Geçtiğimiz gün Türkiye Gazetesi’nden Meryem Aybike Sinan, toplumun içini sızlatan ve aile yapımızı tahrip eden tv’lerdeki gündüz kuşağı programların nasıl zehir saçtığını anlatan yazı kaleme aldı. Son yıllarda gelişen iletişim araçları, etkileşimler ne yazık ki milletimizin aile yapısını dinamitliyor. Bu yıkıma karşı geliştirebildiğimiz dirençlerimiz yok.
Sosyal medya, dijital platformlar 7’den 70’e her kesimi etkiliyor. Ne yazık ki olumsuz örnekler kültürel bağlarımızı yok ediyor. Trene bakar gibi baktığımız değişimler ağır hasarlar bırakırken, kültürel kimliğimizin yıkılmasına sessiz kalıyoruz.
Aybike Sinan hanımın dikkat çektiği tv programlarına dönelim, çeşit çeşit ahlaksızlıkların, alçaklıkla dolu kötü örneklerin her ne kadar eleştiriliyor görüntüsüyle sunulsa da ortaya saçılması bizim alarma geçmemizi gerektirmiyor mu?
Meryem Aybike Sinan yazısında “Sosyal medyanın bu toplumda açtığı ne kadar yara varsa bu programlarda yeni baştan kanatılıyor, orta yere saçılıp sıradanlaştırılıp insanlara kanıksatılıyor. Birbirinden nobran sunucular, kendini hâkim, savcı yerine koymuş, insanların en mahremlerini araştırıp ifşa ediyor ve bu insanlar, aileler, milyonların gözü önünde birbirleriyle en mahrem yanlarını tartışmak için karşı karşıya getiriliyor…
Bütün örf, âdet ve ahlaki normlarımızı yerle bir eden o insanların cezası büyük aslında. Bu insanlara devlet tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanmalıdır zira günbegün sayıları artan bu kabil insanlar, yarınlarımız için birer felaket ve utançtır! Evliliği süresince üç çocuğunu başka erkeklerden yapan bir kadın yargılanmalıdır zira bu kadın sade ailesine değil, toplumun soy bağına da büyük darbe vurmuştur.
Birkaç çocuğunu terk edip yine kendisi gibi evli ve çocuklu adamlara kaçan ne çok evli kadınımız var ve bu kadınların, erkeklerin büyük çoğunluğu kaçtıkları insanları sosyal medyada bulmuş! Kadın kundaktaki bebeğini, üç yaşındaki kardeşiyle evde bir başına terk edip sosyal medyada kısa zaman önce tanıştığı adamla kaçıyor ve yüzü kızarmadan, utanmadan, yüzsüzce, arsızca ekrana çıkıyor veya çıkartılıyor!
Ve yine bu kabil fiilleri işlemiş bu kadınların karşısına çıkartılan kocaları, önlerinde diz çöküp yalvartılıyor, eve dön çağrıları yaptırılıyor! Dolayısıyla bu yozlaşma, bu utanmazlık sıradanlaştırılıp, normalleştiriliyor… Aile, el altında lime lime doğranıp, çocukların kişilikleri yok ediliyor… Bin türlü menfi hikâye, her gün ekranlarda normalleştirilerek toplumun zihinsel kodları değiştiriliyor.
Akşam kuşağında ise sabah kuşağında işlenen hikâyeler bu kez dizi olarak geliyor milletin önüne!.. El değmedik konu kalmıyor neredeyse. Arz, her yönüyle profesyonelce sunuluyor, talep ise yığınla hazır! Hikâye ne kadar menfi ise o kadar talep alıyor, reytingler tavan yapıyor… Haber kanallarında ise sadece siyaset ve spor konuşuluyor…
Maalesef bu anlattıklarımız birer hakikat, keşke mübalağa etmiş olsaydım!
