
"Erzurum'da sanayi neden gelişmiyor?-1"
N. Fatih Şener: Erzurum burda olsaydı kalkınır mıydı? Erzurum burda olsaydı kalkınır mıydı? Evet! Temel sorun lojistik’tir… Ucuz ve hızlı taşıma imkânı yoksa teşvikler sadece “Teşvik milyonerleri üretir”
Bir fabrika kurmak istediğinizde,
— Hammadde nerden gelecek?
— Ürün nereye gidecek, yani müşteri nerde? Sorularını cevaplamanız gerek…
Bir vagon yük en kısa 4–5 günde gidiyor Erzurum’a ve ucuz da değil…
Erzurum’a hızlı ve ucuz demir yolu hizmeti sunun yatırımlar gider…
Bir de doğal ticaret yollarının Erzurum’a etkisine bakacak olursak… (Bakmasak iyi olur) Karslı ve Erzincanlı Ulaştırma Bakanları o mevzuda Erzurum’u yok sayma konusunda mastır derecesinde hizmetler yapmışlardır…

Osman Körükler: İkliminin soğuk olması: 7 ay kış şartları, 5 ay da yarı yaz bir iklim. Bu iklim yatırımcıyı caydırıyor… Kamu yatırımlarının satılmasına gelince: Satılanlar bu memleketin insanına satıldı. Yatırımlar çok büyüdü. Örneğin çimento fabrikası. Büyüdükçe imalat arttı ve çevre illerdeki bütün çimento fabrikalarını satın aldı.
Zafer Özcan: Gelişme bir bütündür. Sanayileşememek, şehrin göreceli geri kalmışlığının bir parçası.
Abdurrahman Zeynel: Var olanları ya sattık ya özelleştirdik ya da kapattık. Yem Fabrikası vardı; satıldıktan kısa süre sonra kapatılarak yerine binalar yapıldı. Ilıca yolu üzerindeki Tarım Aletleri Fabrikası vardı, satıldı. Alanlar, cıvatasına kadar söktü ve kapattı. Tortum Şayak, Dumlu Yapağı… vb. Şehirde 35 den fazla fabrika vardı. Bunların yapılma, üretim, kapanma, kapatılma, satılma süreçleri, akademik heyet tarafından incelenmeli.
Muhammet Emin Işık: Limana uzak… Yatırımlara baktığınız zaman ulaşım en önemli etken. Dolayısıyla yatırımcı kolaya kolay Erzurum’a gelmez. Geriye devletin 6.inci bölge teşviki kalıyor, onu alan kimileri de yatırım yapmayıp devleti nasıl dolandırırım hesabına düşüyor.
Yahya Kızılaslan: Tarifini bulmayan hiç bir yatırım yatırım değildir. Dünyada konumu ve rakımı benzer olan şehirlere bakıldığında böyle şehirler sanayi yatırımdan daha çok eğitim, özellikle üniversite eğitimi, bio tarım, kış turizmi, sağlık yatırımları gibi, doğaya uygun yapılanmayla göze çarpıyor. Kalkınma planlamasında bunlara öncelik verilir ve gerekli destekler sağlanırsa göç de engellenir, yabancı yatırımcıda gelir diye düşünüyorum. Bir de bütün yatarımlar dijital teknolojiye dayanmalı yahut uyumlu olmalı.
Musa Seferoğlu: Erzurum da sanayi gelişmez! Çünkü: 1-Hiç kimse kendi işine bakmıyor. Hakkına razı olmuyor, herkesin gözü kulağı başkasının işinde ve kazancında. 2-Herşey devletten bekleniyor. 3- Batı illerinde yedi yabancı bir araya gelir, fabrika kurar, para kazanır. Erzurum’da iki kardeş veya baba oğul bir araya gelip iş yapamaz. Birbirlerini yerler. 4-Erzurum da iş yeri sahipleri hiç bir zaman işçiye değer vermez. İşçinin maaşını verirken elleri titrer. Parayı kazanan işçidir, fakat hor görülen, değer verilmeyen, gece gündüz çalıştırılmak istenen yine işçidir.
Dr. Hüseyin Bekmez: Erzurum, tarihte, ticaret merkezi olduğundan dolayı nüfusu artmış, bu özelliği kaybetme oranında azalmıştır. Sanayileşmede en önemlisi ortamın uygun olmasıdır. Bizim ortamımız da komşu ülkeler ile olan ulaşım ve gümrük anlaşmaları. Batıda gümrükler sıfır, bizim komşularda yüzde yüz olursa rekabet etme şansımız azalıyor. 80 sonrası bizim yaşadığımız temel sorun budur. Avrupa ve gümrük birliği anlaşmamız var: Dolayısıyla gümrükler sıfır. Yani 100 liralık mal pazara 100 lira olarak giriyor. Devlet vergi almıyor, ama doğuda İran bazı mallarda yüzde 150 vergi koyuyor. Yani 100 liralık malın 250 liraya pazara ulaşması demek. Aynı şekilde Gürcistan ve Azerbaycan da da vergiler çok yüksek. Zaten Ermenistan kapalı.
Engin Çukurçam: Bizim en büyük problemimiz birbirimize güvenemememiz dolayı kolektif ortaklık kuramamamız.
Mükerrem Saraçoğlu: Önce birlik şuuru. Avrupa’nın soğuk bölgelerinde sanayileşmiş pek çok ülke var. Şehrin politik temsilinde, medya yapasında, birliktelik kültürünü hayata geçiremeyen halkında da kabahat araya biliriz.
Ömer Dursun: Yatırım yapmak isteyen çok sayıda müteşebbis var; ama yer sorununu zamanında çözemeyen yöneticiler asıl kendilerinin engel olduğunu görmüyorlar.
