Hz. Yusuf: Güzellik ve ahlakın timsaliydi. Nefsini kışkırtan hallerle muhatap oldu ve o Rabbine şöyle yalvardı: ‘Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum!’ O, emanete riayet ettiğinden, iftiraya uğradı ve hapse girdi, fakta hapsi şehvetine yenik düşmeye tercih etti. Kendisine kötülük yapan kardeşlerini, iftira atan kadınları affetti ve Allah’ın da onları affetmesi için dua etti. (Yusuf 33, 52, 92)
Hz. Musa: ‘(Resûlüm!) Kitap’ta Musa’yı da an. Gerçekten o ihlas sahibi idi ve hem resûl, hem de nebi idi.’; ‘Andolsun ki biz Musa’ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan Kitab’ı miras bıraktık.’; ‘Andolsun biz, Musa ve Harun’a, takva sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan’ı verdik.’
Hz. Musa, hikmet ve ilim sahibi bir zattı. Kitap (Tevrat) sahibi büyük bir peygamber olarak göz kamaştıran operasyonlar yaptı. O, Allah teâlâya sımsıkı bağlı bir ıslahçıydı. Kavmi, Allah’ı bize apaçık göster talebi başta olmak üzere çeşitli sorgulayıcı sorular sorarak, put yapıp ona ilah diye tapınarak, nimetlere şükürsüzlük ederek onu pek çok incittiler, kızgınlık duymasına ve öfkelenmesine sebep oldular; fakat o, hayatı boyunca onlardan yüz çevirmeyerek, kavminin hidayeti ve affı için uğraşıp durdu, bu yönde Allah teâlâya çokça yalvardı. (Meryem 51), (Mü’min 53, 54), (Enbiya 48), (Secde 23), (Saff 5), (Nisa 153), (Maide 20), (A’raf 150)
Hz. İsa: ‘Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas’ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi.’ Dünyada ve ahretteki itibarlı kulların arasındadır, Hz İsa. O, yazan, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i gerçek anlamda bilen bir zattı. Son peygamber Hz. Muhammed (sav)’i de o haber verdi: ‘Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler. Hz. İsa insanlara şöyle öğüt verdi: Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.’ (En’âm 85), (Al’i imrân 48), (Saff 6), (Meryem 36)
Hz. Muhmmed: O Allah teâlânın son elçisidir ve yüksel ahlakın son muhteşem örneğidir. Yaşantısı, sözleri Allah’a ve ahiret gününe kavuşmak isteyenlere kılavuzluk etti. Rabbimiz, son elçisinin emrettiklerinin yapılmasını yasakladıklarından da kaçınılmasını hidayet olarak bildirdi ve şu uyarıyı yaptı: ‘Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e itaat ederek amellerinizi boşa çıkarmayın.’; ‘Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’; ‘ Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.’, (İman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanların, rablerinden gelmiş bir gerçek olarak Muhammed’e indirilene inananların ise günahlarını affetmiş ve durumlarını düzeltmiştir.’ O, insanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağırdı ve onlarla en güzel bir tarzda münakaşa ve mübahasede bulundu. (Kalem 4), (Ahzâb 21), (Haşr 7), (Muhammed 33), (Enbiya 107), (Tevbe 128), (Muhmmed 2), (Nahl 125)
Sonuç: Peygamberlerin kavimlerine karşı takındıkları tutum ve davranışları, tüm ıslahçı insanların örnek alabileceği zenginliktedir.
Hz. Musa: ‘(Resûlüm!) Kitap’ta Musa’yı da an. Gerçekten o ihlas sahibi idi ve hem resûl, hem de nebi idi.’; ‘Andolsun ki biz Musa’ya hidayeti verdik ve İsrailoğullarına, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberi olan Kitab’ı miras bıraktık.’; ‘Andolsun biz, Musa ve Harun’a, takva sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan’ı verdik.’
Hz. Musa, hikmet ve ilim sahibi bir zattı. Kitap (Tevrat) sahibi büyük bir peygamber olarak göz kamaştıran operasyonlar yaptı. O, Allah teâlâya sımsıkı bağlı bir ıslahçıydı. Kavmi, Allah’ı bize apaçık göster talebi başta olmak üzere çeşitli sorgulayıcı sorular sorarak, put yapıp ona ilah diye tapınarak, nimetlere şükürsüzlük ederek onu pek çok incittiler, kızgınlık duymasına ve öfkelenmesine sebep oldular; fakat o, hayatı boyunca onlardan yüz çevirmeyerek, kavminin hidayeti ve affı için uğraşıp durdu, bu yönde Allah teâlâya çokça yalvardı. (Meryem 51), (Mü’min 53, 54), (Enbiya 48), (Secde 23), (Saff 5), (Nisa 153), (Maide 20), (A’raf 150)
Hz. İsa: ‘Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas’ı da (doğru yola iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi.’ Dünyada ve ahretteki itibarlı kulların arasındadır, Hz İsa. O, yazan, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i gerçek anlamda bilen bir zattı. Son peygamber Hz. Muhammed (sav)’i de o haber verdi: ‘Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler. Hz. İsa insanlara şöyle öğüt verdi: Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O’na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.’ (En’âm 85), (Al’i imrân 48), (Saff 6), (Meryem 36)
Hz. Muhmmed: O Allah teâlânın son elçisidir ve yüksel ahlakın son muhteşem örneğidir. Yaşantısı, sözleri Allah’a ve ahiret gününe kavuşmak isteyenlere kılavuzluk etti. Rabbimiz, son elçisinin emrettiklerinin yapılmasını yasakladıklarından da kaçınılmasını hidayet olarak bildirdi ve şu uyarıyı yaptı: ‘Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e itaat ederek amellerinizi boşa çıkarmayın.’; ‘Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’; ‘ Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.’, (İman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanların, rablerinden gelmiş bir gerçek olarak Muhammed’e indirilene inananların ise günahlarını affetmiş ve durumlarını düzeltmiştir.’ O, insanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağırdı ve onlarla en güzel bir tarzda münakaşa ve mübahasede bulundu. (Kalem 4), (Ahzâb 21), (Haşr 7), (Muhammed 33), (Enbiya 107), (Tevbe 128), (Muhmmed 2), (Nahl 125)
Sonuç: Peygamberlerin kavimlerine karşı takındıkları tutum ve davranışları, tüm ıslahçı insanların örnek alabileceği zenginliktedir.