazi odasında tanışıp sohbet ettiğim Adnan Demir’den şu ana kadar DAP adına bölgeye yaptıklarını hem de kısa süre içerisindeki o başarı hikayesinin bir özetini yapmasını istedim. Sağolsun, o da nezaket göstererek bana görev süresince yaptıklarını anlattı, bir bir. Aslen Batmanlı olan ve daha ilk dakikadan itibaren karşısındaki insana güven veren duruşuyla pozitif elektrik veren Demir, kısıtlı bütçelerine rağmen trilyonluk ne gibi hizmetlerde bulunduklarını anlattı. Bağlı bulundukları ve Sivas’ı da içine alan illere yaptıkları hizmetlerle ilgili sizlerin çok da başını ağırtmak istemem ama şunu söyleyebilirim ki gerçekten giden valimiz Ahmet Altıparmak’ın da dediği gibi anlıyorusun ki gerçekten ‘bir adam çok adam’mış!
3 yıl içinde sadece 950 bin dönüm arazinin sulanması, 2 bin köye kanalizasyon yapılması ve yine ne başınızı ağırtayım 1 kişi ile başlanan ama bugün 56 personel ile faaliyet gösteren bir başarı hikayesine değindi Adnan Demir. Çay yerine rutinin dışına çıkıp pekmezlik nefis Batman üzümüyle bizi makamında ağırlayan Adnan Demir, bir ara, ‘3 yıl önce Erzurum’a Ankara’dan sadece bir çanta ile geldim. Ne bir bina ne de personelim vardı’’ deyince, bir anda ‘’O çanta burada mı, görebilir miyim?’’ dedim. Dolaba saklamış o çantayı. Onu gösterdi. Belli ki ne zamandır da o çantayla işi hiç olmamış, dokundukça tozlar kalkıyordu! Duygulandı tabiî ki de.
Aslında ben bu Adnan Demir’i niye merak ettim, tanışmak istedim, biliyor musunuz? Bu Adnan Demir gözünü budaktan esirgemen, özü sözü bir adammış da o yüzden. Bir çantayla gelip yılmadan, yıkılmadan büyük özveriyle Erzurum’a gelip kısa sürede trilyonları yöneten duruma gelen biri olduğu için ayakta alkışlanacak bir adam da o yüzden. Özellikle en çok dikkatimi de bir önceki Kalkınma Bakanı ve Vali’nin de olduğu Erzurum’da ki bir toplantıda Doğu’nun niye kalkınmadığını kıvırmadan, net bir şekilde anlatması ve adı bende saklı bir STK yöneticisi için, hem de eliyle onu işaret ederek ‘’Biraz da bunun yüzünden’’ demesi, diyebilmiş olması! Valla alam yok, verem yok! Bilmiyorum ama ben böyle adamları seviyorum ve illa ki de tanışmak istiyorum.. Ben tanışıyorsam, siz de bir şekilde laf değil iş üreten bu tür insanlarla tanışasınız da istiyorum elbette ki..
Spor onları ayrı düşürdü gayri!
Allah sayılarını artırsın. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in futbol, Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar’ın voleybol, Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhan’ın da bünyelerinde hentbol takımları var. Bu takımlar hem de profesyonel liglerde mücadele ediyor ve her biri de gruplarında şampiyonluk kovalıyor. Yerel yönetimlerin bu tür işlerde olmasını ben öteden beri taktir ediyorum, ama bir şey var ki, bu takımlar şehirle bütünleşmiyor. Bunun da tek sebebi yönetimsel! Yönetimler eğer kendi iç dinamiklerinden değil de tabana yayılsa, inanıyorum ki hem taraftar anlamında güçlenir hem de ekonomik olarak zenginleşir. Her neyse, bir başka konu da bu 3 belediye başkanın da birbirlerinin maçlarına gitmemesi, yalnız kalmaları. Şu ana kadar görüyoruz ki her başkan sadece kendi branşının maçlarına gidiyor, diğerlerine gitmiyor. Mesela birine soruyorsun,’niye gitmiyorsun’, öbürü ‘o da bana, benim maçıma gelmiyor’ diyor. Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’u soruyorsanız o zaten hiç birinin maçında yok. Özellikle Ali Korkut’un BB Erzurumspor’u en son ne zaman izlemiş, merak da etmiyor değilim! Göreve gediklerinde ‘Ayrımız, gayrımız yok’ diyen bu başkanlar, bu spor işleri çıktıktan sonra gördüğünüz gibi bayağı bir ayrı gayrılar!
O ameliyatın o gün Erzurum’da yapılması şart mıydı?
