Günübirlik meseleler üzerinden hayata bakmak kolaydır!
Anında fikir beyan etmeyi mümkün kılar…
Bir kaç gün sizi epeyce popüler bir şekilde gündende tutar…
Ancak sonu felaket olur!
Sözünüz çok kısa zamanda kıymetsizleşir…
Aklı başında hiç kimse sizin yeni söyleyeceğiniz sözü merak etmez!
Duysa da itibar etmez.
Düşünülmüş, günlük kaygıların ötesine geçmiş, akıl süzgecine uğramış cümleler ise değerlidir.
O an itibar görmese, hatta tepki çekse bile zamanı geldiğinde ‘söylemişti!’ dedirtir.
Hele siyasetin kucağında debelenenlerin sözleri var ya, onlar için üzülmekten başka yapılacak bir şey ne yazık ki, giderek kalmıyor.
Çünkü siyaset, hırs ve egonun doğal dostu gibi çaka satarak dolaşıyor etrafımızda.
Siyaset derken iktidar demek istemiyorum…
Muhalefeti de, muhalefet kabul edilemeyecek kadar az ilgi göreni de aynı katagoride bulunmaktan kendisini kurtaramıyor maalesef!
Bütün bunlar olup biterken gerçek hayat elimizin altından kayıp gidiyor…
Zamanımız azalıyor…
Bünyemiz zayıflıyor, hastalıklar yakamıza yapışıyor…
Ölüm gelip onca insanın arasından bizi buluyor!
Bu cümleleri okuyanlar için belki fantezi gibi görünüyor ama dün yazılan cümleleri okuyup bugün yukarıdaki ölümcül satırların muhatabı olanların az olmadığına dair yemin etsek yalancı çıkmayız.
Hayatı belli bir zaman dilimi içerisine sığdırmak zorunda olduğumuz ve bu aralığı belirleme gücüne sahip olmadığımız konusunda lüzumsuz bir tartışmanın içerisine girecek kimsenin olmadığını bildiğimizden bu tarafı geçerek, o aralık içerisindeki gerçeklere yüzümüzü çevirmemiz gerektiği üzerine konuşmamızın doğru olacağını hatırlamalıyız.
Öyle büyük büyük dünyayı kurtaracak laflara da girmeye gerek yok!
İşe aileden başlamak gerektir.
Zira öyle yapınca küçük iyi parçalar birleşir ve dünya da yaşanacak hale gelir.
Bu böyledir emin olabilirsiniz.
Şimdi siz biliyoruz zaten diyecek olursanız, sizi bilemem ama çoğunluğun bilmediğine kanaat getirebileceğimiz kalıplaşmış sözlerin olduğunu hatırlatmak isterim.
”Bir tek benimle bir şey olmaz” gibi atasözü sanılsın diye ortalığa bırakılmış patlamaya hazır bombalar var!
Bir tek seninle olur…
Çünkü herkes bir tek benimle olur demeye başlayınca, tekler çoğalır.
Bir tek seninle olur!
Eşine bu akşam elinde çiçekle git…
Çocuğunun yanağına gerçek bir anne ya da baba öpücüğü kondur…
Anne babana sana sarılmalarını istediğin gibi yürekten sarıl…
Ev halkını bir araya topla güzel bir kitap al eline ve okumaya başla…
Evdeki kahkahayı büyüt…
Özlemini çektiğin güzel şeyleri hayata geçirmek için ailenle birlikte olduğun zamanı artır…
Ve onlara yaptıkları herşeyin bir karşılığı olacağını anlat!
İyi şeyler için sonsuz ödül…
Kötülükler için sıkıntıya düşecekleri bir karşılık bulacaklarını hatırlat.
Evinde gerçek gündemi oluştur!
Sıradan, günlük, değişen şeylerin anaforuna kapılıp pişman olacağın dünleri çoğaltma.
Anında fikir beyan etmeyi mümkün kılar…
Bir kaç gün sizi epeyce popüler bir şekilde gündende tutar…
Ancak sonu felaket olur!
Sözünüz çok kısa zamanda kıymetsizleşir…
Aklı başında hiç kimse sizin yeni söyleyeceğiniz sözü merak etmez!
Duysa da itibar etmez.
Düşünülmüş, günlük kaygıların ötesine geçmiş, akıl süzgecine uğramış cümleler ise değerlidir.
O an itibar görmese, hatta tepki çekse bile zamanı geldiğinde ‘söylemişti!’ dedirtir.
Hele siyasetin kucağında debelenenlerin sözleri var ya, onlar için üzülmekten başka yapılacak bir şey ne yazık ki, giderek kalmıyor.
Çünkü siyaset, hırs ve egonun doğal dostu gibi çaka satarak dolaşıyor etrafımızda.
Siyaset derken iktidar demek istemiyorum…
Muhalefeti de, muhalefet kabul edilemeyecek kadar az ilgi göreni de aynı katagoride bulunmaktan kendisini kurtaramıyor maalesef!
Bütün bunlar olup biterken gerçek hayat elimizin altından kayıp gidiyor…
Zamanımız azalıyor…
Bünyemiz zayıflıyor, hastalıklar yakamıza yapışıyor…
Ölüm gelip onca insanın arasından bizi buluyor!
Bu cümleleri okuyanlar için belki fantezi gibi görünüyor ama dün yazılan cümleleri okuyup bugün yukarıdaki ölümcül satırların muhatabı olanların az olmadığına dair yemin etsek yalancı çıkmayız.
Hayatı belli bir zaman dilimi içerisine sığdırmak zorunda olduğumuz ve bu aralığı belirleme gücüne sahip olmadığımız konusunda lüzumsuz bir tartışmanın içerisine girecek kimsenin olmadığını bildiğimizden bu tarafı geçerek, o aralık içerisindeki gerçeklere yüzümüzü çevirmemiz gerektiği üzerine konuşmamızın doğru olacağını hatırlamalıyız.
Öyle büyük büyük dünyayı kurtaracak laflara da girmeye gerek yok!
İşe aileden başlamak gerektir.
Zira öyle yapınca küçük iyi parçalar birleşir ve dünya da yaşanacak hale gelir.
Bu böyledir emin olabilirsiniz.
Şimdi siz biliyoruz zaten diyecek olursanız, sizi bilemem ama çoğunluğun bilmediğine kanaat getirebileceğimiz kalıplaşmış sözlerin olduğunu hatırlatmak isterim.
”Bir tek benimle bir şey olmaz” gibi atasözü sanılsın diye ortalığa bırakılmış patlamaya hazır bombalar var!
Bir tek seninle olur…
Çünkü herkes bir tek benimle olur demeye başlayınca, tekler çoğalır.
Bir tek seninle olur!
Eşine bu akşam elinde çiçekle git…
Çocuğunun yanağına gerçek bir anne ya da baba öpücüğü kondur…
Anne babana sana sarılmalarını istediğin gibi yürekten sarıl…
Ev halkını bir araya topla güzel bir kitap al eline ve okumaya başla…
Evdeki kahkahayı büyüt…
Özlemini çektiğin güzel şeyleri hayata geçirmek için ailenle birlikte olduğun zamanı artır…
Ve onlara yaptıkları herşeyin bir karşılığı olacağını anlat!
İyi şeyler için sonsuz ödül…
Kötülükler için sıkıntıya düşecekleri bir karşılık bulacaklarını hatırlat.
Evinde gerçek gündemi oluştur!
Sıradan, günlük, değişen şeylerin anaforuna kapılıp pişman olacağın dünleri çoğaltma.