Üniversitede doğal ortamda yumurtadan çıktığından itibaren yapay yemlerle beslenmediği için "vahşi" olarak adlandırılan organik alabalık üretimiyle, bölge çiftçisinin standart balık yetiştiriciliğine bakışının değiştirilmesi hedefleniyor.
Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde 1989'da kurulan alabalık tesisinde, bu yıl başlanan organik alabalık yetiştiriciliğiyle hem yöredeki balıkçıların bu alana yönelmesi hem de su kaynaklarının balıklandırılması sağlanacak.
Fakülte bünyesindeki alabalık üretim tesisinde 1992'de oluşturulan ve farklı bilimsel çalışmalarda kullanılan gölete, bu yıl içerisinde yumurtadan çıktıktan sonra bırakılan 1 gramın altındaki yavru balıkların ağırlıkları 100 ile 125 grama ulaştı.
Doğal ortamda yumurtadan çıktığından itibaren yapay yemlerle beslenmediği için "vahşi" olarak adlandırılan ve sudaki besinlerle doğal olarak yetişen organik alabalık üretimiyle, bölge çiftçisinin standart balık yetiştiriciliğine bakışının değiştirilmesi hedefleniyor.
Üreticilere örnek olacak organik alabalık üretimi ile hem bölge çiftçisinin standart balık yetiştiriciliği yerine organik alabalık yetiştirmesiyle kazancının artması hem de üretilecek organik alabalıkların derelere bırakılması ile su kaynaklarının balıklandırılması amaçlanıyor.
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Telat Yanık, üniversitenin "Yeni Nesil Değişim, Dönüşüm Projesi"ne fakülte olarak organik alabalıkla katkı sağladıklarını söyledi.
Su kaynaklarının balıklandırılmasına yönelik yapılan çalışmalarda, organik alabalık üretiminin farklı bir boyut kazandığını ifade eden Yanık, "Su kaynaklarına bırakılan alabalıkların evcilleştirilmeden bırakılması gerekiyor. Bizler balıkları yeme alıştırmadan, yumurtadan çıkınca 1 gramdan öncesinde fakülte göletine saldık. Bu balıklar 100 gramın üstünde hatta 125 grama ulaştı." diye konuştu.
Prof. Dr. Yanık, gölete organik kırmızı benekli alabalığın yanı sıra "gökkuşağı" olarak adlandırılan beneksiz alabalık yavrusu da bıraktıklarını anlattı. Karma alabalıklar büyüyene kadar tesiste bulunan herkesin titizlikle çalıştığını belirten Yanık, şöyle konuştu:
"Gölete bıraktığımız bu balıkların özelliği organik olmaları. Herhangi bir şekilde yem vermedik. Organik olması için yumurtadan sofralık balık aşamasına kadar aynı yerde yetişmesi ve suyun da kirleticilerle kirletilmemesi gerekiyor, kontrollü ortamda yetişmesi gerekiyor. Burada yapılan işin hem yöreye hem bölgeye hem de ülkeye katkıları olacaktır. Organik balık üretimi, balık üretimi işiyle uğraşan çiftçilere alternatif olacak ve devletimizin, çiftçilerimizin benzer ortak çalışmaları neticesinde su kaynaklarımızın balıklandırılması da sağlanacaktır."
- "Bölgemizde bulunan devlet kuruluşlarıyla iş birliği içindeyiz"
Organik alabalık üretimi çalışmasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü adımların olduğuna işaret eden Yanık, geldikleri noktanın şu an için birinci adım olduğunu dile getirdi.
Üretici ve balık yetiştiricileriyle devlet arasında kurulan zincirin bağlarını kuvvetlendirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Yanık, şunları kaydetti:
"Amacımız çiftçilerimizin, ekonomimize, devletimize katkı sağlaması ve üniversitemizin de bilimsel olarak buna destek olması. Yani zincirin uzatılması ve kopmaması, bu çerçevede bölgemizde bulunan devlet kuruluşlarıyla iş birliği içindeyiz. Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve Milli Parklar ile ilişkilerimiz var. Onlar da bizlerle olumlu şekilde ilişkiler yürütüyor. Suni alabalık üretimi dahil, özel çiftlik sahiplerini buraya getirip nasıl çalışmalar yaptığımızı anlatıyoruz, onları bilinçlendiriyoruz. Yürüttükleri ticari ortamlarda başarı sağlamaları ve daha sağlıklı balık üretimi yapmalarını elde etmelerini hedefliyoruz."
Yanık, ürettikleri balıkların bir kısmını su kaynaklarına bırakacaklarını ayrıca üreticilere yavru alabalık desteği de sağladıklarını anlatarak, "Üreticimize yavru balık ve diğer destekleri sağlıyoruz. Bilindiği gibi deredeki balıklar sadece insanlara hitap etmiyor, gökteki kartala, tabiattaki tilkiye, kurda ve diğer hayvanlara hitap etmek demek. Siz su kaynaklarını balıklandırırsanız, ekolojik dengeye ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunmuş olursunuz." AA
Atatürk Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde 1989'da kurulan alabalık tesisinde, bu yıl başlanan organik alabalık yetiştiriciliğiyle hem yöredeki balıkçıların bu alana yönelmesi hem de su kaynaklarının balıklandırılması sağlanacak.
