İSMAİL EFE ÇELEBİ- O KUŞUN SAYESİNDE
Bir sabah karşımda bir kuş gördüm. Bana bakarken sanki yardım istermiş gibi bakıyordu. Ben böyle düşünürken başımın üstünden bir mermi geçti. Çok korkmuştum. Tam 10 avcı bizim eve ateş ediyorlardı. Belli ki o kuşu vuracaklardı. Hemen kuşu alıp arka kapıya yöneldim. Orada benim askerlikten kalma silahlarım vardı. Hepsine uyuşturucu olan iğneler taktım ve avcılar ateş ettim. Hepsini bayıltmıştım. Kuş bana başka hayvanlarında avcılar tarafından esir alındığını söyledi. Hemen oraya gittik. Etrafa bir aslanı bıraktı. Onları oyalarken biz tüm hayvanları kurtardık. Hayvanlar mutlu mesut yaşamaya başladılar.
ERVA NUR ESMA- TESADÜFEN BİR KAHRAMAN
Güzel bir sabahtı. Panda uyandı ve babasının yanına gitti. O gün şehirde ejderha savaşçısı seçilecekti. Panda katılmaya karar vermişti. 100 basamak merdiveni çıktı. Panda salona geldiğinde bir kişi onu itmiş onu stadyumun tam ortasına göndermişti. Jüriler onu tesadüfen seçmişlerdi. Pandanın seçildiğini gören kaplan onu en büyük düşmanı olmuştu. Pandayı çalıştıran USTA-FU onu ejderha savaşçısı olacağından umutlu değildi. Bir gün timsah hapis olduğu yerden çıktı ve ejderha savaşçısına saldırdı. Pandayı gördüğünde ise bu mu ejderha savaşçısı diye alay etti. Panda hemen ona saldırdı. USTA-FU bunu görünce pandaya savaşmayı bırak zaten sen kaybedeceksin dedi. Panda bunu duymak istemedi. Sen öyle san dedi ve timsahı yendi. Usta- Fu ise şaşırdı ve tesadüfen bir kahraman doğdu dedi.
MEHMET AKİF AYYILDIZ- HAYVAN GRUBU
Taner, Akif, Yusuf, Nalan ve Yağmur bir gruptu. Bu grup üyeleri hayvanları seven ve onları koruyup kollayandı. Hepsinin bir evcil hayvanı vardı. Yusuf’un kedisi, Nalan’ın tavşanı, Yağmur’un kuşu, Taner’in balığı ve Akif’in köpeği vardı. Bunların sadece bir hayvanı olduğuna bakmayın onlar bütün hayvanları seviyorlar. Grup hayvanlarıyla beraber ormana gitmişler. Ormanda geyik avlamaya çalışan avcılar görmüşlerdi. Yusuf avcılara yaptıklarının yanlış olduğunu, Nalan ise geyiklerin korunması gerektiğini söylemişti. Akif hayvanların insanların hayatını kolaylaştırdığını söyleyince avcılar vazgeçip evlerine geri dönmüşler.
İREM OKUYUCU- GÜZEL RÜYAM
Bir yaz sabahıydı. Annem beni erkenden uyandırmıştı. Nedenini sorduğumda ise bir yere gideceğini söyledi. Çok heyecanlanmıştım. Nereye gidecektik acaba anneme sordum ve dedi ki çok güzel bir göl kenarına dediğinde çok şaşırmıştım. Annem hızlı ol dediğinde kendime geldim. Alelacele üstümü giyip aşağıya indim. Babam bizi bekliyordu. Hemen arabaya binip yolculuğa koyulduk. Göl kenarına 5-10 dakika da varmıştık. Göle vardığımızda hemen kahvaltı sofrasını kurduk. Çok acıkmıştık. Kahvaltıdan sonra etrafı gezmek için annemden izin istedim. Annem çok uzaklara gitmemem şartıyla izin verdi. Bende dikkatimi çeken ormana doğru yürümeye başladım. Ormana girdiğimde yakan top oynayan çiçekleri gördüm. Çok şaşırmıştım. Onların yanına gittim. Bende oynayabilir miyim? Evet, dediler. Annemin Anıl diye seslendiğini duyduğumda rüyada olduğumu anladım.
ELİFNAZ BİNİCİ-EGE İLE BONCUK
Bir gün Boncuk pencerenin açık olduğunu gördü ve oradan aşağıya atladı. Etrafa baka baka ilerledi ve nerede olduğunu bilmiyordu. O sırada Boncuğun sahibi de eve gelmişti. Boncuğu göremedi. Pencerenin açık olduğunu gördü. Kaçtığını anladı ve onu aramaya başladı. Boncuk ise etrafta gezinirken bir köpeğin saldırısına uğradı. Yaralanmıştı. Ege günlerce onu aradı fakat bulamadı. Günler sonra bir telefon geldi. Arayan veterinerdi ve Boncuktan haber veriyordu. Hemen Ege gidip Boncuğu aldı ve eve getirdi.
MEHMET ESAT AYDIN-KURU FASULYE
Kuru fasulye çocuk bir sultan papağanıydı. Çok macera severdi. Kendisi küçüklüğünden beri uçmayı hayal ediyordu. Annesi yaşının küçük olduğunu söylüyordu. Birde Esat adında bir çocuk varmış. Annesinde kuş almasını için ısrar ediyormuş. Annesi doğum gününde Esat için bir kuş almıştı. Allah’ın işine bak ki bu kuş kuru fasulye imiş. Esat çok sevinmişti. Esat’ın evinde kötü kedi Kara’da yaşarmış. Esat, kuşunu çok severmiş onu her gün dışarı çıkarırmış. Kuru fasulye başlarda buraya geldiğine üzülürmüş ama şimdi artık çok mutluymuş.
