“O, bütün çiftleri yaratmış, size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir. Onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak, bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.” (Zuhruf 12, 13)
Tabiat ve uzay hayatın kaynağıdır. Hayat Allah Teâlâ’nın yarattığı bir sistemdir. Tabiatta ve uzayda her ne varsa onları, hayatı mümkün kılacak şekilde düzenleyen, Rabbimizdir.
Nimet içinde yüzüyoruz, fakat bu düzeni ve nimeti bizim için yaratıp yaşatan Halikımızı hakkıyla tesbih ve takdis edemiyoruz. Su, hava, toprak, ateş en büyük nimetlerdir; güneşin ısısından ve ışığından istifade edilmese hayat bir saat içinde yok olur. Bu yüzden güneşe bakarken onun Rahmanın bir nimeti olduğunu düşünmek ve dil ile hamd sözcüğünü söylemek gerekir.
Kadınlı erkekli yaratılmadan tutunuz da hayvanların, bitkilerin eril ve dişil hallerine kadar; çiftleri üreme yasalarına (sünnetullah) bağlayıp onları birbiriyle entegra bir sistem haline getirip tabii düzeni mümkün kılan Rabbimizi saygıyla, şükürle, sevgiyle anmak, şuurlu Müslümanlıktır. Müslüman zihni hayat karşısında pasif kalamaz. Denilmiştir ki her nimet karşısında Müslüman aklının ve vicdanının üç sorumluluğu vardır: Nimeti zikir, nimeti fikir, nimeti verene şükür.
İnsan soyunun dünya üzerindeki yayılması, yerleşip medeniyetler meydana getirmesi tabiattaki düzenle mümkün olmaktadır. Tabiat, insana yüklü sistemleri çalıştıracak özelliktedir. İnsan ve tabiat, tabiat ve insan bütüncül bir yapıdır. Denizden karadan nasıl yararlanacağı insana yüklü programlarla belirlenmiştir. Her canlı bu bütüncül sistem içinde birçok sebep sonuç etkenine tabi olarak potansiyeline ulaşmaktadır.
Daha önceki yazılarımızda da ifade etmiştik: Dünya, insan özelinde, diğer bütün varlıklara bir ev gibi hizmet edecek şekilde planlanmıştır. Atomlardan galaksi sistemlerine kadar, canlı cansız, her türlü varlık, dünya hayatı için özel olarak yaratılmıştır. Tesadüfün iğnenin başı kadar olsun bu sistemde bir payı yahut yeri yoktur.
Sonuç: Evrenimiz Rabbimizin yaratıp yaşattığı bir sistemdir; mükemmel ve maksatlıdır. Bu sistem içerisinde, hemen her şeyin emrine verildiği insan türü yaratılanların en üstünüdür. Bunun kanıtı yaratılan diğer sistemlerin insana hizmet edecek amaçları yerine getirmeleridir. İnsanın varlık nedeni ise, Kur’an’da genişçe açıklanmıştır. Bazı ayetler şu şekildedir:
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)
“Haydi Allah’a secde edip O’na kulluk edin!” (Necm 62)
“Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (“ Tâ-Hâ, 14)
“O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O’na kulluk et; O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O’nun bir benzeri olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur)” (Meryem 65)
“Rabbin, kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti…” (İsra 23)
“Göklerin ve yerin gaybı yalnız Allah’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na dayan. Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Hud 123)
“Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin, diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya 25)
“Hayır! Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.” (Zümer 66)
“Hâlbuki onlara ancak, dini yalnız O’na has kılarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.” (Beyyine 5)
“Temizlenen ve Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir.” (A’lâ 14)
Tabiat ve uzay hayatın kaynağıdır. Hayat Allah Teâlâ’nın yarattığı bir sistemdir. Tabiatta ve uzayda her ne varsa onları, hayatı mümkün kılacak şekilde düzenleyen, Rabbimizdir.
Nimet içinde yüzüyoruz, fakat bu düzeni ve nimeti bizim için yaratıp yaşatan Halikımızı hakkıyla tesbih ve takdis edemiyoruz. Su, hava, toprak, ateş en büyük nimetlerdir; güneşin ısısından ve ışığından istifade edilmese hayat bir saat içinde yok olur. Bu yüzden güneşe bakarken onun Rahmanın bir nimeti olduğunu düşünmek ve dil ile hamd sözcüğünü söylemek gerekir.
Kadınlı erkekli yaratılmadan tutunuz da hayvanların, bitkilerin eril ve dişil hallerine kadar; çiftleri üreme yasalarına (sünnetullah) bağlayıp onları birbiriyle entegra bir sistem haline getirip tabii düzeni mümkün kılan Rabbimizi saygıyla, şükürle, sevgiyle anmak, şuurlu Müslümanlıktır. Müslüman zihni hayat karşısında pasif kalamaz. Denilmiştir ki her nimet karşısında Müslüman aklının ve vicdanının üç sorumluluğu vardır: Nimeti zikir, nimeti fikir, nimeti verene şükür.
İnsan soyunun dünya üzerindeki yayılması, yerleşip medeniyetler meydana getirmesi tabiattaki düzenle mümkün olmaktadır. Tabiat, insana yüklü sistemleri çalıştıracak özelliktedir. İnsan ve tabiat, tabiat ve insan bütüncül bir yapıdır. Denizden karadan nasıl yararlanacağı insana yüklü programlarla belirlenmiştir. Her canlı bu bütüncül sistem içinde birçok sebep sonuç etkenine tabi olarak potansiyeline ulaşmaktadır.
Daha önceki yazılarımızda da ifade etmiştik: Dünya, insan özelinde, diğer bütün varlıklara bir ev gibi hizmet edecek şekilde planlanmıştır. Atomlardan galaksi sistemlerine kadar, canlı cansız, her türlü varlık, dünya hayatı için özel olarak yaratılmıştır. Tesadüfün iğnenin başı kadar olsun bu sistemde bir payı yahut yeri yoktur.
Sonuç: Evrenimiz Rabbimizin yaratıp yaşattığı bir sistemdir; mükemmel ve maksatlıdır. Bu sistem içerisinde, hemen her şeyin emrine verildiği insan türü yaratılanların en üstünüdür. Bunun kanıtı yaratılan diğer sistemlerin insana hizmet edecek amaçları yerine getirmeleridir. İnsanın varlık nedeni ise, Kur’an’da genişçe açıklanmıştır. Bazı ayetler şu şekildedir:
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)
“Haydi Allah’a secde edip O’na kulluk edin!” (Necm 62)
“Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl.” (“ Tâ-Hâ, 14)
“O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabbidir. Şu halde O’na kulluk et; O’na kulluk etmek için sabırlı ve metanetli ol. O’nun bir benzeri olduğunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur)” (Meryem 65)
“Rabbin, kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti…” (İsra 23)
“Göklerin ve yerin gaybı yalnız Allah’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyle ise O’na kulluk et ve O’na dayan. Rabbin yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Hud 123)
“Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: Benden başka İlah yoktur; şu halde bana kulluk edin, diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya 25)
“Hayır! Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.” (Zümer 66)
“Hâlbuki onlara ancak, dini yalnız O’na has kılarak ve hanifler olarak Allah’a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.” (Beyyine 5)
“Temizlenen ve Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir.” (A’lâ 14)