ÜLKEMİZ EĞİTİM SİSTEMİNDE YENİ BİR AKTÖR:
CUMHURBAŞKANLIĞI EĞİTİM VE ÖĞRETİM POLİTİKALARI KURULU -III-
02. 02. 2022
Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ
Dün ve önceki günkü yazımızda, MEB ve YÖK’ten sonra eğitim yönetimimizde üçüncü bir aktör olarak oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu inceliyorduk. O’nun daha aktif, daha dinamik ve daha fonksiyonel olabilmesi için nelerin yapılması gerektiğini araştırıyorduk. Bugün de ona devam edeceğiz:
5- CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Çalışma Yöntemini Belirlemelidir.
Kurul’un çalışma yöntemini, yanlışa düşmeden doğru bir şekilde belirlemesi çok önemlidir. Bize göre bu konu şöyle olmalıdır: Kurulumuz, eğitim sistemimizin geliştirilmesi ve millileştirilmesi çalışmalarını, ülkemizde eğitim bilimciler ve eğitimin çeşitli alanlarındaki çalışmalarıyla tanınmış bilim insanları (öğretim üyeleri, psikologlar, ilahiyatçılar, sosyologlar ve daha pek çoğu) ve uygulayıcılardan (öğretmen, müfettiş, müdür), Kurul nezaretinde yaklaşık 15 ile 20 kişi arasında oluşturulacak, ‘araştırma, inceleme ve çözüm üretme komisyonları’ aracılığıyla yapmalıdır. Kurul’u temsilen yönetimden birisi de o komisyon çalışmalarına katılmalıdır. Böylece komisyonlardan beklenen sonuçlar alındıkça Genel Kurula gelmeli, gerekli görüşmeler yapılıp kabul edildikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilmelidir. O’nun onayı alındıktan sonra da hem Bakanlık, hem de YÖK ile görüşülerek, onlara danışmanlık yapılarak bunlar uygulamaya geçirilmelidir.
Kurulun çalışmalarının, belirttiğimiz şekliyle komisyonlar eliyle yapılmasının çok yararlı ve önemli olacağını düşünüyorum. Çünkü:
1- Bu çalışma, Türkiye’nin en büyük ‘Milli Eğitim Hamlesi’ olur.
2- Ülkemizin eğitim alanındaki bilgi-birikimi ve kadroları harekete geçirilmiş olur.
3- Sorunların tespiti ve çözümlerinin üretilmesinde, en geniş katılım sağlanmış olur.
4- Eğitim sistemini ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ çalışmaları, açık şeffaf ve bilimsel bir temelde yürütülmüş olur.
5- Üniversitelerde, MEB’de, STK’larda ve diğer kurumlarda, kendisini yetiştirmiş ancak toplumun henüz kendisini tanıma imkanı bulamadığı nice cevherler bu vesileyle keşfedilip, toplumun hizmetine sunulmuş olur.
6- ‘Araştırma, inceleme ve çözüm üretme komisyonları’, topluma güven verir,
7- Daha çabuk, hızlı ve doğru sonuç alma imkanı yakalanmış olur.
Bu çapta her hamlenin bir finans ayağı olur. Her Milli ve yararlı hamleyi finanse eden Devletimiz, eğitimin geliştirilmesi ve millileştirilmesi için bu hamleyi de karşılayacaktır.
6- Kurul’un Eğitimsel ve Politik Bir Duruşu Olmalıdır.
CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeleri, eğitim alanında uzman hatta mütefekkir düzeyinde bir birikime sahip olmalıdırlar. Bu, çok önemlidir. En az bunun kadar bir başka husus ta üyeler, eğitim sistemimizi ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ davasına yürekten inanmış hatta kendisini bu alana adamış birer dava insanı olmalıdırlar.
Ayrıca kurul yeleri Ülkemiz, gönül coğrafyamız ve özellikle mazlum milletler nezdinde gelişme, ilerleme ve emperyalizme karşı bağımsızlığımızın teminatı olarak görülen Sayın Cumhurbaşkanımızın Davasına gönülden inanmış ve O’na bağlanmış olmalıdırlar.
7- Kurul, MEB ve YÖK Üst Yönetimleri ile İlişkilerini Geliştirmelidir.
Kurul’un Başkanvekili, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın da nezaretinde, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı ile görüşmeler yaparak, aslında aynı hedefe yönelmiş bu üç kurum arasında sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler geliştirmelidir. Ayrıca bugüne kadar yapılmamış görev alanlarının belirlenmesi; iş birliği ve iş bölümü konusunda da mutabakat sağlamalıdır.
