Ülke gündemini sessiz, ön yargısız, ardına bakmadan öylece izliyorum. Ne terör uzmanlarına kulak kabartıyorum nede sosyal medyada insanlık suçu işleyenleri anlamaya çalışıyorum.
Sadece sıradan bir Türk vatandaşı olarak canım ülkemin nereye doğru sürüklenmek istediğini kavramaya çalışıyorum.
Güneydoğu’da yaşananların üzerine katmerli acılar eklendi. Her türlü terörün hedefi haline gelen ülkede hala oy kaygısı güden, hala ‘yaşananlar acaba hükümeti yerle bir eder mi?’ diye avuç ovuşturanlar var.
Kurtuluş Savaşı’nı, Çanakkale’yi yaşayanların gerçekten torunları biz miyiz? diye düşünmeden edemiyor insan.
Allah aşkına bırakın şu benlik hastalığını, ülkede ciddi derin işler oluyor. Biz Suriye’ye ‘girelim-girmeyelim’ diye tartışırken Suriye çoktan ülkemize girdi.
Dünya’da önemli değişmeler oluyor. Haritalar yeniden çiziliyor, küresel eylemler yaşanıyor. Ülke elden gittikten sonra hükümet düşse ne olur, yerle bir olsa ne olur. Artık anlayın, bu bir adama karşı yapılan pres, köşeye sıkıştırma operasyonu, ya da sadece hükümetin yanlış politikaları sonucu ortaya çıkmış bir durum değil. Hükümetin başında kim olsa bunlar zaten cereyan edecekti.
Elbette ciddi hatalar yapıldı, dış politika yara aldı. İç politikaya belki malzeme edildi. Ortadoğu’da çalan tehlike çanlarını gördük ama doğru hamle yapamadık, tüm bunlara katılıyorum.
Ancak gelin görün ki bugün bunları tartışmanın bize hiçbir faydası olmadığı gibi yaşananları bir hükümet olayına bağlamak hatanın suça dönüşmeye hazır halidir.
Türkiye’nin Rusya ve İsrail ile uzlaşmasının bu dönemde yapılması kim ne derse desin doğru bir zamanlamadır. Ülkelerin çıkarları vardır, dostlukları değil. Çıkarımız şuanda bu ülkelerle el sıkışmayı gerektiriyorsa gerekenin yapılmış olmasını eleştirmek yerine neler getirdiğine ve uzun vadede neler getireceğine bakmak lazım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cephe kapatma hamlesi ülke için eleştirilecek bir durum olmamalı. Bin yıl geçse Türkiye ve İsrail’in dost olması beklenemez.
Olaya zaten bu açıdan bakmak yanlıştır. Rusya açısında da durum böyledir.
Bize emanet edilen bu ülkeyi ayrışarak koruyamayız. Ulu Önder Atatürk’ün yaptıklarını anlatıp onu ilahlaştırarak da, Recep Tayyip Erdoğan ne yapsa doğrudur diyerek tek kişiden kurtuluş bekleyerek, ya da onu yerden yere vurarak ta koruyamayız.
Biz ancak top yekün bir olursak. Davamız sadece vatan olursa bu ülkeyi koruyabiliriz. Bizim bizden başka sığınacağımız hiçbir yer yok.
Sadece sıradan bir Türk vatandaşı olarak canım ülkemin nereye doğru sürüklenmek istediğini kavramaya çalışıyorum.
Güneydoğu’da yaşananların üzerine katmerli acılar eklendi. Her türlü terörün hedefi haline gelen ülkede hala oy kaygısı güden, hala ‘yaşananlar acaba hükümeti yerle bir eder mi?’ diye avuç ovuşturanlar var.
Kurtuluş Savaşı’nı, Çanakkale’yi yaşayanların gerçekten torunları biz miyiz? diye düşünmeden edemiyor insan.
Allah aşkına bırakın şu benlik hastalığını, ülkede ciddi derin işler oluyor. Biz Suriye’ye ‘girelim-girmeyelim’ diye tartışırken Suriye çoktan ülkemize girdi.
Dünya’da önemli değişmeler oluyor. Haritalar yeniden çiziliyor, küresel eylemler yaşanıyor. Ülke elden gittikten sonra hükümet düşse ne olur, yerle bir olsa ne olur. Artık anlayın, bu bir adama karşı yapılan pres, köşeye sıkıştırma operasyonu, ya da sadece hükümetin yanlış politikaları sonucu ortaya çıkmış bir durum değil. Hükümetin başında kim olsa bunlar zaten cereyan edecekti.
Elbette ciddi hatalar yapıldı, dış politika yara aldı. İç politikaya belki malzeme edildi. Ortadoğu’da çalan tehlike çanlarını gördük ama doğru hamle yapamadık, tüm bunlara katılıyorum.
Ancak gelin görün ki bugün bunları tartışmanın bize hiçbir faydası olmadığı gibi yaşananları bir hükümet olayına bağlamak hatanın suça dönüşmeye hazır halidir.
Türkiye’nin Rusya ve İsrail ile uzlaşmasının bu dönemde yapılması kim ne derse desin doğru bir zamanlamadır. Ülkelerin çıkarları vardır, dostlukları değil. Çıkarımız şuanda bu ülkelerle el sıkışmayı gerektiriyorsa gerekenin yapılmış olmasını eleştirmek yerine neler getirdiğine ve uzun vadede neler getireceğine bakmak lazım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cephe kapatma hamlesi ülke için eleştirilecek bir durum olmamalı. Bin yıl geçse Türkiye ve İsrail’in dost olması beklenemez.
Olaya zaten bu açıdan bakmak yanlıştır. Rusya açısında da durum böyledir.
Bize emanet edilen bu ülkeyi ayrışarak koruyamayız. Ulu Önder Atatürk’ün yaptıklarını anlatıp onu ilahlaştırarak da, Recep Tayyip Erdoğan ne yapsa doğrudur diyerek tek kişiden kurtuluş bekleyerek, ya da onu yerden yere vurarak ta koruyamayız.
Biz ancak top yekün bir olursak. Davamız sadece vatan olursa bu ülkeyi koruyabiliriz. Bizim bizden başka sığınacağımız hiçbir yer yok.