Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir demiş ki,
‘ Önüne gelen 'gazeteciyim' deyip orta yere çıkamamalı.
Öyle olduğu zaman değme teröristler gazeteci kimliğini alarak sırt çantasını patlatıyor ve şehitler veriyoruz.
Gazeteci kimliği kanunen yasal olarak tarif edilmeli, bu kimliği kullananların dışında hiç kimse o gazeteci etiketini kullanmamalı’
*
Sayın Aydemir’e sonuna kadar katılıyorum.
Bugün tutuklu olan Basın Mensuplarının birçoğu ne yazık ki bu kimliği kullanan ve teröre yandaş olan sözüm ona Gazetecilerden oluşuyor.
Bu sözde gazeteciliğe heves salan birçok insan gece yatıp, sabah kalkınca internet ortamında çok ucuza ya da ücretsiz olarak bir internet sitesi bulup, çalıntı haberlerle birden bire gazeteci olup, namuslu insanlara iftira atıp duruyorlar...
Üstelik künyesi olmayan, şehrin Ticaret veya Esnaf Odalarına kaydı bulunmayan, Basın Kartı taşımayan ve Gazeteci olmayan kişilerce yönetilen böylesi sitelere muhatap bulamadığınız için cevap da veremiyorsunuz.
Ya da belli periyotta yayınlanmayan, paçavradan öteye geçemeyen yazılı bir neşriyat (Gazete veya dergi) çıkararak iftiralarına devam ediyorlar.
Bu yayınlar gazeteciler tarafından yönetilmiyor, bünyelerinde basın kartı bulunmuyor ve Resmi İlan alamıyorlar...
Üç aşağı-beş yukarı Türkiye’deki basında durum budur.
Avrupa’da ise bir Basın-Yayın organı sahibi olmak hayli zor ve belli şartlar istemektedir.
Örneğin özgürlüklerin sonuna kadar yaşandığı iddia edilen Fransa’da bu konudaki kanunları incelemek lâzım...
Yani, ‘Önüne gelen Gazeteci olamıyor’
*
İşte bu açıdan Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in çıkışı önemlidir.
Umuyorum sonuç alır...
Yalnız burada söyleyeceğim şudur;
Sayın Aydemir, konuya ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, bilinen adıyla Dezenformasyon düzenlemesinden farklı bakmaktadır.
Dezenformasyon; dünyanın ortak, önemli ve acil sorunlarından biridir.
Dezenformasyon sadece iktidarların değil, iktidarı ve muhalefetiyle tüm ülkemizin sorunudur.
Mutlaka mücadele edilmelidir.
Ancak, konu ile ilgili cezalandırmanın, yoruma açık ve somut olmayan gerekçelerle değil, Anayasa'ya ters düşülmeden düzenlenmesi gerekmektedir.
Meslektaşlarımızı zor durumda bırakma ihtimali olan; ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlıklı yeni bir suç oluşturulması, bizleri endişelendirmektedir.
Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir.
*
Bu konuda Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı’nın kamuoyuna yayımladığı bildiriden bölümler sunuyorum.
.................
‘Gazeteler Türkiye'nin sağduyusudur, özgür ve tarafsız haberciliğin teminatıdır. Mesleğimizin ve ülkemizin gerçekten ihtiyaç duyduğu dijital mecralara ilişkin düzenleme yapılarken, ülkemizin sağduyusudur.
.................
Yasa teklifi ile birlikte internet mecrasında görev yapan meslektaşlarımız "basın sektörü çalışanı, fikir işçisi" sayılarak özlük haklarına kavuşacaktır. Yazılı basında çalışan meslektaşlarımız gibi Basın Kartı alma hakkına kavuşacak, emeklilikte yıpranma hakkında yararlanacaklardır.
.................
Ancak, bu düzenlemeler yapılırken, gazetelerin payından kesinti yapılmamalı, teklifin ilgili maddeleri ‘gazetelere, özellikle de yerel gazetelere yani sağduyuya darbe vurulmadan’ internet haber sitelerinin desteklenmesi şeklinde düzenlenmelidir.
