Muhalefet, bugünlerde adeta nostalji peşinde koşmaktadır. Bir aday, borçluların borçlarını ödemekle sonuca ulaşmak çabasında. Bir diğeri ise her gence maaş bağlamayla oyları sandıkta patlanmanın hevesindedir. Her kesime zeytin dalından fazlasını uzatmak bir seçim jargonu haline gelebilmektedir.
Bunun adının 90 model siyaset olduğu çok açıktır. Örneğin CHP ve Muharrem İnce, üniversiteliye maaş, köylüye 3,5'a mazot, 18 yaşına gelinceye kadar sağlıktan ücretsiz yararlanma, ücretsiz eğitim vaat ediyor. Demirel'in deyimiyle sen ne verirsen, ben bir fazlasını vereceğim hesabı. CHP'nin vaatlerinden tamamına yakını mevcut iktidar tarafından gerçekleştirilmiş durumda, ücretsiz eğitim, mazot desteği, 18 yaşına kadar sağlıktan ücretsiz yararlanma gibi, ancak söylemde yeni birşey gibi ince ince işlenmektedir. Sandıkta karşılığı ne olur, bunu birlikte göreceğiz.
Türkiye 90'lar siyasetine dönmeli midir? Asla. Ama asla Türkiye 90'lara veya 80'lere dönmemelidir. Türkiye'nin tutarlı, ekonomiyi büyütecek, gelir dağılımındaki bozulmaya çözüm oluşturabilecek ekonomik politikalara ihtiyacı var. Birşey söylüyormuş gibi kalabalıklara hoş vakit geçirtebilirsiniz, ancak vatandaşı yeniden 90'lara döndürmek kimsenin hakkı olmamalıdır.
Türkiye toplumunda 90'larda dünya algısıyla, bugünün dünya algısı farklıdır. 90'lar siyasetinde, elitistinde ABD yan bakılmazdır, İsrail, asla hakkında ileri geri konuşulmaz olandır. Avrupa, dilerse var eden, dilerse süründürendir. Yine 90'lar Sovyet, Çin korkulacak şeylerdir. Bir rivayete göre üç büyüklerden biri Müslümanlığı din olacak seçecektir, deccal, mehdi geçişleri arasında dünyaya Müslümanlığı yayacaktır. Bu entelejensiyanın bir FETÖ veya genel anlamda cemaatlere yutturulan, onların Türk milletine yutturduğu zoka olduğu bugün artık açıktır.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir pakt vaat ediyor. Irak, Suriye, İran'ın içerisinde olduğu. Kemal beye danışmanları Irak ve Suriye'de iplerin hala başkasının elinde olduğunu söylemiyor galiba. Birde siyasetin 90'lar ve öncesinde olduğu gibi durağan, olmadığını birisi söylemiyor. Anlayacağınız siyasette ufuk kıtlığı ya da insanların aklını çelme çabası yolu dikleştiriyor.
Muhalefet veya iktidarın artık şurasını çok iyi anlamış olması gerekiyor; dünya küçüldükçe küçülüyor, ancak çevresel sorunlar büyüyor. Çevremizdeki sorunların sebebi ise paylaşım ekonomisidir. Suriye'nin petrol, su kaynakları, Irak ve Libya'nın enerji kaynakları, bu kaynakların geçiş güzergahı ve kimin kumandasında olacağıyla ilgilidir. Türk insanı dünyayı gayet iyi okuyabilmektedir.
Siyaset, dış politika, kadim dostluklar ve kadim düşmanlıklarla yürümüyor. Bir bölgede birlikte hareket ettiklerinizle, başka bir alanda savaş halinde olabiliyorsunuz. Yani çıkarlar kadar güncel bir iş dış politika.
Türkiye 80 ve 90'ların siyasetine çoktan elveda dedi. Şimdi yalnızca nostaljik olarak bakmaktadır. 90'lar siyasetini diriltme peşinde olanların bu millete hayır getirmeyeceği çok açıktır.
Bunun adının 90 model siyaset olduğu çok açıktır. Örneğin CHP ve Muharrem İnce, üniversiteliye maaş, köylüye 3,5'a mazot, 18 yaşına gelinceye kadar sağlıktan ücretsiz yararlanma, ücretsiz eğitim vaat ediyor. Demirel'in deyimiyle sen ne verirsen, ben bir fazlasını vereceğim hesabı. CHP'nin vaatlerinden tamamına yakını mevcut iktidar tarafından gerçekleştirilmiş durumda, ücretsiz eğitim, mazot desteği, 18 yaşına kadar sağlıktan ücretsiz yararlanma gibi, ancak söylemde yeni birşey gibi ince ince işlenmektedir. Sandıkta karşılığı ne olur, bunu birlikte göreceğiz.
Türkiye 90'lar siyasetine dönmeli midir? Asla. Ama asla Türkiye 90'lara veya 80'lere dönmemelidir. Türkiye'nin tutarlı, ekonomiyi büyütecek, gelir dağılımındaki bozulmaya çözüm oluşturabilecek ekonomik politikalara ihtiyacı var. Birşey söylüyormuş gibi kalabalıklara hoş vakit geçirtebilirsiniz, ancak vatandaşı yeniden 90'lara döndürmek kimsenin hakkı olmamalıdır.
Türkiye toplumunda 90'larda dünya algısıyla, bugünün dünya algısı farklıdır. 90'lar siyasetinde, elitistinde ABD yan bakılmazdır, İsrail, asla hakkında ileri geri konuşulmaz olandır. Avrupa, dilerse var eden, dilerse süründürendir. Yine 90'lar Sovyet, Çin korkulacak şeylerdir. Bir rivayete göre üç büyüklerden biri Müslümanlığı din olacak seçecektir, deccal, mehdi geçişleri arasında dünyaya Müslümanlığı yayacaktır. Bu entelejensiyanın bir FETÖ veya genel anlamda cemaatlere yutturulan, onların Türk milletine yutturduğu zoka olduğu bugün artık açıktır.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir pakt vaat ediyor. Irak, Suriye, İran'ın içerisinde olduğu. Kemal beye danışmanları Irak ve Suriye'de iplerin hala başkasının elinde olduğunu söylemiyor galiba. Birde siyasetin 90'lar ve öncesinde olduğu gibi durağan, olmadığını birisi söylemiyor. Anlayacağınız siyasette ufuk kıtlığı ya da insanların aklını çelme çabası yolu dikleştiriyor.
Muhalefet veya iktidarın artık şurasını çok iyi anlamış olması gerekiyor; dünya küçüldükçe küçülüyor, ancak çevresel sorunlar büyüyor. Çevremizdeki sorunların sebebi ise paylaşım ekonomisidir. Suriye'nin petrol, su kaynakları, Irak ve Libya'nın enerji kaynakları, bu kaynakların geçiş güzergahı ve kimin kumandasında olacağıyla ilgilidir. Türk insanı dünyayı gayet iyi okuyabilmektedir.
Siyaset, dış politika, kadim dostluklar ve kadim düşmanlıklarla yürümüyor. Bir bölgede birlikte hareket ettiklerinizle, başka bir alanda savaş halinde olabiliyorsunuz. Yani çıkarlar kadar güncel bir iş dış politika.
Türkiye 80 ve 90'ların siyasetine çoktan elveda dedi. Şimdi yalnızca nostaljik olarak bakmaktadır. 90'lar siyasetini diriltme peşinde olanların bu millete hayır getirmeyeceği çok açıktır.