Herhalde Erzurum’da herkes, Bosna Caddesi üzerinde yılardır inşaatı yarım kalan metruk binanın yıkılmasına çok sevinmiştir. Gerçekten de yapımı kadar yıkımı da yılan hikayesine dönen bu binanın yıkımı ile çoğu kişi derin bir oh çekmiştir. Görüntü kirliliğiydi bir kere. İmara aykırılığı sebebiyle yıkımı yıllar sonra gerçekleşen bu bina yıkıldı ama yerine ne yapılacak, şimdi merak konusu o! Hepimiz de biliyoruz ki orada bir yeşil alan olmayacak! Bir şekilde yeşile alerjimiz var, bunu biliyorum. Aldığım ilgilere göre Büyükşehir Belediyesi buraya çok hevesliymiş. 7-8 katlı işmerkezi yaptıracakmış. Hem de bünyesinde faaliyet gösteren ERKONUT aracılığıyla. Hatta bu konuda plan, proje de hazırmış, sadece o binada bazı hak sahipleriyle görüşmeler devam ediyormuş. Açıkçası bu iddiaları ilk duyduğumda şaşırmadım. Zira yer kıymetli bir yer ve mali açıdan sıkıntı içerisinde olan Büyükşehir Belediyesi’ne bayağı bir gelir getirecek. Burası doğru. Ama gel gör ki orada bir işmerkezinin yapılmış olması zaten giderek zorlaşan o bölgedeki trafiği daha da yoğunlaştıracak. Artık işin içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Duyuyorum ki bu işe hevesli Büyükşehir Belediyesi, trafikte sıkıntı olunmasın diye işmerkezinin altını da oto park yapacakmış. İşmerkezine gelenler otolarını buraya çekecek, hiçbir sıkıntı ile karşılaşmayacakmış. Her ne kadar işmerkezinin altına çok katlı oto park da yapılacak olsa bile onca araç nihayetinde oradan geçecek ve trafiği alt üst edecek, iyice çekilmez hale getirecek. Burasının çok katlı bir işmerkezi olmasını düşünmek bile istemiyorum. Gerek imar konusunda ve gerekse trafik konusunda Büyükşehir Belediyesi kılı kırk yarması gerekiyor oysa. En azından şehir merkezinde böyle bir inşaat başlatacaksa trafiğini, şehrin trafiğinin 10 yıl sonrasını da hesaba katmalı. Beyaz atlara binip gidenler bırak 10 yıl sonrasını, yarım asır sonrasını hesap etmişler! Bakın o hesap yapılmadığı için artık o yollar dar geliyor, yeni alternatif yolların ihdası cihetine gidiliyor. Ben bir vatandaş olarak şimdiden uyarımı yapıyorum. Dikkate alırlar, almazlar, bilemem! Ben bana düşeni yapayım, gerisi onları bileceği iş. Buraya Büyükşehir’in de, özelin de çok katlı bina yapması demek içinden çıkılmaz trafiği iyice çıkmaza sokması anlamına gelecektir. Orada inşaat çıkmaz sokaktır! Güneşli havada bulut demektir. Hem de kara bulut! Bence havada bulut, gel bu işi unut! ,
Efsanenin sessiz vedası!
Allahım bir daha göstermesin. İnşallah bir daha öyle stres dolu, sıkıntılı bir süreci yaşamayız. Kabus dolu günlerdi yaşadığımız. Bir yıl önce yaşanacakları biri söyleseydi hiçbirimiz de inanmazdık. Her ne kadar tehlike henüz geçmemiş olsa bile bir şekilde normalleşmeye başlanan günümüzde korona zulmünden etkilenmeyen yoktur herhalde. O kadar sıkıntılı bir süreç yaşadı ki insanoğlu, yeri geldi, sevdikleriyle günlerce görüşemedi. Evlere tıkıldık, kendimizi izole ettik, o kötü günlerin bitmesini bekledik. Kuşkusuz yaşanan o sıkıntılı süreçte çoğumuz da etrafımızda olup bitenlerden haberdar olamadık. Komşuya bile selamın mesafe ile verildiği o dönemlerde bir çok yakınımız da hayatını kaybetti. Haberimiz ya olmadı, ya da geç oldu. Her yerde olduğu gibi Erzurum’da da o dönemde korona dışında yaşanan ölüm hadiselerine kayıtsız kalındı. Binlerce seveni olan insanlar bile vefat ettiğinde sosyal mesafe için apar-topar cenaze namazları kılındı, mezarlıkta 3-5 kişinin bulunduğu halde toprağa verildi. Taziyeler yerinde olmadı, uzaktan, telefonla ya da mesajla yapıldı.. Gerçekten olağanüstü günlerdi..