..................
Kanun teklifinde yer alan 25. maddedeki ‘gazete veya internet haber sitesi’ bölümü, mutlaka "gazete ve internet haber sitesi" olarak değiştirilmelidir.
Günümüzde, basın sektöründe fikir işçisi olarak çalışan meslektaşlarımızın yıpranma hakkından yararlanabilmesi için, Basın Kartı şartı vardır.
Bu şartın kaldırılarak 5953 sayılı yasaya tabi olmalarının yeterli sayılmasını öneriyoruz. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'un ilgili maddesi, "Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir" diyor. Bu tarif kapsamında görev yapan meslektaşlarımızın yıpranma hakkından yararlanmasını, meslektaşlarımız adına talep ediyoruz.
Yasa teklifiyle, biz gazetecilerin kimlik kartı niteliğinde Basın Kartı'nın verildiği komisyona ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Teklifin 14. Maddesine göre Basın Kartları Komisyonu'nun 9 üyesinden 5'i İletişim Başkanlığınca atanmaktadır. Gazetecilik Meslek Yasası çıkarılıncaya kadar, mevcut teklifin genişletilmesini ve Komisyonun geniş katılımlı olarak meslek örgütlerince belirlenmiş temsilcilerinden oluşmasını öneriyoruz.
................
Bu açıklamalar doğrultusunda 29. maddenin üzerinde daha detaylı çalışılması gerektiğini düşünüyoruz.
Basının sansürlenerek değil, özgürleşerek topluma ve demokrasiye katkı sağlayabileceğini hatırlatmak istiyoruz.
Bu nedenle 29. Madde geri çekilmelidir.
................
Sayın Kolaylı, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun görüşlerini bu şekilde kamuoyu ile paylaştı.
‘ Önüne gelen 'gazeteciyim' deyip orta yere çıkamamalı.
Öyle olduğu zaman değme teröristler gazeteci kimliğini alarak sırt çantasını patlatıyor ve şehitler veriyoruz.
Gazeteci kimliği kanunen yasal olarak tarif edilmeli, bu kimliği kullananların dışında hiç kimse o gazeteci etiketini kullanmamalı’
*
Sayın Aydemir’e sonuna kadar katılıyorum.
Bugün tutuklu olan Basın Mensuplarının birçoğu ne yazık ki bu kimliği kullanan ve teröre yandaş olan sözüm ona Gazetecilerden oluşuyor.
Bu sözde gazeteciliğe heves salan birçok insan gece yatıp, sabah kalkınca internet ortamında çok ucuza ya da ücretsiz olarak bir internet sitesi bulup, çalıntı haberlerle birden bire gazeteci olup, namuslu insanlara iftira atıp duruyorlar...
Üstelik künyesi olmayan, şehrin Ticaret veya Esnaf Odalarına kaydı bulunmayan, Basın Kartı taşımayan ve Gazeteci olmayan kişilerce yönetilen böylesi sitelere muhatap bulamadığınız için cevap da veremiyorsunuz.
Ya da belli periyotta yayınlanmayan, paçavradan öteye geçemeyen yazılı bir neşriyat (Gazete veya dergi) çıkararak iftiralarına devam ediyorlar.
Bu yayınlar gazeteciler tarafından yönetilmiyor, bünyelerinde basın kartı bulunmuyor ve Resmi İlan alamıyorlar...
Üç aşağı-beş yukarı Türkiye’deki basında durum budur.
Avrupa’da ise bir Basın-Yayın organı sahibi olmak hayli zor ve belli şartlar istemektedir.
Örneğin özgürlüklerin sonuna kadar yaşandığı iddia edilen Fransa’da bu konudaki kanunları incelemek lâzım...
Yani, ‘Önüne gelen Gazeteci olamıyor’
*
İşte bu açıdan Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in çıkışı önemlidir.
Umuyorum sonuç alır...
