
İklim değişikliği, küresel sıcaklık artışı, yağış rejimlerindeki düzensizlikler ve aşırı hava olaylarının daha sık yaşanmasıyla etkisini her geçen yıl daha fazla hissettiriyor. Türkiye’de de bu değişim özellikle karasal iklimin hâkim olduğu bölgelerde belirgin hale gelirken, Erzurum’da kar yağışlarının azalması ve erken ilkbaharda hızla erimesi ciddi riskler oluşturuyor.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taşkın Öztaş, iklim değişikliğinin toprağın su tutma kapasitesini olumsuz etkilediğini belirterek, "Normalde karların yavaş yavaş eriyerek toprağa nüfuz etmesi gerekirken, donlu toprak nedeniyle su yüzey akışına geçiyor. Bu, su kaybının yanı sıra verimli üst toprağın taşınmasına da neden oluyor. Erzurum’da kar yağışlarının azalması, yoğun yağışların artması ve erken erime, toprak ve su kayıplarına yol açıyor. Bu durum, taban suyunun beslenmesini ve toprak nemini azaltarak tarımı ve su kaynaklarını olumsuz etkiliyor, kuraklık riskini artırıyor” dedi.
'Kar yağışının azalması ürün kaybına yol açıyor’
Erzurum’un uzun yıllar ortalama yağış miktarının 450 milimetre civarında olduğunu belirten Prof. Dr. Öztaş, “Bu yağışların 1/3’ü kar yağışlarından gelmektedir. Bilimsel çalışmalara göre Erzurum’da kar yağışlarının toplam yağış içerisindeki su eşdeğeri olarak katkısı yüzde 35’lerden son 8-10 yılda yüzde 20 seviyelerine kadar düşmüştür. Kar yağışlarının kritik düzeylere kadar azaldığı ve toplam yağış miktarı değişmese bile kar yağışlarının büyük ölçüde azaldığı açıkça görülüyor. Bu durum taban suyu beslenmesini ve toprak nemini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca bölgemizde yağış rejimindeki değişimler nedeniyle kısa süreli yoğun yağışların meydana geldiğine sıklıkla şahit oluyoruz, tüm bu olumsuzluklar ürün kayıplarını da beraberinde getirmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Erken eriyen karlar verimli toprağı da götürüyor’
İklim değişikliğinin bir diğer olumsuz etkisinin ise özellikle Erzurum gibi dağlık ve topografik bakımdan elverişsiz bölgelerde, karların hızlı erimesiyle meydana gelen toprak ve su kayıpları olduğunun üstünde duran Prof. Dr. Öztaş, “Normalde karların yavaş yavaş eriyerek toprağa nüfuz etmesi gerekirken, toprağın alt tabakalarının don olduğu dönemde ani eriyen kar suları toprağa nüfuz edemez ve yüzey akışına geçer. Bu sadece suyun kaybıyla değil, üretken toprak üst tabakasının da taşınmasıyla sonuçlanır. Yani hem suyu hem de toprağı kaybederiz. Yıllık yağış miktarının azalması ve rejiminde yaşanan dengesizlikler tarımı da olumsuz yönde etkiler. Son yıllarda Erzurum’da yaşanan aşırı soğuklar da bu değişimin doğal bir sonucudur. Örneğin bu kış, son 50-60 yılın en soğuk kışlarından biri olarak kaydedildi. Küresel ısınmanın en bariz etkilerinden biri ekstrem hava olaylarının sıklık ve şiddetinin artırmadır. Özellikle bölgemizde kar yağışlarının yetersiz olduğu yıllarda aşırı hava olaylarının daha sık yaşanması ve buna bağlı olarak kuraklık riskinin artması muhtemeldir” diye konuştu.
İklim değişikliği ve tarım
İklim değişikliğinin tarımı doğrudan etkileyen bir faktör olmasının yanı sıra, tarımın da iklim değişikliğini tetikleyen sektörlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Öztaş, “Erzurum özelinde, gelecekte tarım deseninin değişmesi elbette muhtemeldir. Kar yağışlarının azalması, ortalama sıcaklığın artması, vejetasyon süresinin uzaması gibi olası değişikliklerin bölgede geleneksel tarım ürünlerine alternatif olarak mısır, ayçiçeği gibi ürünlerin de daha yoğun bir şekilde yetiştiriciliğini mümkün kılacaktır. Ayrıca, dikey tarım gibi yeni tarım teknikleri de gündeme gelebilir. Ancak Erzurum’un coğrafi yapısı ve iklim koşulları nedeniyle bu tür uygulamalara adaptasyon süreci diğer bölgelere göre çok daha yavaş ilerleyebilir” dedi.