***
İşte koronaya kurban giden acı haberlerden birisi de İhsan Beyköylü’nün vefatıydı. Aynı mahalleden olmamıza rağmen çok sonra duydum efsane sendikacının vefatını. O İhsan Beyköylü ki, bir zamanlar Erzurum’da adı en çok anılan isimlerden biriydi. Belediye İş Sendikası’nın başkanıydı. Türk-İş’e bağlı Belediye İş Sendikası’nın uzun süre Erzurum Şube Başkanlığını yapmıştı. Tam bir işçi dostuydu. Nazik, yol-yordam bilen, sadece işçinin değil, işverenin de hakkını gözeten gerçek bir sendikacıydı. Binlerce insanda emeği vardı. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde çoğu belediye başkanı, sırf İhsan Beyköylü’nün o beyefendi tavrı nedeniyle ücret artışı yüzdesinde bonkör davranırdı. Arabulucuya giden sözleşme görüşmesi onun zamanında ender yaşanmıştır. İlişkileri hep seviyeliydi, hakkında akçeli işler ile anıldığına dair en küçük bir dedikodu dahi olmadı. Son günlerde yürüme güçlüğü çekiyordu. Bayağı bir rahatsızdı. Cenazesi tıpkı bir çokları gibi o da sessiz sedasız Şehir mezarlığına defnedildi. Ben şahsen razıydım, rabbim de razı olsun..
Bu haber Nusretcilere!
Herşeyden önce hemşehrimiz. Özellikle geçen yıl köyüne yaptığı cami ile en azından vefasını gösterdi, hayrı ile de gönüllere girdi. Nusret’ten bahsediyorum. Şu meşhur Nusret’in sahibi Nusret Gökçe’den. Biliyorum ki Erzurumlular onun hemşehrileri olduğunu öğrenince daha çok onunla ilgili haberlere dikkat kesiliyorlar. Nerede, ne zaman yapsa, onunla ilgili, haberleri takip ediyor, başarıları ile guru duyuyorlar. Sanırım Nusret ile ilgili en çok haberi zatım yapıyor. Köyüne cami yaptıracağını da PUSULA aracılığı ile bu köşede ben yazmıştım. İşte O Nusret’ten özellikle haberdar olmak isteyen hemşehrilerine küçük bir magazin bilgisi daha.. Artık okuyanların işine yarar, yaramaz bilemem. Sırf onunla ilgili küçük bir bilgi notu veriyor, huzurlarınızdan sessiz sedasız arılıyorum. Nusret’in Etiler’de ki o meşhur mekanında artık çoğu yerde olmayan bir şey var. Bayan valesi kadar siyahi garsonu da bulunuyor.
Büyüklük onlarda kaldı!
