Atalarımız öylesine laflar etmiş ki yüzlerce yıl sonra bile bize yönümüzü gösteriyor.
Şeyh Edebali Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’ye nasihat ederken, “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyor. Aradan yaklaşık sekiz asra yakın zaman geçmiş ve biz bu söz üzerinden çoğu menzile varıyoruz.
Devlet, millete hizmet etmekle mükelleftir. Devlet millet için vardır. Millet güçlü olursa devlet güçlü olur. Nasıl ki bir canlının yaşayabilmesi için havaya, suya ihtiyacı vardır, aynen öyle devletin de yaşayabilmesi için millete ihtiyacı vardır. Canlılar bağışıklık sistemi güçlü olduğu müddetçe sağlıklı yasayabilir. Devletin dimdik ayakta durabilmesi ve güçlü olabilmesi, milletin güçlü, sağlıklı olmasına bağlıdır.
Beka dediğiniz mesele sadece ülkenin güvenlik meselesi değildir. Bekanın içinde milletin güvenliğinden tutun ekonomisine de kadar her şey yer alır.
Yazımızın konusuna gelince; Hükümet bundan böyle tüm kamu kurumu alımlarında Devlet Malzeme Ofisi’ni zorunlu hale getirdi. Resmi kurumlar bundan böyle tüm ihtiyaçlarını, kamunun bir kurumu olan Devlet Malzeme Ofisinden alacak. Devletin bir cebinden çıkan para diğer bir cebine girecek. Devlet Malzeme Ofisi’nin ticaret yaptığı ulusal ve uluslararası firmalar hariç.
Bu karar belki sanayinin güçlü olduğu illerde fazla bir etki yapmayacaktır ama Anadolu’da ticaret ciddi oranda etkilenecektir. Doğu’da ticaretin lokomotifi kamu kurumlarının yerel üretici ile ticaretinin yolu kesilirse, varın milletin durumunu siz düşünün.
Ticaretteki gelirinin büyük kısmını devletin kurumlarına bağlamış yerel esnafı nasıl ayakta tutacağız? Elbette devlet yaşasın ama millet ayakta kalamaz ise devlet nasıl yaşayacak?
Düne kadar yerel ticaretin gelişmesi ve özel sektörün önünün açılması için kapanması gündemde olan Devlet Malzeme Ofisi, neden yeniden ayağa kaldırılıyor? Sahi biz yerli ve milli ürünlerimizi hangi pazar ile geliştireceğiz?
Devlet alıcı olmayacaksa kim alıcı olacak? Verdiği ürünün parasını aylarca bekleyen, hiç sesi çıkmayan ve alacağına her türlü opsiyonu tanıyan esnaf, bundan sonra ne yapacak?
Sadece bir kırtasiyeciyi düşünün; Kentindeki bir kamu kurumuna verdiği ürün sayesinde hayatına devam ediyordu. Belki de bir yıllık iaşesini temin ediyordu.
Zira pandemi sürecinde tek nefese muhtaç kalmış esnaf, bu karar ile şoka girdi. Kamu ihalesine güvenip devletin nefes kredilerinden yararlandı. Kamuya güvenip çalışanını işten çıkarmadı.
Kararın işleyiş şeması daha kurumlara gitmeden bir çok yönetici, geçen ay yaptığı ihaleleri iptal etti.
Devlet Malzeme Ofisi’nin Sayıştay denetiminden muaf tutulduğu düşünülürse bürokratların birçoğu risk almak istemeyecek ve alımlarını Devlet Malzeme Ofisi’nden yapacaktır. Aradığı ürünü bulamayan kurumlar, DMO’ya mecbur bırakılmış olacak.
Millet ve devletin bağını güçlendiren ticaret ipi koparsa, arada oluşacak derin çatlaklar devlete olan güveni zedeleyecektir. Çünkü devletin bir kurumu milletin ticaretine rakip olarak ortaya çıkmıştır. Bu kararın katı kurallarla devreye gireceğini düşünenlerden değilim. Zira benim devletim vatandaşının rızkına göz dikmez.
Yerli ve milli ürünleri teşvik eden, yerel ticaretin gelişmesi için onlarca paket açıklayan bir hükümet, böyle bir karar ile tüm bunları kendi eliyle niye yok etsin? Her zor günde ‘biz bize yeteriz ‘diyen bir zihniyet, esnafın zor gününde ‘biz yokuz’ niye desin?
Ne demişti Şeyh Edebali “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Madem millet olmadan devlet olmaz o halde millet güçlenmeli ki devlet ilelebet var olsun.
