Tarımdünyası.net’te tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Su odaklı destekleme politikası, Sözleşmeli üretim, Üreticiden tüketiciye -Sera A.Ş, Kooperatif marketleri, Arazi bankacılığı, Gıdada taklit ve tağşişle etkin mücadelenin 2020 yılı itibariyle Türk tarımında yeni politikalar olduğunu belirtiyor.
Tarımda 2020 yılında hem çiftçiyi hem de tüketiciyi doğrudan etkileyecek yeni politikalar, yeni uygulamalar devreye girecek. Yeni uygulamalarla tarımsal üretimin artırılması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin planlaması, üreticiden tüketiciye olan zincirin kısaltılması, güvenilir ve sağlı gıda üretimi, fiyat dalgalanmalarının azaltılarak gıda enflasyonunun da düşürülmesi hedefleniyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yeni uygulamalara ilişkin olarak Dünya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada tarımın ana sorunları olarak, “planlama, girdiler, örgütlenme, finansman, gıda güvenliği, ulaşılabilir fiyatlar ve ürünün pazarlanması” başlıklarının öne çıktığını belirterek, üretici örgütleri aracılığıyla sözleşmeli üretim modeli, girdi finansmanın sağlanması ve pazarlama sürecinin önceden yapılması ile ürün satış problemini ortadan kaldıracaklarını söylemişti.
Tarımda 2020’nin yol haritası 2019 Kasım ayında toplanan 3. Tarım ve Orman Şurası’nda da ele alınarak karara bağlanan 6 yeni uygulama 2020 yılı tarım politikasının ana eksenini oluşturacak.
Arazi bankacılığı, sözleşmeli üretim, kooperatif marketleri, üreticiden tüketiciye Sera A.Ş modeli. Su odaklı destekleme politikası ve tüketicilerin sağlıklı, güvenilir gıdaya erişimi için yapılacak düzenlemeler 2020 yılında tarım sektörünün öncelikli konuları olarak ön plana çıkıyor. Çiftçiyi ve tüketiciyi doğrudan etkileyecek yeni politikalar, yeni uygulamalarla tarımsal üretimin artırılması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin planlaması, üreticiden tüketiciye olan zincirin kısaltılması, güvenilir ve sağlı gıda üretimi, fiyat dalgalanmalarının azaltılarak gıda enflasyonunun da düşürülmesi hedefleniyor.
Sözleşmeli üretimle hasat vadeli girdi temin edilecek
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yeni uygulamalara ilişkin olarak Dünya Gazetesine şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Türk tarımının ana sorunları olarak, “planlama, girdiler, örgütlenme, finansman, gıda güvenliği, ulaşılabilir fiyatlar ve ürünün pazarlanması” başlıkları öne çıkıyor. Ancak, üretici örgütleri aracılığıyla sözleşmeli üretim modeli, girdi finansmanın sağlanması ve pazarlama sürecinin önceden yapılması ile ürün satış problemini ortadan kaldıracak. Bu sorunları güçlendirilmiş ve profesyonel bir yönetim anlayışıyla yani yetki, sorumluluk ve cezanın birlikte olduğu bir yönetim anlatışı ile yönetilen üretici örgütleri/birlikleri/ kooperatif aracılığıyla yapılacak. Sözleşmeli üretime, finans kurumları ve/veya piyasa alıcıları tarafından girdi finansman desteği verilmesine dayanan alternatif bir destekleme modeli ile çözebiliriz. Böylece, çiftçimiz, üyesi olduğu kooperatifle sözleşme yaparak, kooperatif hasat vadeli sıfır faizle girdi temini sağlayarak, ürünleri pazarlayacaktır. Bakanlığımız da, sözleşmeli üretim yapan üretici örgütlerini destekleyecek ve çiftçimiz örgütü aracılığı ile sözleşmeli üretim yaparsa, tarımsal girdiye (tohum, gübre, ilaç vb.) para vermeden tarımsal faaliyetini yapacak ve ürününü pazarlama sorununu da olmayacaktır. Hasat zamanında girdileri faiz ödemeden mahsup edilecektir.”