Ayrıca Kurul Başkanvekili Milli Eğitim Bakanıyla beraber, Bakanlık üst düzey yöneticileri ve il milli eğitim müdürleriyle; YÖK Başkanıyla beraber de Rektörlerle toplantılar yapıp Kurul’u, işlevlerini ve Kurul’un misyonunu-vizyonunu onlarla paylaşmalı ve onlardan beklentilerinin neler olduğunu orada açık ve net bir şekilde ifade etmelidir.
8- Kurul, Küresel Düzeyde de Nabız Tutmalıdır.
Eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerde, eğitimin teorik ve pratik bütün konuları ya da sistemin uygulanması ve geliştirilmesi ve bunlarla ilgili bütün sorumluluklar, önceden sadece eğitimle ilgili bakanlıklarda idi. Ancak bu ülkelerde eğitim yönetimi alanında ciddi değişme ve gelişmeler yaşandı. Sürekli yenilikler üretildi. Son 30-40 yıldan beri eğitim bilimcilerin ağırlıkta olduğu, bizdeki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu gibi, yeni kurullar oluşturularak, eğitimin teorisinin geliştirilerek çağın önüne geçirilmesi işi bu kurullara verilmeğe başlandı, uygulaması da bakanlıklarda kalması uygun görüldü.
İşte CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, bir yandan kendi potansiyelimizle, eğitim alanında çalışmalar yapıp, ülkemizde sürekli gelişmeyi sağlamaya çalışırken aynı zamanda bu ülkelerde, eğitim alanında ne tür gelişmelerin olup olmadığını takip etmeli, küresel çapta nabız tutmalı, özellikle oralardaki ‘mevkidaşlarıyla’ görüşmeler yapıp eğitim alanında görüş alışverişinde bulunmalı, karşılıklılık esasına göre gerektiğinde iş birliği ve iş bölümü yapmalıdır.
Son söz: Son üç günden beri CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ile ilgili olarak sizlerle paylaşmakta olduğumuz projemiz hayata geçirilirse, hem yeni, güçlü ve dinamik bir kurum kazanmış oluruz, hem eğitim sistemimiz daha hızlı bir şekilde gelişme ve ilerleme imkanı bulmuş olur, hem de insanımız daha mutlu olmuş olur.
CUMHURBAŞKANLIĞI EĞİTİM VE ÖĞRETİM POLİTİKALARI KURULU -III-
02. 02. 2022
Prof. Dr. Ömer ÖZYILMAZ
Dün ve önceki günkü yazımızda, MEB ve YÖK’ten sonra eğitim yönetimimizde üçüncü bir aktör olarak oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu inceliyorduk. O’nun daha aktif, daha dinamik ve daha fonksiyonel olabilmesi için nelerin yapılması gerektiğini araştırıyorduk. Bugün de ona devam edeceğiz:
5- CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Çalışma Yöntemini Belirlemelidir.
Kurul’un çalışma yöntemini, yanlışa düşmeden doğru bir şekilde belirlemesi çok önemlidir. Bize göre bu konu şöyle olmalıdır: Kurulumuz, eğitim sistemimizin geliştirilmesi ve millileştirilmesi çalışmalarını, ülkemizde eğitim bilimciler ve eğitimin çeşitli alanlarındaki çalışmalarıyla tanınmış bilim insanları (öğretim üyeleri, psikologlar, ilahiyatçılar, sosyologlar ve daha pek çoğu) ve uygulayıcılardan (öğretmen, müfettiş, müdür), Kurul nezaretinde yaklaşık 15 ile 20 kişi arasında oluşturulacak, ‘araştırma, inceleme ve çözüm üretme komisyonları’ aracılığıyla yapmalıdır. Kurul’u temsilen yönetimden birisi de o komisyon çalışmalarına katılmalıdır. Böylece komisyonlardan beklenen sonuçlar alındıkça Genel Kurula gelmeli, gerekli görüşmeler yapılıp kabul edildikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilmelidir. O’nun onayı alındıktan sonra da hem Bakanlık, hem de YÖK ile görüşülerek, onlara danışmanlık yapılarak bunlar uygulamaya geçirilmelidir.
Kurulun çalışmalarının, belirttiğimiz şekliyle komisyonlar eliyle yapılmasının çok yararlı ve önemli olacağını düşünüyorum. Çünkü:
1- Bu çalışma, Türkiye’nin en büyük ‘Milli Eğitim Hamlesi’ olur.
2- Ülkemizin eğitim alanındaki bilgi-birikimi ve kadroları harekete geçirilmiş olur.