Yalnız burada söyleyeceğim şudur;
Sayın Aydemir, konuya ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, bilinen adıyla Dezenformasyon düzenlemesinden farklı bakmaktadır.
Dezenformasyon; dünyanın ortak, önemli ve acil sorunlarından biridir.
Dezenformasyon sadece iktidarların değil, iktidarı ve muhalefetiyle tüm ülkemizin sorunudur.
Mutlaka mücadele edilmelidir.
Ancak, konu ile ilgili cezalandırmanın, yoruma açık ve somut olmayan gerekçelerle değil, Anayasa'ya ters düşülmeden düzenlenmesi gerekmektedir.
Meslektaşlarımızı zor durumda bırakma ihtimali olan; ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlıklı yeni bir suç oluşturulması, bizleri endişelendirmektedir.
Yoruma açık olan bu düzenleme, somut olmayan gerekçelerle gazetecilerin cezalandırılmalarının yolunu açabilecektir.
*
Bu konuda Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı’nın kamuoyuna yayımladığı bildiriden bölümler sunuyorum.
.................
‘Gazeteler Türkiye'nin sağduyusudur, özgür ve tarafsız haberciliğin teminatıdır. Mesleğimizin ve ülkemizin gerçekten ihtiyaç duyduğu dijital mecralara ilişkin düzenleme yapılarken, ülkemizin sağduyusudur.
.................
Yasa teklifi ile birlikte internet mecrasında görev yapan meslektaşlarımız "basın sektörü çalışanı, fikir işçisi" sayılarak özlük haklarına kavuşacaktır. Yazılı basında çalışan meslektaşlarımız gibi Basın Kartı alma hakkına kavuşacak, emeklilikte yıpranma hakkında yararlanacaklardır.
.................
Ancak, bu düzenlemeler yapılırken, gazetelerin payından kesinti yapılmamalı, teklifin ilgili maddeleri ‘gazetelere, özellikle de yerel gazetelere yani sağduyuya darbe vurulmadan’ internet haber sitelerinin desteklenmesi şeklinde düzenlenmelidir.
..................
Kanun teklifinde yer alan 25. maddedeki ‘gazete veya internet haber sitesi’ bölümü, mutlaka "gazete ve internet haber sitesi" olarak değiştirilmelidir.
- maddedeki talebimiz ise, "gazetelerin en az ikisinde ve internet haber sitesinde" olarak düzenlenmesidir.
Günümüzde, basın sektöründe fikir işçisi olarak çalışan meslektaşlarımızın yıpranma hakkından yararlanabilmesi için, Basın Kartı şartı vardır.
Bu şartın kaldırılarak 5953 sayılı yasaya tabi olmalarının yeterli sayılmasını öneriyoruz. 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'un ilgili maddesi, "Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir" diyor. Bu tarif kapsamında görev yapan meslektaşlarımızın yıpranma hakkından yararlanmasını, meslektaşlarımız adına talep ediyoruz.
Yasa teklifiyle, biz gazetecilerin kimlik kartı niteliğinde Basın Kartı'nın verildiği komisyona ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Teklifin 14. Maddesine göre Basın Kartları Komisyonu'nun 9 üyesinden 5'i İletişim Başkanlığınca atanmaktadır. Gazetecilik Meslek Yasası çıkarılıncaya kadar, mevcut teklifin genişletilmesini ve Komisyonun geniş katılımlı olarak meslek örgütlerince belirlenmiş temsilcilerinden oluşmasını öneriyoruz.
................
Bu açıklamalar doğrultusunda 29. maddenin üzerinde daha detaylı çalışılması gerektiğini düşünüyoruz.
Basının sansürlenerek değil, özgürleşerek topluma ve demokrasiye katkı sağlayabileceğini hatırlatmak istiyoruz.
Bu nedenle 29. Madde geri çekilmelidir.
................
Sayın Kolaylı, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun görüşlerini bu şekilde kamuoyu ile paylaştı.