“Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” Nisa Suresi / 58
Ey aklına biat etmiş kişi; yaptıkların akılla görülecek işler değil.
Yanlışlarının peşinden aklını da sürükleyen beden; sahip oldukların, kaybettiklerini karşılamaz bilmiş ol.
Sağduyudan bahsedip, savaşları haklı nedenlere dayandıran zalim yamağı; ustaların, ihtirasları karşılığı satmışlar mantıklarını, uyanmak düşer sana.
Saymak değil, çılgın bir katliamda bu sabah kaç masumun öldüğünü. Her ölümün ardından, bin kere ölmek düşer sana.
Korkularının esaretinde aklını kuvvetliye köle kılmış olan; şimdi seyrettiğin kırbaç, senin sırtında şaklayınca, onlar da seyredecekler.
Yüreğinden yola çıkıp gözlerinden dökülen kanlı yaşları, merhametini sana yöneltmeyecek seyircilerin. Aynen senin de yapmış olduğun gibi devam edecekler; bir film karesinden, ölen bir adamı seyreder gibi.
Arenadasın, korkuyorsun, o zaman sıran gelecek ve bitecek korkuların. Öleceksin.
Ölmekle biten korkularının yerini, yeniden dirilmekle başlayacak olan, Mahkeme-i Kübra’nın sarsıntısı saracak.
Zalimle dost kalmanın cezasını tekrar göreceksin ve bu sefer, bitmeyecek bedeninin delik deşik olmasıyla.
Yeniden yeniden ve yeniden adaletle hükmetmeyenlerle aynı safta olmanın acısıyla, ölecek ölecek tekrar diriltileceksin.
Küçük hesapların küçük kurnazı olmak, pahalıya patlayacak sana.
Şimdiden hesabını yap ki, hesabın görüldüğü dehşetli günde, yapılmamış hesaplarla dolmasın önün.
En yakınından başla önce. Ailen içerisinde sana muhtaç olanların hakkını gözettin mi?
Hayırsa yenisine geçme. Bu bile yeter sonsuzluğunun felakete dönüşmesine.
Etrafında sayılan, sevilen sıfatıyla anıldınsa; adaleti nasıl tesis ettiğini düşün bir kere. Zayıfa, fakire, garibe davrandığın gibi mi davrandın, onlardan daha kuvvetliye de?
Hayırsa yenisine geçme. Hükmün altındayken ezdiklerinde olacak şimdi kemendin.
Zengin bilindinse, gözetip kollaman için etrafında bulundurulanlara nasıl muamele ettiğini, etraflıca bir düşün hele. Kırdınsa bir tek gönlü ve kibirle yürüdünse üstüne, veremedinse sende olan haklarını, vay haline?
Asla yenisine geçme. Bütün hakların sahibine iade edileceği günü dehşetle bekle.
Ahlaklı geçinip, insanları kandırmak için ruhunu sattınsa, yazık ettiklerinden önce, ruhun hesap soracak sana.
Bu sınavı geçmek umudun azsa, yeniden dirileceğin güne ve ruhunu tekrar tekrar kemiklerinden ayıracak dehşetli ateşin, sonu gelmez azabına hazırlıklı ol.
Ve bu konuda kendinle hesaplaşmadan, başka bir kurtuluş ümidi arama kendine.
Kendini kandırmak kolay gafil, ellerinin de konuşacağı günü düşün.
Şimdi dostları aldatmak mesele değil, günü geldiğinde inkâr ettiklerinin dile gelip, sana karşı duracakları günden sakın.
Kâbus dolu gecelerinden korkma, onlar şafakla birlikte sona eriyor. Sen asıl; gecesi olmayan, dinlendirmek için durmayan, sonsuza kadar bitip tükenmeyen; harlanmış alevlerin bitmez ezasından çekin.
Ki o alevlerin odunlarını sen, adaletsizlik küfesiyle taşıyıp duruyorsun. Durmadan dinlenmeden, kendi ateşini beslemekten usanmadın mı hâlâ?