Şeyh Edebali Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’ye nasihat ederken, “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyor. Aradan yaklaşık sekiz asra yakın zaman geçmiş ve biz bu söz üzerinden çoğu menzile varıyoruz.
Devlet, millete hizmet etmekle mükelleftir. Devlet millet için vardır. Millet güçlü olursa devlet güçlü olur. Nasıl ki bir canlının yaşayabilmesi için havaya, suya ihtiyacı vardır, aynen öyle devletin de yaşayabilmesi için millete ihtiyacı vardır. Canlılar bağışıklık sistemi güçlü olduğu müddetçe sağlıklı yasayabilir. Devletin dimdik ayakta durabilmesi ve güçlü olabilmesi, milletin güçlü, sağlıklı olmasına bağlıdır.
Beka dediğiniz mesele sadece ülkenin güvenlik meselesi değildir. Bekanın içinde milletin güvenliğinden tutun ekonomisine de kadar her şey yer alır.
Yazımızın konusuna gelince; Hükümet bundan böyle tüm kamu kurumu alımlarında Devlet Malzeme Ofisi’ni zorunlu hale getirdi. Resmi kurumlar bundan böyle tüm ihtiyaçlarını, kamunun bir kurumu olan Devlet Malzeme Ofisinden alacak. Devletin bir cebinden çıkan para diğer bir cebine girecek. Devlet Malzeme Ofisi’nin ticaret yaptığı ulusal ve uluslararası firmalar hariç.
Bu karar belki sanayinin güçlü olduğu illerde fazla bir etki yapmayacaktır ama Anadolu’da ticaret ciddi oranda etkilenecektir. Doğu’da ticaretin lokomotifi kamu kurumlarının yerel üretici ile ticaretinin yolu kesilirse, varın milletin durumunu siz düşünün.
Ticaretteki gelirinin büyük kısmını devletin kurumlarına bağlamış yerel esnafı nasıl ayakta tutacağız? Elbette devlet yaşasın ama millet ayakta kalamaz ise devlet nasıl yaşayacak?
Düne kadar yerel ticaretin gelişmesi ve özel sektörün önünün açılması için kapanması gündemde olan Devlet Malzeme Ofisi, neden yeniden ayağa kaldırılıyor? Sahi biz yerli ve milli ürünlerimizi hangi pazar ile geliştireceğiz?
Devlet alıcı olmayacaksa kim alıcı olacak? Verdiği ürünün parasını aylarca bekleyen, hiç sesi çıkmayan ve alacağına her türlü opsiyonu tanıyan esnaf, bundan sonra ne yapacak?
Sadece bir kırtasiyeciyi düşünün; Kentindeki bir kamu kurumuna verdiği ürün sayesinde hayatına devam ediyordu. Belki de bir yıllık iaşesini temin ediyordu.
Zira pandemi sürecinde tek nefese muhtaç kalmış esnaf, bu karar ile şoka girdi. Kamu ihalesine güvenip devletin nefes kredilerinden yararlandı. Kamuya güvenip çalışanını işten çıkarmadı.
Kararın işleyiş şeması daha kurumlara gitmeden bir çok yönetici, geçen ay yaptığı ihaleleri iptal etti.
Devlet Malzeme Ofisi’nin Sayıştay denetiminden muaf tutulduğu düşünülürse bürokratların birçoğu risk almak istemeyecek ve alımlarını Devlet Malzeme Ofisi’nden yapacaktır. Aradığı ürünü bulamayan kurumlar, DMO’ya mecbur bırakılmış olacak.
Millet ve devletin bağını güçlendiren ticaret ipi koparsa, arada oluşacak derin çatlaklar devlete olan güveni zedeleyecektir. Çünkü devletin bir kurumu milletin ticaretine rakip olarak ortaya çıkmıştır. Bu kararın katı kurallarla devreye gireceğini düşünenlerden değilim. Zira benim devletim vatandaşının rızkına göz dikmez.
Yerli ve milli ürünleri teşvik eden, yerel ticaretin gelişmesi için onlarca paket açıklayan bir hükümet, böyle bir karar ile tüm bunları kendi eliyle niye yok etsin? Her zor günde ‘biz bize yeteriz ‘diyen bir zihniyet, esnafın zor gününde ‘biz yokuz’ niye desin?
Ne demişti Şeyh Edebali “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Madem millet olmadan devlet olmaz o halde millet güçlenmeli ki devlet ilelebet var olsun.