Kendimi onca seyirci önünde sahaya sürülen çiçeği burnunda profesyonel futbolcu gibi hissediyorum şu an Pusula’da yazmaya başlarken.
Sanki ilk defa ayağım topa değecekmiş gibi..
Kalbim küt küt atıyor.
Ayaklarım (pardon) ellerim tir tir titriyor.
Yazar da diyor ya gerçi.
İlktir hiç unutulmayan, ilktir hiç son bulmayan.
Çocuk oyuncağı gibi gelirdi ama çok sevdiğim yazı yazmanın zorluğunu galiba ilk defa bu kadar anlıyorum.
Tuşlara parmaklarımın değmesi, yeni model sıfır otomobilin kontağını çevirmek gibi ürkekçe oluyor.
Evet, evet.
Bu galiba anladığım kadarıyla hayatımda ilk defa oluyor.
Umarım özellikle siz okuyucuları sıkmadan yazdıkça o ürkekliğim azalır, yakında normale biner, hatta kısa sürede bayağı bir senli-benli oluruz.
Yazarken de Pusula’mızı şaşırmayız inşallah.
Cümleten hepimize hem geçmiş ve hem de hayırlı olsun..
***
ÇİFTELERDE ÇİFTE BAYRAM
Hürriyet yazarlarından Cengiz Semercioğlu’nun sevdiğim güzel bir sözü vardır.
Der ki, Paris’i Paris yapan gece ışıklarıdır.
Erzurum’un sembollerinden olan tarihi Çifte Minarelerin gece ışıklandırmasından büyük mutluluk duydum.
Hele bu bayram sık sık önünden geçtiğim çifte minaraler bana o güzelliğiyle iki bayramı birden yaşattı.
O tarihi mekanı bir kere daha gösterdi o ışıklar
Ve sadece gündüz değil, gece de gün yüzüne çıktı o muhteşem eser.
Başta İstanbul olmak üzere bir çok şehir ışıklandırmalar sayesinde gece de yaşar hale geldi zaten.
Bayağı bir uzun zaman alan restorasyonu konusunda bir şey söyleyemeyeceğim ama çiftelerdeki ışıklandırılması benden tam not aldı.
Nasıl keyif aldım anlatamam.
Dilerim Çifte minarelerde yapılan o ışıklandırma yayılır, aynı güzelliği kalede, üç kümbetlerde ve de tabyalarda da görürüz.
Oturduğum evin balkonundan tabyalar görünür.
Ama geçenlerde gelen misafirime akşam göstermek istedim ama gösterememiştim.
Karanlıktan görünmüyordu gündüz boyu her daim gördüğüm o tabyalar!
Dilerim yakın bir zamanda o tabyalar da alt yapısı tamamlamış ve şehrin her tarafından görülebilecek bir ışıklı görünüme sahip olur.
***
TEMİZ BİR BAYRAMDI!
Bilmem farkında mısınız, bir önceki yıllara oranla bu yıl ‘temiz bir bayram’ geçirdik.
Hatırlıyorum, cadde ve sokaklar hayvan artıklarından geçilmezdi.
Kokular da cabası.
Çoğu yerdeki çöp konteynerleri pislikten dolar taşardı.
Onca cadde, sokak ve mahalle ararında kesilen kurbana rağmen pislik oluşmadı.
Ya da oldu ben görmedim.
Ya kurban kesen vatandaşlarımız bu konuda titiz davrandı ya da belediye temizlik ekipleri şipşak temizlik yaptı.
Bu konuda emeği olan herkesi tebrik ediyorum.
***
TURİSTLERE AYIP OLDU!
Hoş sormazsınız, ama bu bayram gördüğün en büyük eksiklik ne diye soracak olursanız onu da söyleyeyim.
Bayramın Üçüncü günü olduğu halde Beyaz Evler semtindeki kafe ve lokantaların açık olmamasıydı.
Son yılların gözde mekanlarının yeraldığı Beyaz Evler’de hiç bir işletmenin açık olmaması, tamamen o bölgenin karanlığa gömülmesi beni rahatsız etti.
Erzurum Büyükşehir ise onun da gereği yerine getirilmeli diye düşünüyorum.
