İçme suyu arıtma tesisinin Avrupa standartlarında olduğunu belirten Prof. Dr. Muhammet Atamanalp, vatandaşların rahatlıkla musluk suyu içebileceğini söyledi.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Atamanalp, Erzurum’da içme suyunun Avrupa standartlarında arıtıldığını belirterek, “Ben musluk suyu içiyorum, vatandaşlar da musluk suyu içebilir” dedi.
Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Atamanalp, Büyükşehir Belediyesi’ne ait arıtma tesisinin Avrupa standartlarında hizmet verdiğini bildirdi. Arıtılan suyun kalitesini anlatan Atamanalp, ambalajlı su tüketiminin gereksiz olduğuna dikkat çekti. Tüketim toplumunun bir gereği olarak insanların ambalajlı suya yönlendirildiğini aktaran Prof. Dr. Atamanalp, Erzurum’da çok rahat bir şekilde musluk suyu kullanılabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Atamanalp, “İnsanlar ambalajlı suya yönlendiriliyor. Oysaki ben kendim bu işin içinde birisi olarak Erzurum’da musluktan su içiyorum. O konuda Erzurumlular rahat olsun. Artıma tesisi Avrupa seviyesinde çok güzel çalışıyor ve çok iyi bir yatırım” diye konuştu.
Suyu tanımıyoruz
Doğanının en önemli bileşenlerinden canlıların yaşamı için temel ihtiyaçlarından suyun yeterince tanınmadığını söyleyen Prof. Dr. Atamanalp, insanlığın geleceği için dikkatli kullanmak gerektiğini aktardı. İnsanların refah seviyesinin artmasıyla suyu daha bilinçsizce kullandığını vurgulayan Prof. Dr. Atamanalp şunları söyledi: “Yer kürede olduğu gibi insan bedeninin de yüzde 70’ini sular oluşturuyor. Bu önemli bir nokta dolayısı ile insan sağlığı için de önemlidir. Çünkü vücudumuzdaki su miktarında yüzde 2-3’lük bir azalma yorgunluk halsizliğe neden oluyor. Biraz daha yukarı çıktığında yüzde 5’leri aştığında bilinç kaybına veya bayılmalara neden olabiliyor, hatta bu su miktarındaki azalma yüzde 12’yi geçerse geri dönüşü olmayan ölümlere neden olabiliyor. İnsan bedeni için bu kadar önemli olan suyu maalesef yeterince tanımıyoruz. Bundan ötürü de son derece hoyratça kullanıyoruz. İşte şu an için dünya nüfusunun yüzde 40’ını barındıran 80 ülke şimdiden suyla ilgili sorunlar yaşamaya başladı. Mesela 20. yüzyılda dünya nüfusu 3 kat artarken su ihtiyacı 6 kat artmıştır.”
Atık yağları lavaboya dökmeyin
İnsanlığın suyu hoyratça tükettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Atamanalp, özellikle lavaboya dökülen atık yağların suları içilmez ve arıtma tesislerini kullanılmaz hale getirdiğini söyledi. Bu nedenle bilinçsiz su tüketiminin önüne geçmek gerektiğini anlatan Prof. Dr. Atamanalp, “Su, yerküremizde 3 fiziksel hali birden bulunan tek sıvı, yani aynı anda sıvı-katı-gaz halini yer küremizde görüyoruz. Bu suyun döngüsü için mutlak gerekli olan bir özelliğidir. Tüm canlılar için çok önemli bir öneme sahip olan fotosentez için de de mutlak gereklidir. Su olmazsa şayet, fotosentez olayı gerçekleşmiyor. Siz ne kadar güneş ışığı verirseniz verin, ne kadar çok bitki vejetasyonunuz olursa olsun, eğer su olmazsa fotosentez gerçekleşmiyor. Fotosentez de olmayınca maalesef yaşamın devam etmesi mümkün değil. Tabi yer küremizin yüzde 70’inin sularla kaplı olduğunu bildiğimiz için de çok miktarda suyumuz var gibi düşünüyoruz. Oysa öyle değil, kullanılabilir su miktarı dünyada çok sınırlı. Yani her geçen gün kullanılabilir su miktarı azalıyor. Özellikle su kaynaklarını deterjanlar ve madeni yağlar ile kirletiyoruz. Bir an önce bunun önüne geçmemiz ve farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Su kaynaklarını kirletmemek için gerekli tedbirleri almak lazım ve su israfı ile ilgili su tasarrufuna yönelik herkesin kendince tedbirler alması gerekir. Mesela bir çocuk dişini fırçalarken suyu kapatmazsa eğer 18 litre su ziyan olmuş oluyor. 18 litre su Afrika ülkelerindeki insanlar için çok çok önemli rakamlar ifade ediyor. Dolayısı ile herkesin bu bilinçte olup ona göre hareket etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Atamanalp, Erzurum’da içme suyunun Avrupa standartlarında arıtıldığını belirterek, “Ben musluk suyu içiyorum, vatandaşlar da musluk suyu içebilir” dedi.
Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Atamanalp, Büyükşehir Belediyesi’ne ait arıtma tesisinin Avrupa standartlarında hizmet verdiğini bildirdi. Arıtılan suyun kalitesini anlatan Atamanalp, ambalajlı su tüketiminin gereksiz olduğuna dikkat çekti. Tüketim toplumunun bir gereği olarak insanların ambalajlı suya yönlendirildiğini aktaran Prof. Dr. Atamanalp, Erzurum’da çok rahat bir şekilde musluk suyu kullanılabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Atamanalp, “İnsanlar ambalajlı suya yönlendiriliyor. Oysaki ben kendim bu işin içinde birisi olarak Erzurum’da musluktan su içiyorum. O konuda Erzurumlular rahat olsun. Artıma tesisi Avrupa seviyesinde çok güzel çalışıyor ve çok iyi bir yatırım” diye konuştu.
Suyu tanımıyoruz
Doğanının en önemli bileşenlerinden canlıların yaşamı için temel ihtiyaçlarından suyun yeterince tanınmadığını söyleyen Prof. Dr. Atamanalp, insanlığın geleceği için dikkatli kullanmak gerektiğini aktardı. İnsanların refah seviyesinin artmasıyla suyu daha bilinçsizce kullandığını vurgulayan Prof. Dr. Atamanalp şunları söyledi: “Yer kürede olduğu gibi insan bedeninin de yüzde 70’ini sular oluşturuyor. Bu önemli bir nokta dolayısı ile insan sağlığı için de önemlidir. Çünkü vücudumuzdaki su miktarında yüzde 2-3’lük bir azalma yorgunluk halsizliğe neden oluyor. Biraz daha yukarı çıktığında yüzde 5’leri aştığında bilinç kaybına veya bayılmalara neden olabiliyor, hatta bu su miktarındaki azalma yüzde 12’yi geçerse geri dönüşü olmayan ölümlere neden olabiliyor. İnsan bedeni için bu kadar önemli olan suyu maalesef yeterince tanımıyoruz. Bundan ötürü de son derece hoyratça kullanıyoruz. İşte şu an için dünya nüfusunun yüzde 40’ını barındıran 80 ülke şimdiden suyla ilgili sorunlar yaşamaya başladı. Mesela 20. yüzyılda dünya nüfusu 3 kat artarken su ihtiyacı 6 kat artmıştır.”
Atık yağları lavaboya dökmeyin
İnsanlığın suyu hoyratça tükettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Atamanalp, özellikle lavaboya dökülen atık yağların suları içilmez ve arıtma tesislerini kullanılmaz hale getirdiğini söyledi. Bu nedenle bilinçsiz su tüketiminin önüne geçmek gerektiğini anlatan Prof. Dr. Atamanalp, “Su, yerküremizde 3 fiziksel hali birden bulunan tek sıvı, yani aynı anda sıvı-katı-gaz halini yer küremizde görüyoruz. Bu suyun döngüsü için mutlak gerekli olan bir özelliğidir. Tüm canlılar için çok önemli bir öneme sahip olan fotosentez için de de mutlak gereklidir. Su olmazsa şayet, fotosentez olayı gerçekleşmiyor. Siz ne kadar güneş ışığı verirseniz verin, ne kadar çok bitki vejetasyonunuz olursa olsun, eğer su olmazsa fotosentez gerçekleşmiyor. Fotosentez de olmayınca maalesef yaşamın devam etmesi mümkün değil. Tabi yer küremizin yüzde 70’inin sularla kaplı olduğunu bildiğimiz için de çok miktarda suyumuz var gibi düşünüyoruz. Oysa öyle değil, kullanılabilir su miktarı dünyada çok sınırlı. Yani her geçen gün kullanılabilir su miktarı azalıyor. Özellikle su kaynaklarını deterjanlar ve madeni yağlar ile kirletiyoruz. Bir an önce bunun önüne geçmemiz ve farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Su kaynaklarını kirletmemek için gerekli tedbirleri almak lazım ve su israfı ile ilgili su tasarrufuna yönelik herkesin kendince tedbirler alması gerekir. Mesela bir çocuk dişini fırçalarken suyu kapatmazsa eğer 18 litre su ziyan olmuş oluyor. 18 litre su Afrika ülkelerindeki insanlar için çok çok önemli rakamlar ifade ediyor. Dolayısı ile herkesin bu bilinçte olup ona göre hareket etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.