Fanatiklik, bağnazlık veya yobazlık; değerleri olmayan, doğru düşünceyi, sorgulamayı, eleştiriyi, hoşgörüyü, samimiyeti, karşılıklı güveni, saygıyı, özgürlükleri sınırlandıran, insani değerleri, farklı düşünceleri yok sayan ve kendi doğrularını bütün insanlara dayatan eğilimlerdir.
Allah Teâlâ’nın insanları yaratırken farklı dillerin, farklı fikirlerin, kültürlerin olmasını irade etmesine, insanların akıl yürütme, aklını kullanma noktasında özgür olduğunu vurgulamasına, insanların farklı düşünce ve idrak yapısına sahip olmasını dilemesine rağmen fanatikler; Allah’ın beyanlarının aksine baskı, tehdit, tahakküm üzerine kurduğu ilkel düşünce yapısını insanlara dayatıp kendinden olmayanı yok ederek var olmaya çalışırlar.
İtiraz etmeyen, sorgulamayan, eleştiriye, fikri münakaşaya tahammülü olmayan, kendisine telkin edileni kayıtsız şartsız kabul eden bağnazların doğruyu yanlıştan ayırt edebilme, kendisine iletilen bilgiyi araştırma, sorgulama, eleştirme melekeleri kaybolmuş demektir.
Böyle bir yapı din temelli bir örgütlenme ise; şeyhe, hocaya itaat iman ile müsavi görüldüğünden, kişilerin irade ve eylemlerinin tek bir iradenin kontrolü altına girmesi ve bu iradeye sorgulamadan itaat edilmesi kaçınılmazdır.
Bu yapı siyasi parti veya ideolojik oluşum ise; bütün irade liderde toplanacağı, o kişinin bütün istek ve arzularının kayıtsız şartsız yerine geleceği, o kişiye itiraz, eleştiri olamayacağı için sorgulayan, itiraz eden, eleştiren hiç kimse çıkmayacak, çıkarsa da hainlikle, sadakatsizlikle, düşmanlıkla suçlanacağı için korku ve baskıyla susmak zorunda kalacaktır.
Bu şekilde düşünme, sorgulama, algılama melekelerinden yoksun yapılarda itiraz edilemeyen kesin gerçekler veya kesin yanlışlar vardır ve kendi ideolojisini mutlak hakikat kabul eden, diğerlerini de ötekileştirerek farklı fikirlere doğruluk payı vermeyen, tahammül edemeyen yapıların ahlaklı, erdemli ve müreffeh bir toplum oluşturması mümkün değildir.
Bütün dünyada olduğu gibi Türk ve İslam dünyasında da insanları köleleştiren, kula kul eden bozuk düşüncelerin, insan özgürlüğünü kısıtlayan fanatik yapıların ortak karakterleri; bilgisizlik, cahillik, tahammülsüzlük, aklın kullanılmaması, hakikatlerin üst irade tarafından yalanlarla ve hamasetle örtülmesidir.
Bilgi; doğru seçilir, sorgulanır, değerlendirilir, eleştirilir, düşünceye dönüşür ve doğru kullanılırsa yargılama gücü yüksek, aklını doğru kullanan, düşünebilen, sorgulayabilen özgür bireylerden oluşan ahlaklı, erdemli, barış içinde, özgürce yaşayan müreffeh bir toplum inşa edilebilir. Böyle bir ülkenin, böyle bir milletin önü açık, yarınları aydınlık olur.
AHMET BERHAN YILMAZ
Allah Teâlâ’nın insanları yaratırken farklı dillerin, farklı fikirlerin, kültürlerin olmasını irade etmesine, insanların akıl yürütme, aklını kullanma noktasında özgür olduğunu vurgulamasına, insanların farklı düşünce ve idrak yapısına sahip olmasını dilemesine rağmen fanatikler; Allah’ın beyanlarının aksine baskı, tehdit, tahakküm üzerine kurduğu ilkel düşünce yapısını insanlara dayatıp kendinden olmayanı yok ederek var olmaya çalışırlar.
İtiraz etmeyen, sorgulamayan, eleştiriye, fikri münakaşaya tahammülü olmayan, kendisine telkin edileni kayıtsız şartsız kabul eden bağnazların doğruyu yanlıştan ayırt edebilme, kendisine iletilen bilgiyi araştırma, sorgulama, eleştirme melekeleri kaybolmuş demektir.
Böyle bir yapı din temelli bir örgütlenme ise; şeyhe, hocaya itaat iman ile müsavi görüldüğünden, kişilerin irade ve eylemlerinin tek bir iradenin kontrolü altına girmesi ve bu iradeye sorgulamadan itaat edilmesi kaçınılmazdır.
Bu yapı siyasi parti veya ideolojik oluşum ise; bütün irade liderde toplanacağı, o kişinin bütün istek ve arzularının kayıtsız şartsız yerine geleceği, o kişiye itiraz, eleştiri olamayacağı için sorgulayan, itiraz eden, eleştiren hiç kimse çıkmayacak, çıkarsa da hainlikle, sadakatsizlikle, düşmanlıkla suçlanacağı için korku ve baskıyla susmak zorunda kalacaktır.
Bu şekilde düşünme, sorgulama, algılama melekelerinden yoksun yapılarda itiraz edilemeyen kesin gerçekler veya kesin yanlışlar vardır ve kendi ideolojisini mutlak hakikat kabul eden, diğerlerini de ötekileştirerek farklı fikirlere doğruluk payı vermeyen, tahammül edemeyen yapıların ahlaklı, erdemli ve müreffeh bir toplum oluşturması mümkün değildir.
Bütün dünyada olduğu gibi Türk ve İslam dünyasında da insanları köleleştiren, kula kul eden bozuk düşüncelerin, insan özgürlüğünü kısıtlayan fanatik yapıların ortak karakterleri; bilgisizlik, cahillik, tahammülsüzlük, aklın kullanılmaması, hakikatlerin üst irade tarafından yalanlarla ve hamasetle örtülmesidir.
Bilgi; doğru seçilir, sorgulanır, değerlendirilir, eleştirilir, düşünceye dönüşür ve doğru kullanılırsa yargılama gücü yüksek, aklını doğru kullanan, düşünebilen, sorgulayabilen özgür bireylerden oluşan ahlaklı, erdemli, barış içinde, özgürce yaşayan müreffeh bir toplum inşa edilebilir. Böyle bir ülkenin, böyle bir milletin önü açık, yarınları aydınlık olur.
AHMET BERHAN YILMAZ