Sağ da sol da üçkâğıtçı adam çok! Bu adamlar, manevi ve maddi değerleri kendilerine bir kez sermaye edinmiş kimseler; dini, imanı olduğu gibi, bilimi, sanatı, felsefeyi ve ideolojiyi araçsallaştırıp 'sermaye’ olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Bazen sesleri kesiliyor, insan ‘şükür çirkin istismar bitti!' diye düşünüyor; fakat bir de bakıyorsun istismar yeniden alevlenmiş! Sonuçta görülüyor ki, istismarcıların değerleri sermaye edinmesinin ardı gelmeyecek.
Değerleri kullanarak, siyasi ve parasal rantı nasıl elde ediyor bu insanlar?
Neden toplum bunlara kanıyor? Bu sorulara bir cevap bulma peşinde değiliz, sadece istismarın nasıl işlediğiyle ilgili bir iki örnek verebiliriz. Şöyle:
Sermayeleri bitince, ayarlıyorlar iki bacı bir de hacı, sonra da ‘hacı, bacının eteğinin boyuna karıştı!’ diye veryansın ediyorlar: Alın size siyasi sermaye!
Sermayeleri bitince, buluyorlar bir sakallı, sürüyorlar Atatürk heykelinin üstüne, sonra fiyakalıları konuşturup ‘Atamıza dokundurtmayız!’ kampanyaları düzenliyorlar. Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, Mustafa Kemal'in ailesine ve Anıt Kabrine sırayı getiriyorlar; ileri geri sözler dedirtip; sonra bilim adamı, filim adamı, sanat adamı, kimi ayarlarlarsa artık, verip veriştiriyorlar. Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, buluyorlar bir mağdur kadıncık, sonra üç beş cadıcık, itiyorlar hepsini medyaya. Görün bakalım, kadın haklarını babalar gibi nasıl savunuyor o yiğitler! Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, Maçka parkına yahut Taksim kaldırımına kuruyorlar bir rakı masası, sonra zuhur ediyor meyhane ahalisi, ardından geliyor ‘rakıma dokunma!’ narası. Alın size sermaye!
Bitince sermayeleri, Teşvikiye-Nişantaşı-Cihangir hattında ayarlıyorlar iki ‘nonoş, bir godoş.’ 'Hayat tarzımız tehdit altında!' sloganıyla işe girişip bi güzel didişiyorlar! Alın size sermaye.
Türkiye sermaye piyasasında sermaye mi yok; caminin yeri, minarenin boyu, ezanın volümü, eğitim müfredatı, özellikle çoğalan imam hatipler, seçmeli din dersleri, Kuran eğitimi, Arapça okutulması hepsi sermaye.
Kullanılmayan bir değer yok!
Olmadı, geçiyorlar Kurban'a: 'Sokaklar kan gölü, sokağımızda kurban istemiyoruz!' kampanyaları düzenliyorlar ve birkaç kişiyi tartıştırıp dini taşlatıyorlar.
Hele Ramazan! Tam bir sermaye! Oruç yiyeni dövüyorlardan bu meyhaneler niçin kapalıya? kadar uzanan kavga atakları, Ramazan ayı mükemmel bir sermaye olarak iş görüyor...
Daha yüzlerce konu, hepsi sermaye!
...
Sağın da sermayesi boldur; hem dış, hem de iç sermayesi!
Biraz Kudüs, biraz Mescid-i Aksa, biraz Filistin, biraz Afganistan...
Gelir ardından Türkistan…
Dinle, dinlet, ah edip inlet, geçer mi bu illet; iyi sermayedir zillet; sat sat kazan!
Ne ise bitince dış sermaye sıra gelir iç sermayeye: Laiklik, Cumhuriyet, Avrupa yasaları, yılbaşı, yol başı… Söv, say; hepsi sermaye!
Ey değerleri sermaye eden adam!
Sen sürekli, 'Nasıl kurtulacağız şu gâvurluktan?' diye yol ara, düşme dara, gelir para.
Hele ihmal edilir mi ilahiler piyasası, ortada bırakılır mı Kuran sedası taliplileri; doldur doldur sat. Al sana sermaye, hem de mübareğinden.
Din, en büyük sermaye! Kullan kullanabildiğin kadar, yakalamaz hiçbir radar!
Tabiatta boşluk yok! Sen kurmazsan başkası kurar ve Allah korusun dini istismar eder, yaa!
Amandır ha! Gençleri başkasına kaptırma, sen kur, şöyle modern bir tarikat, sür genç çocukları piste, disko müziğiyle zikrettir!