Emaneti ehline vermek yerine, işine gelenle birlikte görünmek hastalığıyla, dünyayı kırıp geçiriyorsun.
Sana cahil denip acınacağını sanıyorsan, yanılgın yangın yerine çevirecek ebedi yurdunu.
Bilmek zorunda olduklarına kulak tıkayarak, işitmediğini ancak bu dünyada gafillere yutturursun. Her şeyin hakkıyla ortaya döküleceği günde, sen önünde ancak yalanlarını bulursun.
İstersen sakinleş biraz, bitip tükenmeyen heyecanlarla gününü gün ettiğin zamanlarına ara ver artık.
Bak bakalım hâlâ çocuk yaşındaki masumluğun yanında mı? Aynadan sürekli kırışıklık takip ettiğin gibi ilgilendin mi onunla. Yoksa çocuklukla birlikte o da mı terk etti seni?
Kuytularda gizlediğin ilk gençlik heveslerinin yerini, neyle doldurduğunla ilgilen biraz. Azıcık ayaklarının üzerine basma telaşların, başkalarını yıkıp geçme hoyratlığına dönüştüyse, nedenini sor kendine.
Adaletten uzaklaşan kaybeder varlığını. Tüketir kendini kaptırdığı vartalarda.
En mühim emaneti, ruhunu kaybedince insan, bütün ruhsuzların ahbabı olmayı özler.
Özlemleri sonuç verir elbette. Mahir olmaya görsün insan, kötülerin kötülüklerini yüceltmekte.
Gelip geçicinin tuzaklarında sıkışmış, kurtulmayı bekliyorsan, aldanırsın.
Bilmediğin yollardan kimse gelip kurtarmayacak seni.
Sen sadece her şeyi bilen Efendinin söylediklerine açınca yüreğini, kurtuluş zaten sen olacaksın.
O halde; mutlaka emanetleri ehil olana ver. Emanete talip olmadan önce ehliyetini düşün. Çünkü Rabbin öyle buyuruyor.
Sakın; hükmettiğin zaman adaletten ayrılma. Arş’ın Sahibinin celalinden sakın.
Ey aklına biat etmiş kişi; yaptıkların akılla görülecek işler değil.
Yanlışlarının peşinden aklını da sürükleyen beden; sahip oldukların, kaybettiklerini karşılamaz bilmiş ol.
Sağduyudan bahsedip, savaşları haklı nedenlere dayandıran zalim yamağı; ustaların, ihtirasları karşılığı satmışlar mantıklarını, uyanmak düşer sana.
Saymak değil, çılgın bir katliamda bu sabah kaç masumun öldüğünü. Her ölümün ardından, bin kere ölmek düşer sana.
Korkularının esaretinde aklını kuvvetliye köle kılmış olan; şimdi seyrettiğin kırbaç, senin sırtında şaklayınca, onlar da seyredecekler.
Yüreğinden yola çıkıp gözlerinden dökülen kanlı yaşları, merhametini sana yöneltmeyecek seyircilerin. Aynen senin de yapmış olduğun gibi devam edecekler; bir film karesinden, ölen bir adamı seyreder gibi.
Arenadasın, korkuyorsun, o zaman sıran gelecek ve bitecek korkuların. Öleceksin.
Ölmekle biten korkularının yerini, yeniden dirilmekle başlayacak olan, Mahkeme-i Kübra’nın sarsıntısı saracak.
Zalimle dost kalmanın cezasını tekrar göreceksin ve bu sefer, bitmeyecek bedeninin delik deşik olmasıyla.
Yeniden yeniden ve yeniden adaletle hükmetmeyenlerle aynı safta olmanın acısıyla, ölecek ölecek tekrar diriltileceksin.
Küçük hesapların küçük kurnazı olmak, pahalıya patlayacak sana.
Şimdiden hesabını yap ki, hesabın görüldüğü dehşetli günde, yapılmamış hesaplarla dolmasın önün.
En yakınından başla önce. Ailen içerisinde sana muhtaç olanların hakkını gözettin mi?
Hayırsa yenisine geçme. Bu bile yeter sonsuzluğunun felakete dönüşmesine.
