Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen Çocuk İstismarı ile Mücadele Konferansı’nda Türkiye Barolar Birliği Başkanı R. Erinç Sağkan ‘Hukuk Sisteminde Çocuk İstismarı’ konulu bir konuşma yaptı. Sağkan, Türkiye’de 7 bölgeden 52 dava dosyasında yaptıkları incelemede BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde bulunan ‘çocuğun yüksek yararı ilkesinin’ kesinlikle uygulanmadığını açıkladı.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’da Türkiye Barolar Birliği, Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği, Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Barosu işbirliğinde ‘Çocuk İstismarı ile Mücadele Konferansı’ düzenlendi.
Konferansta Türkiye Barolar Birliği Başkanı R. Erinç Sağkan ‘hukuk sisteminde çocuk istismarı’, Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan ‘çocuk savunuculuğu’ konulu konuşma yaparken, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan sahadan izlenimlerini anlattı.
Konferansta Atatürk Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Seçer PCIT ve travmatize çocuklar üzerindeki uygulamaları anlatırken, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkan Danışmanı Avukat Ayşegül Aydoğan ise ‘UCİM’de mücadele’ konulu konuşma yaptı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı R. Erinç Sağkan da konuşmasında, çocuk hakları savunuculuğunda alanında uzmanlaşmış avukatların yetişmesini önemsediklerini söyleyerek, “Bireysel mücadelenin dışında kitlelere yaymak, meslektaşlarımıza yaymak gerekiyor ki bu mücadele alanını daha etkin şekilde yürütebilelim. Öncelikle kendimi geliştirerek başladım. Doğru avukatlık, yanlış avukatlık nedir sorgulamak gerekiyor ama en temelde bu konuda farkındalığı olan, ulusal ve uluslararası mevzuatı çok çok iyi bilen ve etkin savunmaktır önemli olan. 2014 yılından beri avukatlara çok çok nitelikli eğitimler veriliyor. Ancak o eğitime katıldığını gösteren sertifikaya sahip avukat CMK çocuk listesinde yer alır ve çocuk davalarında onlardan seçeriz” dedi.
‘Yetişkin ile çocuğun cezasını aynı yaparsanız bu ıslah olmaz’
Yetişkinler ile çocukların aynı şartlarda ıslahının mümkün olmadığını dile getiren Sağkan, “Cezaevi ıslah anlamını taşır ama siz bir yetişkin ile çocuğun cezasını aynı yaparsanız bu ıslah olmaz. Çocuk, cezaevinden ıslah olarak mı çıkacak yoksa çıkınca başka suçlara karışacak mı? Türkiye’de yıllarca çocuk suçlular ile yetişkinlerin cezaevindeki görüş hakları aynıydı. Bir meslektaşımızın özel çalışması ve meslek örgütü olarak verdiğimiz destekle çocukların cezaevinde yetişkinlerle aynı görüş şartlarına uymak zorunda kalması ortadan kalktı. Bu işin peşini bırakmadık. Ayda 3’ü kapalı 1’i açık olmak üzere 4 görüş oluyordu. Ama şimdi Türkiye’deki sayısı yaklaşık 5 bine ulaşacak olan çocuklar görüşlerini aileleriyle sarılarak gerçekleştiriyor. Bence avukatlık, hak savunuculuğu bu demektir. Barolara da burada çok iş düşüyor. Bu alanda elimizde enstrüman çok. Gözaltına, duruşmalara, ifadelere, yargılamalara hepsine biz gidiyoruz. Ama sadece katılarak değil bu işi hakkıyla yapabilmek için etkin şekilde bir baskı unsuru olabilmek için, bize düşen hukuki alt yapısı çok güçlü meslektaşlar yetiştirmek. Meslek içi eğitimlerle, staj eğitimleriyle hem farkındalığı artırmak hem de gerçekten donanımlı avukatlar yetiştirmek. Bize düşen bu” diye konuştu.
