Koranavirüs salgınında Türkiye bir ayı geride bıraktı. Bu süre içinde salgının yayılma hızı maalesef durdurulamadı.
Her gün vaka sayısında artış yaşanırken, günlük ölüm oranları yüzlü rakamlara doğru ilerliyor.
İnsanoğlu zamanla her şeye alışıyor. İlk günlerdeki o endişeli bekleyiş azda olsa bertaraf edilmiş görünüyor. Ekranda beliren tablo sayıdan ibaret sayılıyor. Oysa o rakamların her biri insan ve takır takır ölüyorlar.
Erzurum’da durum umut verici
Erzurum’ da alınan doğru tedbirler vaka sayısında düşüşü getirdi.
Bugüne kadar tedavisi yapılan ve sağlığına kavuşan 100 hasta taburcu edildi. 2 kişi hayatını kaybetti, halen tedavi altında 60 hasta bulunuyor.
Ancak sadece devletin alacağını tedbirlerle bu beladan kurtulmak mümkün değil. Vatandaşın da aynı hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Bu birlikte verilmesi gereken bir savaş.
Tamam, sıkıldık, strese girdik, yaşam standartlarımızdan ödün verdik. Hepsine kabul ama maalesef başka da çare yok.
Bir şey olmaz demeyin!
Bu hafta Erzurum esnafından bazıları sabah kahvaltısı yapmış.
Aralarında virüs taşıyan biri her birine bulaştırmış, doğal olarak onlarda temasta bulundukları herkese...
Ve bu insanlar tek tek tespit edilip karantina altına alınmış.
Şimdi bu sorumsuzluğa devlet ne yapsın?
İki gün bile evde kalamayanlar bakın kaç kişinin sağlığı ile oynamış!
Belki aralarında virüs kapanlar hayatını kaybedecek. Ya da onlarda ailelerine bulaştıracak.
Sabır, biraz sabır…
Maske Karmaşası
Türkiye’de süratle bir karar alınıyor ama uygulamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunların başında maske geliyor.
Devlet emri ile maske satışı yasaklandı. Ama aynı zamanda maske takılması zorunlu hale geldi.
E- devlet üzerinden sipariş verilen maskeler hala vatandaşın eline ulaşmadı.
İnsanlar eczanelere akın etti ama şifresi olmayana bedava maske vermeyen eczaneler topun ucuna konuldu.
Kolluk kuvvetleri maskesiz herkese ceza kesmeye başladı.
İyide maske yok maske...
Olmayan maskeyi vatandaş nasıl taksın?
Ekmek fiyatına maske satılsın herkes maskeye ulaşsın.
Bedava olup hiçbir yerde bulunamayacağına ucuz olsun herkes ulaşabilsin.
Esnaf krediden yararlanamadı
Erzurum’da bir değim vardır, “ Kalın incelene kadar incenin canı çıkar” diye. İşte bu deyim tamda bugün için geçerli olabilir. Salgın nedeniyle zor günler geçiren esnaf, son demlerinde ellinde olanla bir ayı öyle ya da böyle atlattı. Salgın ilerliyor, ekonomik yaralar derinleşiyor.
Hükümetin açıkladığı ekonomik paket ne yazık ki Erzurum’da derde deva olamadı.
Aralarında kamu bankalarının da olduğu tüm bankalar, bu dönemde esnafın elini rahatlatacak hiçbir inisiyatif almadı. Esnafa talep ettiği krediler için bin dereden su getiriliyorlar.
Oysa hükümet verilecek kredilerde hiçbir şart aranmamasını istemişti.
Erzurum’da istenilen şartlara uyan yüzde 40 esnaf, bu paketten yaralanırken ne yazık ki esnafın yüzde 60’ı eli boş evlerine döndü.
Geçtiğimiz hafta Erzurum Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Rasim Fırat ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen başkanlığında tüm banka müdürlerinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi.