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -2
Bakan Pakdemirli, belirli ürünlerde ve dönemlerde yaşanan arzdaki daralmanın önlenerek fiyatların arz/talep dengesine göre oluşumunun sağlanabilmesi ve taraflar arasında yaşanan sorunların hızla çözüme kavuşturulması için “sözleşmeli üretimin” Tarım Kanunu kapsamında yasal zemine oturtulabilmesi için çalışmaların devam ettiğini de söyledi.
Sera A.Ş üreticiden – tüketiciye aracısız model
Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde kurulan Sera A.Ş. 2020’den itibaren çiftçilerle alım garantili sözleşme imzalayacak.Çiftçiden aldığı ürünleri ise işleyerek marketler üzerinden aracısız olarak tüketicilere ulaştıracak. Şirket yöneticilerinin verdiği bilgiye göre işleyiş şöyle olacak: Sera A.Ş ilk olarak anlaşmalı marketlerden talep toplayarak üretim miktarını belirleyecek.Sözleşmeli üretim yapmak isteyen üreticilerin başvurularını değerlendirerek sözleşme yapılacak. Üreticinin girdilerini karşılayacak. Uzmanlar ekimden hasada kadar üreticiye destek sağlayacak. Üretici hasat ettiği ürünü Sera A.Ş. depolarına götürerek ürünün bedelini alacak. Sera A.Ş. tesislerinde uygun ambalajla zamanında dağıtım yaparak fire oranını azaltacak. Ürünleri markete doğrudan ulaştırarak hem aracı sayısını azaltacak hem de sağlıklı ve güvenilir ürünleri tüketici ile buluşturacak.
Sera A.Ş. çalışma modeli
Sözleşmeli üretim sebze ve meyveyle sınırlı değil
Sera A.Ş. kurulma şamasında modern seralar kuracağı ifade edilmişti. Ancak şirket, seracılık yapmayacak. Sadece yaş meyve ve sebze de değil, tarım ürünlerinin her alanında sözleşmeli üretim yapacak. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Nisan ayında Enflasyonla mücadele paketini açıklarken Sera A.Ş ile ilgili şunları söylemişti: ” Özellikle mevsimsel dalgalanmalarla enflasyonla mücadelede önemli yer tutan taze meyve sebze pazarında dengeleyici unsur olması amacıyla Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığıyla Sera A.Ş kurulacak. Sera A.Ş bünyesinde 2019 yılında ilk etapta 2 bin hektar teknolojik sera inşa edilecek. Orta vadede 5 bin hektar üretim alanına ulaşılırken uzun vadede örtü altı sebze üretiminin yüzde 25’inin karşılanması hedeflenecek.”
Sera A.Ş. üreticiden aldığını tüketiciye satacak
Verimlilik ve gelir artışı sağlanacak
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -3
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Sera A.Ş’nin yapacağı çalışmalar hakkında şunları söylemişti: ” Örtü altı üretim kapasitesini artırmak, sözleşmeli üretim modeli ile çiftçi ile tüketici arasındaki aracı sayısını azaltmak, teknolojik kullanımı artırmak, sözleşmeli üretimde tarımsal girdileri sağlamak üzere Tarım Kredi Kooperatifleri’nin bir iştiraki olan Sera A.Ş. devreye giriyor. Sera şirketi ile tarladan sofraya kayıtlılık sağlayarak, “fiyat, üretim, kalite” sürecini kontrol altına almış olacak. Birim maliyetlerin düşürülmesi ile tüketici kaliteli ürünü daha uygun fiyata alacak. Sözleşmeli üretim ile verimlilik ve gelir artışı sağlanmış olacak. Üretici girdi ve pazarlama sorunu yaşamayacak ve refah seviyesi artacaktır” dedi.
