Anadolu el sanatları içinde geçmişi yüzlerce yıl öncesine uzanan zanaatların yaşatılması, geçmişe ve kültürel değerlere sahip çıkılması gerekiyor.
Kaybolan birçok meslek gibi Bakırcılık ve Deri işlemeciliği sanatı da Büyükşehir Belediyesinin sahip çıkmasına karşın kayboluyor…
Eskiden köylerde seyyar ocaklar kurup, mereklere elektrik çekerek Bakır İşlemeciliği sanatını icra ederlerdi.
Kadim zamanlardan bu yana devam eden mesleklere kimse ilgi duymuyor,
Ve günümüzde işin erbabı da yetişmiyor...
*
Erzurum’da uzun bir süre kalan Evliya Çelebi, şehir ve yöresinde 40’a yakın meslek erbabının faaliyet gösterdiğini ünlü Seyahatname’sinde yazıyor…
Bunlardan bazıları;
Bakırcılık, Evliya Çelebi diyor ki; Erzurum çarşılarına girdiğiniz vakit, her taraftan ritmik sesler halinde çekiç tıkırtıları gelir; bu sesler bakıra hayat verirdi…
Kalaycılık; Bakırdan yapılan ev aletlerini ısıtarak kalaylama işiydi…
Kuyumculuk, Altın işleme sanatı.
Erzurum’un ‘Burma Bileziği’ pek meşhurdu.
Kavaflar; Çarşıdaki alçak tavanlı, küçük işyerleriydi…
Kavaflar çarşısında; sarı pabuççular, mestçiler, saraçlar, abacılar, dikiciler, çevirmeciler sanat ve mesleklerini sürdürürlerdi.
Günümüzde çarşının bir bölümüne tenekeci ve sobacı esnafı yerleşmiştir.
Abacılar; çarşının gözde esnaflarındandı.
Erzurum ve çevresinin giyim kuşamı bu esnaf grubu tarafından yapılmaktaydı.
Bu sınıf yalnızca zığva, yelek ve gazeki (ceket) dikerdi. Ustalık ve marifetini en çok gazeki de gösterir; kumaşı incelikle süsler ve yapılan hata hoş karşılanmazdı.
Mutaflar; Keçi kılından yapılan malzeme anlamındadır.
Yapılmış malzemeye Mutafiye; yapana da Mutaf denirdi.
Çulfalar; ‘Ehram’ dokuyucusu anlamındadır.
Marancılar; Bu gün terk edilmiş el sanatlarından biri de Marancılıktır. Türkçeye İtalyancadan ‘marangoz’ olarak geçen bu kelime. mobilyacılık, dülgerlik, doğramacılık, diye bilinmektedir...
Öte yandan Erzurum'da, kağnı arabasının tekerine Maran, bunu yapana ise ‘marancı’ denir. Çok bilinen anlamı ‘Kağnı arabasının tekeri’dir.
Keçeciler ve Kevelciler; Keçeci esnafı ‘Kevelciler’le yan yana çalışırdı. Kevelci ve Keçeci esnafının ayrı bir çarşısı vardı; Kevelciler Çarşısı…
Kevel yapan ustaya Kevelci denirdi.
Tabaklanmış koyun derisinin tüylü yüzü içe getirilerek dikilir ve buna soğuk günlerde sarılınırdı…
Saraçlık; Deriden atın bütün koşumlarını yapana ‘Saraç’, malzemesine de ‘Saraciye’ denirdi. Bunun yanı sıra tabaka, bıçak, çakmak, meşin kemer, pazubent, tabanca kılıfları hep saraçlar tarafından imal edilirdi.
Kazazlık; Hem ipek işleyen, hem ipeği saf iplik haline getiren zanaatkâr...
Erzurum'da, tesbih dizen, imame başlığını ipek iplik veya sırma ile ören, kamçının ipek ipliğini bağlayan esnafa verilen isimdi.
Bıçakçılar; Bıçakçı esnafı bıçak, hançer, kama, kılıç yaparlardı.
Bu şehirde bıçakçı esnafının ürettiği kılıçların üstüne bilinen kılıç yoktu.
İş yerleri daha çok Gülahmet civarında idi ve Erzurum'da ‘bıçakçılık’ ilgi gören mesleklerdendi.
Hasırcılar; Evliya Çelebi diyor ki, Erzurumlular sandalı olmayan gence kız vermezlerdi...
Gençler, ovadaki sazlıklardan kestikleri sazları hasırcılara satarlardı.
Saz gövdelerinden veya saplarından örülmüş, genellikle taban döşemesi, bazen duvar kaplaması olarak kullanılan bir cins ot kilime ‘hasır’ denirdi.
Nalbantlık; Koşu hayvanlarını nallayan esnaftı. Daha çok bugünkü Demirciler çarşısında konuşlanmışlardı.
Dabaklar; Kelimenin aslı ‘Debbağ’ idi...Erzurum’da kabul görmüş isim ‘Dabak’tı.
Hayvan gönünü işlemden geçirip, deri olarak işleyen esnaftı.
Takımcılık; Kuyumcu altından süs eşyası, Takımcı, altın olmayan değerli taşlardan takılar yapardı...
Semercilik; Kazanç getiren meslekti, at, eşek ve katırların semerlerini yapıp satan esnaftı.
*
Söz konusu bu mesleklerden başka Tandırcılar, Çıkrıkçılar, Sabuncular, Berberler, Faytoncular, Çakmakçılar, Çarıkçılar, Peynirciler, Tenekeciler, Sobacılar ve daha başka meslek erbapları vardı.