Ferit Samoğlu: Ortaklık kültürümüz yok. Bakın 70’li yıllarda Erzurum’da deri fabrikası yapıldı; ben de çıraktım, orada çalışıyordum. Alman teknolojisi kullanıldı, makinalar geldi. Her şey bitti. Ortaklar anlaşamadı. Fabrika da bir türlü açılmadı ve hala çürüyor. Kimsenin hevesi kalmadı birlikte iş yapmaya. İklime gelince: Zemheriye göre de iş var. Mesela rahmetli Erbakan’ın yaptırmak isteği gibi elektronik. Telsiz bilgisayar gibi teknolojiler üretilir kapalı alanlarda.
İhsan Ataman: Hammaddenin pazarı da mamul maddenin pazarı da Marmara Bölgesi. Erzurumlu müteşebbis için nakliye bedelleri pazardaki rekabet gücünü büyük ölçüde kırıyor.
Naci Kasapoğlu: Memleketin soğu elbette bir etken ama kaliteli göç verip kalitesiz göç almasını göz ardı etmemek lazım.
Muhammet Kurt: Erzurum'da müteşebbis ruhu yeterince gelişmemiştir. İnsanımızın bakış açısı dar ve inovasyon eksikliği çok fazla... Sermaye bulan hazır iş olarak kahve market büfe cafe vs. alanlara yöneliyor. Gençlerin ne tür alanlarda yatırım yapabileceği konusunda vizyonist platformlar lazım.
Hüseyin Kotan: Tek cevabım var: Erzurum insanı güvenilir değil...
Ömer Şentürk: Erzurum'da önce çalışan için iş ahlakı olmalı…. Örnek: 2007 yılında bir banka şube müdürlüğüne vekâlet ederken şubeme bir atama yapıldı. Gelene sordum: nerede, ne iş yapıyordun? Personel, cpi tavuk bölge müdürlüğü muhasebesinden istifa ederek gelmiş. Cpi Erzurum'daki kesim haneyi çalıştıramadığından Erzincan a taşımış. Sebep işçi bir hafta çalışıp diğer haftada kendini izinli sayması imiş. Bir türlü düzen sağlanamadığından Erzincan a taşınmış.
Asef Delice: İklim ham maddeye uzaklık lojistik maliyeti kalifiye elaman sorunu vergi sisteminin bir batı şehri ile aynı olması misyon ve vizyon sahibi olmayan insanların yönetici olması.
Zafer Taş: Geçmişte birkaç tane kötü örnek olmuş yatırımcılar teşvik aldıktan sonra yatırımlarını sürdürmemişlerdir. İstismar etmişlerdir. Kötü sonuçları olan başarısız ortaklıklar özel sektörde yatırım yapma cesaretini öldürmüştür. Ayrıca sırf Erbakan yaptı diye ortadan kaldırılan Devlet yatırımlarımda şehirdeki heyecanı öldürmüştür. Örnek (Tarım aletleri fabrikası muhteşemdi. Pasinler elektronik sanayi, Tortum yün yapağı sanayi, Dersantaş, Pasinler tütün fabrikası…
Şevket Demir: Önce şehrin ticari hayatını sorgulamak ve incelemek gerekiyor. Başarılı bir ticari alt yapı olmadan sanayi oluşturulamaz geliştirilemez. Öte yandan: Bu gün kalkınan ve sanayileşen illerin mazisi de yoğun devlet yatırımları vardır. Erzurum ve Doğunun hissesi çok zayıf kaldı. Aşkale çimento ve şeker fabrikası hele bu örneklerin sayısının daha fazla olduğunu bir düşünün. Üretim ve sanayileşme gücünü çekim merkezi haline dönüştürememiş bir bölgede bireysel bir müteşebbisin çabaları yel değirmenine saldırıdan öteye gitmez. İş gücü, lojistik alt yapı, ham maddeye ulaşım, teknolojik destek, tüketici nüfus oranı, dış pazara ulaşma VS. bütün bu alt yapı sorunları müteşebbisin çözebileceği sorunlar değildir. Ama devlet geçmişte batı veya kalkınmış illerde yaptığı yatırımları ilimizde de yapıp bir ekonomik potansiyel oluştursaydı vatandaş devamını getirebilirdi.