O rapor ortaya koydu
Yaptıkları çalışma ile 7 bölgeden 52 dava dosyasını incelediklerini söyleyen Sağkan, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yer alan ve çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlevi bulunan ‘çocuğun yüksek yararı ilkesinin’ Türkiye’deki dava dosyalarında uygulanmadığını açıkladı. Sağkan, şöyle konuştu; “Geçen dönem bir çalışmayı hayata geçirdik. Çocuğun yüksek yararı nedir isimli bir proje yaptık. Türkiye’de 7 bölgeden 52 dava dosyasını inceledik. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Komitesi’nde bireysel başvurulardan aldığı kararlardaki çocuğun yüksek yararı ilkelerini belirleyerek Türkiye’deki mahkemelerde bu yüksek yarar ilkesinin ne derece uygulanıp uygulanmadığını ortaya koyduk. Sonucunda kıymetli bir rapor ortaya çıktı ve çocuğun yüksek yararı ilkesinde belirlenen kıstasların tamamının uygulandığı oranın yüzde 0 olduğunu gördük. yani hiçbir dava dosyasında belirlenen kıstasların tamamı uygulanmamış. Bazı kıstasların uygulanıp bazılarının uygulanmadığını gördük. İyi burada 3 tane kıstas uygulanmış deme şansımız yok. Ne kadar kıstas varsa hepsinin bu kararlarda olmasını sağlamak için çalışmak zorundayız. bu yargılamalarda nelere dikkat edilmeli diye düşünürken bu rapora bakılmalı.”
İstismar davasını takip edecekler
Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan ise Erzurum’da bir Kur’an Kursu’nda belletmenin erkek çocuklarını istismar ettiği davayı takip edeceklerini duyurdu. Bugün Erzurum Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan duruşma sonrası basın açıklaması yapacaklarını söyleyen Özkan, “Orada olacağız, onların sesi olacağız. Onlara bunun onların suçu olmadığını, utanmamaları gerektiğini, korkunç bir insanla karşılaştıklarını ama Hep birlikte onları sevgiyle kuşattığımızı, o çocuklar için mücadele ettiğimiz iyi yürekli insanların olduğunu göstermek zorundayız. Eymen, Leyla, Mertcan davasında celseler boyu davalara gittik. Gitmeye de devam edeceğiz. Önümüze çok zorluklar çıktı, tehditler aldık ama birbirimizin gözüne baktık ve şöyle dedik; ‘Hadi ayağa kalk, bir çocuğun gülümsemesine ihtiyacımız var’. Kaybetmekten korkanlar değil mücadele edenler kazanırlar ve buradaki o yürekli insanlarla bu mücadeleyi kazanacağız” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’da Türkiye Barolar Birliği, Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği, Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Barosu işbirliğinde ‘Çocuk İstismarı ile Mücadele Konferansı’ düzenlendi.
Konferansta Türkiye Barolar Birliği Başkanı R. Erinç Sağkan ‘hukuk sisteminde çocuk istismarı’, Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan ‘çocuk savunuculuğu’ konulu konuşma yaparken, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan sahadan izlenimlerini anlattı.
Konferansta Atatürk Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Seçer PCIT ve travmatize çocuklar üzerindeki uygulamaları anlatırken, UCİM Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkan Danışmanı Avukat Ayşegül Aydoğan ise ‘UCİM’de mücadele’ konulu konuşma yaptı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı R. Erinç Sağkan da konuşmasında, çocuk hakları savunuculuğunda alanında uzmanlaşmış avukatların yetişmesini önemsediklerini söyleyerek, “Bireysel mücadelenin dışında kitlelere yaymak, meslektaşlarımıza yaymak gerekiyor ki bu mücadele alanını daha etkin şekilde yürütebilelim. Öncelikle kendimi geliştirerek başladım. Doğru avukatlık, yanlış avukatlık nedir sorgulamak gerekiyor ama en temelde bu konuda farkındalığı olan, ulusal ve uluslararası mevzuatı çok çok iyi bilen ve etkin savunmaktır önemli olan. 2014 yılından beri avukatlara çok çok nitelikli eğitimler veriliyor. Ancak o eğitime katıldığını gösteren sertifikaya sahip avukat CMK çocuk listesinde yer alır ve çocuk davalarında onlardan seçeriz” dedi.
