Gazetelerde, edebiyat dünyasında ve sanat alanında, zenginler kulübünde GLADYO etkinliğini perçinlemiş, ABD’yi rahatsız edebilecek her hareketi sessiz sedasız tasfiye etmiştir.
Halk için değil, ABD için bir yöneliş ile Türkiye her zaman BATI’nın sadık üyesi olmuştur. NATO’nun Güney kanadı, ABD’den sonra en büyük askeri gücü olan Türkiye’ye “Komünizm tehdidini” önleyen ülke ünvanı verilmiştir. Bütün zokaları da ‘Komünizm ile Mücadele’ şemsiyesi altında yutturmuşlardır.
Gladyo denilen askeri ve sivil kadronun en şedidine 15 Temmuz kalkışmasıyla şahit olduk. Dünün sessiz, uyumlu, höt dediğinde dönüp giden Cemaati FETÖ, silahlı darbeye kalkışarak son kurşununu atmıştır.
GLADYO aslında Türkiye’de yenilmiştir ve tasfiye edilmektedir.
Bugün karşılaştığınız, duyduğunuz her kızgın tavrın altında biraz yenilgi gerçeği çıkmaktadır.
Neden çok kızgınlar!
Türkiye’de değişim sürecini MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin aldığı seçim kararıyla başlatmıştır. 2000’li yıllar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de renkli devrim tehdidi yüksektir. Başbakan Bülent Ecevit için kundaklanıyor, bez bağlanıyor gibi çirkin bir dil ile ağır eleştiriler yayılmaktadır. Aslında bu siyasetin altında turuncu devrim beklentisi, yani Gladyo kadrosu vardır.
Birçok siyasinin bugün kurtuluş gibi millete sunmaya çalıştığı “Parlamenter Sistem” param parçadır. DSP içerisinden parti üremektedir. Ecevit’in en yakınında yer alanlar ihanet içerisindedirler. Bu süreci durduran akıllı hareket Bahçeli’nin 3 Kasım’da seçim olacak açıklamasıdır.
Ülkeye hakim kılınmak istenen kaos, Türkiye’yi nasıl bir kırılmaya evireceğini kestirmek güç olmasa gerekir. Cumhurbaşkanı seçmek için 490.’ncı turunda sonuç alamayan Parlamenter sistemin 12 Eylül darbesini çağırdığını hatırlayarak olayları yorumlamakta fayda var.
Kaos (kargaşa) ortamında Türkiye seçimlere gitti. Ak Parti yüzde 34 oyla iktidara geldi. O iktidar içerisinde birçok gücün yer aldığını sonradan görme imkânına sahip olduk. FETÖ’nün bu yapı içerisine yuvalandığını Ay Işığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk, Fenerbahçe operasyonlarıyla gördük.
Gladyo’nun belki de iktidar olduğu hissine kapılması 2002-2010 tarihleri arasına denk gelir! 2000’li yılların başında başlayan Milli Devlet ile Küresel Güç (Gladyo) mücadelesi 2010 yılından itibaren alenileşmeye başlamıştır. FETÖ’nün o yıllarda medyada nasıl karşılandığını, ticari ve eğitim alanındaki yapılanmasının büyük gazetelerde nasıl sunulduğunu hatırlar mısınız?
FETÖ yeni bir formda sunuldu!
FETÖ, 1960’ta başlayan örgütlenmesinin zirvesindedir. Ekonomiden, sivil yapıya, bürokrasiye hakim konuma gelmiştir.
Halk için değil, ABD için bir yöneliş ile Türkiye her zaman BATI’nın sadık üyesi olmuştur. NATO’nun Güney kanadı, ABD’den sonra en büyük askeri gücü olan Türkiye’ye “Komünizm tehdidini” önleyen ülke ünvanı verilmiştir. Bütün zokaları da ‘Komünizm ile Mücadele’ şemsiyesi altında yutturmuşlardır.
Gladyo denilen askeri ve sivil kadronun en şedidine 15 Temmuz kalkışmasıyla şahit olduk. Dünün sessiz, uyumlu, höt dediğinde dönüp giden Cemaati FETÖ, silahlı darbeye kalkışarak son kurşununu atmıştır.
GLADYO aslında Türkiye’de yenilmiştir ve tasfiye edilmektedir.
Bugün karşılaştığınız, duyduğunuz her kızgın tavrın altında biraz yenilgi gerçeği çıkmaktadır.
Neden çok kızgınlar!
Türkiye’de değişim sürecini MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin aldığı seçim kararıyla başlatmıştır. 2000’li yıllar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de renkli devrim tehdidi yüksektir. Başbakan Bülent Ecevit için kundaklanıyor, bez bağlanıyor gibi çirkin bir dil ile ağır eleştiriler yayılmaktadır. Aslında bu siyasetin altında turuncu devrim beklentisi, yani Gladyo kadrosu vardır.
Birçok siyasinin bugün kurtuluş gibi millete sunmaya çalıştığı “Parlamenter Sistem” param parçadır. DSP içerisinden parti üremektedir. Ecevit’in en yakınında yer alanlar ihanet içerisindedirler. Bu süreci durduran akıllı hareket Bahçeli’nin 3 Kasım’da seçim olacak açıklamasıdır.
Ülkeye hakim kılınmak istenen kaos, Türkiye’yi nasıl bir kırılmaya evireceğini kestirmek güç olmasa gerekir. Cumhurbaşkanı seçmek için 490.’ncı turunda sonuç alamayan Parlamenter sistemin 12 Eylül darbesini çağırdığını hatırlayarak olayları yorumlamakta fayda var.
Kaos (kargaşa) ortamında Türkiye seçimlere gitti. Ak Parti yüzde 34 oyla iktidara geldi. O iktidar içerisinde birçok gücün yer aldığını sonradan görme imkânına sahip olduk. FETÖ’nün bu yapı içerisine yuvalandığını Ay Işığı, Sarıkız, Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk, Fenerbahçe operasyonlarıyla gördük.
Gladyo’nun belki de iktidar olduğu hissine kapılması 2002-2010 tarihleri arasına denk gelir! 2000’li yılların başında başlayan Milli Devlet ile Küresel Güç (Gladyo) mücadelesi 2010 yılından itibaren alenileşmeye başlamıştır. FETÖ’nün o yıllarda medyada nasıl karşılandığını, ticari ve eğitim alanındaki yapılanmasının büyük gazetelerde nasıl sunulduğunu hatırlar mısınız?
FETÖ yeni bir formda sunuldu!
FETÖ, 1960’ta başlayan örgütlenmesinin zirvesindedir. Ekonomiden, sivil yapıya, bürokrasiye hakim konuma gelmiştir.