Mükerrem Gökhan: Son yıllarda dünyada kalkınma değerlendirmesi ülkeler ölçeğinde ziyade iller ölçeğinde yapılmaktadır. Her ülke merkezi yönetimlerin planlamalarına ek olarak her il kendi envanterine, avantajlı alanlarına göre kalkınma planları yapmaktadır. İlimizin dikkate alınması gereken potansiyeli tarım ve hayvancılıktır. Bu konuda sanayileşme ve üretim potansiyelimizi çok ciddi boyutta terk ve ihmal ettik. Köylü oyundan düştü. Geçmişte ciddi boyutta ekonomik bir güç ifade eden köylü, bu gün hiçbir şey üretmeyen, ekonomik sermayeye katkıda bulunmayan şehrin ve devletin çanağına bir leblebi bile koyamayan durumda. İstisnalar olsa da, en azından ilimiz ve bölgemizde böyle. Geçmişte ülkemizin ve yakın coğrafyamızdaki ülkelerin canlı hayvan ihtiyaçlarını karşılarken ve biz bu potansiyeli sanayiye dönüştürüp katma değerini artırmamız gerekirken yanlış tarım politikaları yüzünden oyunu hepten kaybettik. Civil peynir in adını çeçile çevirdiler, gıkımız çıkmıyor. Sucuk, kavurma, salam sosis VS. bunlar yüksek katma değerli gıda sanayisidir. Bundan 60, 70 yıl önce benim evimde kışlık olarak hazırlanan sucuğu Türkiye’nin büyük bir bölümü bilmezken, şimdi birkaç il sucuğun sanayisini oluşturmuş ülkeye hükmediyor. Bütün bunlara rağmen bu gün şehrin damarlarında dolaşan para hala sadece kurbanda kurbana köylünün cebine giren kara ineğin parasıdır. Bakın Almanya’ya dünyaya teknoloji ve sanayi ürünü satmasına rağmen hayvancılığa ihmal etmemiş, stratejik önem vererek geliştirmiş. Bize hem Mercedes hem de Montofon satıyor. Sanayiye gelince, elbette bu şehir teknoloji ve sanayiden de payını alabilir, almalıdır da. Ancak bunun için ciddi devletin aklına ve planlaması ile çok ciddi teşvikler ihtiyaç vardır. Bu ayni zamanda ülkenin stratejik ve jeopolitik çıkarınadır. Şehir bu konuda ciddi manada ısrarcı ve takipçi olmalıdır. Tüccarı, sanayicisi, bürokratı, siyasetçisi, ak saçlılar kanaat önderleri ile yakın temas ve iş birliği içinde olmalıdır. Şehrin ve ülkenin ali menfaatleri gurup ve cemaat çıkarlarına ve kıskançlıklarına feda edilmemeli. İster yerli, ister yabancı yatırımcıya kapımızı ve gönlümüzü açmalıyız. Son yıllar hariç yatırımcıyı yolunacak kaz görüp, herkesin bilabedel sunduğu arsayı 2,3 katına kakalamaya çalıştık. Yatırımcıyı bürokratik engellerle canından bezdirdik. Son yıllarda bu konuda güzel gelişmeler var ama daha fazlasına gayret etmeliyiz.
Fekrullah Değirmenci: 1- Erzurum da para ve imkân girişimci ruhlu insanların elinde değil. Bu imkânlara sahip olanlar sanayiyi ve üretimi bilmiyorlar. (Hacettepe Makine Mühendisliğinden mezun olmuştum, çakı gibi de bir öğrenciydim. Üç değerli hemşerimiz bir araya gelip, devlet teşviki ile küçük bir ayakkabı üretim tesisi kurdular. Buranın başına beni getirmelerini tavsiye edenler olmuştu. Önce düşünür gibi oldular sonra vazgeçtiler. Memleketimden göçüp gittikten bir süre sonra, Türkiye’nin en büyük ayakkabı fabrikasının başına geçmiştim, senelerce üst düzey yöneticilik yaptım. Memleketimdeki o atölye de bir kaç yıl sonra kapanmıştı).
2- Ekonomik sorunlar o kadar ileri derecede ki, halkımız yerel yönetimden ve siyasilerden yatırım yerine mecburen basitte olsa kafasını sokacak bir devlet işi istiyor. Sanayi istemiyor, bekleyemiyor.
3- Hemen hemen her dönem güçlü iktidarlar Erzurum’dan fazla sayıda vekil çıkarmalarına rağmen, vekillerimizde sanayiden uzak insanlar olduğu için, sanayi yatırımına eğilmiyorlar. İş, atama, tayin konuları ile uğraşmayı tercih ediyorlar.
4- Değişen yeni dünya düzeninde Erzurum merkezi ve önemli bir noktadadır. Orta Asya’ya giden bütün yollar Erzurum’un içinden geçiyor. Orta Asya’dan gelen her şey yine Batı’ya bizim oradan geçiyor. Tarım ve hayvancılığa dönük her türlü sanayinin en rahat yapılacağı yerdir. Bir kilo patates 1 liraya bile satılamıyor, raf ömrü olmadığı İçin çiftçi elinden çıkarmak zorunda kalıyor. Hiç patatesin yetişmediği yerlere cips yapıp 100 gramını 5 TL ye satıyorlar. Yani patatesin kilosunu 50 TL ye satıyorlar.
5- Erzurum, bulunduğu konum itibariyle, Savunma Sanayine yönelik özel üretimlerin yapılabileceği bir merkezde olabilir. Her dönem, devletine bağlı bir memleket olarak, kritik öneme sahip bir yerdir.
Sonuç olarak; Erzurumlu ne istiyorsa siyasetçi onu yapıyor aslında.
Alper Özdoğan: Halk sanayiden önce kendini yetiştirecek. Rusya bizden daha soğuk! Soğuk gibi mazeretlere sığınmak yanlış.