Fakülte bünyesindeki alabalık üretim tesisinde 1992'de oluşturulan ve farklı bilimsel çalışmalarda kullanılan gölete, bu yıl içerisinde yumurtadan çıktıktan sonra bırakılan 1 gramın altındaki yavru balıkların ağırlıkları 100 ile 125 grama ulaştı.
Doğal ortamda yumurtadan çıktığından itibaren yapay yemlerle beslenmediği için "vahşi" olarak adlandırılan ve sudaki besinlerle doğal olarak yetişen organik alabalık üretimiyle, bölge çiftçisinin standart balık yetiştiriciliğine bakışının değiştirilmesi hedefleniyor.
Üreticilere örnek olacak organik alabalık üretimi ile hem bölge çiftçisinin standart balık yetiştiriciliği yerine organik alabalık yetiştirmesiyle kazancının artması hem de üretilecek organik alabalıkların derelere bırakılması ile su kaynaklarının balıklandırılması amaçlanıyor.
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Telat Yanık, üniversitenin "Yeni Nesil Değişim, Dönüşüm Projesi"ne fakülte olarak organik alabalıkla katkı sağladıklarını söyledi.
Su kaynaklarının balıklandırılmasına yönelik yapılan çalışmalarda, organik alabalık üretiminin farklı bir boyut kazandığını ifade eden Yanık, "Su kaynaklarına bırakılan alabalıkların evcilleştirilmeden bırakılması gerekiyor. Bizler balıkları yeme alıştırmadan, yumurtadan çıkınca 1 gramdan öncesinde fakülte göletine saldık. Bu balıklar 100 gramın üstünde hatta 125 grama ulaştı." diye konuştu.
Prof. Dr. Yanık, gölete organik kırmızı benekli alabalığın yanı sıra "gökkuşağı" olarak adlandırılan beneksiz alabalık yavrusu da bıraktıklarını anlattı. Karma alabalıklar büyüyene kadar tesiste bulunan herkesin titizlikle çalıştığını belirten Yanık, şöyle konuştu:
"Gölete bıraktığımız bu balıkların özelliği organik olmaları. Herhangi bir şekilde yem vermedik. Organik olması için yumurtadan sofralık balık aşamasına kadar aynı yerde yetişmesi ve suyun da kirleticilerle kirletilmemesi gerekiyor, kontrollü ortamda yetişmesi gerekiyor. Burada yapılan işin hem yöreye hem bölgeye hem de ülkeye katkıları olacaktır. Organik balık üretimi, balık üretimi işiyle uğraşan çiftçilere alternatif olacak ve devletimizin, çiftçilerimizin benzer ortak çalışmaları neticesinde su kaynaklarımızın balıklandırılması da sağlanacaktır."
- "Bölgemizde bulunan devlet kuruluşlarıyla iş birliği içindeyiz"
Organik alabalık üretimi çalışmasında birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü adımların olduğuna işaret eden Yanık, geldikleri noktanın şu an için birinci adım olduğunu dile getirdi.
Üretici ve balık yetiştiricileriyle devlet arasında kurulan zincirin bağlarını kuvvetlendirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Yanık, şunları kaydetti:
"Amacımız çiftçilerimizin, ekonomimize, devletimize katkı sağlaması ve üniversitemizin de bilimsel olarak buna destek olması. Yani zincirin uzatılması ve kopmaması, bu çerçevede bölgemizde bulunan devlet kuruluşlarıyla iş birliği içindeyiz. Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve Milli Parklar ile ilişkilerimiz var. Onlar da bizlerle olumlu şekilde ilişkiler yürütüyor. Suni alabalık üretimi dahil, özel çiftlik sahiplerini buraya getirip nasıl çalışmalar yaptığımızı anlatıyoruz, onları bilinçlendiriyoruz. Yürüttükleri ticari ortamlarda başarı sağlamaları ve daha sağlıklı balık üretimi yapmalarını elde etmelerini hedefliyoruz."
Yanık, ürettikleri balıkların bir kısmını su kaynaklarına bırakacaklarını ayrıca üreticilere yavru alabalık desteği de sağladıklarını anlatarak, "Üreticimize yavru balık ve diğer destekleri sağlıyoruz. Bilindiği gibi deredeki balıklar sadece insanlara hitap etmiyor, gökteki kartala, tabiattaki tilkiye, kurda ve diğer hayvanlara hitap etmek demek. Siz su kaynaklarını balıklandırırsanız, ekolojik dengeye ve biyoçeşitliliğe katkıda bulunmuş olursunuz." AA