Önceki gün ki Hürriyet Gazetesi’nde bir haber vardı. ABD’de başlarından yapışık ikizler, 25 saat süren ameliyat sonrasında ayrıldılar. Sağlık durumları iyi. Başlarından yapışık bir başka ikizlerin ameliyatı da 29 Haziran 2016 yılında Şanlıurfa’da olmuş. Devlet Hastanesinde 2,5 saat süren bir operasyonla Mehmet ve Nebi ismi verilen siyam ikizleri birbirinden ayrılmışlar. Durumları gayet iyi şu anda. Bunun dışında bir çok ülkede buna benzer operasyonlar olmuş ve çift başlı bebekler birbirlerinden ayrılmış. Hepsi de sağ ve yaşıyorlar. Tüm bunları niye anlatıyorum, biliyor musunuz? Şunun için. Aynı ameliyatın biri de yıllar önce Erzurum’da olmuştu ve Ahmet ile Mehmet adını verdiğimiz o ikizleri 6 saat bile yaşatamamıştık! Türkiye Gazetesi’nde İrfan Tarakçıoğlu ile 2 gün boyunca izlediğimiz ve TRT’ye de haber atlattığımız o ameliyatın tarihi de hiç unutmam, 21 Temmuz 1988’di. Dr.Zafer Kurnuç’un başhekimlik yaptığı o dönem, uyarılara rağmen o ameliyat Numune Hastanesi’nde yapılmıştı. Birhan Buharalı, Ali Gürcan, Şeref Etker, Çağlar Dikmener gibi hekimler ile 3 narkoz görevlisin katıldığı ameliyatta Emrullah Uzer adlı Pasinlerli bir çiftçinin kafadan yapışık ikizleri üçer saatlik aradan sonra hayatlarını kaybetmiş ve ertesi gün de toprağa verilmişlerdi. Şimdi diyorum, o gün o ameliyat sırf o günki başhekimlik yönetiminin biraz da reklam maksatlı işgüzarlığıydı. O gün tomografi gibi benzeri cihazların yetersizliği yüzünden İstanbul’da yapılsaydı da belki de o çocuklar bugün birer delikanlı olarak aramızda olacaklardı!
Şiirle konuşan adam!
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır der eskiler.. El hak, doğru! Mesala Sebahattin Toraman. Bayındırlık eski İl Müdürlerinden, inşaat mühendisi. Sosyal medya kullanıcılarından ve ülke meselelerine bayağı bir kafa yoran bu ağabeyimizin özelliği günlük hadiselere şiirsel bakması Şiirle konuşup şiirle yazması! Meramını ancak dizelerle dile getiren bu ağabeyimiz, geçen İstanbul’da zabıtalar tarafından dayak yiyen seyyar satıcıyı da şiirle facebook sayfasından paylaşmış ve tepkisini bu şekilde dile getirmiş. İşte bir çok konuda diyeceğini bu şekilde diyen S.T imzalı Toraman’ın zabıtadan dayak yiyen Ali Kitmir ile ilgili yazdıkları..
BEKLEYİN...!
unutsanız da farketmez ya
yine de unutmayın
bu gariban
sizi affetse dahi bir gün
herşeyin Sahibi
affetmeyecek sizi bekleyin
göreceksiniz
bir gün
ama
nerden nasıl geldiğini
bilmeyeceksiniz
şaşmaz ıskalamaz asla
imhal eder ihmal etmez kat'a
bekleyin titreyerek
ki
göreceksiniz
S.T
Short Track’da yeni bir yıldız doğuyor!
Bir aya yakın süre Erzurum’da kamp yapan Hindistan Sürat Pateni Yıldızlar Milli takımı, geçtiğimiz hafta sonu Erzurumlu sporcular ile dostluk maçı yaptı. Buzu yenilenen Palandöken’deki 2 binlik Buz Paten Salonu’ndaki yarışlar bir hayli de zevkli ve çekişmeli geçti. 12 ile 17 yaş sürat patencilerininin iştirak ettiği yarışma, önümüzdeki yıl Şubat ayında Erzurum’da yapılacak olan EYOF öncesi de iyi bir prova oldu. Tabi ilk 3’e giren sporcuların kupa ve madalya aldığı yarışlarda bir sporcu var ki başarılı yarışıyla milli takıma göz kırptı. O’un adı Barışcan Deniz. Bizim meslektaşlarımızdan Nihat Kılıçoğulları’nın yeğeni olan Barışcan, 500 metre yarışında Hindistanlı yarışcıyı geride bırakıp birinci olmakla kalmadı, hem de rekor sayılacak bir dereceye imza attı. 48 derecesiyle geleceğin yıldız adayı olduğunu gösteren ve ‘’milli takıma beni de alın’’ mesajı veren Barışcan, Dostluk kupasının aslında tek kazananı oldu, onu alnından öpüyor, aynı başarıyı bundan sonra da sürdürmesini diliyorum.
--