Boğaziçi’ne, Layla’ya imrendirme gençleri…
Akıllı ol, modernleş, Layla senleşemiyorsa sen Laylalaş!
Tesettür sektörünü de sürekli güncelle, genç kızlar bahar gibi gözüksün daim!
‘TV’den, gazeteden cihad yapmazsan mesulsün arkadaş!’
Arının bismillah çekerek yaptığı kutsal balı dualarla sat, yanına kanserden koruyan muskayı kat, büyük cihattan hisseni kap!
Her derde deva macun, bilmem… santime kadar uzatan yal, bugünlerde idrara da talep var, velhasıl mebzul miktarda bulursun mal.
Al sana sermaye!
'Elhamdülillah ne kadar güzel huriler, sultanımızın önünden endam ile yürürler, raks ederek büyürler!'; ‘Cennette zaten hurilerle dans edip şarkı söyleyeceğiz!’ diye propaganda yap; bir de TV kap, kitaplarını ve bilmem nelerini sat!
Al sana sermaye!
En karlı hayır işlerinden biri de durmadan artan yeni bir cemaatte senin peyda etmendir! Saf Müslüman bulur edersin zimmet, yolarsın kazları, adı olur hayra hizmet! Sonra edersin nice vaat; yazarlar sana bir de naat, gelir ardından kat ve yat!
Ondan sonra mavi tura çık, güvertede yat babam yat!
Ama unutma, şezlongda yatana mutlaka laf at!
'Emri bil maruf nehyi anil münker!' vazifeni daima yap!
Manevi sermayeden de payını kap...
Uyanık ol! Sen mücahidi ekbersin!
Fonlar, ihaleler zaten senin hakkın, hakkını çiğnetme ‘sakkın!’ ki, bunca yıl onlar çiğnemişti!!!
‘Senin değil mi devletin malı, milletin malı, koruyacaksın tabi!’
‘Bırakalım da gâvurlar mı yesin abi!’
‘Yani!.. Tabi!.. Tabi!.. Sen sermayeyi büyütmeye bak ey adi!’
...
Velhasıl kardeşim! Samimi insanlara sözümüz yok; fakat öyle bir çağa çattık ki din, iman, ideoloji, felsefe… Sanki de hepsi gitti sefere.
Yahut -sağın solun- her değerini nefsine sermaye etti kefere…
Her yan doldu hergele, meğer Mehdi resul gele de bu dünya düzele!
M. Talat Uzunyaylalı
Değerleri kullanarak, siyasi ve parasal rantı nasıl elde ediyor bu insanlar?
Neden toplum bunlara kanıyor? Bu sorulara bir cevap bulma peşinde değiliz, sadece istismarın nasıl işlediğiyle ilgili bir iki örnek verebiliriz. Şöyle:
Sermayeleri bitince, ayarlıyorlar iki bacı bir de hacı, sonra da ‘hacı, bacının eteğinin boyuna karıştı!’ diye veryansın ediyorlar: Alın size siyasi sermaye!
Sermayeleri bitince, buluyorlar bir sakallı, sürüyorlar Atatürk heykelinin üstüne, sonra fiyakalıları konuşturup ‘Atamıza dokundurtmayız!’ kampanyaları düzenliyorlar. Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, Mustafa Kemal'in ailesine ve Anıt Kabrine sırayı getiriyorlar; ileri geri sözler dedirtip; sonra bilim adamı, filim adamı, sanat adamı, kimi ayarlarlarsa artık, verip veriştiriyorlar. Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, buluyorlar bir mağdur kadıncık, sonra üç beş cadıcık, itiyorlar hepsini medyaya. Görün bakalım, kadın haklarını babalar gibi nasıl savunuyor o yiğitler! Alın size sermaye!
Sermayeleri bitince, Maçka parkına yahut Taksim kaldırımına kuruyorlar bir rakı masası, sonra zuhur ediyor meyhane ahalisi, ardından geliyor ‘rakıma dokunma!’ narası. Alın size sermaye!
Bitince sermayeleri, Teşvikiye-Nişantaşı-Cihangir hattında ayarlıyorlar iki ‘nonoş, bir godoş.’ 'Hayat tarzımız tehdit altında!' sloganıyla işe girişip bi güzel didişiyorlar! Alın size sermaye.
