Telefon konuşmamız esnasında Neslihan Abla, babasının hayatını anlatacağı kitabını uzun zamandan beri hazırladığını ve salgın hastalıktan dolayı yazım çalışmalarına ara verdiğini söylemişti. Neslihan Abla’nın, kitabını İnşallah önümüzdeki günlerde yeniden yazmaya başlayacağını söylerken ses tonu değişmişti. Yazdığı eserin diğer biyografi kitaplarından farklı olacağını ve içerisinde Erzurum şehir kültürüne dair birçok bilginin yer alacağını dile getirirken, farklı bir kitap geldiği hissini bana vermişti. Telefon konuşmamızı o hafta salı günü programı için anlaşarak kapatmıştım. Her salı yaptığımız programa bu sefer Neslihan Hatunoğlu katılacaktı. Heyecanım çok fazla idi. Kısa süren telefon konuşmamızda bile binlerce bilgiye sahip olmuş, Erzurum’a dair yeni bilgiler elde etmiştim. Murat Ertaş Hocama durumu bildirdim. Yıllarını şehir adına yaptığı çalışmalara adayan Murat Hocam sadece bana tebessüm ederek bakmıştı. Ben onun ne demek istediğini anlamıştım. Hemen Erzurum Televizyonuna Neslihan Ablanın numarasını verdim. Yayın için onunla görüşmeleri lazımdı. Ben Neslihan Abla’yı cuma veya cumartesi günü aramıştım ama salı gününün bir an önce gelmesini bekliyordum. Elimizde bir hazine vardı ve ondan istifade edilmeliydi. İşte o an bizde olan bir hastalığın olduğunu Neslihan Abla ile yaptığım konuşmada yeniden anlamıştım. Bizde olana değil de bizden olmaya olan hayranlık. Hâlbuki bizi biz yapan kendi içimizde olanlar değil miydi? Neslihan Abla’yı böyle bir program yapmamış olsa idim acaba tanıyabilecek miydim? Bence hayır, tanımak fırsatına sahip olamayacaktım. Çok şükür ki onu tanımayı rabbim bizlere nasip etti. Hep Neslihan Abla diye yazdım acaba niye? Kendisiyle ilk telefon görüşmemizde o kadar nazik ve kibarca konuşuyor, kelimeleri ince seçiyordu ki saygı duymamak mümkün değildi. Neslihan Hanım, size abla diye hitap edebilir mi dedim. Tabi ki, memnuniyetle dedi ve kabul etti. Artık o benim dünyada ki ablalarımdan biri olmuştu.
Neslihan Abla ile büyük buluşmamıza az kalmıştı. Saat 20.00 gibi idi. Neslihan Ablayı yayından önce aradım. Farklı bir platformdan yayın yapılacağı için oda heyecanlı idi. Telefonunu ve bilgisayarını hazırlatmış ve yayın için hazırdı. Yayına bağlanmadan önceki deneme yayınında sorun çıkmış ve yayına bağlanamamıştı. Az tedirgin hali vardı. Ya sorun çıkarsa ve yayına bağlamazsa? Söz vermişti kendisinden dolayı yayının aksamasını istemiyordu. Neler konuşalım dedim, oda ne istiyorsanız hocam sorun dedi. Şehir kültürüne dair sohbet edecektik. Arada ben lafı babası Kemal Hatunoğlu ile yazdığı kitaba getirecektim. Aslında ben en çokta onu merak ediyordum. Kitap son dönemlerde Erzurum’da yazılan kitaplara mı benzeyecekti, yoksa farklı mı olacaktı? Nihayet yayın saati gelmişti. İkimizde hazırdık. Reklamdan hemen sonra yayına geçtik. Neslihan Abla’yı kısaca tanıttıktan sonra kendisine sözü bıraktım. O konuşurken canlı yayına katılanların kimler olduğuna ve kaç kişi olduğumuza baktım. Daha önceki yayınlardan farklı bir durum vardı. Hem katılanların sayısı fazla idi hem de çok farklı kesimlerden isimler vardı. Hatunoğlu ailesine mensup olduğunu, Atatürk Üniversitesinden emekli ve ömrünün büyük bir kısmını Erzurum’da geçirdiğini ifade ederek konuşmasını devam ettiriyordu. Az ve öz konuşuyor, kelimelerini dikkatlice seçiliyordu. Her ifadesi tarihe not olarak düşülecek bilgiler içeriyordu. Arada ben konuşma arasına giriyor ve hazırladığım soruları soruyordum. Erzurum’un son 100 yılına dair her alana yönelik kültürel değerler televizyon ekranlarından ilgili hafızalara nakşediliyordu. Yayına katılanların memnuniyeti gelen mesajlardan belli oluyordu. Herkes Erzurum’a dair bir şeyler öğrenmek istiyordu. Onlar sorularını daha sormadan Neslihan Abla onları duyarcasına cevap veriyordu. Ramazan, bayram, kurban, ev ve mahalle kültürüne dair her şey masaya yatırılıyordu. Neslihan Abla anlatıyor, ben ve ekran başında olanlar ellerinde kâğıtlar notlar alıyorduk. İzlemeyenler internet ortamında Erzurum Televizyonunun sayfasına girerek o gün ki yayını izleyebilir. Çok şey kazanacağınıza ve şehrin geçmişine yolculuk edeceğinize bizzat kefil olduğumu ifade edebilirim. O yayından bir kitap çıkar mı? Kocaman evet diyebilirim. Ben daha fazla sizi meraklandırayım. Neslihan Abla ile olan yayınımız da son bölümde söz babası ile yazacağı kitaba gelmişti. O an farklı bir Neslihan Abla karşımızda idi. İlk defa bir kitap yazacağı içinde heyecanlıydı. Kafasında kitaba dair farklı soru işaretleri vardı. Bunu konuşmaları arasında sezmiştim. Acaba kitaba nasıl ve ne zaman başlamıştı? Kitap kaç bölümden oluşacaktı? Kitapta neler olacaktı? Bize de sürpriz idi.