Elini tutmasını bilenin yüreğini ölene dek taşımak gerek derler. Sanıyorum bugün için MNG Alışveriş Merkezi’ndeki esnaf, kiracısı oldukları işyerinin yönetimi için böyle düşünüyorlar. MNG Hizmetleri yönetimi, korona sürecinde olumsuz etkilenen esnaf için öyle güzel bir jet yaptı ki, tabiri caizse baba oğula yapmaz! Yönetim, Mart ve Nisan aylarında kiracıların aylık kiralarını almama kararı alırken, Eylül ayına kadar da işyerlerinden sadece ciro üzerinden pay almayı kararlaştırarak gönüllerde taht kurdu. Doğu’nun en büyük alışveriş Merkezi Müdürü Dr.Aydoğan Süer, süreçte yaşananları yakınen bildiklerini ifade ederek, ‘’Normalde yapmamız gerekeni yaptık. Hiçbir zaman da jest olarak düşünmedik. Zaten sıkıntı içerisinde olan ve işyerleri kapalı olan esnaftan kira almamız düşünülemez. Amacımız Erzurum esnafının içinde bulunduğu sıkıntıyı nispeten azaltmak. Esnafımız bize her zaman lazım’’ dedi. Alkışlarımız ona gelsin, helal olsun, bin teşekkür. Alışveriş Merkezinin yapımında ciddi emekleri olan MAPA İnşaat Proje Koordinatörü Saliha Çiftçi Şahin de amaçlarının sadece para kazanmak değil, aynı zamanda sağlam müşteri ve dost kazanmak olduğunu söylüyor ki, ona da böyle söylemek yakışır zaten. MNG yönetiminin kararı karşısında müstecirler inanılmaz mutlu. Herbiri yönetime teşekkür ederken, böylesi bir jest karşısında duygulandıklarını söylüyorlar. Bu arada, koronavirüs sebebiyle açılışı ertelenen Starbucks’un bir ay içinde açılacağı, personel alımına başlandığı bilgisini aldım. Bu sektörde kendine güvenen garson arkadaşlara itinayla duyurulur..
Bizim niye yok?
Aynı zamanda şairi ve de ozanı çok şehirlerdendir Erzurum. Kadim bu kültür şehri, biraz da şair ve ozanlarından tanınır. Zaten yazar da demiş ya, ben şehirleri şairlerinden tanırım diye. Kültür, sanat ve edebiyat konusunda diyeceği olan ve de diyen şehirlerden birisiydi Erzurum. Öyle ki hatırlıyorum, süreli dergileri vardı bu şehrin. Mesela bir tanesini hiç unutmuyorum, Elif Dergisi. Ziyaretçilerinin bayağı fazla olduğu bir dergiydi. Türkiye’nin her tarafından yazı ve şiir gelirdi. İdarehanesi Gürcükapı’daydı. Çok güzel yazılar yayınlanır, amatör-profesyonel şairlerin şiirleri yeralırdı. Yaşar Bayar, Hakan Hadi Kadıoğlu, Emin Alper, Nurullah Genç, Yalçın Bayar, Zekeriya Deniz, hatırladığım, yazı ve şiirleri olan isimlerdi. Ama ne oldu, ne bittiyse, bir süre çıkan o nefis dergi artık yok. Bir daha da olmadı. Bu tür dergiler, ferdi imkanlar ile yayınlanan dergilerdir. Bir yere kadar gidiyor. Elif Dergisi de bir yere kadar gitti. Çok üzülmüşümdür, halen daha aklıma geldi mi, kahrolurum. Bunları niye yazdım. Şunun için. Geçenlerde yazar-prodüktör, eğitimci ağabeyim İsmail Bingöl, facebook’dan bir paylaşımda bulundu. Elazığ’da yayınlanan Bizim Külliye Dergisi’nden bahsediyor ve orada bir şiirine yer verildiğini söylüyordu. Dikkatimi çeken, İsmail ağabeyin o dergi için uzun yıllardır çıktığını belirtiyor ve edebiyat dünyasının yüazkı olduğuna vurgu yapıyordu. Komşu il Elazığ’da böyle bir nadide yayın var ama Erzurum’da yok. O kadar yazanı-çizeni olan bir şehirde niye öyle bir dergi çıkmıyor, aslında her Erzurumluların başını alıp düşünmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu benim son kararımdır.
Kar şiirleri mahzun!
