Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ayrımcılık ve nefret suçlarına ilişkin Türk Ceza Kanunu'nda yeni bir düzenleme yapılacağını bildirdi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca (TİHEK) Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen "Nefret Söylemi ve Nefret Suçları" sempozyumunun açılışında konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, insanın doğumuyla beraber kazandığı fikirlere ve yaşam tarzına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.
"Türk Ceza Kanun’da yeni bir düzenleme yapacağız.”
İslam, yabancı, Türk düşmanlığına yönelik nefret söylemi ve suçu teşkil eden ulusal ve uluslararası düzeyde gelişmelerin, periyodik raporlar olarak hazırlanmasını amaçladıklarını anlatan Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu'nda yeni bir düzenleme yapacağız. İşte bu toplantılar, bu eylem planındaki hedefin içeriğini doldurmak açısından çok önemli veriler ortaya konacaktır. Meclisimizin İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere, buralarda olgunlaşarak yasal düzenlemenin bu yasama döneminde gelmesini hedefliyoruz. Ayrımcılık ve nefret suçlarından daha fazla etkilendiği değerlendirilen mağdurlara psikososyal ve hukuki destek adımlarını güçlendireceğiz. Bu konuda bir veri tabanı oluşturacağız. İstatistikleri sağlıklı bir şekilde toplanması için düzenli eğitim programları yapacağız. Adli anlamda ve vaka anlamında bir eksikliğimiz var. İstatistiklerin sağlıklı toplanması için eğitimler yapacağız. Medya çalışanlarına yönelik eğitim el kitapçıkları hazırlayarak, nefret söylemi ve ayrımcılıkla ilgili farkındalığı artıracağız."
"Nefret söylemi ve nefret suçları, demokrasiler için bir tuzak "
Nefret söyleminin insanlığa yönelen en büyük tehdit ve tahammülsüzlüğün dışa vurumu olduğunu belirten Bakan Gül, ifade özgürlüğünün demokratik toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri ve çoğulculuğun ortak zemini olduğunu vurguladı.
"Nefret söylemi ve nefret suçları, demokrasiler ve bir arada yaşam birlikteliğimiz için bir tuzak, ayrışmanın yine önemli göstergelerinden, sebeplerinden biridir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerimizi kullanırken, bu sınıra dikkat edilmesi de yine ayrı bir önem arz etmektedir" diyen Gül, bu kadim ve bereketli coğrafya asla nefretin ve ayrımcılığın değil, her zaman sevginin ve hoşgörünün, bir arada farklılıklarla birlikte yaşamanın adresi, merkezi olduğunu ve bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Ayrımcılık suçunun 2005'de Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesi ile ayrı bir suç olarak düzenlendiğini anımsatan Gül, devlet idaresinin kanun önünde eşitlik ilkesi temelinde görevini yürüttüğünü, bağımsız ve tarafsız Türk yargısının da Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre hareket ettiğini kaydetti.
"Nefret söylemiyle etkin mücadele, tek başına mevzuatla sağlanacak bir husus değildir. Bir kişinin veya kurumun tek başına başarabileceği elde edilebilecek bir sonuç değildir. Bunun için ortak akılla hareket edilmesi, özellikle toplumsal farkındalığın artırılması da oldukça önemlidir" ifadesini kullanan Gül, karşılıklı sevgi ve saygı anlayışı içerisinde hiç kimseyi ötekileştirmemenin ve farklılıkların bir zenginlik olduğu bilinciyle hareket etmenin önemine dikkati çekti. İHA
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca (TİHEK) Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen "Nefret Söylemi ve Nefret Suçları" sempozyumunun açılışında konuşan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, insanın doğumuyla beraber kazandığı fikirlere ve yaşam tarzına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi.
"Türk Ceza Kanun’da yeni bir düzenleme yapacağız.”
İslam, yabancı, Türk düşmanlığına yönelik nefret söylemi ve suçu teşkil eden ulusal ve uluslararası düzeyde gelişmelerin, periyodik raporlar olarak hazırlanmasını amaçladıklarını anlatan Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrımcılık ve nefret suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu'nda yeni bir düzenleme yapacağız. İşte bu toplantılar, bu eylem planındaki hedefin içeriğini doldurmak açısından çok önemli veriler ortaya konacaktır. Meclisimizin İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere, buralarda olgunlaşarak yasal düzenlemenin bu yasama döneminde gelmesini hedefliyoruz. Ayrımcılık ve nefret suçlarından daha fazla etkilendiği değerlendirilen mağdurlara psikososyal ve hukuki destek adımlarını güçlendireceğiz. Bu konuda bir veri tabanı oluşturacağız. İstatistikleri sağlıklı bir şekilde toplanması için düzenli eğitim programları yapacağız. Adli anlamda ve vaka anlamında bir eksikliğimiz var. İstatistiklerin sağlıklı toplanması için eğitimler yapacağız. Medya çalışanlarına yönelik eğitim el kitapçıkları hazırlayarak, nefret söylemi ve ayrımcılıkla ilgili farkındalığı artıracağız."
"Nefret söylemi ve nefret suçları, demokrasiler için bir tuzak "
Nefret söyleminin insanlığa yönelen en büyük tehdit ve tahammülsüzlüğün dışa vurumu olduğunu belirten Bakan Gül, ifade özgürlüğünün demokratik toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri ve çoğulculuğun ortak zemini olduğunu vurguladı.
"Nefret söylemi ve nefret suçları, demokrasiler ve bir arada yaşam birlikteliğimiz için bir tuzak, ayrışmanın yine önemli göstergelerinden, sebeplerinden biridir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerimizi kullanırken, bu sınıra dikkat edilmesi de yine ayrı bir önem arz etmektedir" diyen Gül, bu kadim ve bereketli coğrafya asla nefretin ve ayrımcılığın değil, her zaman sevginin ve hoşgörünün, bir arada farklılıklarla birlikte yaşamanın adresi, merkezi olduğunu ve bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Ayrımcılık suçunun 2005'de Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesi ile ayrı bir suç olarak düzenlendiğini anımsatan Gül, devlet idaresinin kanun önünde eşitlik ilkesi temelinde görevini yürüttüğünü, bağımsız ve tarafsız Türk yargısının da Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre hareket ettiğini kaydetti.
"Nefret söylemiyle etkin mücadele, tek başına mevzuatla sağlanacak bir husus değildir. Bir kişinin veya kurumun tek başına başarabileceği elde edilebilecek bir sonuç değildir. Bunun için ortak akılla hareket edilmesi, özellikle toplumsal farkındalığın artırılması da oldukça önemlidir" ifadesini kullanan Gül, karşılıklı sevgi ve saygı anlayışı içerisinde hiç kimseyi ötekileştirmemenin ve farklılıkların bir zenginlik olduğu bilinciyle hareket etmenin önemine dikkati çekti. İHA