Rüya uyuyunca gelir lakin uyanınca geçip gitmez.
Önce siz düşünüze sadakat göstereceksiniz ki sadık rüyalar da size gösterilsin.
Hayatın sahibinin gösterdiği rüyalara muhatap olalım diye yumarsak gözlerimizi, teslimiyet kilidi vurduğumuz kapıdan içeri sızamaz iblis.
Ey talip, rüya görmek istiyorsan evvela Hz. İbrahim’in (as) rüyasında görmelisin kendini.
O’nun rüyasını kendi düş sahnende göremesen de, O’nun rüyasına uyanmayı dilemelisin.
Ancak bir ateş tarlasına girmeye gözün kesmiyorsa, O’nun rüyasına uyanmayı da geçirmeyesin aklından.
Babası put yapardı İbrahim’in (as)…
Kendisi sanem kırmakla meşhurdu.
Atalarının ilahlarına kıydığı için, o zamanın şımarığı Nemrut tarafından hapse atıldı İbrahim (as).
Sabretti, tevekkül etti lakin putları kırılan ahali dizginlemeye yanaşmadı öfkesini…
Nemrut, kendisinin sandığı zenginlik ve iktidar hırsıyla İbrahim’in (as) yıktığı her putu hükümranlığının üzerine indirilmiş bir balta saydı…
Ve ebedi hüsran ateşini harlayacak zehirli sözleri saçtı meydana…
Onlar, "Bir odun yığını hazırlayın ve o'nu yanan ateşin içine atın!" diye bağırdılar. Saffat/97
Naralar, haykırışlar, bağırtılar eşliğinde bıraksalar kâinatı yakacak zannedilen bir ateş hazırladılar ve en harlı zamanında tam ortasına fırlattılar İbrahim’i (as). Yansın da görsün gününü diye…
Ancak hiç hesaba katmadıkları oldu ve Cebrail gönderildi oraya, bir isteği olup olmadığı soruldu…
İnsanın söylediği bir yana aklından geçeni bilen Rabb’inin huzurunda sükûta durdu İbrahim (as).
Sessiz çığlığına cevap gecikmedi…
Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahim’e dedik. Embiya/69
İşte o İbrahim’in (as) rüyasına yürüyoruz ey kardeş!
Ateşe atılmadan İbrahimi rüyaların koynunda soluklanacağını sanıyorsan, sayıklamaktan gayrısı düşmez nasibine.
Şimdi girelim mi seninle o düşün koynuna…
"Ey Rabbim! Bana dürüst ve erdemli (olacak bir erkek çocuk) bağışla!” Saffat/100 diye dua etmişti …
Ve yakarışı İsmail (as) doğurdu.
Zaman geçti, günler günleri kovaladı ve İsmail’i aklı keskin bir göz nuru, dünya sevinci oldu yaşı geçkin babasına…
İşte o zaman sınanmak zamanı geldi Peygamberin ve rüyasında İsmail’ini kurban ettiği gösterildi ona…
Rüyanın bir emri içinde sakladığını anlayan ateşlerin yakmaya kıyamadığı İbrahim (as), hiç tereddüt göstermedi Sahibinin buyruğu karşısında…
Ve (bir gün, çocuk, babasının) tutum ve davranışlarını anlayıp paylaşacak olgunluğa eriştiğinde babası şöyle dedi: "Ey yavrucuğum! Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm, bir düşün, ne dersin?"… Saffat/102
Cevabını içerisinde buldu sorunun İsmail’i ve hiç tereddüt göstermeden, itaatle eğdi boynunu…
(İsmail): "Ey babacığım" dedi, "sana emredilen neyse onu yap! İnşallah beni sıkıntıya göğüs gerenler arasında bulacaksın!" Saffat/102
Emir rüyada da gelse söz hayata inkılap eder, denileni yapmak üzere harekete geçti iki tevekkül abidesi…
Fakat ikisi Allah'ın emri (olarak gördükleri)ne kendilerini teslim edince ve (İbrahim) onu yüzüstü yatırınca… Saffat/103
Ve bir kez daha gördüler ki onlar, pazarlıksız ‘Eyvallah’ diyeni Rahim olan Allah karşılar…
Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! saffat/104
Söyleyen yüceler yücesi olunca, söylenen dinleyeni mesrur eder… Hem bağışlatır yetmez hil’atlarla bezetir.
Sen şimdiden o rüya(nın amacı)nı yerine getirmiş oldun!" İşte iyilik yapanları Biz böyle ödüllendiririz. Saffat/105
İçinde imtihan olan rüyalar görmek ve nihayetinde selametle anılmak ne hoş şeydir…
Ey dost, Rabb’inden selamla ödüllendirilmiş bir rüyanın koynunda meşke durmanın hazzını dünyanın hangi esrikliği verebilir ki…
"İbrahim'e selam olsun!" Saffat/109
Selam olsun İbrahim’in (as) rüyasından hiç uyanmayanlara…
Not: Karşılamaya hazırlandığımız mübarek Kurban Bayramımız Milletimize, Müslüman alemine ve bu satırlara göz nuru döken okurlarımıza mübarek olsun. Hayırlar, bereketler muştulasın.