Kar denince akla gelen şehirdir Erzurum. Dolayısıyla karın şehrinde elbette ki kar şiiri de yazılır. Ama gelin görün ki kar şehrinde kar şiiri yazan şairlerin şiirleri Kocaeli’nde çıkan bir dergide yayınlanır. Evet, şaşırdığım, şaşa kaldığım hadiselerden biridir o. Kocaeli’nin Kartepe Belediyesi, kar şiirleri kitabı hazırlıyor ve bizim Erzurumlu şairler de bu kitapta şirini bulabiliyor. Haber yeni değil ama bu konuda benim yaram halen taze. Bilin istedim. Erzurum’da onca belediye varken ve de çoğu başkan da sanata güzel bakıyor olmasına rağmen böyle bir girişimde bulunulmuyor. Bilmiyorum, her ne kadar şiir akşamları düzenlenen proğramlar olması beni kesmiyor, kar şiirlerini Kartepe belediyesi antoloji yaptığı için!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sen ol da, ister ‘yar’ ol, ister ‘yara’. Lütfun da başım üstüne, kahrın da. (Şems Tebrizi)
DUVARIN DİLİ : Giden gitmiş. Hüznü ayaklandırmak boşuna..
Duyuyorum ki bu işe hevesli Büyükşehir Belediyesi, trafikte sıkıntı olunmasın diye işmerkezinin altını da oto park yapacakmış. İşmerkezine gelenler otolarını buraya çekecek, hiçbir sıkıntı ile karşılaşmayacakmış. Her ne kadar işmerkezinin altına çok katlı oto park da yapılacak olsa bile onca araç nihayetinde oradan geçecek ve trafiği alt üst edecek, iyice çekilmez hale getirecek. Burasının çok katlı bir işmerkezi olmasını düşünmek bile istemiyorum. Gerek imar konusunda ve gerekse trafik konusunda Büyükşehir Belediyesi kılı kırk yarması gerekiyor oysa. En azından şehir merkezinde böyle bir inşaat başlatacaksa trafiğini, şehrin trafiğinin 10 yıl sonrasını da hesaba katmalı. Beyaz atlara binip gidenler bırak 10 yıl sonrasını, yarım asır sonrasını hesap etmişler! Bakın o hesap yapılmadığı için artık o yollar dar geliyor, yeni alternatif yolların ihdası cihetine gidiliyor. Ben bir vatandaş olarak şimdiden uyarımı yapıyorum. Dikkate alırlar, almazlar, bilemem! Ben bana düşeni yapayım, gerisi onları bileceği iş. Buraya Büyükşehir’in de, özelin de çok katlı bina yapması demek içinden çıkılmaz trafiği iyice çıkmaza sokması anlamına gelecektir. Orada inşaat çıkmaz sokaktır! Güneşli havada bulut demektir. Hem de kara bulut! Bence havada bulut, gel bu işi unut! ,
Efsanenin sessiz vedası!
Allahım bir daha göstermesin. İnşallah bir daha öyle stres dolu, sıkıntılı bir süreci yaşamayız. Kabus dolu günlerdi yaşadığımız. Bir yıl önce yaşanacakları biri söyleseydi hiçbirimiz de inanmazdık. Her ne kadar tehlike henüz geçmemiş olsa bile bir şekilde normalleşmeye başlanan günümüzde korona zulmünden etkilenmeyen yoktur herhalde. O kadar sıkıntılı bir süreç yaşadı ki insanoğlu, yeri geldi, sevdikleriyle günlerce görüşemedi. Evlere tıkıldık, kendimizi izole ettik, o kötü günlerin bitmesini bekledik. Kuşkusuz yaşanan o sıkıntılı süreçte çoğumuz da etrafımızda olup bitenlerden haberdar olamadık. Komşuya bile selamın mesafe ile verildiği o dönemlerde bir çok yakınımız da hayatını kaybetti. Haberimiz ya olmadı, ya da geç oldu. Her yerde olduğu gibi Erzurum’da da o dönemde korona dışında yaşanan ölüm hadiselerine kayıtsız kalındı. Binlerce seveni olan insanlar bile vefat ettiğinde sosyal mesafe için apar-topar cenaze namazları kılındı, mezarlıkta 3-5 kişinin bulunduğu halde toprağa verildi. Taziyeler yerinde olmadı, uzaktan, telefonla ya da mesajla yapıldı.. Gerçekten olağanüstü günlerdi..
