
Milli marşlar bir devletin bağımsızlığının sembolüdür. Marş aynı zamanda bir devletin kurulduğunun da resmi somut delillerinden biridir. Osmanlı Devletinde ilk defa milli marş yazma çalışmaları 1808-1839 yılları arasında hüküm sürmüş ve halk arasında gavur padişah olarak bilinen II. Mahmut döneminde başlamıştır. Uzun süren çalışmaların akabinde Mahmudiye Marşı yazılmıştır. Marşı, Guiseppe Donizetti ve kardeşi Gaetano Donizetti, II. Mahmut için bestelemişlerdir. 1839-1876 yılları arasında süren Tanzimat döneminde ise Mecidiye Marşı devreye girmiştir. 1839-1861 yılları arasında Mecidiye Marşı resmi törenlerde kullanıldı. Bu marş ise Guiseppe Donizetti tarafından 1839-1861 yıllarında tahtta kalan reformist ve batılılaşmaya önem veren Abdülmecit için bestelendi. 1861’de tahtta geçen Abdülaziz döneminde ise Aziziye Marşı ise 1861-1876 yılları arası kullanıldı. Callisto Guatelli tarafından Abdülaziz için bestelendi. Hamidiye Marşı, 1876-1909 yılları arası kullanıldı. Necip Paşa tarafından II. Abdülhamit için bestelendi. Reşadiye Marşı, 1909-1918 yılları arası kullanıldı. Italo Selvelli tarafından Mehmet Reşat için bestelendi Milli Mücadele döneminde ise 23 Nisan 1920’de meclisin açılmasıyla birlikte yeni marş arayışına gidilmiştir. 1920-1921 yılları arasında Erzurum Milli Marşı Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunmuştur. Erzurum milli marşı Sıtkı Dursunoğlu tarafından yazılmıştı. Akabinde Maarif Vekâleti öncülüğünde milli marş yazma yarışması düzenlenmiştir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver bu yarışmaya Mehmet Akif’in de katılmasını çok istiyordu. Mehmet Akif Ersoy 500 lira para ödülü olan yarışmaya ilk etapta katılmak istemedi. Ben milletime para ile marşı yazmam dedi ve yarışmadan söz etmek istemedi. Hâlbuki alacağı ödül onun o günkü birçok ihtiyacını da giderecekti. Arkadaşı Hasan Basri’nin ricasıyla ve eğer yarışmayı kazanırsa ödülün bir hayır kurumuna bağışlanması şartıyla yarışmaya katılmaya ikna edildi. Yarışma büyük heyecan uyandırmış ve ülke genelinden yüzlerce eser yarışa katılmıştı. İşte yarışmaya katılan 724 şiir arasından Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı şiiri birinciliği kazanmıştı. Mehmet Akif Ersoy yazdığı şiirini Kahraman Ordumuza ithaf etmişti. Şiir, korkma ile başlar. Şairi ilk verdiği mesajda budur. İnananlar hiçbir şeyden korkmazdı. Zafer, Allah’a hakkıyla iman edenlerindir. İstiklal Marşı yazanlar arasında Doğunun Fatihi, XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’da yer almıştı. İstiklal Marşı şiirini Akif, Safahat adlı eserine almamıştır. Bu şiir milletindir, dolayısıyla benim yazdığım kitapta yer alması doğru değildir demiştir. İstiklal Marşımız, Ankara’da Tacettin Dergâhında yazılmıştır. İstiklal Marşı şiiri ilk defa Kastamonu’da çıkan Açıksöz gazetesinde yayımlandı. Bir dergi olarak ise ilk defa Sebilürreşat dergisinde yayımlanmıştır. İstiklal Marşını bir daha yazar mısın sorusuna Akif, Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin diyerek cevap vermiştir. 12 Mart 1921 yılında resmen İstiklal Marşımız kabul edilmiştir. Şiirin ilk bestesi Ali Rıfat Çağatay tarafından yapıldı. 1930’lara kadar bu beste okunmuştur. İkinci bestesi Osman Zeki Üngör tarafından yapılmıştır. Bu beste bugün kullandığımız bestedir. İstiklal Marşı ilk defa 26 Mart- 1 Nisan 1921’de meydana gelen İkinci İnönü Savaşında düzenli ordu tarafından söylenmiştir. Bu sene 2021 yılı TBMM tarafından istiklal Marşı Yılı ilan edilmiştir. Marşımız ilk ve son kıtaları ise şöyledir:
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.