Türkiye genelinde çıkılan maden ihalelerine dikkat çeken TEMA Vakfı,
2019 Temmuz ayından bu yana 2 bin 685 noktada maden ihalesinin yapıldığını hatırlatarak, ihalelerin doğa, tarım ve yaşam alanlarını tehlike altına aldığını açıkladı.
Haber Merkezi
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) 2019 yılının Temmuz ayından bu yana 2 bin 685 noktada maden ruhsatı ihalesine çıktı. İhale alanlarının büyük bölümünün korunan alan, birinci sınıf tarım alanı, büyük ova, mera ve içme suyu havzası olmasına dikkat çeken TEMA Vakfı, bu alanlarda madencilik faaliyetlerinin başlaması halinde pek çok bölgede doğal yaşamın, insan yaşamının ve tarımsal üretimin devamlılığının mümkün olmayacağını vurguladı.
İhaleye çıkarılan alanların toplamının Kayseri’den daha büyük bir alanı kapladığını ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç,
“ Sadece geçen bir yılda Sivas’ta 135, Kütahya’da 106, Maraş ve Antalya’da 86, Afyon’da 69, Muğla’da 64, Elazığ ve Uşak’ta ise 56 alanda maden ihalesine çıkıldı” dedi.
Maden Kanunu’nun 2001 yılından bu yana 21 kez değiştirildiğini vurgulayan Ataç: “Yaşanan değişikliklerle her defasında daha fazla doğa ve tarım alanı, su varlığı ve kültür mirası madencilik faaliyetlerine açık hale getirildi. Bugün maalesef ülkemizde kanunlarla madencilik faaliyetlerinden korunan tek bir doğa koruma alanı, tarım alanı ya da içme suyu havzası bulunmuyor.
Mevcut maden mevzuatı; tüm doğal yaşam alanlarını, gıda güvencemiz olan tarım ve mera alanlarını, anayasa ile koruma altına alınan ve temel bir insan hakkı olan sağlıklı bir çevrede yaşama ve temiz suya ulaşma hakkını tehdit ediyor. Doğal varlıkların, tarım alanlarının ve içme suyu havzalarının kanunlarla madencilik faaliyetlerinden tamamen korunması sağlanmalıyken; çıkılan ihalelerle daha fazla alanı madencilik faaliyetlerine açmak ülkemizin toprağını, suyunu ve doğal varlıklarını korumak için faaliyet gösteren bizleri endişelendiriyor. Doğaya, insana ve tarımsal üretime dost bir kamu yararı anlaşıyla bu uygulamalardan dönülmesi, doğa koruma alanlarının, tarım alanları ve içme suyu havzalarının kanunlarla maden faaliyetlerinden tamamen korunması, arazi kullanım planlarının yapılması konusunda gerekli adımların atılması için yetkilileri hareket geçmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
2019 Temmuz ayından bu yana 2 bin 685 noktada maden ihalesinin yapıldığını hatırlatarak, ihalelerin doğa, tarım ve yaşam alanlarını tehlike altına aldığını açıkladı.
Haber Merkezi
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) 2019 yılının Temmuz ayından bu yana 2 bin 685 noktada maden ruhsatı ihalesine çıktı. İhale alanlarının büyük bölümünün korunan alan, birinci sınıf tarım alanı, büyük ova, mera ve içme suyu havzası olmasına dikkat çeken TEMA Vakfı, bu alanlarda madencilik faaliyetlerinin başlaması halinde pek çok bölgede doğal yaşamın, insan yaşamının ve tarımsal üretimin devamlılığının mümkün olmayacağını vurguladı.
İhaleye çıkarılan alanların toplamının Kayseri’den daha büyük bir alanı kapladığını ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç,
“ Sadece geçen bir yılda Sivas’ta 135, Kütahya’da 106, Maraş ve Antalya’da 86, Afyon’da 69, Muğla’da 64, Elazığ ve Uşak’ta ise 56 alanda maden ihalesine çıkıldı” dedi.
Maden Kanunu’nun 2001 yılından bu yana 21 kez değiştirildiğini vurgulayan Ataç: “Yaşanan değişikliklerle her defasında daha fazla doğa ve tarım alanı, su varlığı ve kültür mirası madencilik faaliyetlerine açık hale getirildi. Bugün maalesef ülkemizde kanunlarla madencilik faaliyetlerinden korunan tek bir doğa koruma alanı, tarım alanı ya da içme suyu havzası bulunmuyor.
Mevcut maden mevzuatı; tüm doğal yaşam alanlarını, gıda güvencemiz olan tarım ve mera alanlarını, anayasa ile koruma altına alınan ve temel bir insan hakkı olan sağlıklı bir çevrede yaşama ve temiz suya ulaşma hakkını tehdit ediyor. Doğal varlıkların, tarım alanlarının ve içme suyu havzalarının kanunlarla madencilik faaliyetlerinden tamamen korunması sağlanmalıyken; çıkılan ihalelerle daha fazla alanı madencilik faaliyetlerine açmak ülkemizin toprağını, suyunu ve doğal varlıklarını korumak için faaliyet gösteren bizleri endişelendiriyor. Doğaya, insana ve tarımsal üretime dost bir kamu yararı anlaşıyla bu uygulamalardan dönülmesi, doğa koruma alanlarının, tarım alanları ve içme suyu havzalarının kanunlarla maden faaliyetlerinden tamamen korunması, arazi kullanım planlarının yapılması konusunda gerekli adımların atılması için yetkilileri hareket geçmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.