Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Ermeni tehcirindeki görevinde kusurlu olduğu gerekçesiyle Damat Ferit hükümetinin isteğiyle çok sayıda emperyalistlere kurban verilen kahramanlardan yalnızca biriydi. Suçlamayla ilgili olarak Konya’da yargılandı. İstinaf Mahkemesi'nin kararıyla aklandı ve azil kararı kaldırıldı.
Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin kararıyla yargılanmak üzere 7 Ocak 1919 tarihinde gözaltına alındı. 30 Ocak 1919’da İstanbul’a getirildi. Birinci Dünya Savaşı sırasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Hükümeti'nden sonra Hürriyet ve İtilaf Partisi iktidara geldi. İşbirlikçi Hürriyet ve İtilaf Partisi, Ermeni ayrılıkçılara ve onlarla bir olan Batılı devletlere yaranmak için kararlar aldı.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey böyle bir tertibin kurbanı olarak, Mustafa Paşa’nın başkanlığındaki Harp Divanı'nda yargılandı. Kemal Bey, hiç bir inandırıcılığı olmayan düzmece mahkemenin usulsüz kararıyla 10 Nisan 1919 tarihinde akşamüstü saat: 17.20’de Beyazıt Meydanı’nda idam edildi.
14 Ekim 1922 tarihinde ise, Bakanlar Kurulu Kararıyla ’Milli Şehit’ ilan edildi.
Kemal Bey, idam sehpasının önünde son sözünün ne olduğu sorulduğunda halka şöyle seslendi;
“Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarında budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet…”
Son sözlerini söylerken Kemal Bey vasiyetini verip kendi eliyle sonsuz yolculuğuna çıkarken meydanda bulunan Türk Halkı matem havasına bürünmüşken Ermeni Komitecileri sevinç çığlıkları atıyorlardı.
Cenazenin toprağa verileceği gün (11 Nisan 1919) İstanbul halkı ayaklanmış, gençler “Türklerin Büyük Şehidi” yazılı bir çelenk hazırlamışlardır. Tıbbiyeli bir genç;
“Kemal sen ölmedin sen şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin, orada büyüyecek dalların o kadar dikenli olacak ki seni bu akıbete layık görenlerin hepsini paramparça edecektir. İntikamın behemahal alınacaktır” diye feryat ediyordu.
Kemal Bey’in vasiyeti: “fertler ölür, millet yaşar, kabir taşım hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır. Millet ve Memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna fatiha”
Kurtuluş Savaşı kazanılırken, M. Kemal Atatürk ‘ün girişimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i Milli Şehit olarak kabul etmiştir.
Fertler ölür, millet yaşar…
Kemal Bey, ruhun şad olsun…
Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin kararıyla yargılanmak üzere 7 Ocak 1919 tarihinde gözaltına alındı. 30 Ocak 1919’da İstanbul’a getirildi. Birinci Dünya Savaşı sırasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Hükümeti'nden sonra Hürriyet ve İtilaf Partisi iktidara geldi. İşbirlikçi Hürriyet ve İtilaf Partisi, Ermeni ayrılıkçılara ve onlarla bir olan Batılı devletlere yaranmak için kararlar aldı.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey böyle bir tertibin kurbanı olarak, Mustafa Paşa’nın başkanlığındaki Harp Divanı'nda yargılandı. Kemal Bey, hiç bir inandırıcılığı olmayan düzmece mahkemenin usulsüz kararıyla 10 Nisan 1919 tarihinde akşamüstü saat: 17.20’de Beyazıt Meydanı’nda idam edildi.
14 Ekim 1922 tarihinde ise, Bakanlar Kurulu Kararıyla ’Milli Şehit’ ilan edildi.
Kemal Bey, idam sehpasının önünde son sözünün ne olduğu sorulduğunda halka şöyle seslendi;
“Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarında budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet! Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin. Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet…”
Son sözlerini söylerken Kemal Bey vasiyetini verip kendi eliyle sonsuz yolculuğuna çıkarken meydanda bulunan Türk Halkı matem havasına bürünmüşken Ermeni Komitecileri sevinç çığlıkları atıyorlardı.
Cenazenin toprağa verileceği gün (11 Nisan 1919) İstanbul halkı ayaklanmış, gençler “Türklerin Büyük Şehidi” yazılı bir çelenk hazırlamışlardır. Tıbbiyeli bir genç;
“Kemal sen ölmedin sen şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin, orada büyüyecek dalların o kadar dikenli olacak ki seni bu akıbete layık görenlerin hepsini paramparça edecektir. İntikamın behemahal alınacaktır” diye feryat ediyordu.
Kemal Bey’in vasiyeti: “fertler ölür, millet yaşar, kabir taşım hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır. Millet ve Memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna fatiha”
Kurtuluş Savaşı kazanılırken, M. Kemal Atatürk ‘ün girişimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i Milli Şehit olarak kabul etmiştir.
Fertler ölür, millet yaşar…
Kemal Bey, ruhun şad olsun…