Pazartesi Neslihan Abla’nın Hafızası-3 yazımızda belki de bu sorulara cevap bulabiliriz. Keyifli okumalar.
Neslihan Abla ile büyük buluşmamıza az kalmıştı. Saat 20.00 gibi idi. Neslihan Ablayı yayından önce aradım. Farklı bir platformdan yayın yapılacağı için oda heyecanlı idi. Telefonunu ve bilgisayarını hazırlatmış ve yayın için hazırdı. Yayına bağlanmadan önceki deneme yayınında sorun çıkmış ve yayına bağlanamamıştı. Az tedirgin hali vardı. Ya sorun çıkarsa ve yayına bağlamazsa? Söz vermişti kendisinden dolayı yayının aksamasını istemiyordu. Neler konuşalım dedim, oda ne istiyorsanız hocam sorun dedi. Şehir kültürüne dair sohbet edecektik. Arada ben lafı babası Kemal Hatunoğlu ile yazdığı kitaba getirecektim. Aslında ben en çokta onu merak ediyordum. Kitap son dönemlerde Erzurum’da yazılan kitaplara mı benzeyecekti, yoksa farklı mı olacaktı? Nihayet yayın saati gelmişti. İkimizde hazırdık. Reklamdan hemen sonra yayına geçtik. Neslihan Abla’yı kısaca tanıttıktan sonra kendisine sözü bıraktım. O konuşurken canlı yayına katılanların kimler olduğuna ve kaç kişi olduğumuza baktım. Daha önceki yayınlardan farklı bir durum vardı. Hem katılanların sayısı fazla idi hem de çok farklı kesimlerden isimler vardı. Hatunoğlu ailesine mensup olduğunu, Atatürk Üniversitesinden emekli ve ömrünün büyük bir kısmını Erzurum’da geçirdiğini ifade ederek konuşmasını devam ettiriyordu. Az ve öz konuşuyor, kelimelerini dikkatlice seçiliyordu. Her ifadesi tarihe not olarak düşülecek bilgiler içeriyordu. Arada ben konuşma arasına giriyor ve hazırladığım soruları soruyordum. Erzurum’un son 100 yılına dair her alana yönelik kültürel değerler televizyon ekranlarından ilgili hafızalara nakşediliyordu. Yayına katılanların memnuniyeti gelen mesajlardan belli oluyordu. Herkes Erzurum’a dair bir şeyler öğrenmek istiyordu. Onlar sorularını daha sormadan Neslihan Abla onları duyarcasına cevap veriyordu. Ramazan, bayram, kurban, ev ve mahalle kültürüne dair her şey masaya yatırılıyordu. Neslihan Abla anlatıyor, ben ve ekran başında olanlar ellerinde kâğıtlar notlar alıyorduk. İzlemeyenler internet ortamında Erzurum Televizyonunun sayfasına girerek o gün ki yayını izleyebilir. Çok şey kazanacağınıza ve şehrin geçmişine yolculuk edeceğinize bizzat kefil olduğumu ifade edebilirim. O yayından bir kitap çıkar mı? Kocaman evet diyebilirim. Ben daha fazla sizi meraklandırayım. Neslihan Abla ile olan yayınımız da son bölümde söz babası ile yazacağı kitaba gelmişti. O an farklı bir Neslihan Abla karşımızda idi. İlk defa bir kitap yazacağı içinde heyecanlıydı. Kafasında kitaba dair farklı soru işaretleri vardı. Bunu konuşmaları arasında sezmiştim. Acaba kitaba nasıl ve ne zaman başlamıştı? Kitap kaç bölümden oluşacaktı? Kitapta neler olacaktı? Bize de sürpriz idi.
Pazartesi Neslihan Abla’nın Hafızası-3 yazımızda belki de bu sorulara cevap bulabiliriz. Keyifli okumalar.