Bu sorunlar masaya yatırıldı ancak bankalar ‘odunumun parası’ dedi ve istenen sonuç alınamadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında “özel bankalar taşın altına eline koymuyor” dedi ve uyarılarda bulundu.
Oysa Sayın Cumhurbaşkanı devlet bankaları da elini tam anlamıyla taşın altına koymuş değil.
Devlet bankaları da esnafa şartsız kredi imkanı sunmuyor. Aksine 700 puan altı hiç kimseye, kapılarını açmıyor.
Erzurum ve dengi illerde sanayi olmadığı için bu kentlerin genel ekonomisi esnaf üzerinden yürüyor.
Sürecin ucu açık, kaç ay süreceği salgının ne zaman biteceği belli değil.
Velev ki bir ay sonra son bulsun, bu işletmeler hangi sermaye ile işinin başına dönecek?
O bir ay zarfında nasıl ayakta kalacak?
Tüm bunların yanıtı hala bulunmuş değil.
Öyle ya da böyle bir ay geride kaldı. Önümüzde kaç ay var bilmiyoruz. İllaki bu virüs bitecek ancak geriye iyileşmeyen yaralar bırakacak. Ülkede sadece sanayi çarklarının durmaması bizi karaya çıkarmaya yetmeyecek.
Virüs bittiğinde devreye ötelenen kira bedelleri, vergi borçları, SKK primleri ve daha bir sürü ödenmesi gereken kalemler ortaya çıkacak.
Galiba açıklanan ekonomik tedbir paketlerinin piyasada nasıl uygulandığına bakmak için illerde bir komisyon kurmak gerekecek. Zira bankaların sunacağı veriler pek inandırıcı olmayacaktır.
Bir diğer önemli konu ise kamu kiracılarının durumu. Belediye, milli emlak ve vakıflar bünyesindeki kiracıların kira borçları birkaç aylığına ötelendi. Oysa bu taşınmazlarda faaliyet gösteren bir çok işletme zaten kapalı.
Bu işletmelerin kiraları ötelenmemeli aksine hiç kira alınmamalıdır. Sadece bugün için değil, salgın sonrası içinde planlama yapılmalıdır.
Her gün vaka sayısında artış yaşanırken, günlük ölüm oranları yüzlü rakamlara doğru ilerliyor.
İnsanoğlu zamanla her şeye alışıyor. İlk günlerdeki o endişeli bekleyiş azda olsa bertaraf edilmiş görünüyor. Ekranda beliren tablo sayıdan ibaret sayılıyor. Oysa o rakamların her biri insan ve takır takır ölüyorlar.
Erzurum’da durum umut verici
Erzurum’ da alınan doğru tedbirler vaka sayısında düşüşü getirdi.
Bugüne kadar tedavisi yapılan ve sağlığına kavuşan 100 hasta taburcu edildi. 2 kişi hayatını kaybetti, halen tedavi altında 60 hasta bulunuyor.
Ancak sadece devletin alacağını tedbirlerle bu beladan kurtulmak mümkün değil. Vatandaşın da aynı hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Bu birlikte verilmesi gereken bir savaş.
Tamam, sıkıldık, strese girdik, yaşam standartlarımızdan ödün verdik. Hepsine kabul ama maalesef başka da çare yok.
Bir şey olmaz demeyin!
Bu hafta Erzurum esnafından bazıları sabah kahvaltısı yapmış.
Aralarında virüs taşıyan biri her birine bulaştırmış, doğal olarak onlarda temasta bulundukları herkese...
Ve bu insanlar tek tek tespit edilip karantina altına alınmış.
Şimdi bu sorumsuzluğa devlet ne yapsın?
İki gün bile evde kalamayanlar bakın kaç kişinin sağlığı ile oynamış!
Belki aralarında virüs kapanlar hayatını kaybedecek. Ya da onlarda ailelerine bulaştıracak.
Sabır, biraz sabır…
Maske Karmaşası
Türkiye’de süratle bir karar alınıyor ama uygulamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunların başında maske geliyor.