Ucuz gıda için kooperatif marketleri
Erzurum bunlara ne kadar hazır durumda, bu alanda veya pazarda yerini alabilecek mi? Böyle bir market kuruluşu Erzurum’da olabilecek mi? Tarım Kredi Kooperatifi markasıyla ve kurum tarafından açılma ihtimali yüksek, ancak Erzurum bu markete ürün verebilecek mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2020 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinin 500 kooperatif marketi ile gıda ürünlerini daha uygun fiyata satışa sunacağını açıkladı. 2020 yılında ülke genelinde Tarım Kredi Kooperatif Marketleri’nin yanı sıra diğer kooperatiflerin de ürünlerini tüketiciye ulaştıracağı marketlerin yaygınlaşması bekleniyor. Bu konuda “Çiftçim market” ile kendi ürünlerini ve diğer kooperatif ürünlerini tüketiciyle buluşturan Tire Süt Kooperatifi de marketleri yaygınlaştırmak istiyor.
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, yerel yönetimlerin kooperatiflere destek olmaları ve market açmak için yer tahsis etmeleri gerektiğini söyledi. Eskiyörük, tüketicinin uygun fiyata ve sağlıklı, güvenilir gıdalar tüketmeleri için kooperatif marketlerin çok önemli olduğunu söyledi.
Fiyat regülasyonu sağlanacak
Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde kooperatifin kendi markalı ürünleri başta olmak üzere diğer kooperatifler, kadın girişimci ve kooperatifler ve organik üreticilerin ürettiği ürünleri tüketiciyle buluşturduklarını belirten Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli: “Kooperatif marketlerde, bir yandan fiyat regülasyonu sağlanırken aynı zamanda kalite standartlarını yükseltmek de amaçlanıyor. Buralarda, % 100 yerli organik, doğal ve katkısız ürünler de satılıyor.. Marketlerde, kooperatif markalı 350 çeşit ürün ile diğer resmi kurum ve diğer kooperatif markalı 750 çeşit üründen oluşan toplamda 1.100 çeşit ürün bulunuyor.” bilgisini verdi.
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -4
Yeni yılda devreye girecek bir başka önemli uygulama ise su odaklı tarım politikası olacak.
Türkiye’nin su kısıtı olan bir ülke olduğuna dikkat çeken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli; “Minimum sudan maksimum faydayı sağlamak zorundayız. Bu nedenle destekleme modelini yani üretim planlamasını su kullanımı üzerine yapmalıyız. Üretim desenini, üretilecek ürünü ve bundan elde edilecek geliri tüketilen su miktarı üzerinden hesaplamak ve su miktarı ile elde edilen gelir seviyesini tespit ettikten sonra suyu daha az kullanan ancak geliri yüksek olan üretim modelini benimsemek politika esasını içermektedir. Yeni sulama yatırımlarının ve rehabilitasyon projelerinin tamamlanması, tarımda suyun etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması bu açıdan önemlidir” dedi.
Arazi bankacılığı devreye girecek
Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması amacıyla 2020 yılında arazi bankacılığı uygulamasına geçilecek. Arazi bankacılığı konusunda Bakanı Pakdemirli özetle şu bilgileri verdi: “Ülkemizde gerek miras hukukundan kaynaklı arazilerin parçalılık sayısının artması ve böylece ekonomik üretim imkanlarının azalması gerekse kırsaldan kente göçün hızlanması ve bunun yanında kan davaları, terör vb. sosyal sorunlar yüzünden kırsal alanda tarım arazilerinin kullanım oranlarının azalması sonucu atıl tarım arazilerinin miktarı giderek artmaktadır. Bu amaçla bu arazilerin üretime kazandırılması ve ekonomik bir üretim modelinin oraya konulması amacıyla arazi bankacılığı yöntemi ile birlikte alternatif üretim modelleri oluşturularak yaygınlaştırılması, miras mevzuatı geliştirilerek tarım arazilerindeki intikal sorununun ve parçalılık yapısının azaltılması ile hem ülke tarım arazileri koruma altına alınmış olacak, tarımsal üretim artırılacak hem de toplulaştırılmış arazilerde üretim maliyeti düşeceği için gelir seviyesi artırılmış olacaktır’’ dedi.