Hele sevgili Numan beyin sahibi olduğu ve de Erzurumspor’un eski aşçılarından haşlama ve çorbalarıyla meşhur Mehmet Usta’nın çalıştığı Çorbacı’nın bayramın üçüncü günü olmasına rağmen kapalı tutulması çok doğru gelmedi bana.
Bazı sektörlerde bayram izinleri kullanılır ama hizmet sektörü gibi marka şehir olma iddiasındaki o Erzurum’un lokanta ve benzeri işletmelerinin bayram boyu tatil yapması şık değildi.
Bana değilse de turistlere ayıp oldu!
***
SİZİN MİLLİ ÇOCUKLARINIZ!
Bugünlük bu kadar demek istiyorum.
Ama özellikle ilgili olduğum bir konuyu sizinle de paylaşmayı istiyorum.
Geçmişte Nihat Kabanlı, Reşit Karabacak, Nazif Kuran ve daha çok sayıda Dünya ve Avrupa’da söz sahibi olmuş, gündeme gelmiş isimlerin olduğu Erzurum, aslında önemli bir ayrıcalığının farkında değil.
Dünya ve Avrupa sahnesinde buz pateninde Erzurum’un ve Erzurumlu sporcuların isimlerinin olduğunu belirtmek istiyorum.
Farkında hiç olamadınız galiba, Türkiye’yi Dünya ve Avrupa sahnesinde temsil eden Short Track (Sürat Pateni) Milli takımının oyuncularının yüzde 99’unun Erzurumlu olduğunu bilmenizi isterim.
Tamam, bir Arda, Burak, Selçuk ve Hakan Balta muamelesi yapmanızı beklemiyorum ama Erzurumlu sizin çocuklarınızın Türkiye’yi ay yıldızlı mayolar ile içeride ve dışarıda layıkıyla temsil ettiğini bilin istiyorum.
Menderes Eren’i, Fırat Yardımcı’yı, Davut Tahtacı’yı, Hazar Karagöl’ü bir tanıyın diyorum.
***
Tüm okuyucularımızın geçen mübarek Kuran bayramını tebrik ediyorum.
Sanki ilk defa ayağım topa değecekmiş gibi..
Kalbim küt küt atıyor.
Ayaklarım (pardon) ellerim tir tir titriyor.
Yazar da diyor ya gerçi.
İlktir hiç unutulmayan, ilktir hiç son bulmayan.
Çocuk oyuncağı gibi gelirdi ama çok sevdiğim yazı yazmanın zorluğunu galiba ilk defa bu kadar anlıyorum.
Tuşlara parmaklarımın değmesi, yeni model sıfır otomobilin kontağını çevirmek gibi ürkekçe oluyor.
Evet, evet.
Bu galiba anladığım kadarıyla hayatımda ilk defa oluyor.
Umarım özellikle siz okuyucuları sıkmadan yazdıkça o ürkekliğim azalır, yakında normale biner, hatta kısa sürede bayağı bir senli-benli oluruz.
Yazarken de Pusula’mızı şaşırmayız inşallah.
Cümleten hepimize hem geçmiş ve hem de hayırlı olsun..
***
ÇİFTELERDE ÇİFTE BAYRAM
Hürriyet yazarlarından Cengiz Semercioğlu’nun sevdiğim güzel bir sözü vardır.
Der ki, Paris’i Paris yapan gece ışıklarıdır.
Erzurum’un sembollerinden olan tarihi Çifte Minarelerin gece ışıklandırmasından büyük mutluluk duydum.
Hele bu bayram sık sık önünden geçtiğim çifte minaraler bana o güzelliğiyle iki bayramı birden yaşattı.
O tarihi mekanı bir kere daha gösterdi o ışıklar
Ve sadece gündüz değil, gece de gün yüzüne çıktı o muhteşem eser.
Başta İstanbul olmak üzere bir çok şehir ışıklandırmalar sayesinde gece de yaşar hale geldi zaten.
Bayağı bir uzun zaman alan restorasyonu konusunda bir şey söyleyemeyeceğim ama çiftelerdeki ışıklandırılması benden tam not aldı.