3- Sorunların tespiti ve çözümlerinin üretilmesinde, en geniş katılım sağlanmış olur.
4- Eğitim sistemini ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ çalışmaları, açık şeffaf ve bilimsel bir temelde yürütülmüş olur.
5- Üniversitelerde, MEB’de, STK’larda ve diğer kurumlarda, kendisini yetiştirmiş ancak toplumun henüz kendisini tanıma imkanı bulamadığı nice cevherler bu vesileyle keşfedilip, toplumun hizmetine sunulmuş olur.
6- ‘Araştırma, inceleme ve çözüm üretme komisyonları’, topluma güven verir,
7- Daha çabuk, hızlı ve doğru sonuç alma imkanı yakalanmış olur.
Bu çapta her hamlenin bir finans ayağı olur. Her Milli ve yararlı hamleyi finanse eden Devletimiz, eğitimin geliştirilmesi ve millileştirilmesi için bu hamleyi de karşılayacaktır.
6- Kurul’un Eğitimsel ve Politik Bir Duruşu Olmalıdır.
CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeleri, eğitim alanında uzman hatta mütefekkir düzeyinde bir birikime sahip olmalıdırlar. Bu, çok önemlidir. En az bunun kadar bir başka husus ta üyeler, eğitim sistemimizi ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ davasına yürekten inanmış hatta kendisini bu alana adamış birer dava insanı olmalıdırlar.
Ayrıca kurul yeleri Ülkemiz, gönül coğrafyamız ve özellikle mazlum milletler nezdinde gelişme, ilerleme ve emperyalizme karşı bağımsızlığımızın teminatı olarak görülen Sayın Cumhurbaşkanımızın Davasına gönülden inanmış ve O’na bağlanmış olmalıdırlar.
7- Kurul, MEB ve YÖK Üst Yönetimleri ile İlişkilerini Geliştirmelidir.
Kurul’un Başkanvekili, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın da nezaretinde, Milli Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanı ile görüşmeler yaparak, aslında aynı hedefe yönelmiş bu üç kurum arasında sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler geliştirmelidir. Ayrıca bugüne kadar yapılmamış görev alanlarının belirlenmesi; iş birliği ve iş bölümü konusunda da mutabakat sağlamalıdır.
Ayrıca Kurul Başkanvekili Milli Eğitim Bakanıyla beraber, Bakanlık üst düzey yöneticileri ve il milli eğitim müdürleriyle; YÖK Başkanıyla beraber de Rektörlerle toplantılar yapıp Kurul’u, işlevlerini ve Kurul’un misyonunu-vizyonunu onlarla paylaşmalı ve onlardan beklentilerinin neler olduğunu orada açık ve net bir şekilde ifade etmelidir.
8- Kurul, Küresel Düzeyde de Nabız Tutmalıdır.
Eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerde, eğitimin teorik ve pratik bütün konuları ya da sistemin uygulanması ve geliştirilmesi ve bunlarla ilgili bütün sorumluluklar, önceden sadece eğitimle ilgili bakanlıklarda idi. Ancak bu ülkelerde eğitim yönetimi alanında ciddi değişme ve gelişmeler yaşandı. Sürekli yenilikler üretildi. Son 30-40 yıldan beri eğitim bilimcilerin ağırlıkta olduğu, bizdeki Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu gibi, yeni kurullar oluşturularak, eğitimin teorisinin geliştirilerek çağın önüne geçirilmesi işi bu kurullara verilmeğe başlandı, uygulaması da bakanlıklarda kalması uygun görüldü.
İşte CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, bir yandan kendi potansiyelimizle, eğitim alanında çalışmalar yapıp, ülkemizde sürekli gelişmeyi sağlamaya çalışırken aynı zamanda bu ülkelerde, eğitim alanında ne tür gelişmelerin olup olmadığını takip etmeli, küresel çapta nabız tutmalı, özellikle oralardaki ‘mevkidaşlarıyla’ görüşmeler yapıp eğitim alanında görüş alışverişinde bulunmalı, karşılıklılık esasına göre gerektiğinde iş birliği ve iş bölümü yapmalıdır.
Son söz: Son üç günden beri CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ile ilgili olarak sizlerle paylaşmakta olduğumuz projemiz hayata geçirilirse, hem yeni, güçlü ve dinamik bir kurum kazanmış oluruz, hem eğitim sistemimiz daha hızlı bir şekilde gelişme ve ilerleme imkanı bulmuş olur, hem de insanımız daha mutlu olmuş olur.