Etrafında sayılan, sevilen sıfatıyla anıldınsa; adaleti nasıl tesis ettiğini düşün bir kere. Zayıfa, fakire, garibe davrandığın gibi mi davrandın, onlardan daha kuvvetliye de?
Hayırsa yenisine geçme. Hükmün altındayken ezdiklerinde olacak şimdi kemendin.
Zengin bilindinse, gözetip kollaman için etrafında bulundurulanlara nasıl muamele ettiğini, etraflıca bir düşün hele. Kırdınsa bir tek gönlü ve kibirle yürüdünse üstüne, veremedinse sende olan haklarını, vay haline?
Asla yenisine geçme. Bütün hakların sahibine iade edileceği günü dehşetle bekle.
Ahlaklı geçinip, insanları kandırmak için ruhunu sattınsa, yazık ettiklerinden önce, ruhun hesap soracak sana.
Bu sınavı geçmek umudun azsa, yeniden dirileceğin güne ve ruhunu tekrar tekrar kemiklerinden ayıracak dehşetli ateşin, sonu gelmez azabına hazırlıklı ol.
Ve bu konuda kendinle hesaplaşmadan, başka bir kurtuluş ümidi arama kendine.
Kendini kandırmak kolay gafil, ellerinin de konuşacağı günü düşün.
Şimdi dostları aldatmak mesele değil, günü geldiğinde inkâr ettiklerinin dile gelip, sana karşı duracakları günden sakın.
Kâbus dolu gecelerinden korkma, onlar şafakla birlikte sona eriyor. Sen asıl; gecesi olmayan, dinlendirmek için durmayan, sonsuza kadar bitip tükenmeyen; harlanmış alevlerin bitmez ezasından çekin.
Ki o alevlerin odunlarını sen, adaletsizlik küfesiyle taşıyıp duruyorsun. Durmadan dinlenmeden, kendi ateşini beslemekten usanmadın mı hâlâ?
Emaneti ehline vermek yerine, işine gelenle birlikte görünmek hastalığıyla, dünyayı kırıp geçiriyorsun.
Sana cahil denip acınacağını sanıyorsan, yanılgın yangın yerine çevirecek ebedi yurdunu.
Bilmek zorunda olduklarına kulak tıkayarak, işitmediğini ancak bu dünyada gafillere yutturursun. Her şeyin hakkıyla ortaya döküleceği günde, sen önünde ancak yalanlarını bulursun.
İstersen sakinleş biraz, bitip tükenmeyen heyecanlarla gününü gün ettiğin zamanlarına ara ver artık.
Bak bakalım hâlâ çocuk yaşındaki masumluğun yanında mı? Aynadan sürekli kırışıklık takip ettiğin gibi ilgilendin mi onunla. Yoksa çocuklukla birlikte o da mı terk etti seni?
Kuytularda gizlediğin ilk gençlik heveslerinin yerini, neyle doldurduğunla ilgilen biraz. Azıcık ayaklarının üzerine basma telaşların, başkalarını yıkıp geçme hoyratlığına dönüştüyse, nedenini sor kendine.
Adaletten uzaklaşan kaybeder varlığını. Tüketir kendini kaptırdığı vartalarda.
En mühim emaneti, ruhunu kaybedince insan, bütün ruhsuzların ahbabı olmayı özler.
Özlemleri sonuç verir elbette. Mahir olmaya görsün insan, kötülerin kötülüklerini yüceltmekte.
Gelip geçicinin tuzaklarında sıkışmış, kurtulmayı bekliyorsan, aldanırsın.
Bilmediğin yollardan kimse gelip kurtarmayacak seni.
Sen sadece her şeyi bilen Efendinin söylediklerine açınca yüreğini, kurtuluş zaten sen olacaksın.
O halde; mutlaka emanetleri ehil olana ver. Emanete talip olmadan önce ehliyetini düşün. Çünkü Rabbin öyle buyuruyor.
Sakın; hükmettiğin zaman adaletten ayrılma. Arş’ın Sahibinin celalinden sakın.