Önce siz düşünüze sadakat göstereceksiniz ki sadık rüyalar da size gösterilsin.
Hayatın sahibinin gösterdiği rüyalara muhatap olalım diye yumarsak gözlerimizi, teslimiyet kilidi vurduğumuz kapıdan içeri sızamaz iblis.
Ey talip, rüya görmek istiyorsan evvela Hz. İbrahim’in (as) rüyasında görmelisin kendini.
O’nun rüyasını kendi düş sahnende göremesen de, O’nun rüyasına uyanmayı dilemelisin.
Ancak bir ateş tarlasına girmeye gözün kesmiyorsa, O’nun rüyasına uyanmayı da geçirmeyesin aklından.
Babası put yapardı İbrahim’in (as)…
Kendisi sanem kırmakla meşhurdu.
Atalarının ilahlarına kıydığı için, o zamanın şımarığı Nemrut tarafından hapse atıldı İbrahim (as).
Sabretti, tevekkül etti lakin putları kırılan ahali dizginlemeye yanaşmadı öfkesini…
Nemrut, kendisinin sandığı zenginlik ve iktidar hırsıyla İbrahim’in (as) yıktığı her putu hükümranlığının üzerine indirilmiş bir balta saydı…
Ve ebedi hüsran ateşini harlayacak zehirli sözleri saçtı meydana…
Onlar, "Bir odun yığını hazırlayın ve o'nu yanan ateşin içine atın!" diye bağırdılar. Saffat/97
Naralar, haykırışlar, bağırtılar eşliğinde bıraksalar kâinatı yakacak zannedilen bir ateş hazırladılar ve en harlı zamanında tam ortasına fırlattılar İbrahim’i (as). Yansın da görsün gününü diye…
Ancak hiç hesaba katmadıkları oldu ve Cebrail gönderildi oraya, bir isteği olup olmadığı soruldu…
İnsanın söylediği bir yana aklından geçeni bilen Rabb’inin huzurunda sükûta durdu İbrahim (as).
Sessiz çığlığına cevap gecikmedi…
Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahim’e dedik. Embiya/69
İşte o İbrahim’in (as) rüyasına yürüyoruz ey kardeş!
Ateşe atılmadan İbrahimi rüyaların koynunda soluklanacağını sanıyorsan, sayıklamaktan gayrısı düşmez nasibine.
Şimdi girelim mi seninle o düşün koynuna…
"Ey Rabbim! Bana dürüst ve erdemli (olacak bir erkek çocuk) bağışla!” Saffat/100 diye dua etmişti …
Ve yakarışı İsmail (as) doğurdu.
Zaman geçti, günler günleri kovaladı ve İsmail’i aklı keskin bir göz nuru, dünya sevinci oldu yaşı geçkin babasına…
İşte o zaman sınanmak zamanı geldi Peygamberin ve rüyasında İsmail’ini kurban ettiği gösterildi ona…
Rüyanın bir emri içinde sakladığını anlayan ateşlerin yakmaya kıyamadığı İbrahim (as), hiç tereddüt göstermedi Sahibinin buyruğu karşısında…
Ve (bir gün, çocuk, babasının) tutum ve davranışlarını anlayıp paylaşacak olgunluğa eriştiğinde babası şöyle dedi: "Ey yavrucuğum! Rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm, bir düşün, ne dersin?"… Saffat/102
Cevabını içerisinde buldu sorunun İsmail’i ve hiç tereddüt göstermeden, itaatle eğdi boynunu…
(İsmail): "Ey babacığım" dedi, "sana emredilen neyse onu yap! İnşallah beni sıkıntıya göğüs gerenler arasında bulacaksın!" Saffat/102
Emir rüyada da gelse söz hayata inkılap eder, denileni yapmak üzere harekete geçti iki tevekkül abidesi…
Fakat ikisi Allah'ın emri (olarak gördükleri)ne kendilerini teslim edince ve (İbrahim) onu yüzüstü yatırınca… Saffat/103
Ve bir kez daha gördüler ki onlar, pazarlıksız ‘Eyvallah’ diyeni Rahim olan Allah karşılar…
Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! saffat/104
Söyleyen yüceler yücesi olunca, söylenen dinleyeni mesrur eder… Hem bağışlatır yetmez hil’atlarla bezetir.
Sen şimdiden o rüya(nın amacı)nı yerine getirmiş oldun!" İşte iyilik yapanları Biz böyle ödüllendiririz. Saffat/105
İçinde imtihan olan rüyalar görmek ve nihayetinde selametle anılmak ne hoş şeydir…
Ey dost, Rabb’inden selamla ödüllendirilmiş bir rüyanın koynunda meşke durmanın hazzını dünyanın hangi esrikliği verebilir ki…
"İbrahim'e selam olsun!" Saffat/109
Selam olsun İbrahim’in (as) rüyasından hiç uyanmayanlara…
Not: Karşılamaya hazırlandığımız mübarek Kurban Bayramımız Milletimize, Müslüman alemine ve bu satırlara göz nuru döken okurlarımıza mübarek olsun. Hayırlar, bereketler muştulasın.