Üretime kazandırılması hedeflenen arazi 3.2 milyon hektar
Pakdemirli, Arazi Bankacılığı uygulaması ile arazilerin tarımsal niteliğini korumak amacıyla el değiştirebilme imkanı olacağını belirtti ve “Tarım arazilerinin alım satım, kiralama gibi özellikleri de artırılacaktır. Böylece tarım arazilerinin kullanıcısı tarafından daha etkin kullanılması, tarım arazileri piyasasında arz ve talep dengesinin düzenlenmesi yoluyla, yaklaşık olarak ülkemizde bulunan 3.2 milyon hektar atıl tarım arazisinin üretime kazandırılması sağlanmış olacaktır. Bu arazilerin yaklaşık yüzde 20’si sulanabilir arazi özelliği göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Taklit ve tağşişe ağır cezalar gelecek
İlk olarak 2012 yılında başlayan taklit ve tağşişli gıda ürünlerin kamuoyuna açıklanarak teşhir edilmesine yönelik uygulama cezaların düşük olması nedeniyle caydırıcı olmadı. 2020 yılında yapılacak yasal düzenlemelerle taklit ve tağşişle daha etkin mücadele edilecek ve cezalar caydırıcı hale getirilecek.
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -5
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarladan sofraya güvenilir gıda anlayışıyla tüketici sağlığını en üst düzeyde korumaya yönelik çalışmaların devam ettiğini belirterek şu bilgileri verdi: ” Gıda Güvenliği ve Kontrol Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ile ülkemizde gıda analizi yapan laboratuvarların hızla gelişen gıda sektörüne karşı güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Son olarak ülke genelinde denetimlerimizi ürün bazlı olarak sürdürüyoruz. Eş zamanlı olarak her gün bir ürün grubuna yönelik ekiplerimiz, denetimlerine devam ediyorlar. Caydırıcılığın artırılması yönünde yakın zamanda cezaların artırılmasına yönelik yasal çalışmalarımızın da sonuna geldik.”
Tarımda yeni uygulamalar, peyder pey devreye giriyor. Ancak yaşanan salgın nedeniyle tarım ve hayvancılık alanında geliştirilen uygulamalar, faydaları çok fark edilemedi.
Erzurum’un konuya ne kadar hazırlıklı olacağı, gelişmelerden ne kadar yararlanacağı bilinmiyor. Erzurum kırsalında köy ve hayvancılık kooperatifleri kurulabilir mi? Köylünün bu gelişime ne kadar açık olduğunu gösterir kriter yok.
Tarımın gelişimi ve köylünün ürettiğinin değerlenebilmesi için öncelikli olarak Pazar sorunu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin köylünün ürettiğini tüketiciye direkt ulaştırabileceği Pazar konusunda yardımcı olması şart görünüyor. Hala Erzurum’da köylünü ürettiğini tüketiciye birinci elden ulaştırabileceği köy pazarları bulunmuyor.
Köylünün köylüye kız vermediği, köy yaşamının horlandığı bir dönemde köy pazarlarının büyük önem arz ettiğini düşünüyorum. İlçenin büyüklüğü dikkate alınınca Aziziye, Palandöken ve Yakutiye Merkez İlçe Belediyelerinin en az bir veya iki köy pazarı kurulması için harekete geçmesi gerekiyor.
Köylünün ürün ve ekim bakımından bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve teşviklerden faydalanması, teşvikler konusunda bilgi sahibi olması ise şüphesiz Tarım Bakanlığı birimlerine yani İlçe Tarım Müdürlüklerine düşüyor. Köylülerin teşvikler, tarım politikası konusunda yeni uygulamalar bağlamında yeteri kadar bilgilendirilmedikleri gözleniyor.
İlçe Tarım Müdürlüklerinin bu bağlamda daha aktif olması, köylerin gezilerek köy odalarında halkın bir arada toplanmasının sağlanması ve bir koordinasyonun sağlanması önemli bir eksiği giderecek gibi görünüyor.
Köy ürünleri satışı yapan birkaç dükkanın gezilerek “marka” yönetmeliğine uyulmadığı gerekçesiyle cezalar kesilmesi İlçe Tarım Müdürlükleri açısından bir iş olmasa gerekir. Köylünün ürünlerini bir aracıyla tüketiciye ulaştırmasının bu türlü cezalar ile engellenmesi köylüye yapılabilecek kötülükten başka bir anlam ifade etmiyor.