Hikmet Ağ: Talat bey aradan 30 yıla yakın bir zaman geçtiği için tarihi kesin olarak hatırlayamadım zannedersem,1992 veya 93 yılı Milli Prodüktivite merkezinin 27 ve 28.yıl dönümü kutlamalarını Erzurum’da yaptı, Vali Mehmet Ağar, Bende Sanayi ve Ticaret İl Müdürü, Millî Prodüktivite (Verimlilik) Merkezi Başkanının kullandığı cümleyi aynen aktarıyorum ( Bu o zamanki ER TV de de mutlaka vardır) Doğunun geleceği devlet tarafından bilinmediği için Devlet buradaki yatırımlara sıcak bakmıyor zamanki Vali Mehmet Ağar tabiri caizse bu başkana ağzına geleni söyledi, Ne demek istiyorsun senin Misakı Milli sınırlarından şüphen mi var. Tabi o günkü hamasi duygularla başkanı şiddetle kınadık. Tabii o başkanın dedikleri kendini bağlar ama ben 20 yıldan fazla İl Müdürlüğü yaptım naçizane müşahedem şunlar oldu: Devlet doğudaki müteşebbislere gereği gibi önem vermedi. Mesela teşvik tedbirleri esnasında Kalkınma Bankası aracılığıyla kullandıracağı kredilerde fabrikanın ipoteğinin yanı sıra arsa ve arazi ipoteği de istiyordu, Âmâ batıdaki sanayicilere bu krediyi kullandırdığı zaman sadece fabrikayı ipotekle yetiniyordu. Bu konu Ankara'da katıldığım Yedinci Beş Yıllık Kalkınma toplantıda Rahmetli Özal Cumhurbaşkanı, yine Rahmetli Demirel Başbakan ve Rahmetli İnönü Başbakan yardımcısı, bu zevatın huzurunda dile getirdim, Erzurum’da Kalkınma Bankası açtıkları ve de konuyu bildikleri halde yine aynı şeyleri uyguladılar. Bizim sanayicimiz elinde bir miktarı sermaye olunca, hiç bir fizibilite yapmadan sadece fabrikayı dört duvar ve birkaç ekipman zannedip bütün parasını buna harcıyor, hammadde, üretim ve pazarlama maliyetlerini hesaba katmıyor, sonra sıkıntıya düşüp fabrikayı kapatıyor. Erzurum’da hava şartlarından dolayı sanayi olmuyor tezine katılmıyorum. Bugün Rusya’nın sanayisinin hatırı sayılır bir bölümü Sibirya da. Erzurum Sibirya’dan daha kötü iklim şartlarına sahip değil. Erzurum’a uygun, Erzurum’dan Türk Cumhuriyetlerine İhraç edilecek bir sürü sanayi malının Erzurum'da üretilmesi mümkündür. Biz DAP projesini hazırladığımız zaman Erzurum'a uygun fabrikaları rapora geçirmiştik. Tabi bu sanayi tesislerinin yanında lojistiğin mutlaka ileri seviyede yükseltilmesini de belirtmiştik mesela Demir Yollarının Azerbaycan üzerinden Diğer Türk Cumhuriyetlerine uzanacak şekilde hayatiyete geçirilmesini, Hava Limanının Uluslararası Hava limanı ve Kargo taşımacılığına elverişli hale getirilmesi gerektiğini belirtmiştik. Maalesef bugüne kadar gerçekleşen bir şey olmadı. Bunların hayata geçmesi için, memleketimizin insanlarının ve siyasilerinin bu işe inanmaları gerekir. İnsanlarımız önce kolektif çalışmayı öğrenip birbirlerinin işlerine engel olmamaya gayret etmeleri gerekmektedir. İkinci Organize Sanayiyi Vali Osman Derya Kadıoğlu’nun talimatıyla kurduk. Bakanlıktan tüm işlemlerini bitirip yatırım programına aldırdık. Vali Beyin tayini Malatya ya çıktı. Celalettin Güvenç Bey geldi. Yeni gelen valimizin kafasına girmişler, burada İkinci Organize Sanayi Bölgesine gerek yok, demişler. Vali bey, beni yanına çağırdı, gittim, bana Birinci Organize Sanayide yarın akşam bir toplantı yapalım, İkinci organize sanayinin Erzurum için getirimli olmayacağını söylüyorlar, konuyu orada tartışalım. Allah uzun ömür versin, Muammer Cindilli Ağabeyimde, ETSO Başkanı. Velhasıl toplandık. Birinci Organize Sanayisinde olan özellikle işletme değil depo olarak kullananların birçoğu 2.organize sanayiyi istemediler. İstememe sebepleri belli. O da bende kalsın. Orada söz alarak dedim ki: Vali Bey! 2.Organize Sanayi Bakanlığın yatırım programına alınmış, biz bu organizeyi lağvedersek bakanlıktan bırakın Organizeyi Küçük Sanayi Sitelerine bile kredi alamayız. Hiç değilse bunu donduralım tümüyle kapatmayalım ilerisinde belki başka yönetim gelir bunu yeniden faaliyete geçirir. Olur mu, olur dedik, o gün, 2. Organizeyi kapanmaktan kurtardık. Dedim ki Vali Bey, bir fıkra anlatabilir miyim? Anlat, dedi: Cehennem, Zebani ve Erzurumlu fıkrasını anlattım. Müdür bey, sen Erzurumlu değil misin? Erzurumluyum Vali Bey, ama ahvalimiz bu. Bizler, Erzurum’da sanayinin olması için önce geçmişteki kötü örnekleri bırakıp, kolektif çalışmayı ön plana çıkaracağız, ikincisi de seçilen siyasilerin ikinci dönem seçilememe kaygısını bırakıp sanayi için ellerinden ne geliyorsa sonuna kadar yapmaları ve takip etmeleri gerekiyor. Eğer Erzurum’da sanayiyi İstediğimiz seviyeye getirebilirsek hem göçü önlemiş oluruz hem de batı vilayetlerinin insan yükünü azaltırız.
Taner Şahika: Ben ve ailem 50 senedir Erzurum’da doğduk ve yatırımlarımızın tümü Erzurum’da şunu çok iyi görmek lazım Erzurum’da;
3.Büyük ağabey dediklerimiz sanayide odalarda bizleri temsil ediyor dediklerimiz, gençlere müsaade etmesi gerekli. Erzurum yeni heyecanlı, cesur, dürüst, dertlenen arkadaşlara ihtiyaç var tabii ki büyüklerinin tecrübesi ile istişare ederek
Mehmet Kotan: Erzurum'da insanlar 50-100 kişi bir araya gelip konut yapabiliyorlar lakin o konutlara harcadıkları paralarla bir araya gelip de iş kuramıyorlar, zira güvensizlik hakim.
Harun Arslan: Fabrika için ucuz lojistik şart… yanı hızlı tren şart.
