Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi, Türk Ocakları Erzurum Şubesi, Erzurum Kalkınma Vakfı ve Erzurum Tarih Derneği tarafından 'Soykırım yalanı, Ermenilerin zorunlu göçü, sebepleri ve sonuçları' konulu konferans düzenlendi. Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Salonu’ndaki konferansta konuşan Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, "Her yıl 24 Nisan'da dünya kamuoyu Türkiye ve Türkler aleyhine meşgul edilmeye çalışılmakta. Biz her yıl şöyle bir sendrom yaşamaya zorlanıyoruz. ‘ABD Başkanı acaba ne diyecek?, ‘Falan ülkenin başkanı nasıl bir ifade kullanacak?’ gibi söylemler karşımıza çıkıyor. Biz hep bekliyoruz, ‘ABD Başkanı sözde soykırım diyecek mi? Sözde soykırım kelimesini kullanacak mı?’ Yıllarca bunu bekledik. Halbuki büyük felaket diyerek aynı şeyi söylüyor. İki yıl önce ABD Başkanı Biden, sözde soykırım kelimesini telaffuz etti. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Bu tür söylemlerin uluslararası hukukta yaptırım gücü yoktur, yani yok hükmündedir. Soykırım konusunda 1948'de Birleşmiş Milletler’in onayladığı bir şekil ve içerik vardır. İddia edilen olayların soykırım tabiri, tanımı içine girmediği birçok uluslararası mahkeme tarafından kabul edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Almanlar arşivlerini açmıyor!
Türkiye'nin arşivlerini açtığını ve başta Ermeni tarihçiler olmak üzere destekleyenlerin gelip çalışmasını istediklerini belirten Yüksel, şöyle konuştu; “Bir davet söz konusu fakat karşı taraf Ermenistan ve Ermenistan'a destekleyen çevreler bu platforma yanaşmıyorlar. Çünkü ellerinde bu olayların sözde soykırım olabileceğini kanıtlayacak dayanak ve belge yok. Bir dönem Alman arşivleri söyleniyordu. Alman arşivleri bu meseleyle ilgili çalışmak isteyenlere kapalı, Almanya'ya gittiğinizde bu konuları çalışamazsınız. Almanya bu evrakları, arşivi araştırmacılara açmıyor. Çünkü Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın müttefikiydi. Şöyle bir bakış açısı var; eğer buradan sözde soykırım sonucu çıkarsa dünya bizi oraya ortak eder. Çünkü Osmanlı ile birlikte. Derinlemesine araştırıldığında sevk iskan kararı alınmasında o dönem Osmanlı ordusunda görev yapan Alman askerlerin, üst düzey komuta kademesinin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Hem Türkiye arşivleri, hem de uluslararası arşivler, Amerika arşivleri olmak üzere bu olayların sözde soykırımı tanımlayacak belge olmadığı için karşı taraf böyle bir platforma girmek istemiyor."
Ilımlı politikanın ileri boyutunu bekliyoruz
Her yıl yaşanan bu sorunla ilgili kendisine 'Hocam, bu hep böyle mi olacak?' sorusunun yöneltildiğini söyleyen Yüksel, "Bundan sonrası için aslında biraz da Ermenistan'ın politikaları belki de sözde soykırım propagandasının önüne geçebilecek veya onu etkisiz hale getirecek öneme sahip. Şu an Ermenistan'ın başında Paşinyan bulunuyor. Paşinyan, bugün sözde soykırımı kullanmadı. Büyük felaket, dedi. Bu bazı çevrelerde ılımlı olarak değerlendirildi. Biz bu ılımlı politikanın daha ileri boyutunu Ermenistan'dan beklemekteyiz" dedi.
Manolya Bulut/Pusula Gazetesi
HABER MERKEZİ