Biz bu hakikati görürken peki RTÜK ne yapıyor?” https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/meryem-aybike-sinan/621149.aspx
Ey millet, uyuma istersen. Milletin değerleri aşındıkça, ahlaksızlık normalleştirildikçe bunlar hepimizi vuracaktır. TV ekranlarının kirliliğine mahkum değilsin, RTÜK’ü ara şikayetini ilet, CİMER’e yaz, sosyal medyada tepki göster!
Sosyal medya, dijital platformlar 7’den 70’e her kesimi etkiliyor. Ne yazık ki olumsuz örnekler kültürel bağlarımızı yok ediyor. Trene bakar gibi baktığımız değişimler ağır hasarlar bırakırken, kültürel kimliğimizin yıkılmasına sessiz kalıyoruz.
Aybike Sinan hanımın dikkat çektiği tv programlarına dönelim, çeşit çeşit ahlaksızlıkların, alçaklıkla dolu kötü örneklerin her ne kadar eleştiriliyor görüntüsüyle sunulsa da ortaya saçılması bizim alarma geçmemizi gerektirmiyor mu?
Meryem Aybike Sinan yazısında “Sosyal medyanın bu toplumda açtığı ne kadar yara varsa bu programlarda yeni baştan kanatılıyor, orta yere saçılıp sıradanlaştırılıp insanlara kanıksatılıyor. Birbirinden nobran sunucular, kendini hâkim, savcı yerine koymuş, insanların en mahremlerini araştırıp ifşa ediyor ve bu insanlar, aileler, milyonların gözü önünde birbirleriyle en mahrem yanlarını tartışmak için karşı karşıya getiriliyor…
Bütün örf, âdet ve ahlaki normlarımızı yerle bir eden o insanların cezası büyük aslında. Bu insanlara devlet tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanmalıdır zira günbegün sayıları artan bu kabil insanlar, yarınlarımız için birer felaket ve utançtır! Evliliği süresince üç çocuğunu başka erkeklerden yapan bir kadın yargılanmalıdır zira bu kadın sade ailesine değil, toplumun soy bağına da büyük darbe vurmuştur.
Birkaç çocuğunu terk edip yine kendisi gibi evli ve çocuklu adamlara kaçan ne çok evli kadınımız var ve bu kadınların, erkeklerin büyük çoğunluğu kaçtıkları insanları sosyal medyada bulmuş! Kadın kundaktaki bebeğini, üç yaşındaki kardeşiyle evde bir başına terk edip sosyal medyada kısa zaman önce tanıştığı adamla kaçıyor ve yüzü kızarmadan, utanmadan, yüzsüzce, arsızca ekrana çıkıyor veya çıkartılıyor!
Ve yine bu kabil fiilleri işlemiş bu kadınların karşısına çıkartılan kocaları, önlerinde diz çöküp yalvartılıyor, eve dön çağrıları yaptırılıyor! Dolayısıyla bu yozlaşma, bu utanmazlık sıradanlaştırılıp, normalleştiriliyor… Aile, el altında lime lime doğranıp, çocukların kişilikleri yok ediliyor… Bin türlü menfi hikâye, her gün ekranlarda normalleştirilerek toplumun zihinsel kodları değiştiriliyor.
Akşam kuşağında ise sabah kuşağında işlenen hikâyeler bu kez dizi olarak geliyor milletin önüne!.. El değmedik konu kalmıyor neredeyse. Arz, her yönüyle profesyonelce sunuluyor, talep ise yığınla hazır! Hikâye ne kadar menfi ise o kadar talep alıyor, reytingler tavan yapıyor… Haber kanallarında ise sadece siyaset ve spor konuşuluyor…
Maalesef bu anlattıklarımız birer hakikat, keşke mübalağa etmiş olsaydım!
Biz bu hakikati görürken peki RTÜK ne yapıyor?” https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/meryem-aybike-sinan/621149.aspx
Ey millet, uyuma istersen. Milletin değerleri aşındıkça, ahlaksızlık normalleştirildikçe bunlar hepimizi vuracaktır. TV ekranlarının kirliliğine mahkum değilsin, RTÜK’ü ara şikayetini ilet, CİMER’e yaz, sosyal medyada tepki göster!