N. Fatih Şener: Erzurum burda olsaydı kalkınır mıydı? Erzurum burda olsaydı kalkınır mıydı? Evet! Temel sorun lojistik’tir… Ucuz ve hızlı taşıma imkânı yoksa teşvikler sadece “Teşvik milyonerleri üretir”
Bir fabrika kurmak istediğinizde,
— Hammadde nerden gelecek?
— Ürün nereye gidecek, yani müşteri nerde? Sorularını cevaplamanız gerek…
Bir vagon yük en kısa 4–5 günde gidiyor Erzurum’a ve ucuz da değil…
Erzurum’a hızlı ve ucuz demir yolu hizmeti sunun yatırımlar gider…
Bir de doğal ticaret yollarının Erzurum’a etkisine bakacak olursak… (Bakmasak iyi olur) Karslı ve Erzincanlı Ulaştırma Bakanları o mevzuda Erzurum’u yok sayma konusunda mastır derecesinde hizmetler yapmışlardır…

Osman Körükler: İkliminin soğuk olması: 7 ay kış şartları, 5 ay da yarı yaz bir iklim. Bu iklim yatırımcıyı caydırıyor… Kamu yatırımlarının satılmasına gelince: Satılanlar bu memleketin insanına satıldı. Yatırımlar çok büyüdü. Örneğin çimento fabrikası. Büyüdükçe imalat arttı ve çevre illerdeki bütün çimento fabrikalarını satın aldı.
Zafer Özcan: Gelişme bir bütündür. Sanayileşememek, şehrin göreceli geri kalmışlığının bir parçası.
Abdurrahman Zeynel: Var olanları ya sattık ya özelleştirdik ya da kapattık. Yem Fabrikası vardı; satıldıktan kısa süre sonra kapatılarak yerine binalar yapıldı. Ilıca yolu üzerindeki Tarım Aletleri Fabrikası vardı, satıldı. Alanlar, cıvatasına kadar söktü ve kapattı. Tortum Şayak, Dumlu Yapağı… vb. Şehirde 35 den fazla fabrika vardı. Bunların yapılma, üretim, kapanma, kapatılma, satılma süreçleri, akademik heyet tarafından incelenmeli.
Muhammet Emin Işık: Limana uzak… Yatırımlara baktığınız zaman ulaşım en önemli etken. Dolayısıyla yatırımcı kolaya kolay Erzurum’a gelmez. Geriye devletin 6.inci bölge teşviki kalıyor, onu alan kimileri de yatırım yapmayıp devleti nasıl dolandırırım hesabına düşüyor.
Yahya Kızılaslan: Tarifini bulmayan hiç bir yatırım yatırım değildir. Dünyada konumu ve rakımı benzer olan şehirlere bakıldığında böyle şehirler sanayi yatırımdan daha çok eğitim, özellikle üniversite eğitimi, bio tarım, kış turizmi, sağlık yatırımları gibi, doğaya uygun yapılanmayla göze çarpıyor. Kalkınma planlamasında bunlara öncelik verilir ve gerekli destekler sağlanırsa göç de engellenir, yabancı yatırımcıda gelir diye düşünüyorum. Bir de bütün yatarımlar dijital teknolojiye dayanmalı yahut uyumlu olmalı.
Musa Seferoğlu: Erzurum da sanayi gelişmez! Çünkü: 1-Hiç kimse kendi işine bakmıyor. Hakkına razı olmuyor, herkesin gözü kulağı başkasının işinde ve kazancında. 2-Herşey devletten bekleniyor. 3- Batı illerinde yedi yabancı bir araya gelir, fabrika kurar, para kazanır. Erzurum’da iki kardeş veya baba oğul bir araya gelip iş yapamaz. Birbirlerini yerler. 4-Erzurum da iş yeri sahipleri hiç bir zaman işçiye değer vermez. İşçinin maaşını verirken elleri titrer. Parayı kazanan işçidir, fakat hor görülen, değer verilmeyen, gece gündüz çalıştırılmak istenen yine işçidir.
Dr. Hüseyin Bekmez: Erzurum, tarihte, ticaret merkezi olduğundan dolayı nüfusu artmış, bu özelliği kaybetme oranında azalmıştır. Sanayileşmede en önemlisi ortamın uygun olmasıdır. Bizim ortamımız da komşu ülkeler ile olan ulaşım ve gümrük anlaşmaları. Batıda gümrükler sıfır, bizim komşularda yüzde yüz olursa rekabet etme şansımız azalıyor. 80 sonrası bizim yaşadığımız temel sorun budur. Avrupa ve gümrük birliği anlaşmamız var: Dolayısıyla gümrükler sıfır. Yani 100 liralık mal pazara 100 lira olarak giriyor. Devlet vergi almıyor, ama doğuda İran bazı mallarda yüzde 150 vergi koyuyor. Yani 100 liralık malın 250 liraya pazara ulaşması demek. Aynı şekilde Gürcistan ve Azerbaycan da da vergiler çok yüksek. Zaten Ermenistan kapalı.
Engin Çukurçam: Bizim en büyük problemimiz birbirimize güvenemememiz dolayı kolektif ortaklık kuramamamız.
Mükerrem Saraçoğlu: Önce birlik şuuru. Avrupa’nın soğuk bölgelerinde sanayileşmiş pek çok ülke var. Şehrin politik temsilinde, medya yapasında, birliktelik kültürünü hayata geçiremeyen halkında da kabahat araya biliriz.
Ömer Dursun: Yatırım yapmak isteyen çok sayıda müteşebbis var; ama yer sorununu zamanında çözemeyen yöneticiler asıl kendilerinin engel olduğunu görmüyorlar.