‘Yetişkin ile çocuğun cezasını aynı yaparsanız bu ıslah olmaz’
Yetişkinler ile çocukların aynı şartlarda ıslahının mümkün olmadığını dile getiren Sağkan, “Cezaevi ıslah anlamını taşır ama siz bir yetişkin ile çocuğun cezasını aynı yaparsanız bu ıslah olmaz. Çocuk, cezaevinden ıslah olarak mı çıkacak yoksa çıkınca başka suçlara karışacak mı? Türkiye’de yıllarca çocuk suçlular ile yetişkinlerin cezaevindeki görüş hakları aynıydı. Bir meslektaşımızın özel çalışması ve meslek örgütü olarak verdiğimiz destekle çocukların cezaevinde yetişkinlerle aynı görüş şartlarına uymak zorunda kalması ortadan kalktı. Bu işin peşini bırakmadık. Ayda 3’ü kapalı 1’i açık olmak üzere 4 görüş oluyordu. Ama şimdi Türkiye’deki sayısı yaklaşık 5 bine ulaşacak olan çocuklar görüşlerini aileleriyle sarılarak gerçekleştiriyor. Bence avukatlık, hak savunuculuğu bu demektir. Barolara da burada çok iş düşüyor. Bu alanda elimizde enstrüman çok. Gözaltına, duruşmalara, ifadelere, yargılamalara hepsine biz gidiyoruz. Ama sadece katılarak değil bu işi hakkıyla yapabilmek için etkin şekilde bir baskı unsuru olabilmek için, bize düşen hukuki alt yapısı çok güçlü meslektaşlar yetiştirmek. Meslek içi eğitimlerle, staj eğitimleriyle hem farkındalığı artırmak hem de gerçekten donanımlı avukatlar yetiştirmek. Bize düşen bu” diye konuştu.
O rapor ortaya koydu
Yaptıkları çalışma ile 7 bölgeden 52 dava dosyasını incelediklerini söyleyen Sağkan, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yer alan ve çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlevi bulunan ‘çocuğun yüksek yararı ilkesinin’ Türkiye’deki dava dosyalarında uygulanmadığını açıkladı. Sağkan, şöyle konuştu; “Geçen dönem bir çalışmayı hayata geçirdik. Çocuğun yüksek yararı nedir isimli bir proje yaptık. Türkiye’de 7 bölgeden 52 dava dosyasını inceledik. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Komitesi’nde bireysel başvurulardan aldığı kararlardaki çocuğun yüksek yararı ilkelerini belirleyerek Türkiye’deki mahkemelerde bu yüksek yarar ilkesinin ne derece uygulanıp uygulanmadığını ortaya koyduk. Sonucunda kıymetli bir rapor ortaya çıktı ve çocuğun yüksek yararı ilkesinde belirlenen kıstasların tamamının uygulandığı oranın yüzde 0 olduğunu gördük. yani hiçbir dava dosyasında belirlenen kıstasların tamamı uygulanmamış. Bazı kıstasların uygulanıp bazılarının uygulanmadığını gördük. İyi burada 3 tane kıstas uygulanmış deme şansımız yok. Ne kadar kıstas varsa hepsinin bu kararlarda olmasını sağlamak için çalışmak zorundayız. bu yargılamalarda nelere dikkat edilmeli diye düşünürken bu rapora bakılmalı.”
İstismar davasını takip edecekler
Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Saadet Özkan ise Erzurum’da bir Kur’an Kursu’nda belletmenin erkek çocuklarını istismar ettiği davayı takip edeceklerini duyurdu. Bugün Erzurum Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan duruşma sonrası basın açıklaması yapacaklarını söyleyen Özkan, “Orada olacağız, onların sesi olacağız. Onlara bunun onların suçu olmadığını, utanmamaları gerektiğini, korkunç bir insanla karşılaştıklarını ama Hep birlikte onları sevgiyle kuşattığımızı, o çocuklar için mücadele ettiğimiz iyi yürekli insanların olduğunu göstermek zorundayız. Eymen, Leyla, Mertcan davasında celseler boyu davalara gittik. Gitmeye de devam edeceğiz. Önümüze çok zorluklar çıktı, tehditler aldık ama birbirimizin gözüne baktık ve şöyle dedik; ‘Hadi ayağa kalk, bir çocuğun gülümsemesine ihtiyacımız var’. Kaybetmekten korkanlar değil mücadele edenler kazanırlar ve buradaki o yürekli insanlarla bu mücadeleyi kazanacağız” dedi.