Tarımda 2020 yılında hem çiftçiyi hem de tüketiciyi doğrudan etkileyecek yeni politikalar, yeni uygulamalar devreye girecek. Yeni uygulamalarla tarımsal üretimin artırılması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin planlaması, üreticiden tüketiciye olan zincirin kısaltılması, güvenilir ve sağlı gıda üretimi, fiyat dalgalanmalarının azaltılarak gıda enflasyonunun da düşürülmesi hedefleniyor.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yeni uygulamalara ilişkin olarak Dünya Gazetesi’ne yaptığı açıklamada tarımın ana sorunları olarak, “planlama, girdiler, örgütlenme, finansman, gıda güvenliği, ulaşılabilir fiyatlar ve ürünün pazarlanması” başlıklarının öne çıktığını belirterek, üretici örgütleri aracılığıyla sözleşmeli üretim modeli, girdi finansmanın sağlanması ve pazarlama sürecinin önceden yapılması ile ürün satış problemini ortadan kaldıracaklarını söylemişti.
Tarımda 2020’nin yol haritası 2019 Kasım ayında toplanan 3. Tarım ve Orman Şurası’nda da ele alınarak karara bağlanan 6 yeni uygulama 2020 yılı tarım politikasının ana eksenini oluşturacak.
Arazi bankacılığı, sözleşmeli üretim, kooperatif marketleri, üreticiden tüketiciye Sera A.Ş modeli. Su odaklı destekleme politikası ve tüketicilerin sağlıklı, güvenilir gıdaya erişimi için yapılacak düzenlemeler 2020 yılında tarım sektörünün öncelikli konuları olarak ön plana çıkıyor. Çiftçiyi ve tüketiciyi doğrudan etkileyecek yeni politikalar, yeni uygulamalarla tarımsal üretimin artırılması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi, üretimin planlaması, üreticiden tüketiciye olan zincirin kısaltılması, güvenilir ve sağlı gıda üretimi, fiyat dalgalanmalarının azaltılarak gıda enflasyonunun da düşürülmesi hedefleniyor.
Sözleşmeli üretimle hasat vadeli girdi temin edilecek
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yeni uygulamalara ilişkin olarak Dünya Gazetesine şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Türk tarımının ana sorunları olarak, “planlama, girdiler, örgütlenme, finansman, gıda güvenliği, ulaşılabilir fiyatlar ve ürünün pazarlanması” başlıkları öne çıkıyor. Ancak, üretici örgütleri aracılığıyla sözleşmeli üretim modeli, girdi finansmanın sağlanması ve pazarlama sürecinin önceden yapılması ile ürün satış problemini ortadan kaldıracak. Bu sorunları güçlendirilmiş ve profesyonel bir yönetim anlayışıyla yani yetki, sorumluluk ve cezanın birlikte olduğu bir yönetim anlatışı ile yönetilen üretici örgütleri/birlikleri/ kooperatif aracılığıyla yapılacak. Sözleşmeli üretime, finans kurumları ve/veya piyasa alıcıları tarafından girdi finansman desteği verilmesine dayanan alternatif bir destekleme modeli ile çözebiliriz. Böylece, çiftçimiz, üyesi olduğu kooperatifle sözleşme yaparak, kooperatif hasat vadeli sıfır faizle girdi temini sağlayarak, ürünleri pazarlayacaktır. Bakanlığımız da, sözleşmeli üretim yapan üretici örgütlerini destekleyecek ve çiftçimiz örgütü aracılığı ile sözleşmeli üretim yaparsa, tarımsal girdiye (tohum, gübre, ilaç vb.) para vermeden tarımsal faaliyetini yapacak ve ürününü pazarlama sorununu da olmayacaktır. Hasat zamanında girdileri faiz ödemeden mahsup edilecektir.”