Ferit Samoğlu: Ortaklık kültürümüz yok. Bakın 70’li yıllarda Erzurum’da deri fabrikası yapıldı; ben de çıraktım, orada çalışıyordum. Alman teknolojisi kullanıldı, makinalar geldi. Her şey bitti. Ortaklar anlaşamadı. Fabrika da bir türlü açılmadı ve hala çürüyor. Kimsenin hevesi kalmadı birlikte iş yapmaya. İklime gelince: Zemheriye göre de iş var. Mesela rahmetli Erbakan’ın yaptırmak isteği gibi elektronik. Telsiz bilgisayar gibi teknolojiler üretilir kapalı alanlarda.
İhsan Ataman: Hammaddenin pazarı da mamul maddenin pazarı da Marmara Bölgesi. Erzurumlu müteşebbis için nakliye bedelleri pazardaki rekabet gücünü büyük ölçüde kırıyor.
Naci Kasapoğlu: Memleketin soğu elbette bir etken ama kaliteli göç verip kalitesiz göç almasını göz ardı etmemek lazım.
Muhammet Kurt: Erzurum'da müteşebbis ruhu yeterince gelişmemiştir. İnsanımızın bakış açısı dar ve inovasyon eksikliği çok fazla... Sermaye bulan hazır iş olarak kahve market büfe cafe vs. alanlara yöneliyor. Gençlerin ne tür alanlarda yatırım yapabileceği konusunda vizyonist platformlar lazım.
Hüseyin Kotan: Tek cevabım var: Erzurum insanı güvenilir değil...
Ömer Şentürk: Erzurum'da önce çalışan için iş ahlakı olmalı…. Örnek: 2007 yılında bir banka şube müdürlüğüne vekâlet ederken şubeme bir atama yapıldı. Gelene sordum: nerede, ne iş yapıyordun? Personel, cpi tavuk bölge müdürlüğü muhasebesinden istifa ederek gelmiş. Cpi Erzurum'daki kesim haneyi çalıştıramadığından Erzincan a taşımış. Sebep işçi bir hafta çalışıp diğer haftada kendini izinli sayması imiş. Bir türlü düzen sağlanamadığından Erzincan a taşınmış.
Asef Delice: İklim ham maddeye uzaklık lojistik maliyeti kalifiye elaman sorunu vergi sisteminin bir batı şehri ile aynı olması misyon ve vizyon sahibi olmayan insanların yönetici olması.
Zafer Taş: Geçmişte birkaç tane kötü örnek olmuş yatırımcılar teşvik aldıktan sonra yatırımlarını sürdürmemişlerdir. İstismar etmişlerdir. Kötü sonuçları olan başarısız ortaklıklar özel sektörde yatırım yapma cesaretini öldürmüştür. Ayrıca sırf Erbakan yaptı diye ortadan kaldırılan Devlet yatırımlarımda şehirdeki heyecanı öldürmüştür. Örnek (Tarım aletleri fabrikası muhteşemdi. Pasinler elektronik sanayi, Tortum yün yapağı sanayi, Dersantaş, Pasinler tütün fabrikası…
Şevket Demir: Önce şehrin ticari hayatını sorgulamak ve incelemek gerekiyor. Başarılı bir ticari alt yapı olmadan sanayi oluşturulamaz geliştirilemez. Öte yandan: Bu gün kalkınan ve sanayileşen illerin mazisi de yoğun devlet yatırımları vardır. Erzurum ve Doğunun hissesi çok zayıf kaldı. Aşkale çimento ve şeker fabrikası hele bu örneklerin sayısının daha fazla olduğunu bir düşünün. Üretim ve sanayileşme gücünü çekim merkezi haline dönüştürememiş bir bölgede bireysel bir müteşebbisin çabaları yel değirmenine saldırıdan öteye gitmez. İş gücü, lojistik alt yapı, ham maddeye ulaşım, teknolojik destek, tüketici nüfus oranı, dış pazara ulaşma VS. bütün bu alt yapı sorunları müteşebbisin çözebileceği sorunlar değildir. Ama devlet geçmişte batı veya kalkınmış illerde yaptığı yatırımları ilimizde de yapıp bir ekonomik potansiyel oluştursaydı vatandaş devamını getirebilirdi.
Mükerrem Gökhan: Son yıllarda dünyada kalkınma değerlendirmesi ülkeler ölçeğinde ziyade iller ölçeğinde yapılmaktadır. Her ülke merkezi yönetimlerin planlamalarına ek olarak her il kendi envanterine, avantajlı alanlarına göre kalkınma planları yapmaktadır. İlimizin dikkate alınması gereken potansiyeli tarım ve hayvancılıktır. Bu konuda sanayileşme ve üretim potansiyelimizi çok ciddi boyutta terk ve ihmal ettik. Köylü oyundan düştü. Geçmişte ciddi boyutta ekonomik bir güç ifade eden köylü, bu gün hiçbir şey üretmeyen, ekonomik sermayeye katkıda bulunmayan şehrin ve devletin çanağına bir leblebi bile koyamayan durumda. İstisnalar olsa da, en azından ilimiz ve bölgemizde böyle. Geçmişte ülkemizin ve yakın coğrafyamızdaki ülkelerin canlı hayvan ihtiyaçlarını karşılarken ve biz bu potansiyeli sanayiye dönüştürüp katma değerini artırmamız gerekirken yanlış tarım politikaları yüzünden oyunu hepten kaybettik. Civil peynir in adını çeçile çevirdiler, gıkımız çıkmıyor. Sucuk, kavurma, salam sosis VS. bunlar yüksek katma değerli gıda sanayisidir. Bundan 60, 70 yıl önce benim evimde kışlık olarak hazırlanan sucuğu Türkiye’nin büyük bir bölümü bilmezken, şimdi birkaç il sucuğun sanayisini oluşturmuş ülkeye hükmediyor. Bütün bunlara rağmen bu gün şehrin damarlarında dolaşan para hala sadece kurbanda kurbana köylünün cebine giren kara ineğin parasıdır. Bakın Almanya’ya dünyaya teknoloji ve sanayi ürünü satmasına rağmen hayvancılığa ihmal etmemiş, stratejik önem vererek geliştirmiş. Bize hem Mercedes hem de Montofon satıyor. Sanayiye gelince, elbette bu şehir teknoloji ve sanayiden de payını alabilir, almalıdır da. Ancak bunun için ciddi devletin aklına ve planlaması ile çok ciddi teşvikler ihtiyaç vardır. Bu ayni zamanda ülkenin stratejik ve jeopolitik çıkarınadır. Şehir bu konuda ciddi manada ısrarcı ve takipçi olmalıdır. Tüccarı, sanayicisi, bürokratı, siyasetçisi, ak saçlılar kanaat önderleri ile yakın temas ve iş birliği içinde olmalıdır. Şehrin ve ülkenin ali menfaatleri gurup ve cemaat çıkarlarına ve kıskançlıklarına feda edilmemeli. İster yerli, ister yabancı yatırımcıya kapımızı ve gönlümüzü açmalıyız. Son yıllar hariç yatırımcıyı yolunacak kaz görüp, herkesin bilabedel sunduğu arsayı 2,3 katına kakalamaya çalıştık. Yatırımcıyı bürokratik engellerle canından bezdirdik. Son yıllarda bu konuda güzel gelişmeler var ama daha fazlasına gayret etmeliyiz.
