Öyle insanlar vardır ki, onu bilen bilir, onu Allah bilir. Bu insanların işi sadece Allah ile olduğu için farklı mecralarda ismi geçmez, onlar da bunu istemez.
Mehmet Gürgür Hocam; dünyanın en iyi Kur’an okuyan, Kur’an öğreten, huşu içinde namaz kıldıran, binlerce hafız yetiştirmiş, kendisini Kur’an’a, Allah yoluna, insan yetiştirmeye vakfetmiş, özü sözü bir, güven, sevgi ve saygı dolu insanı ve cami cemaati olduğum için gurur duyduğum hocam.
1977 yılı, 21 Temmuz Perşembe günü, ustam, kirvem cennet mekân Hüseyin Küçük’e ait Şark Fotoğraf Malzemeleri’nde çalışıyorum. Caferiye Camisinden öğlen ezanı okunuyor ve bana abdest al camiye gel, ne duruyorsun diyor. Abdest aldım Caferiye Camisine gittim, Mehmet Gürgür Hocamın imametinde namazımı kıldım ve o perşembe günü beş vakit namaza başladım.
Caferiye Camii; Allah ondan razı olsun rahmetli dayım Zeki Alkan, ustalarım rahmetli Hüseyin Küçük, rahmetli İbrahim Karaali, dayıoğlu Özcan Alkan, eski dost Tevhit Babat, birçok büyüğümüzle, dostumuzla hemen her hafta cuma namazı kıldığımız cami ama o perşembe günü başka his, başka âlem, başka davet.
Mehmet Gürgür hocam o perşembe öğlen namazını kıldırdı ve dünyam değişti. Mehmet Gürgür Hocamın dizinin dibine oturdum, kendisinden diğer talebeleriyle birlikte Kur’an’ı Kerim ve ilmihal dersi almaya başladım.
Mehmet Gürgür Hocam Kur'an okurken sanki kâinat susar, onu dinlerdi. Hele, hele ikindi namazlarında okuduğu aşrı şerifi dinleyebilmek her kula nasip olamayacak bir his, gözyaşı, âlemden âleme geçiş. Onunla 1001 Hatim okumak, ramazan mukabelesi yapmak, yaşamak nasip olduğu için, şükrettiğim duygu seli.
Mehmet Gürgür Hocam; Allah sana rahmet eylesin. Mekânın cennet olsun. Kalbimden geçenleri, duygularımı anlatabilmem mümkün değil. Çok üzgünüm. Hocam Allah senden razı olsun, Allah seni cenneti ve cemaliyle sevindirsin.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var,
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var.
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu unut,
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut! “NFK”
TALEBESİ AHMET BERHAN YILMAZ
Mehmet Gürgür Hocam; dünyanın en iyi Kur’an okuyan, Kur’an öğreten, huşu içinde namaz kıldıran, binlerce hafız yetiştirmiş, kendisini Kur’an’a, Allah yoluna, insan yetiştirmeye vakfetmiş, özü sözü bir, güven, sevgi ve saygı dolu insanı ve cami cemaati olduğum için gurur duyduğum hocam.
1977 yılı, 21 Temmuz Perşembe günü, ustam, kirvem cennet mekân Hüseyin Küçük’e ait Şark Fotoğraf Malzemeleri’nde çalışıyorum. Caferiye Camisinden öğlen ezanı okunuyor ve bana abdest al camiye gel, ne duruyorsun diyor. Abdest aldım Caferiye Camisine gittim, Mehmet Gürgür Hocamın imametinde namazımı kıldım ve o perşembe günü beş vakit namaza başladım.
Caferiye Camii; Allah ondan razı olsun rahmetli dayım Zeki Alkan, ustalarım rahmetli Hüseyin Küçük, rahmetli İbrahim Karaali, dayıoğlu Özcan Alkan, eski dost Tevhit Babat, birçok büyüğümüzle, dostumuzla hemen her hafta cuma namazı kıldığımız cami ama o perşembe günü başka his, başka âlem, başka davet.
Mehmet Gürgür hocam o perşembe öğlen namazını kıldırdı ve dünyam değişti. Mehmet Gürgür Hocamın dizinin dibine oturdum, kendisinden diğer talebeleriyle birlikte Kur’an’ı Kerim ve ilmihal dersi almaya başladım.
Mehmet Gürgür Hocam Kur'an okurken sanki kâinat susar, onu dinlerdi. Hele, hele ikindi namazlarında okuduğu aşrı şerifi dinleyebilmek her kula nasip olamayacak bir his, gözyaşı, âlemden âleme geçiş. Onunla 1001 Hatim okumak, ramazan mukabelesi yapmak, yaşamak nasip olduğu için, şükrettiğim duygu seli.
Mehmet Gürgür Hocam; Allah sana rahmet eylesin. Mekânın cennet olsun. Kalbimden geçenleri, duygularımı anlatabilmem mümkün değil. Çok üzgünüm. Hocam Allah senden razı olsun, Allah seni cenneti ve cemaliyle sevindirsin.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var,
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var.
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu unut,
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut! “NFK”
TALEBESİ AHMET BERHAN YILMAZ