“Bir girişim hikâyesi”
İsmail Yalçın, 1978 yılında mobilyacıda işe çırak olarak başlamış. Çıraklıkla işe başlayan birçok insan, ustasına veya patronuna özenir. Birazda para kazanmak hevesiyle öğrendiği mesleği işyeri olarak dönüştürür. İsmail Yalçın’ın hikâyesini benzerlerinden ayıran para kazanma hevesinden çok mesleğe olan aşkı olmuş. Yolu doğru adımlarla yürümüş.
Çıraklıktan ustalığa geçiş sürecinde Yoncalık semtinde bodrumla başlamış, Kombina Caddesi, ardından Şükrüpaşa semtinde işyerleri ile yürüyüp gitmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aşk ile çalışan yorulmaz” sözü İsmail Yalçın’ın da yaşam biçimi olmuş bir anlamda. Şimdi Organize Sanayi Bölgesinde büyük bir üretim alanı oluşturmuş. Mevcut kapalı alan yeterli gelmemiş, yeni bir kapalı alan inşasını gerçekleştiriyor.
Çünkü İsmail beyin bir hayali var.
2010’dan bu tarafa Erzurum’da aranılan isimlerden biri olmuş İsmail Yalçın, mutfak dolapları, kapı ve benzeri ev dekorasyonları ile hem işini hem de ufkunu geliştirmiş. Küçük iş alanları yetmediği için gelişen iş ve üretim oranıyla Organize Sanayi Bölgesine taşınmış.
İsmail beyin en büyük hayali, Erzurum’dan ihracat gerçekleştirmek. Ev dekorasyonu içerisinde her türlü üretim gerçekleştiriliyor. Fabrikada çalışanlarının yanı sıra sahada işçilik de satın alarak işlerini hızlandırmayı başarabilen, gelişen şartlara uyum sağlama çabasında bir üretici İsmail bey. Kapı, mutfak, dolaplar ve diğer dekorasyon ürünlerini gelişmiş makinalar ile gerçekleştiriyorlar.
Teknoloji ile insan gücünü birleştiren yol izleyen İsmail Yalçın, yılların birikimi ve yaptığı işe aşkla bağlılığını ihracat ile taçlandırmak istiyor.
Babanın yolunda giden evlat!
İsmail bey, deyim yerindeyse alaylı bir mobilyacı. Çıraklıktan patronluğa her kademede yer almış. İşini sevdiği içinde sürekli kendini geliştirmeyi, ayakta kalabilmeyi başarmış. Şimdilerde İsmail beyin en önemli yardımcısı ise oğlu Sefa.
Sefa, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri bitirmiş, ardından babasının sözünü dinleyerek Lasolle Collage’de İç Mimarlık Bölümü okumuş. Mezun olunca da gelip fabrikada işin ucundan tutmuş.
İsmail bey, “Mimar bulamıyorduk, oğluma dedim ki gel sen mimarlık oku. Sağ olsun Sefa babasını dinledi. Şimdi yeni tarzlar ve çağdaş üretimin altında oğlumun izi var” diyor.
Hani yarına, yada benden sonra işler ne olur derdi yok İsmail beyin. Oğlu Sefa’da babası gibi yaptığı işi önemsiyor ve seviyor. Sefa Yalçın, mimarlık okurken mesleğin içerisinden gelmiş olmanın çok faydasını gördüğünü belirtiyor.
Aslında aranan bir model İsmail bey ve onun izinden giden oğul Sefa.
Genellikle bizde zenginleşen ailelerin çocukları çok farklı yollardan giderler, yılların emeği çoğunlukla da yarım kalır.
Şimdi baba ve oğul, gözünü ihracata dikmiş durumdalar.
İran, Gürcistan, Azerbaycan ve gelecekte Suriye ile Irak gözünü kestirdikleri pazarları.
Ne diyelim, yolları açık olsun!
İsmail Yalçın, 1978 yılında mobilyacıda işe çırak olarak başlamış. Çıraklıkla işe başlayan birçok insan, ustasına veya patronuna özenir. Birazda para kazanmak hevesiyle öğrendiği mesleği işyeri olarak dönüştürür. İsmail Yalçın’ın hikâyesini benzerlerinden ayıran para kazanma hevesinden çok mesleğe olan aşkı olmuş. Yolu doğru adımlarla yürümüş.
Çıraklıktan ustalığa geçiş sürecinde Yoncalık semtinde bodrumla başlamış, Kombina Caddesi, ardından Şükrüpaşa semtinde işyerleri ile yürüyüp gitmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aşk ile çalışan yorulmaz” sözü İsmail Yalçın’ın da yaşam biçimi olmuş bir anlamda. Şimdi Organize Sanayi Bölgesinde büyük bir üretim alanı oluşturmuş. Mevcut kapalı alan yeterli gelmemiş, yeni bir kapalı alan inşasını gerçekleştiriyor.
Çünkü İsmail beyin bir hayali var.
2010’dan bu tarafa Erzurum’da aranılan isimlerden biri olmuş İsmail Yalçın, mutfak dolapları, kapı ve benzeri ev dekorasyonları ile hem işini hem de ufkunu geliştirmiş. Küçük iş alanları yetmediği için gelişen iş ve üretim oranıyla Organize Sanayi Bölgesine taşınmış.
İsmail beyin en büyük hayali, Erzurum’dan ihracat gerçekleştirmek. Ev dekorasyonu içerisinde her türlü üretim gerçekleştiriliyor. Fabrikada çalışanlarının yanı sıra sahada işçilik de satın alarak işlerini hızlandırmayı başarabilen, gelişen şartlara uyum sağlama çabasında bir üretici İsmail bey. Kapı, mutfak, dolaplar ve diğer dekorasyon ürünlerini gelişmiş makinalar ile gerçekleştiriyorlar.
Teknoloji ile insan gücünü birleştiren yol izleyen İsmail Yalçın, yılların birikimi ve yaptığı işe aşkla bağlılığını ihracat ile taçlandırmak istiyor.
Babanın yolunda giden evlat!
İsmail bey, deyim yerindeyse alaylı bir mobilyacı. Çıraklıktan patronluğa her kademede yer almış. İşini sevdiği içinde sürekli kendini geliştirmeyi, ayakta kalabilmeyi başarmış. Şimdilerde İsmail beyin en önemli yardımcısı ise oğlu Sefa.
Sefa, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri bitirmiş, ardından babasının sözünü dinleyerek Lasolle Collage’de İç Mimarlık Bölümü okumuş. Mezun olunca da gelip fabrikada işin ucundan tutmuş.
İsmail bey, “Mimar bulamıyorduk, oğluma dedim ki gel sen mimarlık oku. Sağ olsun Sefa babasını dinledi. Şimdi yeni tarzlar ve çağdaş üretimin altında oğlumun izi var” diyor.
Hani yarına, yada benden sonra işler ne olur derdi yok İsmail beyin. Oğlu Sefa’da babası gibi yaptığı işi önemsiyor ve seviyor. Sefa Yalçın, mimarlık okurken mesleğin içerisinden gelmiş olmanın çok faydasını gördüğünü belirtiyor.
Aslında aranan bir model İsmail bey ve onun izinden giden oğul Sefa.
Genellikle bizde zenginleşen ailelerin çocukları çok farklı yollardan giderler, yılların emeği çoğunlukla da yarım kalır.
Şimdi baba ve oğul, gözünü ihracata dikmiş durumdalar.
İran, Gürcistan, Azerbaycan ve gelecekte Suriye ile Irak gözünü kestirdikleri pazarları.
Ne diyelim, yolları açık olsun!