Fekrullah Değirmenci: 1- Erzurum da para ve imkân girişimci ruhlu insanların elinde değil. Bu imkânlara sahip olanlar sanayiyi ve üretimi bilmiyorlar. (Hacettepe Makine Mühendisliğinden mezun olmuştum, çakı gibi de bir öğrenciydim. Üç değerli hemşerimiz bir araya gelip, devlet teşviki ile küçük bir ayakkabı üretim tesisi kurdular. Buranın başına beni getirmelerini tavsiye edenler olmuştu. Önce düşünür gibi oldular sonra vazgeçtiler. Memleketimden göçüp gittikten bir süre sonra, Türkiye’nin en büyük ayakkabı fabrikasının başına geçmiştim, senelerce üst düzey yöneticilik yaptım. Memleketimdeki o atölye de bir kaç yıl sonra kapanmıştı).
2- Ekonomik sorunlar o kadar ileri derecede ki, halkımız yerel yönetimden ve siyasilerden yatırım yerine mecburen basitte olsa kafasını sokacak bir devlet işi istiyor. Sanayi istemiyor, bekleyemiyor.
3- Hemen hemen her dönem güçlü iktidarlar Erzurum’dan fazla sayıda vekil çıkarmalarına rağmen, vekillerimizde sanayiden uzak insanlar olduğu için, sanayi yatırımına eğilmiyorlar. İş, atama, tayin konuları ile uğraşmayı tercih ediyorlar.
4- Değişen yeni dünya düzeninde Erzurum merkezi ve önemli bir noktadadır. Orta Asya’ya giden bütün yollar Erzurum’un içinden geçiyor. Orta Asya’dan gelen her şey yine Batı’ya bizim oradan geçiyor. Tarım ve hayvancılığa dönük her türlü sanayinin en rahat yapılacağı yerdir. Bir kilo patates 1 liraya bile satılamıyor, raf ömrü olmadığı İçin çiftçi elinden çıkarmak zorunda kalıyor. Hiç patatesin yetişmediği yerlere cips yapıp 100 gramını 5 TL ye satıyorlar. Yani patatesin kilosunu 50 TL ye satıyorlar.
5- Erzurum, bulunduğu konum itibariyle, Savunma Sanayine yönelik özel üretimlerin yapılabileceği bir merkezde olabilir. Her dönem, devletine bağlı bir memleket olarak, kritik öneme sahip bir yerdir.
Sonuç olarak; Erzurumlu ne istiyorsa siyasetçi onu yapıyor aslında.
Alper Özdoğan: Halk sanayiden önce kendini yetiştirecek. Rusya bizden daha soğuk! Soğuk gibi mazeretlere sığınmak yanlış.
