Her iki takım da kötü başladı. İlk yarıda ikisinin de gole yakın birer pozisyonu var.
Hele Nwakaeme’nin ki af edilir gibi değil. Oyunun üçte birlik bölümü bittiğinde, Ekuban ile tek yakaladıkları net atakta, ev sahibinin defansını aşamadılar.
Trabzon savunmasından özellikle Edgar ve Hosseini ile yayılan pozitif enerji, kendi for hattında uykuya daldı.
Konuk ekibin forveti, ev sahibinin karşısında daraldıkça daraldı.
Oltan ile Gomez’in sakat, Da Costa ile Omolo’nun cezalı olduğu dadaşlar, oyuna umduğum gibi başlamadı.
Havanın sıfır dereceye vurduğu saatlerde, klavyedeki parmaklar donarken, Trodsen, Ömür, Berat’ın sakat, Vitor Hugo’nun cezalı olduğu Alanya yaralısı Trabzon takımı da, ilk 45 dakikada istenileni ortaya koydu dersek, yalan demiş oluruz.
*****
Ciddiyette, azimde ve cesarette yetersiz bir oyun duruşu sergileyen iki takımda, oyun seyir zevki asla vermedi.
Gereksiz övgülerle "kümede kalırız sigortası" yaptırdıklarını düşünenler, kaybettikleri puanları sezon sonunda puan tarlasında mı toplayacak acaba? Diye sormak isterim mavi-beyazlılara…
Erzurumspor’un düşmesine üzülürüm. İşi daha sıkı tutmaları lazım iken, yükü Cenk Ahmet, Osman, Butko ve Emrah’ın üzerine yıkmak, maç içindeki stratejiyi değiştirmek, teknik adamına kalsa gerek!
Güneşin kendini gösterdiği, bıçak gibi soğuğun ise kendini hissettirdiği bu 90 dakikada,
bizler kaç yıldır sonunu bildiğimiz bir filmin, fragmanlarını mı izliyoruz acaba?
Zor yaratılan bir Trabzon takımın nasıl kolay yenileceğini mi görmemiz gerekiyordu Kazım Karabekir Stadyumu’nda. Futbolcuların yüzü sanki iflas etmiş esnaf gibi! Hayırdır Aga? Bordo mavili kulübün size borcu mu var? Biliyorum, yok. Ne kazanmak için inancınız var, ne kaybetmemek için direnciniz! Sahanın ortasında oynayın ulan, diyecek bir "abi" yok mu takımda?
Mavi beyazlılara "bizden puan almanızda bir sakınca yoktur" havasını gütmek, sadece kulübenin sorumluluğunu bağlamaz, asıl sorumluluk futbolculara da bu duyguyu yüklemektir.
*****
Dikine oynayan Flavıo’nun yerine, nereye oynadığını henüz çözemediğim Yunus Mallı, ilerleyen dakikalarda formasını Flavio’ya teslim ederken, Erzurum ekibinde de El Kabir, Novıkovas’a yerini bırakması biraz geç kalınan kararlardı.
Orta hakem Ali Palabıyık, çok sık düdük çalarak oyunu çok kesmesi, günün hoş olmayan fotoğrafıydı. Bırak oynasınlar be adam!
Günün bir başka isteksiz ismi, bizim Nijeryalı Nwakaeme idi.
Ev sahibinde ikinci yarıda oyuna giren, Trabzonspor’un alt yapısından yetişmiş Rağman Buğra ile konuk ekipte Djaniny, ikinci 45’de net gol pozisyonlarını cömertçe harcayanlar oldu.
Abdülkadir Parmak, bu oyunda yerini sağlamlaştırdı. Parmak’ın oyundan alınması kesinlikle kenar kulübe hatasıydı. Uzun süre forma giymeden, bu maçta sağ bek oynayan Hüseyin Türkmen, yüzde yüzlük bir gol pozisyonunu son anda kornere atarak alkış aldı.
Kimsenin takımı adına bir gol dahi yazamaması, karşılaşmanın sessizliği oldu.
