Peygamber Efendimiz (asm), ibadeti, bir bütünlük arz ediyordu. Namazı en mükemmel şekliyle eda ederken, başka bir ibadet çeşidi olan orucu da ihmal etmiyordu. Haftanın bir iki gününü mutlaka oruçlu geçiriyordu. Oruçlu olduğu günler, diğerlerine kıyasla daha çoktu.
Efendimiz (asm), zaman zaman hiç iftar etmeden birkaç gün üst üste oruç tutardı. Sahabe O'nun (asm) orucuna özenir ve O'nu (asm) taklit etmek isterlerdi ama bu çok zordu. Bir defasında, Ramazan'ın son günleriydi, Efendimiz (asm) savm-ı visâle niyetlenmişti. Sahabe de aynı şekilde niyet ettiler. Ancak, oruç birkaç gün uzayınca, hepsinin dermanı kesildi. Bereket bayram gelmiş ve herkes sevinmişti. Zira bayram, bir gün daha gecikmiş olsaydı, âdeta hepsi dökülecekti. Allah Resûlü (asm), onların bu durumunu görünce tebessüm buyurdu ve "Eğer bayramın gelmesi gecikseydi, ben yine oruca devam edecektim." Ardından kendisinin güç yetirdiği bu ibadete, onların gücünün yetmeyeceğini söyledi ve "Çünkü Allah bana, sizin anlamayacağınız tarzda yedirir, içirir" buyurdu.
Bilhassa, Ramazan ayının son günlerinde Allah Resûlü (asm), bütün gününü ibadetle geçirirdi. Özellikle son on gününü itikafla geçirir ve dünya ile olan bütün irtibatını kesip adeta melek gibi bir hal alırdı. Yazın en şiddetli günlerinde de Allah Resûlü (asm) oruç tutardı. Birçok muharebede O (asm), hep oruç tutmuştu. Hele bazen harp öyle şiddetlenirdi ki, bunlardan biri itibarıyla kendisiyle beraber Abdullah b. Revâha'dan (ra) başka oruç tutan kalmamıştı. O (asm),"Oruç, insanı günaha karşı koruyan bir zırhtır" demişti.
Saadet Asrından
Enes b. Mâlik (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:
Resulullah (sav): “ Allahım! Beni yoksul olarak yaşat. Yoksul olarak canımı al ve kıyamet gününde de yoksullar arasında haşret” buyurdu.
Aişe (r.anhâ): “ Ey Allah’ın Resulü! Niçin (böyle diyorsun?)” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“ Çünkü yoksullar, cennete zenginlerden kırk yıl önce gireceklerdir. Ey Âişe! Yoksulu yarım hurmayla da olsa boş çevirme. Ey Âişe! Yoksulları sev. Onlara yakın ol. Bu sebeple Allah kıyamet günü seni (cennetine/kendisine) yakın eder.” buyurdu. [Tirmizî, Zühd 37 (2352); Beyhâkî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 7/12]
Efendimiz (asm), zaman zaman hiç iftar etmeden birkaç gün üst üste oruç tutardı. Sahabe O'nun (asm) orucuna özenir ve O'nu (asm) taklit etmek isterlerdi ama bu çok zordu. Bir defasında, Ramazan'ın son günleriydi, Efendimiz (asm) savm-ı visâle niyetlenmişti. Sahabe de aynı şekilde niyet ettiler. Ancak, oruç birkaç gün uzayınca, hepsinin dermanı kesildi. Bereket bayram gelmiş ve herkes sevinmişti. Zira bayram, bir gün daha gecikmiş olsaydı, âdeta hepsi dökülecekti. Allah Resûlü (asm), onların bu durumunu görünce tebessüm buyurdu ve "Eğer bayramın gelmesi gecikseydi, ben yine oruca devam edecektim." Ardından kendisinin güç yetirdiği bu ibadete, onların gücünün yetmeyeceğini söyledi ve "Çünkü Allah bana, sizin anlamayacağınız tarzda yedirir, içirir" buyurdu.
Bilhassa, Ramazan ayının son günlerinde Allah Resûlü (asm), bütün gününü ibadetle geçirirdi. Özellikle son on gününü itikafla geçirir ve dünya ile olan bütün irtibatını kesip adeta melek gibi bir hal alırdı. Yazın en şiddetli günlerinde de Allah Resûlü (asm) oruç tutardı. Birçok muharebede O (asm), hep oruç tutmuştu. Hele bazen harp öyle şiddetlenirdi ki, bunlardan biri itibarıyla kendisiyle beraber Abdullah b. Revâha'dan (ra) başka oruç tutan kalmamıştı. O (asm),"Oruç, insanı günaha karşı koruyan bir zırhtır" demişti.
Saadet Asrından
Enes b. Mâlik (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:
Resulullah (sav): “ Allahım! Beni yoksul olarak yaşat. Yoksul olarak canımı al ve kıyamet gününde de yoksullar arasında haşret” buyurdu.
Aişe (r.anhâ): “ Ey Allah’ın Resulü! Niçin (böyle diyorsun?)” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“ Çünkü yoksullar, cennete zenginlerden kırk yıl önce gireceklerdir. Ey Âişe! Yoksulu yarım hurmayla da olsa boş çevirme. Ey Âişe! Yoksulları sev. Onlara yakın ol. Bu sebeple Allah kıyamet günü seni (cennetine/kendisine) yakın eder.” buyurdu. [Tirmizî, Zühd 37 (2352); Beyhâkî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 7/12]