Hikmet Ağ: Talat bey aradan 30 yıla yakın bir zaman geçtiği için tarihi kesin olarak hatırlayamadım zannedersem,1992 veya 93 yılı Milli Prodüktivite merkezinin 27 ve 28.yıl dönümü kutlamalarını Erzurum’da yaptı, Vali Mehmet Ağar, Bende Sanayi ve Ticaret İl Müdürü, Millî Prodüktivite (Verimlilik) Merkezi Başkanının kullandığı cümleyi aynen aktarıyorum ( Bu o zamanki ER TV de de mutlaka vardır) Doğunun geleceği devlet tarafından bilinmediği için Devlet buradaki yatırımlara sıcak bakmıyor zamanki Vali Mehmet Ağar tabiri caizse bu başkana ağzına geleni söyledi, Ne demek istiyorsun senin Misakı Milli sınırlarından şüphen mi var. Tabi o günkü hamasi duygularla başkanı şiddetle kınadık. Tabii o başkanın dedikleri kendini bağlar ama ben 20 yıldan fazla İl Müdürlüğü yaptım naçizane müşahedem şunlar oldu: Devlet doğudaki müteşebbislere gereği gibi önem vermedi. Mesela teşvik tedbirleri esnasında Kalkınma Bankası aracılığıyla kullandıracağı kredilerde fabrikanın ipoteğinin yanı sıra arsa ve arazi ipoteği de istiyordu, Âmâ batıdaki sanayicilere bu krediyi kullandırdığı zaman sadece fabrikayı ipotekle yetiniyordu. Bu konu Ankara'da katıldığım Yedinci Beş Yıllık Kalkınma toplantıda Rahmetli Özal Cumhurbaşkanı, yine Rahmetli Demirel Başbakan ve Rahmetli İnönü Başbakan yardımcısı, bu zevatın huzurunda dile getirdim, Erzurum’da Kalkınma Bankası açtıkları ve de konuyu bildikleri halde yine aynı şeyleri uyguladılar. Bizim sanayicimiz elinde bir miktarı sermaye olunca, hiç bir fizibilite yapmadan sadece fabrikayı dört duvar ve birkaç ekipman zannedip bütün parasını buna harcıyor, hammadde, üretim ve pazarlama maliyetlerini hesaba katmıyor, sonra sıkıntıya düşüp fabrikayı kapatıyor. Erzurum’da hava şartlarından dolayı sanayi olmuyor tezine katılmıyorum. Bugün Rusya’nın sanayisinin hatırı sayılır bir bölümü Sibirya da. Erzurum Sibirya’dan daha kötü iklim şartlarına sahip değil. Erzurum’a uygun, Erzurum’dan Türk Cumhuriyetlerine İhraç edilecek bir sürü sanayi malının Erzurum'da üretilmesi mümkündür. Biz DAP projesini hazırladığımız zaman Erzurum'a uygun fabrikaları rapora geçirmiştik. Tabi bu sanayi tesislerinin yanında lojistiğin mutlaka ileri seviyede yükseltilmesini de belirtmiştik mesela Demir Yollarının Azerbaycan üzerinden Diğer Türk Cumhuriyetlerine uzanacak şekilde hayatiyete geçirilmesini, Hava Limanının Uluslararası Hava limanı ve Kargo taşımacılığına elverişli hale getirilmesi gerektiğini belirtmiştik. Maalesef bugüne kadar gerçekleşen bir şey olmadı. Bunların hayata geçmesi için, memleketimizin insanlarının ve siyasilerinin bu işe inanmaları gerekir. İnsanlarımız önce kolektif çalışmayı öğrenip birbirlerinin işlerine engel olmamaya gayret etmeleri gerekmektedir. İkinci Organize Sanayiyi Vali Osman Derya Kadıoğlu’nun talimatıyla kurduk. Bakanlıktan tüm işlemlerini bitirip yatırım programına aldırdık. Vali Beyin tayini Malatya ya çıktı. Celalettin Güvenç Bey geldi. Yeni gelen valimizin kafasına girmişler, burada İkinci Organize Sanayi Bölgesine gerek yok, demişler. Vali bey, beni yanına çağırdı, gittim, bana Birinci Organize Sanayide yarın akşam bir toplantı yapalım, İkinci organize sanayinin Erzurum için getirimli olmayacağını söylüyorlar, konuyu orada tartışalım. Allah uzun ömür versin, Muammer Cindilli Ağabeyimde, ETSO Başkanı. Velhasıl toplandık. Birinci Organize Sanayisinde olan özellikle işletme değil depo olarak kullananların birçoğu 2.organize sanayiyi istemediler. İstememe sebepleri belli. O da bende kalsın. Orada söz alarak dedim ki: Vali Bey! 2.Organize Sanayi Bakanlığın yatırım programına alınmış, biz bu organizeyi lağvedersek bakanlıktan bırakın Organizeyi Küçük Sanayi Sitelerine bile kredi alamayız. Hiç değilse bunu donduralım tümüyle kapatmayalım ilerisinde belki başka yönetim gelir bunu yeniden faaliyete geçirir. Olur mu, olur dedik, o gün, 2. Organizeyi kapanmaktan kurtardık. Dedim ki Vali Bey, bir fıkra anlatabilir miyim? Anlat, dedi: Cehennem, Zebani ve Erzurumlu fıkrasını anlattım. Müdür bey, sen Erzurumlu değil misin? Erzurumluyum Vali Bey, ama ahvalimiz bu. Bizler, Erzurum’da sanayinin olması için önce geçmişteki kötü örnekleri bırakıp, kolektif çalışmayı ön plana çıkaracağız, ikincisi de seçilen siyasilerin ikinci dönem seçilememe kaygısını bırakıp sanayi için ellerinden ne geliyorsa sonuna kadar yapmaları ve takip etmeleri gerekiyor. Eğer Erzurum’da sanayiyi İstediğimiz seviyeye getirebilirsek hem göçü önlemiş oluruz hem de batı vilayetlerinin insan yükünü azaltırız.
Taner Şahika: Ben ve ailem 50 senedir Erzurum’da doğduk ve yatırımlarımızın tümü Erzurum’da şunu çok iyi görmek lazım Erzurum’da;
- Bacalı sanayi olması için hammadde yok ve tedarik merkezlerine uzak olmasından maliyet yüksek. Olmaz demiyor, çünkü boya üretimi yapıyorum.
- Erzurum kendi markalarına sanayisine sahip çıkmıyorsa bir başkası gelip burda yatırım yapmıyor, yapmaz.
3.Büyük ağabey dediklerimiz sanayide odalarda bizleri temsil ediyor dediklerimiz, gençlere müsaade etmesi gerekli. Erzurum yeni heyecanlı, cesur, dürüst, dertlenen arkadaşlara ihtiyaç var tabii ki büyüklerinin tecrübesi ile istişare ederek
Mehmet Kotan: Erzurum'da insanlar 50-100 kişi bir araya gelip konut yapabiliyorlar lakin o konutlara harcadıkları paralarla bir araya gelip de iş kuramıyorlar, zira güvensizlik hakim.
Harun Arslan: Fabrika için ucuz lojistik şart… yanı hızlı tren şart.