Nasıl keyif aldım anlatamam.
Dilerim Çifte minarelerde yapılan o ışıklandırma yayılır, aynı güzelliği kalede, üç kümbetlerde ve de tabyalarda da görürüz.
Oturduğum evin balkonundan tabyalar görünür.
Ama geçenlerde gelen misafirime akşam göstermek istedim ama gösterememiştim.
Karanlıktan görünmüyordu gündüz boyu her daim gördüğüm o tabyalar!
Dilerim yakın bir zamanda o tabyalar da alt yapısı tamamlamış ve şehrin her tarafından görülebilecek bir ışıklı görünüme sahip olur.
***
TEMİZ BİR BAYRAMDI!
Bilmem farkında mısınız, bir önceki yıllara oranla bu yıl ‘temiz bir bayram’ geçirdik.
Hatırlıyorum, cadde ve sokaklar hayvan artıklarından geçilmezdi.
Kokular da cabası.
Çoğu yerdeki çöp konteynerleri pislikten dolar taşardı.
Onca cadde, sokak ve mahalle ararında kesilen kurbana rağmen pislik oluşmadı.
Ya da oldu ben görmedim.
Ya kurban kesen vatandaşlarımız bu konuda titiz davrandı ya da belediye temizlik ekipleri şipşak temizlik yaptı.
Bu konuda emeği olan herkesi tebrik ediyorum.
***
TURİSTLERE AYIP OLDU!
Hoş sormazsınız, ama bu bayram gördüğün en büyük eksiklik ne diye soracak olursanız onu da söyleyeyim.
Bayramın Üçüncü günü olduğu halde Beyaz Evler semtindeki kafe ve lokantaların açık olmamasıydı.
Son yılların gözde mekanlarının yeraldığı Beyaz Evler’de hiç bir işletmenin açık olmaması, tamamen o bölgenin karanlığa gömülmesi beni rahatsız etti.
Erzurum Büyükşehir ise onun da gereği yerine getirilmeli diye düşünüyorum.
Hele sevgili Numan beyin sahibi olduğu ve de Erzurumspor’un eski aşçılarından haşlama ve çorbalarıyla meşhur Mehmet Usta’nın çalıştığı Çorbacı’nın bayramın üçüncü günü olmasına rağmen kapalı tutulması çok doğru gelmedi bana.
Bazı sektörlerde bayram izinleri kullanılır ama hizmet sektörü gibi marka şehir olma iddiasındaki o Erzurum’un lokanta ve benzeri işletmelerinin bayram boyu tatil yapması şık değildi.
Bana değilse de turistlere ayıp oldu!
***
SİZİN MİLLİ ÇOCUKLARINIZ!
Bugünlük bu kadar demek istiyorum.
Ama özellikle ilgili olduğum bir konuyu sizinle de paylaşmayı istiyorum.
Geçmişte Nihat Kabanlı, Reşit Karabacak, Nazif Kuran ve daha çok sayıda Dünya ve Avrupa’da söz sahibi olmuş, gündeme gelmiş isimlerin olduğu Erzurum, aslında önemli bir ayrıcalığının farkında değil.
Dünya ve Avrupa sahnesinde buz pateninde Erzurum’un ve Erzurumlu sporcuların isimlerinin olduğunu belirtmek istiyorum.
Farkında hiç olamadınız galiba, Türkiye’yi Dünya ve Avrupa sahnesinde temsil eden Short Track (Sürat Pateni) Milli takımının oyuncularının yüzde 99’unun Erzurumlu olduğunu bilmenizi isterim.
Tamam, bir Arda, Burak, Selçuk ve Hakan Balta muamelesi yapmanızı beklemiyorum ama Erzurumlu sizin çocuklarınızın Türkiye’yi ay yıldızlı mayolar ile içeride ve dışarıda layıkıyla temsil ettiğini bilin istiyorum.
Menderes Eren’i, Fırat Yardımcı’yı, Davut Tahtacı’yı, Hazar Karagöl’ü bir tanıyın diyorum.
***
Tüm okuyucularımızın geçen mübarek Kuran bayramını tebrik ediyorum.