***
İşte koronaya kurban giden acı haberlerden birisi de İhsan Beyköylü’nün vefatıydı. Aynı mahalleden olmamıza rağmen çok sonra duydum efsane sendikacının vefatını. O İhsan Beyköylü ki, bir zamanlar Erzurum’da adı en çok anılan isimlerden biriydi. Belediye İş Sendikası’nın başkanıydı. Türk-İş’e bağlı Belediye İş Sendikası’nın uzun süre Erzurum Şube Başkanlığını yapmıştı. Tam bir işçi dostuydu. Nazik, yol-yordam bilen, sadece işçinin değil, işverenin de hakkını gözeten gerçek bir sendikacıydı. Binlerce insanda emeği vardı. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde çoğu belediye başkanı, sırf İhsan Beyköylü’nün o beyefendi tavrı nedeniyle ücret artışı yüzdesinde bonkör davranırdı. Arabulucuya giden sözleşme görüşmesi onun zamanında ender yaşanmıştır. İlişkileri hep seviyeliydi, hakkında akçeli işler ile anıldığına dair en küçük bir dedikodu dahi olmadı. Son günlerde yürüme güçlüğü çekiyordu. Bayağı bir rahatsızdı. Cenazesi tıpkı bir çokları gibi o da sessiz sedasız Şehir mezarlığına defnedildi. Ben şahsen razıydım, rabbim de razı olsun..
Bu haber Nusretcilere!
Herşeyden önce hemşehrimiz. Özellikle geçen yıl köyüne yaptığı cami ile en azından vefasını gösterdi, hayrı ile de gönüllere girdi. Nusret’ten bahsediyorum. Şu meşhur Nusret’in sahibi Nusret Gökçe’den. Biliyorum ki Erzurumlular onun hemşehrileri olduğunu öğrenince daha çok onunla ilgili haberlere dikkat kesiliyorlar. Nerede, ne zaman yapsa, onunla ilgili, haberleri takip ediyor, başarıları ile guru duyuyorlar. Sanırım Nusret ile ilgili en çok haberi zatım yapıyor. Köyüne cami yaptıracağını da PUSULA aracılığı ile bu köşede ben yazmıştım. İşte O Nusret’ten özellikle haberdar olmak isteyen hemşehrilerine küçük bir magazin bilgisi daha.. Artık okuyanların işine yarar, yaramaz bilemem. Sırf onunla ilgili küçük bir bilgi notu veriyor, huzurlarınızdan sessiz sedasız arılıyorum. Nusret’in Etiler’de ki o meşhur mekanında artık çoğu yerde olmayan bir şey var. Bayan valesi kadar siyahi garsonu da bulunuyor.
Büyüklük onlarda kaldı!
Elini tutmasını bilenin yüreğini ölene dek taşımak gerek derler. Sanıyorum bugün için MNG Alışveriş Merkezi’ndeki esnaf, kiracısı oldukları işyerinin yönetimi için böyle düşünüyorlar. MNG Hizmetleri yönetimi, korona sürecinde olumsuz etkilenen esnaf için öyle güzel bir jet yaptı ki, tabiri caizse baba oğula yapmaz! Yönetim, Mart ve Nisan aylarında kiracıların aylık kiralarını almama kararı alırken, Eylül ayına kadar da işyerlerinden sadece ciro üzerinden pay almayı kararlaştırarak gönüllerde taht kurdu. Doğu’nun en büyük alışveriş Merkezi Müdürü Dr.Aydoğan Süer, süreçte yaşananları yakınen bildiklerini ifade ederek, ‘’Normalde yapmamız gerekeni yaptık. Hiçbir zaman da jest olarak düşünmedik. Zaten sıkıntı içerisinde olan ve işyerleri kapalı olan esnaftan kira almamız düşünülemez. Amacımız Erzurum esnafının içinde bulunduğu sıkıntıyı nispeten azaltmak. Esnafımız bize her zaman lazım’’ dedi. Alkışlarımız ona gelsin, helal olsun, bin teşekkür. Alışveriş Merkezinin yapımında ciddi emekleri olan MAPA İnşaat Proje Koordinatörü Saliha Çiftçi Şahin de amaçlarının sadece para kazanmak değil, aynı zamanda sağlam müşteri ve dost kazanmak olduğunu söylüyor ki, ona da böyle söylemek yakışır zaten. MNG yönetiminin kararı karşısında müstecirler inanılmaz mutlu. Herbiri yönetime teşekkür ederken, böylesi bir jest karşısında duygulandıklarını söylüyorlar. Bu arada, koronavirüs sebebiyle açılışı ertelenen Starbucks’un bir ay içinde açılacağı, personel alımına başlandığı bilgisini aldım. Bu sektörde kendine güvenen garson arkadaşlara itinayla duyurulur..