Bir sabah karşımda bir kuş gördüm. Bana bakarken sanki yardım istermiş gibi bakıyordu. Ben böyle düşünürken başımın üstünden bir mermi geçti. Çok korkmuştum. Tam 10 avcı bizim eve ateş ediyorlardı. Belli ki o kuşu vuracaklardı. Hemen kuşu alıp arka kapıya yöneldim. Orada benim askerlikten kalma silahlarım vardı. Hepsine uyuşturucu olan iğneler taktım ve avcılar ateş ettim. Hepsini bayıltmıştım. Kuş bana başka hayvanlarında avcılar tarafından esir alındığını söyledi. Hemen oraya gittik. Etrafa bir aslanı bıraktı. Onları oyalarken biz tüm hayvanları kurtardık. Hayvanlar mutlu mesut yaşamaya başladılar.
ERVA NUR ESMA- TESADÜFEN BİR KAHRAMAN
Güzel bir sabahtı. Panda uyandı ve babasının yanına gitti. O gün şehirde ejderha savaşçısı seçilecekti. Panda katılmaya karar vermişti. 100 basamak merdiveni çıktı. Panda salona geldiğinde bir kişi onu itmiş onu stadyumun tam ortasına göndermişti. Jüriler onu tesadüfen seçmişlerdi. Pandanın seçildiğini gören kaplan onu en büyük düşmanı olmuştu. Pandayı çalıştıran USTA-FU onu ejderha savaşçısı olacağından umutlu değildi. Bir gün timsah hapis olduğu yerden çıktı ve ejderha savaşçısına saldırdı. Pandayı gördüğünde ise bu mu ejderha savaşçısı diye alay etti. Panda hemen ona saldırdı. USTA-FU bunu görünce pandaya savaşmayı bırak zaten sen kaybedeceksin dedi. Panda bunu duymak istemedi. Sen öyle san dedi ve timsahı yendi. Usta- Fu ise şaşırdı ve tesadüfen bir kahraman doğdu dedi.
MEHMET AKİF AYYILDIZ- HAYVAN GRUBU
Taner, Akif, Yusuf, Nalan ve Yağmur bir gruptu. Bu grup üyeleri hayvanları seven ve onları koruyup kollayandı. Hepsinin bir evcil hayvanı vardı. Yusuf’un kedisi, Nalan’ın tavşanı, Yağmur’un kuşu, Taner’in balığı ve Akif’in köpeği vardı. Bunların sadece bir hayvanı olduğuna bakmayın onlar bütün hayvanları seviyorlar. Grup hayvanlarıyla beraber ormana gitmişler. Ormanda geyik avlamaya çalışan avcılar görmüşlerdi. Yusuf avcılara yaptıklarının yanlış olduğunu, Nalan ise geyiklerin korunması gerektiğini söylemişti. Akif hayvanların insanların hayatını kolaylaştırdığını söyleyince avcılar vazgeçip evlerine geri dönmüşler.
İREM OKUYUCU- GÜZEL RÜYAM
Bir yaz sabahıydı. Annem beni erkenden uyandırmıştı. Nedenini sorduğumda ise bir yere gideceğini söyledi. Çok heyecanlanmıştım. Nereye gidecektik acaba anneme sordum ve dedi ki çok güzel bir göl kenarına dediğinde çok şaşırmıştım. Annem hızlı ol dediğinde kendime geldim. Alelacele üstümü giyip aşağıya indim. Babam bizi bekliyordu. Hemen arabaya binip yolculuğa koyulduk. Göl kenarına 5-10 dakika da varmıştık. Göle vardığımızda hemen kahvaltı sofrasını kurduk. Çok acıkmıştık. Kahvaltıdan sonra etrafı gezmek için annemden izin istedim. Annem çok uzaklara gitmemem şartıyla izin verdi. Bende dikkatimi çeken ormana doğru yürümeye başladım. Ormana girdiğimde yakan top oynayan çiçekleri gördüm. Çok şaşırmıştım. Onların yanına gittim. Bende oynayabilir miyim? Evet, dediler. Annemin Anıl diye seslendiğini duyduğumda rüyada olduğumu anladım.
ELİFNAZ BİNİCİ-EGE İLE BONCUK
Bir gün Boncuk pencerenin açık olduğunu gördü ve oradan aşağıya atladı. Etrafa baka baka ilerledi ve nerede olduğunu bilmiyordu. O sırada Boncuğun sahibi de eve gelmişti. Boncuğu göremedi. Pencerenin açık olduğunu gördü. Kaçtığını anladı ve onu aramaya başladı. Boncuk ise etrafta gezinirken bir köpeğin saldırısına uğradı. Yaralanmıştı. Ege günlerce onu aradı fakat bulamadı. Günler sonra bir telefon geldi. Arayan veterinerdi ve Boncuktan haber veriyordu. Hemen Ege gidip Boncuğu aldı ve eve getirdi.
MEHMET ESAT AYDIN-KURU FASULYE
Kuru fasulye çocuk bir sultan papağanıydı. Çok macera severdi. Kendisi küçüklüğünden beri uçmayı hayal ediyordu. Annesi yaşının küçük olduğunu söylüyordu. Birde Esat adında bir çocuk varmış. Annesinde kuş almasını için ısrar ediyormuş. Annesi doğum gününde Esat için bir kuş almıştı. Allah’ın işine bak ki bu kuş kuru fasulye imiş. Esat çok sevinmişti. Esat’ın evinde kötü kedi Kara’da yaşarmış. Esat, kuşunu çok severmiş onu her gün dışarı çıkarırmış. Kuru fasulye başlarda buraya geldiğine üzülürmüş ama şimdi artık çok mutluymuş.