Velhasıl-ı Kelâm, bir zamanların Erzurum’u her alanda kendince üreten ve ticaret yapan bir şehirdi...
Kaybolan birçok meslek gibi Bakırcılık ve Deri işlemeciliği sanatı da Büyükşehir Belediyesinin sahip çıkmasına karşın kayboluyor…
Eskiden köylerde seyyar ocaklar kurup, mereklere elektrik çekerek Bakır İşlemeciliği sanatını icra ederlerdi.
Kadim zamanlardan bu yana devam eden mesleklere kimse ilgi duymuyor,
Ve günümüzde işin erbabı da yetişmiyor...
*
Erzurum’da uzun bir süre kalan Evliya Çelebi, şehir ve yöresinde 40’a yakın meslek erbabının faaliyet gösterdiğini ünlü Seyahatname’sinde yazıyor…
Bunlardan bazıları;
Bakırcılık, Evliya Çelebi diyor ki; Erzurum çarşılarına girdiğiniz vakit, her taraftan ritmik sesler halinde çekiç tıkırtıları gelir; bu sesler bakıra hayat verirdi…
Kalaycılık; Bakırdan yapılan ev aletlerini ısıtarak kalaylama işiydi…
Kuyumculuk, Altın işleme sanatı.
Erzurum’un ‘Burma Bileziği’ pek meşhurdu.
Kavaflar; Çarşıdaki alçak tavanlı, küçük işyerleriydi…
Kavaflar çarşısında; sarı pabuççular, mestçiler, saraçlar, abacılar, dikiciler, çevirmeciler sanat ve mesleklerini sürdürürlerdi.
Günümüzde çarşının bir bölümüne tenekeci ve sobacı esnafı yerleşmiştir.
Abacılar; çarşının gözde esnaflarındandı.
Erzurum ve çevresinin giyim kuşamı bu esnaf grubu tarafından yapılmaktaydı.
Bu sınıf yalnızca zığva, yelek ve gazeki (ceket) dikerdi. Ustalık ve marifetini en çok gazeki de gösterir; kumaşı incelikle süsler ve yapılan hata hoş karşılanmazdı.
Mutaflar; Keçi kılından yapılan malzeme anlamındadır.
Yapılmış malzemeye Mutafiye; yapana da Mutaf denirdi.
Çulfalar; ‘Ehram’ dokuyucusu anlamındadır.
Marancılar; Bu gün terk edilmiş el sanatlarından biri de Marancılıktır. Türkçeye İtalyancadan ‘marangoz’ olarak geçen bu kelime. mobilyacılık, dülgerlik, doğramacılık, diye bilinmektedir...
Öte yandan Erzurum'da, kağnı arabasının tekerine Maran, bunu yapana ise ‘marancı’ denir. Çok bilinen anlamı ‘Kağnı arabasının tekeri’dir.
Keçeciler ve Kevelciler; Keçeci esnafı ‘Kevelciler’le yan yana çalışırdı. Kevelci ve Keçeci esnafının ayrı bir çarşısı vardı; Kevelciler Çarşısı…
Kevel yapan ustaya Kevelci denirdi.
Tabaklanmış koyun derisinin tüylü yüzü içe getirilerek dikilir ve buna soğuk günlerde sarılınırdı…
Saraçlık; Deriden atın bütün koşumlarını yapana ‘Saraç’, malzemesine de ‘Saraciye’ denirdi. Bunun yanı sıra tabaka, bıçak, çakmak, meşin kemer, pazubent, tabanca kılıfları hep saraçlar tarafından imal edilirdi.
Kazazlık; Hem ipek işleyen, hem ipeği saf iplik haline getiren zanaatkâr...
Erzurum'da, tesbih dizen, imame başlığını ipek iplik veya sırma ile ören, kamçının ipek ipliğini bağlayan esnafa verilen isimdi.
Bıçakçılar; Bıçakçı esnafı bıçak, hançer, kama, kılıç yaparlardı.
Bu şehirde bıçakçı esnafının ürettiği kılıçların üstüne bilinen kılıç yoktu.
İş yerleri daha çok Gülahmet civarında idi ve Erzurum'da ‘bıçakçılık’ ilgi gören mesleklerdendi.
Hasırcılar; Evliya Çelebi diyor ki, Erzurumlular sandalı olmayan gence kız vermezlerdi...
Gençler, ovadaki sazlıklardan kestikleri sazları hasırcılara satarlardı.
Saz gövdelerinden veya saplarından örülmüş, genellikle taban döşemesi, bazen duvar kaplaması olarak kullanılan bir cins ot kilime ‘hasır’ denirdi.
Nalbantlık; Koşu hayvanlarını nallayan esnaftı. Daha çok bugünkü Demirciler çarşısında konuşlanmışlardı.
Dabaklar; Kelimenin aslı ‘Debbağ’ idi...Erzurum’da kabul görmüş isim ‘Dabak’tı.
Hayvan gönünü işlemden geçirip, deri olarak işleyen esnaftı.
Takımcılık; Kuyumcu altından süs eşyası, Takımcı, altın olmayan değerli taşlardan takılar yapardı...
Semercilik; Kazanç getiren meslekti, at, eşek ve katırların semerlerini yapıp satan esnaftı.
*
Söz konusu bu mesleklerden başka Tandırcılar, Çıkrıkçılar, Sabuncular, Berberler, Faytoncular, Çakmakçılar, Çarıkçılar, Peynirciler, Tenekeciler, Sobacılar ve daha başka meslek erbapları vardı.
Velhasıl-ı Kelâm, bir zamanların Erzurum’u her alanda kendince üreten ve ticaret yapan bir şehirdi...