Bizim niye yok?
Aynı zamanda şairi ve de ozanı çok şehirlerdendir Erzurum. Kadim bu kültür şehri, biraz da şair ve ozanlarından tanınır. Zaten yazar da demiş ya, ben şehirleri şairlerinden tanırım diye. Kültür, sanat ve edebiyat konusunda diyeceği olan ve de diyen şehirlerden birisiydi Erzurum. Öyle ki hatırlıyorum, süreli dergileri vardı bu şehrin. Mesela bir tanesini hiç unutmuyorum, Elif Dergisi. Ziyaretçilerinin bayağı fazla olduğu bir dergiydi. Türkiye’nin her tarafından yazı ve şiir gelirdi. İdarehanesi Gürcükapı’daydı. Çok güzel yazılar yayınlanır, amatör-profesyonel şairlerin şiirleri yeralırdı. Yaşar Bayar, Hakan Hadi Kadıoğlu, Emin Alper, Nurullah Genç, Yalçın Bayar, Zekeriya Deniz, hatırladığım, yazı ve şiirleri olan isimlerdi. Ama ne oldu, ne bittiyse, bir süre çıkan o nefis dergi artık yok. Bir daha da olmadı. Bu tür dergiler, ferdi imkanlar ile yayınlanan dergilerdir. Bir yere kadar gidiyor. Elif Dergisi de bir yere kadar gitti. Çok üzülmüşümdür, halen daha aklıma geldi mi, kahrolurum. Bunları niye yazdım. Şunun için. Geçenlerde yazar-prodüktör, eğitimci ağabeyim İsmail Bingöl, facebook’dan bir paylaşımda bulundu. Elazığ’da yayınlanan Bizim Külliye Dergisi’nden bahsediyor ve orada bir şiirine yer verildiğini söylüyordu. Dikkatimi çeken, İsmail ağabeyin o dergi için uzun yıllardır çıktığını belirtiyor ve edebiyat dünyasının yüazkı olduğuna vurgu yapıyordu. Komşu il Elazığ’da böyle bir nadide yayın var ama Erzurum’da yok. O kadar yazanı-çizeni olan bir şehirde niye öyle bir dergi çıkmıyor, aslında her Erzurumluların başını alıp düşünmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu benim son kararımdır.
Kar şiirleri mahzun!
Kar denince akla gelen şehirdir Erzurum. Dolayısıyla karın şehrinde elbette ki kar şiiri de yazılır. Ama gelin görün ki kar şehrinde kar şiiri yazan şairlerin şiirleri Kocaeli’nde çıkan bir dergide yayınlanır. Evet, şaşırdığım, şaşa kaldığım hadiselerden biridir o. Kocaeli’nin Kartepe Belediyesi, kar şiirleri kitabı hazırlıyor ve bizim Erzurumlu şairler de bu kitapta şirini bulabiliyor. Haber yeni değil ama bu konuda benim yaram halen taze. Bilin istedim. Erzurum’da onca belediye varken ve de çoğu başkan da sanata güzel bakıyor olmasına rağmen böyle bir girişimde bulunulmuyor. Bilmiyorum, her ne kadar şiir akşamları düzenlenen proğramlar olması beni kesmiyor, kar şiirlerini Kartepe belediyesi antoloji yaptığı için!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sen ol da, ister ‘yar’ ol, ister ‘yara’. Lütfun da başım üstüne, kahrın da. (Şems Tebrizi)
DUVARIN DİLİ : Giden gitmiş. Hüznü ayaklandırmak boşuna..