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -2
Bakan Pakdemirli, belirli ürünlerde ve dönemlerde yaşanan arzdaki daralmanın önlenerek fiyatların arz/talep dengesine göre oluşumunun sağlanabilmesi ve taraflar arasında yaşanan sorunların hızla çözüme kavuşturulması için “sözleşmeli üretimin” Tarım Kanunu kapsamında yasal zemine oturtulabilmesi için çalışmaların devam ettiğini de söyledi.
Sera A.Ş üreticiden – tüketiciye aracısız model
Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde kurulan Sera A.Ş. 2020’den itibaren çiftçilerle alım garantili sözleşme imzalayacak.Çiftçiden aldığı ürünleri ise işleyerek marketler üzerinden aracısız olarak tüketicilere ulaştıracak. Şirket yöneticilerinin verdiği bilgiye göre işleyiş şöyle olacak: Sera A.Ş ilk olarak anlaşmalı marketlerden talep toplayarak üretim miktarını belirleyecek.Sözleşmeli üretim yapmak isteyen üreticilerin başvurularını değerlendirerek sözleşme yapılacak. Üreticinin girdilerini karşılayacak. Uzmanlar ekimden hasada kadar üreticiye destek sağlayacak. Üretici hasat ettiği ürünü Sera A.Ş. depolarına götürerek ürünün bedelini alacak. Sera A.Ş. tesislerinde uygun ambalajla zamanında dağıtım yaparak fire oranını azaltacak. Ürünleri markete doğrudan ulaştırarak hem aracı sayısını azaltacak hem de sağlıklı ve güvenilir ürünleri tüketici ile buluşturacak.
Sera A.Ş. çalışma modeli
Sözleşmeli üretim sebze ve meyveyle sınırlı değil
Sera A.Ş. kurulma şamasında modern seralar kuracağı ifade edilmişti. Ancak şirket, seracılık yapmayacak. Sadece yaş meyve ve sebze de değil, tarım ürünlerinin her alanında sözleşmeli üretim yapacak. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Nisan ayında Enflasyonla mücadele paketini açıklarken Sera A.Ş ile ilgili şunları söylemişti: ” Özellikle mevsimsel dalgalanmalarla enflasyonla mücadelede önemli yer tutan taze meyve sebze pazarında dengeleyici unsur olması amacıyla Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığıyla Sera A.Ş kurulacak. Sera A.Ş bünyesinde 2019 yılında ilk etapta 2 bin hektar teknolojik sera inşa edilecek. Orta vadede 5 bin hektar üretim alanına ulaşılırken uzun vadede örtü altı sebze üretiminin yüzde 25’inin karşılanması hedeflenecek.”
Sera A.Ş. üreticiden aldığını tüketiciye satacak
Verimlilik ve gelir artışı sağlanacak
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -3
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Sera A.Ş’nin yapacağı çalışmalar hakkında şunları söylemişti: ” Örtü altı üretim kapasitesini artırmak, sözleşmeli üretim modeli ile çiftçi ile tüketici arasındaki aracı sayısını azaltmak, teknolojik kullanımı artırmak, sözleşmeli üretimde tarımsal girdileri sağlamak üzere Tarım Kredi Kooperatifleri’nin bir iştiraki olan Sera A.Ş. devreye giriyor. Sera şirketi ile tarladan sofraya kayıtlılık sağlayarak, “fiyat, üretim, kalite” sürecini kontrol altına almış olacak. Birim maliyetlerin düşürülmesi ile tüketici kaliteli ürünü daha uygun fiyata alacak. Sözleşmeli üretim ile verimlilik ve gelir artışı sağlanmış olacak. Üretici girdi ve pazarlama sorunu yaşamayacak ve refah seviyesi artacaktır” dedi.
Ucuz gıda için kooperatif marketleri
Erzurum bunlara ne kadar hazır durumda, bu alanda veya pazarda yerini alabilecek mi? Böyle bir market kuruluşu Erzurum’da olabilecek mi? Tarım Kredi Kooperatifi markasıyla ve kurum tarafından açılma ihtimali yüksek, ancak Erzurum bu markete ürün verebilecek mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2020 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinin 500 kooperatif marketi ile gıda ürünlerini daha uygun fiyata satışa sunacağını açıkladı. 2020 yılında ülke genelinde Tarım Kredi Kooperatif Marketleri’nin yanı sıra diğer kooperatiflerin de ürünlerini tüketiciye ulaştıracağı marketlerin yaygınlaşması bekleniyor. Bu konuda “Çiftçim market” ile kendi ürünlerini ve diğer kooperatif ürünlerini tüketiciyle buluşturan Tire Süt Kooperatifi de marketleri yaygınlaştırmak istiyor.