Türkiye sermaye piyasasında sermaye mi yok; caminin yeri, minarenin boyu, ezanın volümü, eğitim müfredatı, özellikle çoğalan imam hatipler, seçmeli din dersleri, Kuran eğitimi, Arapça okutulması hepsi sermaye.
Kullanılmayan bir değer yok!
Olmadı, geçiyorlar Kurban'a: 'Sokaklar kan gölü, sokağımızda kurban istemiyoruz!' kampanyaları düzenliyorlar ve birkaç kişiyi tartıştırıp dini taşlatıyorlar.
Hele Ramazan! Tam bir sermaye! Oruç yiyeni dövüyorlardan bu meyhaneler niçin kapalıya? kadar uzanan kavga atakları, Ramazan ayı mükemmel bir sermaye olarak iş görüyor...
Daha yüzlerce konu, hepsi sermaye!
...
Sağın da sermayesi boldur; hem dış, hem de iç sermayesi!
Biraz Kudüs, biraz Mescid-i Aksa, biraz Filistin, biraz Afganistan...
Gelir ardından Türkistan…
Dinle, dinlet, ah edip inlet, geçer mi bu illet; iyi sermayedir zillet; sat sat kazan!
Ne ise bitince dış sermaye sıra gelir iç sermayeye: Laiklik, Cumhuriyet, Avrupa yasaları, yılbaşı, yol başı… Söv, say; hepsi sermaye!
Ey değerleri sermaye eden adam!
Sen sürekli, 'Nasıl kurtulacağız şu gâvurluktan?' diye yol ara, düşme dara, gelir para.
Hele ihmal edilir mi ilahiler piyasası, ortada bırakılır mı Kuran sedası taliplileri; doldur doldur sat. Al sana sermaye, hem de mübareğinden.
Din, en büyük sermaye! Kullan kullanabildiğin kadar, yakalamaz hiçbir radar!
Tabiatta boşluk yok! Sen kurmazsan başkası kurar ve Allah korusun dini istismar eder, yaa!
Amandır ha! Gençleri başkasına kaptırma, sen kur, şöyle modern bir tarikat, sür genç çocukları piste, disko müziğiyle zikrettir!
Boğaziçi’ne, Layla’ya imrendirme gençleri…
Akıllı ol, modernleş, Layla senleşemiyorsa sen Laylalaş!
Tesettür sektörünü de sürekli güncelle, genç kızlar bahar gibi gözüksün daim!
‘TV’den, gazeteden cihad yapmazsan mesulsün arkadaş!’
Arının bismillah çekerek yaptığı kutsal balı dualarla sat, yanına kanserden koruyan muskayı kat, büyük cihattan hisseni kap!
Her derde deva macun, bilmem… santime kadar uzatan yal, bugünlerde idrara da talep var, velhasıl mebzul miktarda bulursun mal.
Al sana sermaye!
'Elhamdülillah ne kadar güzel huriler, sultanımızın önünden endam ile yürürler, raks ederek büyürler!'; ‘Cennette zaten hurilerle dans edip şarkı söyleyeceğiz!’ diye propaganda yap; bir de TV kap, kitaplarını ve bilmem nelerini sat!
Al sana sermaye!
En karlı hayır işlerinden biri de durmadan artan yeni bir cemaatte senin peyda etmendir! Saf Müslüman bulur edersin zimmet, yolarsın kazları, adı olur hayra hizmet! Sonra edersin nice vaat; yazarlar sana bir de naat, gelir ardından kat ve yat!
Ondan sonra mavi tura çık, güvertede yat babam yat!
Ama unutma, şezlongda yatana mutlaka laf at!
'Emri bil maruf nehyi anil münker!' vazifeni daima yap!
Manevi sermayeden de payını kap...
Uyanık ol! Sen mücahidi ekbersin!
Fonlar, ihaleler zaten senin hakkın, hakkını çiğnetme ‘sakkın!’ ki, bunca yıl onlar çiğnemişti!!!
‘Senin değil mi devletin malı, milletin malı, koruyacaksın tabi!’
‘Bırakalım da gâvurlar mı yesin abi!’
‘Yani!.. Tabi!.. Tabi!.. Sen sermayeyi büyütmeye bak ey adi!’
...
Velhasıl kardeşim! Samimi insanlara sözümüz yok; fakat öyle bir çağa çattık ki din, iman, ideoloji, felsefe… Sanki de hepsi gitti sefere.
Yahut -sağın solun- her değerini nefsine sermaye etti kefere…
Her yan doldu hergele, meğer Mehdi resul gele de bu dünya düzele!
M. Talat Uzunyaylalı