Devlet emri ile maske satışı yasaklandı. Ama aynı zamanda maske takılması zorunlu hale geldi.
E- devlet üzerinden sipariş verilen maskeler hala vatandaşın eline ulaşmadı.
İnsanlar eczanelere akın etti ama şifresi olmayana bedava maske vermeyen eczaneler topun ucuna konuldu.
Kolluk kuvvetleri maskesiz herkese ceza kesmeye başladı.
İyide maske yok maske...
Olmayan maskeyi vatandaş nasıl taksın?
Ekmek fiyatına maske satılsın herkes maskeye ulaşsın.
Bedava olup hiçbir yerde bulunamayacağına ucuz olsun herkes ulaşabilsin.
Esnaf krediden yararlanamadı
Erzurum’da bir değim vardır, “ Kalın incelene kadar incenin canı çıkar” diye. İşte bu deyim tamda bugün için geçerli olabilir. Salgın nedeniyle zor günler geçiren esnaf, son demlerinde ellinde olanla bir ayı öyle ya da böyle atlattı. Salgın ilerliyor, ekonomik yaralar derinleşiyor.
Hükümetin açıkladığı ekonomik paket ne yazık ki Erzurum’da derde deva olamadı.
Aralarında kamu bankalarının da olduğu tüm bankalar, bu dönemde esnafın elini rahatlatacak hiçbir inisiyatif almadı. Esnafa talep ettiği krediler için bin dereden su getiriliyorlar.
Oysa hükümet verilecek kredilerde hiçbir şart aranmamasını istemişti.
Erzurum’da istenilen şartlara uyan yüzde 40 esnaf, bu paketten yaralanırken ne yazık ki esnafın yüzde 60’ı eli boş evlerine döndü.
Geçtiğimiz hafta Erzurum Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Rasim Fırat ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen başkanlığında tüm banka müdürlerinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi.
Bu sorunlar masaya yatırıldı ancak bankalar ‘odunumun parası’ dedi ve istenen sonuç alınamadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında “özel bankalar taşın altına eline koymuyor” dedi ve uyarılarda bulundu.
Oysa Sayın Cumhurbaşkanı devlet bankaları da elini tam anlamıyla taşın altına koymuş değil.
Devlet bankaları da esnafa şartsız kredi imkanı sunmuyor. Aksine 700 puan altı hiç kimseye, kapılarını açmıyor.
Erzurum ve dengi illerde sanayi olmadığı için bu kentlerin genel ekonomisi esnaf üzerinden yürüyor.
Sürecin ucu açık, kaç ay süreceği salgının ne zaman biteceği belli değil.
Velev ki bir ay sonra son bulsun, bu işletmeler hangi sermaye ile işinin başına dönecek?
O bir ay zarfında nasıl ayakta kalacak?
Tüm bunların yanıtı hala bulunmuş değil.
Öyle ya da böyle bir ay geride kaldı. Önümüzde kaç ay var bilmiyoruz. İllaki bu virüs bitecek ancak geriye iyileşmeyen yaralar bırakacak. Ülkede sadece sanayi çarklarının durmaması bizi karaya çıkarmaya yetmeyecek.
Virüs bittiğinde devreye ötelenen kira bedelleri, vergi borçları, SKK primleri ve daha bir sürü ödenmesi gereken kalemler ortaya çıkacak.
Galiba açıklanan ekonomik tedbir paketlerinin piyasada nasıl uygulandığına bakmak için illerde bir komisyon kurmak gerekecek. Zira bankaların sunacağı veriler pek inandırıcı olmayacaktır.
Bir diğer önemli konu ise kamu kiracılarının durumu. Belediye, milli emlak ve vakıflar bünyesindeki kiracıların kira borçları birkaç aylığına ötelendi. Oysa bu taşınmazlarda faaliyet gösteren bir çok işletme zaten kapalı.
Bu işletmelerin kiraları ötelenmemeli aksine hiç kira alınmamalıdır. Sadece bugün için değil, salgın sonrası içinde planlama yapılmalıdır.