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, yerel yönetimlerin kooperatiflere destek olmaları ve market açmak için yer tahsis etmeleri gerektiğini söyledi. Eskiyörük, tüketicinin uygun fiyata ve sağlıklı, güvenilir gıdalar tüketmeleri için kooperatif marketlerin çok önemli olduğunu söyledi.
Fiyat regülasyonu sağlanacak
Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde kooperatifin kendi markalı ürünleri başta olmak üzere diğer kooperatifler, kadın girişimci ve kooperatifler ve organik üreticilerin ürettiği ürünleri tüketiciyle buluşturduklarını belirten Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli: “Kooperatif marketlerde, bir yandan fiyat regülasyonu sağlanırken aynı zamanda kalite standartlarını yükseltmek de amaçlanıyor. Buralarda, % 100 yerli organik, doğal ve katkısız ürünler de satılıyor.. Marketlerde, kooperatif markalı 350 çeşit ürün ile diğer resmi kurum ve diğer kooperatif markalı 750 çeşit üründen oluşan toplamda 1.100 çeşit ürün bulunuyor.” bilgisini verdi.
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -4
Yeni yılda devreye girecek bir başka önemli uygulama ise su odaklı tarım politikası olacak.
Türkiye’nin su kısıtı olan bir ülke olduğuna dikkat çeken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli; “Minimum sudan maksimum faydayı sağlamak zorundayız. Bu nedenle destekleme modelini yani üretim planlamasını su kullanımı üzerine yapmalıyız. Üretim desenini, üretilecek ürünü ve bundan elde edilecek geliri tüketilen su miktarı üzerinden hesaplamak ve su miktarı ile elde edilen gelir seviyesini tespit ettikten sonra suyu daha az kullanan ancak geliri yüksek olan üretim modelini benimsemek politika esasını içermektedir. Yeni sulama yatırımlarının ve rehabilitasyon projelerinin tamamlanması, tarımda suyun etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması bu açıdan önemlidir” dedi.
Arazi bankacılığı devreye girecek
Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması amacıyla 2020 yılında arazi bankacılığı uygulamasına geçilecek. Arazi bankacılığı konusunda Bakanı Pakdemirli özetle şu bilgileri verdi: “Ülkemizde gerek miras hukukundan kaynaklı arazilerin parçalılık sayısının artması ve böylece ekonomik üretim imkanlarının azalması gerekse kırsaldan kente göçün hızlanması ve bunun yanında kan davaları, terör vb. sosyal sorunlar yüzünden kırsal alanda tarım arazilerinin kullanım oranlarının azalması sonucu atıl tarım arazilerinin miktarı giderek artmaktadır. Bu amaçla bu arazilerin üretime kazandırılması ve ekonomik bir üretim modelinin oraya konulması amacıyla arazi bankacılığı yöntemi ile birlikte alternatif üretim modelleri oluşturularak yaygınlaştırılması, miras mevzuatı geliştirilerek tarım arazilerindeki intikal sorununun ve parçalılık yapısının azaltılması ile hem ülke tarım arazileri koruma altına alınmış olacak, tarımsal üretim artırılacak hem de toplulaştırılmış arazilerde üretim maliyeti düşeceği için gelir seviyesi artırılmış olacaktır’’ dedi.