Aslında bu 90 dakika da, soğuk hava adına hem futbol dondu, hem biz, hem de siz!
Hele Nwakaeme’nin ki af edilir gibi değil. Oyunun üçte birlik bölümü bittiğinde, Ekuban ile tek yakaladıkları net atakta, ev sahibinin defansını aşamadılar.
Trabzon savunmasından özellikle Edgar ve Hosseini ile yayılan pozitif enerji, kendi for hattında uykuya daldı.
Konuk ekibin forveti, ev sahibinin karşısında daraldıkça daraldı.
Oltan ile Gomez’in sakat, Da Costa ile Omolo’nun cezalı olduğu dadaşlar, oyuna umduğum gibi başlamadı.
Havanın sıfır dereceye vurduğu saatlerde, klavyedeki parmaklar donarken, Trodsen, Ömür, Berat’ın sakat, Vitor Hugo’nun cezalı olduğu Alanya yaralısı Trabzon takımı da, ilk 45 dakikada istenileni ortaya koydu dersek, yalan demiş oluruz.
*****
Ciddiyette, azimde ve cesarette yetersiz bir oyun duruşu sergileyen iki takımda, oyun seyir zevki asla vermedi.
Gereksiz övgülerle "kümede kalırız sigortası" yaptırdıklarını düşünenler, kaybettikleri puanları sezon sonunda puan tarlasında mı toplayacak acaba? Diye sormak isterim mavi-beyazlılara…
Erzurumspor’un düşmesine üzülürüm. İşi daha sıkı tutmaları lazım iken, yükü Cenk Ahmet, Osman, Butko ve Emrah’ın üzerine yıkmak, maç içindeki stratejiyi değiştirmek, teknik adamına kalsa gerek!
Güneşin kendini gösterdiği, bıçak gibi soğuğun ise kendini hissettirdiği bu 90 dakikada,
bizler kaç yıldır sonunu bildiğimiz bir filmin, fragmanlarını mı izliyoruz acaba?
Zor yaratılan bir Trabzon takımın nasıl kolay yenileceğini mi görmemiz gerekiyordu Kazım Karabekir Stadyumu’nda. Futbolcuların yüzü sanki iflas etmiş esnaf gibi! Hayırdır Aga? Bordo mavili kulübün size borcu mu var? Biliyorum, yok. Ne kazanmak için inancınız var, ne kaybetmemek için direnciniz! Sahanın ortasında oynayın ulan, diyecek bir "abi" yok mu takımda?
Mavi beyazlılara "bizden puan almanızda bir sakınca yoktur" havasını gütmek, sadece kulübenin sorumluluğunu bağlamaz, asıl sorumluluk futbolculara da bu duyguyu yüklemektir.
*****
Dikine oynayan Flavıo’nun yerine, nereye oynadığını henüz çözemediğim Yunus Mallı, ilerleyen dakikalarda formasını Flavio’ya teslim ederken, Erzurum ekibinde de El Kabir, Novıkovas’a yerini bırakması biraz geç kalınan kararlardı.
Orta hakem Ali Palabıyık, çok sık düdük çalarak oyunu çok kesmesi, günün hoş olmayan fotoğrafıydı. Bırak oynasınlar be adam!
Günün bir başka isteksiz ismi, bizim Nijeryalı Nwakaeme idi.
Ev sahibinde ikinci yarıda oyuna giren, Trabzonspor’un alt yapısından yetişmiş Rağman Buğra ile konuk ekipte Djaniny, ikinci 45’de net gol pozisyonlarını cömertçe harcayanlar oldu.
Abdülkadir Parmak, bu oyunda yerini sağlamlaştırdı. Parmak’ın oyundan alınması kesinlikle kenar kulübe hatasıydı. Uzun süre forma giymeden, bu maçta sağ bek oynayan Hüseyin Türkmen, yüzde yüzlük bir gol pozisyonunu son anda kornere atarak alkış aldı.
Kimsenin takımı adına bir gol dahi yazamaması, karşılaşmanın sessizliği oldu.
Aslında bu 90 dakika da, soğuk hava adına hem futbol dondu, hem biz, hem de siz!