Üretime kazandırılması hedeflenen arazi 3.2 milyon hektar
Pakdemirli, Arazi Bankacılığı uygulaması ile arazilerin tarımsal niteliğini korumak amacıyla el değiştirebilme imkanı olacağını belirtti ve “Tarım arazilerinin alım satım, kiralama gibi özellikleri de artırılacaktır. Böylece tarım arazilerinin kullanıcısı tarafından daha etkin kullanılması, tarım arazileri piyasasında arz ve talep dengesinin düzenlenmesi yoluyla, yaklaşık olarak ülkemizde bulunan 3.2 milyon hektar atıl tarım arazisinin üretime kazandırılması sağlanmış olacaktır. Bu arazilerin yaklaşık yüzde 20’si sulanabilir arazi özelliği göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Taklit ve tağşişe ağır cezalar gelecek
İlk olarak 2012 yılında başlayan taklit ve tağşişli gıda ürünlerin kamuoyuna açıklanarak teşhir edilmesine yönelik uygulama cezaların düşük olması nedeniyle caydırıcı olmadı. 2020 yılında yapılacak yasal düzenlemelerle taklit ve tağşişle daha etkin mücadele edilecek ve cezalar caydırıcı hale getirilecek.
Covit gölgesinde kalan tarım ve hayvancılık -5
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarladan sofraya güvenilir gıda anlayışıyla tüketici sağlığını en üst düzeyde korumaya yönelik çalışmaların devam ettiğini belirterek şu bilgileri verdi: ” Gıda Güvenliği ve Kontrol Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ile ülkemizde gıda analizi yapan laboratuvarların hızla gelişen gıda sektörüne karşı güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Son olarak ülke genelinde denetimlerimizi ürün bazlı olarak sürdürüyoruz. Eş zamanlı olarak her gün bir ürün grubuna yönelik ekiplerimiz, denetimlerine devam ediyorlar. Caydırıcılığın artırılması yönünde yakın zamanda cezaların artırılmasına yönelik yasal çalışmalarımızın da sonuna geldik.”
Tarımda yeni uygulamalar, peyder pey devreye giriyor. Ancak yaşanan salgın nedeniyle tarım ve hayvancılık alanında geliştirilen uygulamalar, faydaları çok fark edilemedi.
Erzurum’un konuya ne kadar hazırlıklı olacağı, gelişmelerden ne kadar yararlanacağı bilinmiyor. Erzurum kırsalında köy ve hayvancılık kooperatifleri kurulabilir mi? Köylünün bu gelişime ne kadar açık olduğunu gösterir kriter yok.
Tarımın gelişimi ve köylünün ürettiğinin değerlenebilmesi için öncelikli olarak Pazar sorunu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin köylünün ürettiğini tüketiciye direkt ulaştırabileceği Pazar konusunda yardımcı olması şart görünüyor. Hala Erzurum’da köylünü ürettiğini tüketiciye birinci elden ulaştırabileceği köy pazarları bulunmuyor.
Köylünün köylüye kız vermediği, köy yaşamının horlandığı bir dönemde köy pazarlarının büyük önem arz ettiğini düşünüyorum. İlçenin büyüklüğü dikkate alınınca Aziziye, Palandöken ve Yakutiye Merkez İlçe Belediyelerinin en az bir veya iki köy pazarı kurulması için harekete geçmesi gerekiyor.
Köylünün ürün ve ekim bakımından bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve teşviklerden faydalanması, teşvikler konusunda bilgi sahibi olması ise şüphesiz Tarım Bakanlığı birimlerine yani İlçe Tarım Müdürlüklerine düşüyor. Köylülerin teşvikler, tarım politikası konusunda yeni uygulamalar bağlamında yeteri kadar bilgilendirilmedikleri gözleniyor.
İlçe Tarım Müdürlüklerinin bu bağlamda daha aktif olması, köylerin gezilerek köy odalarında halkın bir arada toplanmasının sağlanması ve bir koordinasyonun sağlanması önemli bir eksiği giderecek gibi görünüyor.
Köy ürünleri satışı yapan birkaç dükkanın gezilerek “marka” yönetmeliğine uyulmadığı gerekçesiyle cezalar kesilmesi İlçe Tarım Müdürlükleri açısından bir iş olmasa gerekir. Köylünün ürünlerini bir aracıyla tüketiciye ulaştırmasının bu türlü cezalar ile engellenmesi köylüye yapılabilecek kötülükten başka bir anlam ifade etmiyor.